bugün

lenin, stalin, darwin, hitler gibi dünya tarihinin yüzkaralarının birer ateist ve evrimci; fatih sultan mehmet, yavuz sultan selim, yunus emre gibi bugün hayranlıkla bahsedilen insanların dinlerine bağlı birer dindar olduğunu düşünmek bu tezi çürütmeye yeter. inançsız olan kimsenin sorgu-sual, ahiret korkusu olmadığı için içki, zina, hırsızlık ve her türlü pisliğe batması beklenir. ama Allah inancı olan birinin dinini hakkıyla yaşadığı sürece bunlara batması beklenmez.
bazen şaşırıyorum bir şeyler söylerken yada yazarken bukadarmı allahtan korkulmazki dikkat edinde allah başınıza sizi helak edecek bir helak göndermesin !
sorgulama ve düşünme yetilerini dogmalar arasında kaybetmemiş olmalarından kaynaklıdır.
modern insanın kendini kandırmasının yöntemlerinden bir tanesi daha! nereden çıkarıyorsunuz bunu allah aşkına! şayet sizi bağlayan bir iman tasavvuru ile bir ilişkiniz yoksa zaten kendiliğinden seküler bir dairenin içerisindesiniz ve ahlak ölçüleriniz tepeden tırnağa farklılık arzeder. ama "biz seni en büyük ahlak üzerine gönderdik" ayetine mazhar olup hz peygamber(s)'in ahlakı gibi ahlaklanması durumunda zaten bu önerme geçersizdir. ölçü kur'andır. ölçü hz peygamberdir. ideal olan da mü'min olabilmektir. inançsızların dindarlardan daha ahlaklı olur kuruntusuna inananlar allah ile aralarına mesafe koymak istemelerindendir. allah ı hayatın dışına ittiğinizde, kendinizi yaratana karşı sorumlu hissetmediğinizde sizin için herşeyi yapmak mübah ve ahlaki sayılır!
katıldığım bir önermedir. din, insan ile allah arasındadır. göstere göstere allah allah diyenlerden korkacaksın derdi büyüklerimiz, artık bende küçüklerime diyorum bunu.
zinayı, ulu orta öpüşmeyi, milletin kızıyla, karısıyla uğraşmayı, peygambere küfretmeyi, allah a sövmeyi, ezana dil uzatmayı ahlak kuralları çerçevesinde gören insanlar için doğru bir cümledir. kime ve neye göre ahlaklı veya senin ahlak anlayışın nedir, sen ahlakı nasıl tanımlıyorsun önce bunları açmak lazım.
teorik olarak bana da saçma görünen bir düşünce... ama pratikte doğru olduğu yerler var... maalesef...
ateistlerin; yüreklerini ferahlatmak, "ya varsa" sorusunun dayanılmaz ıstırabından kaçmak için uydurduğu hede. ateistler daha ahlaklıymış, inançlılar ahlaksızın önde gideniymiş...
buna örnek olarak ne veriyorlar;

"dergahta seks skandalı" türünden haberler. bu kadar da zekiler! "dergahta seks var , müslümanlar tedirgin" temalı saçmalıklar ancak sizin kararmış kalbinize su serper. yoksa bunun inananlar için bir önemi yoktur. zira;

ahlakın kaynağı tanrıdır, dindir. bu dinlere mensup olup da ahlaksızlık yapan bazı kişiler, bu dinin tüm mensupları ve din hakkında bir tümevarım yapmanıza olanak sağlamaz. şayet böyle bir tümevarıma giderseniz, ben de aksini yapıp tüm ateistleri ahlaksız gösterebilirim. mesela sizin mantığınızla gidip derim ki;

- her türden oluşumun içinde bulunan insanlardan bazılarının kötülük yapması oluşumun hepsini ahlaksız yapar.
- j.stalin kötülük yapmış bir ateisttir.
- o halde; ateistler ahlaksızdır.

sizin mantığınızla bu çıkıyor ortaya. şayet tek bir müslümandan hareketle, tüm müslümanları etiketleyecekseniz ben de böyle etiketlerim.

peki ateistler ile teistler arasında ahlaki açıdan bir karşılaştırma yaparsak kim üstte olur? bittabi teistler. "ahlak" kavramı geniş bir kavramdır. "insan öldürmemelisin" bir ahlak kuralıysa "insan doğasından gelen duygularını korumalısın" da bir ahlak kuralıdır. zira ahlak bir toplumsal kontrol mekanizmasıdır. ve insanın benliğini koruması da toplum için gereklidir. bundan hareketle ateistlerin çoğunda gözlenen iki ahlaksızlıktan bahsedeyim;

birincisi, tanrıya inanmama. yani aslında ateizm başlı başına ahlaksızlıktır. zira tanrıyı reddetmek, fıtratı reddetmektir. bilimin bugün anca anca keşfettiği bir şey "tanrı inancının doğuştan geldiği".

ikincisi, utanma-kıskanma türünden insani "refleksleri" reddetmek. bakın bunlar bir tercih değildir, reflekstir. bu refleksler kiminde güçlü kiminde zayıftır ama herkeste vardır. ateistler bunları yok sayarak, pratiğe dökmemeye gayret ederek ikinci ahlaksızlık örneğini göstermekteler. mesela richard dawkins'in bir sözü var; "eşim başka bir adamla seks yapmaktan hoşlanıyorsa, ben neden onun mutluluğuna engel olayım".

gerisini size bırakıyorum artık. kim daha ahlaklı, kim daha ahlaksız.
--spoiler--
dindar kimseler inançsız kimselere göre suça daha fazla meyilli olan kimselerdir.
--spoiler--

mutlak bağlılıktan bahsedilirken adam totosundan tespit üretmiş. e normal yani, başı gövdesinin altında kalırsa bir yerlerinden bir üretim yapacak sonuçta.

bağlılık sadece dine mi oluyormuş ki bütün suçların temeline din konuluyor. bir ideolojiye bağlılık, koşulsuz biatten savaş çıkmaz mı, insan öldürülmez mi? geçtiğimiz yüzyılda ideolojiler kaç milyon insanın canına kıydılar önce bunu bir araştırmak lazım böyle totodan tespit uydurmadan evvel.

ha onların öldürdükleri meşru oluyor, devrim için, insanlığı ileriye taşımak için insan öldürmek gereklidir ama öte yandan cihat ruhu katil yetiştiriyor, suçlu yetiştiriyor, suça meyilli birey yetiştiriyor öyle mi?

neresinden tutsak elimizde kalır bu argümanlar. zaten adamın argümanlarının dayandığı bilimsel bir zemin yok, ben söyledim olduya getirmiş mevzusunu. bırakın kendi haline.