bugün

insanı ara sıra yoklayan enteresan bir his.
şeytanın vesvese vermesinden başka bir şey değildir.
Herseye ragmen umidini yitirme denilesi pozitif bakis acisidir...
Şu sıralar benim için his olmaktan çıktı. Evet gitmiyor.
bir diğer deyişle, her şey bombok gidiyor hissidir.
kalbine öküz oturmuş hissiyle eşdeğerdir.
hiçbir şeyin yolunda gitmediğindendir ama şahıs yarım beyinli olduğundan çok fazla ayrıntıyı gözünden kaçırır.
hayatımın son 10 yılından beri durmadan hissettiğim durumdur.
Herşeyi gittikçe batırıyo olma hissinden makbul bi histir.
Sağolsun babamın bana yaşatmayı başardığı histir. lütfen kulak veriniz.

Maddi manevi herhangi bir ihtiyacımız yok. Fakat okulum uzadı. Bunu ben istemiş değilim, doğal yollardan, kendiliğinden gelişti. Bünyemin bana dayattığı öncelikleri gözardı edemememden ileri gelen bir aksayış idi. Oldu işte. Şimdi babam her fırsatta, ne zaman çalışmaya başlayacağımı, okulumun ne zaman biteceğini hasılı benim evrende kendimi nasıl konumlandırdığımı merak ediyor. Bunu da her fırsatta dile getiriyor.

Abim okulunu 9 yılda bitirmişti. Şimdi ayda 15 20 bin lira kazanıyor. ben ki insanın varlık amacını paraya endekslemeyen bir bünyeyim ve varlığıma herhangi bir anlam atfedebilmiş değilim. Gözünüzü seveyim, okul 2 yıl geç bitmiş ne çıkar ? Ne kaybederim, neyim eksik kalır ? görüyorum baylar, aptal olduklarından şüphemin olmadığı bir alay ahmak okulu vaktinde bitirip gidiyor ama peki bu insanların herhangi bir misyonu var mıdır ? insanoğlu şansını protoplazmanın arza düşüşünden 250 milyon yıl sonra sadece maddede mi açıklamak zorundadır ? bu dünyanın herhangi bir anlamı var mıdır ? insanlara henüz otobüs sırasını öğretememiş bir bilim ne halta yarar baylar ?

hastalık, ruhun kaderin aksilikleri karşısındaki isyanıyla başlarmış. sonra vücuda sirayet edermiş. beyler, öyle isteksizim öyle bezginim ki, kollarımı kaldıracak dermanım kalmadı inanın. kendi köşeme çekilmiş, zeki ve duyarlı insanların herhangi bir iş tutamayacakları gibi boş bir avuntuyla günlerimi doldurup gidiyorum. kin ve öfke doluyum. öyle ki dış dünyayla ilişkimi kesmiş durumdayım. jean jacques rousseau' nun da dediği gibi, benim gibi iyi kalpli ve merhametli bir insanı bile dışladılar fakat ben onları yine de sevebilirdim diyorum. tüm insanlığa karşı cephe almış durumdayım baylar. içinden çıkılması imkansız bir haldeyim. her şey o kadar gri ki gözümde, iki sebepten intihar edemeyenlerin durduğu eşikteyim. 2 korkum var, birincisi acı. ikincisi öbür dünyanın varlığı muamması. bu ikisi beni kilitliyor baylar.

geceleri uyuyamıyorum. kafamın etrafında uçuşan bir sivrisinek sanki kulağımın dibinden kalkan uçak filolarıymış gibi geliyor. sabahı ediyorum. bunu derse gidemeyişimin bir bahanesi olarak öne süremiyorum. insanlara gülünç geliyor. günlerim tekdüze birbirini takip ediyor. bundan şikayetçi değilim fakat insanoğlu eşyanın parlak yüzünü seviyor baylar. anlatamıyorum ki görüntüler dünyasının ölümlü olduğunu. gecekondumda oturmuş anlaşılmayı bekliyorum albayım. fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar ? sorarım size nasıl ? kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı ? ben ölmek istiyorum sayın albayım ölmek. evet işte tam olarak böyle baylar. ölmek istiyorum ben. hiçbir şey yapamayacak olmanın tereddüdü beni ölümcül bir atalete sevketmiş durumda ve battıkça batıyorum. batıyorum, batıyorum.
olumsuz bir veya birkaç olay sonrası insanı esir alan his.