bugün

Varım. Aslında bunu uzun zamandır istiyorum ama işte...
Halbuki daha dün gece yazmıştım, derdinizi kimseye anlatmayın, onları da boşuna dert sahibi etmeyin diye, ama sanırım, lakin, anlaşılamıyor bu olgu.

Derdinizi anlatınca geçmez emin olun.
Eksik orası ben ayriyetten cilt bakımımı da yaparım.
başucunda bir defterin olsun ona dök içini.
Düşmez böyle ama.
Olmayan istektir.
Gece gece gelen istektir. Sanki böyle içindekileri bir poşete kusup arabanın camından otoban kenarına fırlatmak gibi.
(bkz: yürüme yükselme)
Nedense tanımadığımız insanlar ile konuşma isteği bizi daha iyi anlar düşüncesi oluşturur.
çünkü bizi tanımaz.
hakkımızda bilgi sahibi olmadığı için her şeyi gayet rahat anlatırız, konuşuruz. Öyle olur ki Karşıdaki kişi doğruluğunu sorgulamaz bile.
Aslında bir çok kişi için güzel olur, insan rahatladığını hisseder.

Sahilde, kafede, otobüste, hastane de vb. yerlerde birçok kez tanımadığım kişiler(erkek, kadın, çocuk hiç farketmez) ile çok muhabbet ettim. Ben anlatmaktan ziyade dinlemeyi severim.
önemli olan dinlemiş gibi görünmek değil, gerçekten dinlemektir.
Ne anlattılarsa yargılamadan suçlamadan dinlerim. Sonuçta hepimiz aynı şartlarda yaşamıyoruz.
Sadece gerekli yerlerde düşüncelerimi söylerim.
Tabi karşıdaki kişinin samimiyeti ve durumunu da unutmamak gerek.
Güzel sohbet edip, güzel paylaşımlarda bulunmak keyif veriyor tabi. Sonrasında arkadaş olup görüştüklerimiz de oldu ve iyi ki de olmuş.

Sonuçta herkes kendi içinde bir şeyler yaşar, onları olduğu gibi dinlemekte ayrı bir olgunluktur.
Umarım kaliteli,egosuz ve olgun insanlar hep olsunlar, tanımasakta...
aynı zamanda bir parka, sahile vs. yalnız gitme isteğini de doğurur. buralara gidip hiç tanımadığınız biri ile dertleşmek istersiniz.