bugün

eşyalar çoktu. aslında babam kızdı. "ne kadar çok şey götürüyorsun. en kötü ihtimal 2 haftada bir gelirsin" diye. ama olmaz. 2 haftada bir gelmek ve sürekli eksik taşımak o kadar zor ki. bir anda bitsin bu eziyet. her şeyimi yükleneyim sırtıma kaplumbağa gibi. sığayım tek göz odama. bir anda kişiselleştireyim. mesela masama laptopumu koyayım. yere halımı sereyim. üzerine koyayım ev botlarımı. evimmiş gibi. aynamı koyayım. dizeyim önüne kremlerimi, toniklerimi ıvır zıvırlarımı.

yine gidiyorum. uff ne sıkıntılı ne kasvetli. sürekli boğazıma kadar ağlamak geliyor yutkunup geri çekiyorum.

gitmeden abimin 2 tane gömleğini ütüledim. 1 tane kadife pantolonunu. normalde olsa kesseler ütülemem. kendi ütülesin. ataerkil sisteme karşıyımdır her zaman. ama gecenin 11 inde ütüledim. yanımda annemi de alıp götürüyorum. en azından dolabındaki temizler bitene kadar sıkıntı yaşamasın abim. kedimin kumunu değiştirdim. kum kabını cifle yıkadım iyice. mis gibi koktu. oğlum rahatça girsin içine tiksinmeden.

http://www.youtube.com/watch?v=UJYzZSTG_8w&feature=share

sonra da bunu açtım açmaz olaydım. neden paylaşırlar ki böyle şarkıları. belki birisi sevdiklerini, ailesini, kedisini, yuvasını, kitaplığını, yatağını, apartmanını, en sevdiği komşusunu, götüremedi her şeyini arkasında bırakıp bir yerlerde yeni bir hayat kurmaya gidiyordur. insanlar çok düşüncesiz. çok aptal. ne biliyorlarki sabahtan beri ağlamamak için mücadele ettiğimi ama artık dayanamadığımı.

gözümü açıp kapatsam da orda olsam. böyle dolaplarım yerleştirilmiş. mutfağım düzenini almış. banyom ciflenmiş falan. tertemiz mis gibi. o kadar işkence ki anlatamam.

şimdi herkes diyor ki; o kadar ders çalıştın, uğraştın, her şeyinden fedakarlık ettin güzel bir puan aldın. bunun için okumadın mı?

hayır okudum evet bunların hepsi doğru. sıkıntım o değil ki. belki de o bilemiyorum. keşke 5 net kadar fazla yapsaydım belki de burda kalırdım. o kadar çok belki var ki...

http://www.youtube.com/watch?v=W0LZ4wMV3zw

al işte bitane daha.

hava da aksine nasıl kapalı nasıl kapalı. nisan mayıs falan olaydı bari.

bugün elif teyze geldi. beni görmeye. bir de çam sakızı çoban armağanı bir tane cam tepsi getirmiş. içeri girdi. sonra antredeki kolileri, bavulları, valizleri gördü bir "ah" çekti ki sanki o ah benim içimden koptu. yapmayaydı öyle iyiydi.

ankara'yı da şimdiden özledim. bu akşam kızılaydayken kızılay bile hiç olmadığı kadar şirin ve tekin geldi gözüme. vay be ayrılık acısı sen nelere kadirsin. kızılay'ı bile sevdirdin bana. bu duygusallıkla çınçın'a falan gitsem bence orayı bile sevebilirdim.

sütümü de içtim. müzikleri de dinledim. ağzıma da sıçıldığına göre gidip yatabilirim.

neyseki koton varmış orda. şuan beni mutlu eden tek şey.

iyi geceler.