hdp yi ulusal parti yapma çabaları

Pkk nin eşittiri olan bir partiyi ağzı iyi laf yapan bir adam üzerinden toplum tabanında makbul hale getirip sadece belli bir bölge de değil tüm Türkiye de onay almış bir parti yapma çabası. Medya üzerinden uyuyan türk toplumuna yavaş yavaş verilen zehir. ilginçtir erdoğan in onayı olmadan bahçeli nin konuşmasını 4 dk dan fazla yayınlayamayan özel kanallar , CHP nin secim reklamını yayinlayaman TRT demirtaş in her açıklamasını her haber bülteninde dakikalarca haber yapabiliyor. Çok ilginç. Hdp adeta topluma çiçek böcek gibi sunuluyor. Pkk dendiğinde ağzına geleni sayan bi kitle var ki HDP dendiğinde hicbir farkı olmadığı halde onu hoş görüyor. Demirtaş erdoğan a , Davutoğlu na , AKP ye çok iyi laf sokuyor. Bu seçimde ona verebilirim diyen öcalan in adı anıldığı zaman etmediği küfür bırakmayan kişiler var. Ne kadar garip milletiz. Medya bize neyi tutturmak istiyorsa hoop atlıyoruz hemen. Bu kadar kolay yönlendirilebilen başka bir millet yoktur herhalde.

işin daha da kötüsü aklı başında zannettiğimiz insanların da HDP üzerinden pkk nin ve öcalan in halka şirin gösterilmeye çalışılması pisligine ayak uydurması. Gaflet ihanetten daha çok koyuyor.

yemezler efendim yemezler. türk milletini bırak kürt milleti bile biliyor bunların ne mal olduğunu. 35 yıldır partiyle meclise giremiyorlar.

HDP=pkk yı milletin gözünden kaçırmanın yeni şekli. Zaten kimsenin de umrunda değil ne olduğu.

(bkz: pkk yi resmileştirme hareketi)

doğru olan çabalardır. ulan şu hareketi türkiye'nin legal siyasetine kazandırsak kötü mü olur? legal siyaset yapmasınlar da dağa mı çıksınlar?

Zaten kendi çapında ulusaldır, sadece Türk ulusu nazarında bir yeri yoktur.

HDP yi Türkiye partisi yapmak için cici göstermeye çalışanlar , HDP avrupa parlamentosu nun soykırım kararını destekliyor. Hala oy verecek varsa duyuralım.

Sanatçıların da işin içine katılıp bilinçli bilinçsiz oyum HDP ye demesiyle yapılmaya çalışılan.

zaten amacın silahları susturup tek kavganın mecliste yapılmasını sağlamak ve daha fazla insanın toprağın soğukluğunu yüzünde hissetmemesi adına yapılan ve ulaşılmaya çalışan çabadır.

emin adımlar ile ilerlemektedir.

Samet dünya üzerinde gördüğüm en neşeli insanlardan biriydi. O dönem askerliğimin en sıkıntılı günleriydi. Dağlıca baskınları üst üste gelen şehit haberleri moralimizi alt üst etmişti.
Millet ayaklanmış ‘bizi de tekrar askere alın’ diye askerlik şubelerinin önünde toplanmıştı.
Art arda gelen operasyonlardan yorulmuş, moralimiz ölen arkadaşlarımıza şehitlerimize bozulmuş, derbeder olmuş bir vaziyetteydik.

Sonra bu çocuk geldi, bizim neşe kaynağımız oldu. Göreve gitmediğimiz akşamlarda tek kişilik tiyatroydu bizim için. Hep gülüyor, hep güldürüyor, hayat enerjisi eşine az rastlanır türdeydi.
Tüm torunlara (askerde en alt devre) koğuşta sigara içmek yasaktı ama samet’e serbestti. Yine de abartmazdı ama arkadaşları görür de onu kayırdığımızı düşünürler diye gizli gizli içerdi.

Askerlik bitti dönüş günü yanıma geldi samet ‘dede benim çantamın ipi kopuyor, seninki daha yeni onu teslim etme de bana ver senin emanetini taşımış olurum hem’ dedi.

‘Ne demek kardeşim al. allah da kalan günlerinizde yardımcınız olsun’ dedim.

Bizden sonra tim komutanlıklarını halis astsubay yapacaktı içim rahattı.

Halis astsubay önceden bizim tim komutanımızdı ve dağa çıktığımızda beni hep kendi mevzisine alırdı. Güvenirdi, biliyorum. Hep ‘kardeş’ diye hitap ederdi. 3 yaşında da bir kızı vardı, şimdi okula başlamıştır.

Kendisiyle de vedalaşırken ’2 ay sonra başçavuş oluyorum, artık dağ işi bitti istanbul’a gelince mutlaka uğrarım sana kardeş’ demişti. ‘Seve seve komutanım bende hakkınız çok’ diyerek vedalaşmıştık.

Döndüğümün üstünden bir ay kadar geçmişti, yaz mevsimiydi. Bir telefon geldi. Yüzüyorum ama denizdeyim keyfim yerinde.

‘halis astsubay’ dediler ‘samet’le birlikte’ şehit olmuş… öyle çatışmada da değil. Uzaktan kumandalı bir patlayıcıyla haince.

Sonradan anlattı arkadaşlar. ilk önce samet’in olduğu bölgede patlatmışlar bombayı. Bağırıyormuş tabi samet ‘yardım edin’ diye. Halis astsubay uzaktaymış ‘geldim aslanım, dayan koçum, korkma ben yanındayım geliyorum’ diyerek yönelmiş samet’in olduğu bölgeye. Derken tam yanına vardığında ikinci patlama…

Orada ikisi de kavuşmuş şehitlik mertebesine. Patlamanın etkisi büyükmüş tabi çantamı uzaktaki bir ağacın üzerinden almışlar…

Allah mekanlarını cennet etsin.

Ulusunu seven, milletini seven insanlardı ikisi de. Bu ülke için canını verdi ikisi de. Her fırsatta dağdaki teröriste övgüler yağdıran hdp’nin desteklediği örgüt tarafından şehit edildi onlar.

Şimdi kalkıp sırf birilerine tepki olsun diye o hdp’yi masum, ulusalcı, barışçıl göstermeye çalışıp ona oy versek, yapışmaz mı öbür tarafta yakama samet’im? karşıma çıkıp ‘sen ne yaptın kardeş’ demez mi halis astsubay?

Tamam, geçmişin intikamını almak yerine barışmaya çalışalım, birbirimize artık zarar vermeyelim ama geçmişi unutup gaflete de düşmeyelim.

Tanım: büyük gaflet içince olan kişilerin çabalarıdır.

ulusal partilikten kasıt tüm bölgelerden oy alabilmek ise (bkz: ak parti)den başka ulusal parti olmamaktadır.
hadepe gibi cehapesi mehapesi belli bölgelere şıkışmış partilerdir.
ulusal partiden kasıt eğer ulusalcılık akımı tarzında bir şeyse, hadepe zaten ulusalcılar gibi kendide belli bir kesimin ulusalcısıdır.

hadepenin gerçek manada bir türkiye partisi olabilmesi için şeklinin şemalinin değişmesi gerekir, türkiye gerçeklerine ilintilenmek her siyasi partinin kazanımı ve ülkenin kazanımı olur.
yok eğer ben belli mecralarda dolanırım bu bana yeter benim derdim genel ülke menfaatleri ülke dertleri değil diyorsanız kendinize bir halka çizer onun içinde debelenip durursunuz.
bu debelenme asla siyasette başarıyı getirmez ancak ortalığı toza verip durur, 'şekil a' da görüldüğü kimin...