bugün

gündüzlerin daha yavaş, gecelerin daha hızlı akıyor olmasıdır. *
ta anasını avradını sikeyim! adalet madalet yalan lan! yok oğlum öyle bir şey ne adaleti adalet ne lan! her boku yeyin, günah münah dinlemeyin, sikin anasını ortalığın nasıl olsa yok olup gideceksiniz şu içine sıçtığımın dünyasından.
Bazen hayallerinle ters düşmektir.
Bazen tersliklerinle hayallere düşmek..
hayat;nasıl nefes aldığımız gibi değil aldığımız nefeslerin toplamı kadardır..
başkalarının koyduğu kurallara göre yaşamaktır hayat. dini kuralların, hukuki normların, ahlak denen fakat geçerliliği tartışılan kıstasların geçerliliği olduğu, insan ömrüyle sınırlı zaman dilimi. kısacası güçlü insanların kurallarının hüküm sürdüğü boktan bir oyundur hayat. hiç kimse gönlünce süremez sefasını. hep bir çıkar, hep bir fayda bir koşuşturma için de geçen sikindirik bi yarış. kimsenin söz konusu faydaları senin kara kaşına kara gözüne sunmadığı..

bir tarafta çevresi geniş, para açı köpeklerle dolu, kendi deyimiyle "kızların karizmatik ve yakışıklı bulduğu" para babası insan (bkz: ali ağaoğlu). bir tarafta ise sokaklarda yüzlercesi olan, çöplerden yenilir-yenilemez durumda bulduğunu yiyen kimsesiz insanlar. sadece fazladan bir kaç gün doğumu daha görebilmek için yaşıyan insanlar.

bir tarafta kavuşamadığı sevdiği için göz yaşlarına boğulan kendini harap eden insanlar, diğer tarafta 2 çocuklu cebi kabarık sevgilisinden bir çocukta kendisi peydahladığı için mutlu olan insanlar (bkz: şeyma subaşı).

yukarıda bahsedilen kuralların sadece güçsüz ve fakir insanlar için geçerliliği süren bir hayat. tüm ümitlerini burdan sonraki ebedi hayata bağlayan büyük bir kısım.
ya orasıda faso fisoysa?
futbol gibi. Kendi sahana çekildikçe gol yiyorsun.
yaşamak için çaba sarfettiğimiz şey. amınakoyiim onun ben.
mükemmeldir, tarifsizdir, hayatı çekilmez yapan insanlardır. oysa güneşin doğması, yağmurun yağması, ruhuna dokunacak kadar onu ısıtacak kadar tenini okşayan rüzgar, doyasıya aldığın her nefes hayattır .. insan için bu kadar değerli olan şeyleri, yine bir insan hiç ediyor. yaşamak güzeldir, hayat güzeldir ama hep birileri gelir bu güzelliğin içine eder.
sudur. su hayattır ,hayat güzel.
bir canlının anne ve babadan gelen iki gametin birleşmesiyle ve ya bölünerek bir meydana gelmesiyle başlayıp, gelişimini tamamladıktan sonra kendisini yok etmesidir.
insana kendine yakışanı giydiren bir sahne. tozunu yutup da inmek istemediğimiz, hani nuh masalı gibi hani 950 yıl yaşayacakmışçasına bağşanıp kaldığımız yalanlar deryasıdır hayat. ama ölüm; fazlaca gerçek.
ilkten doğuyoruz, bu dünyanın kuralları bize ait değil. biz sonradan gelenleriz. büyümeye başlıyoruz yaşımız ilerledikçe hayat bizi içine çekiyor diğerlerinin vasıtasıyla. hayatımızın ilk yılları sadece bizim çünkü o zaman asla bir sorumluluğumuz veya sınırlarımız yok. istersek kendimizi 5 kattan bile bırakabiliriz çünkü ölümü henüz bilmiyoruz, onun korkulacak bir tarafı yok. büyüdükçe acıyı, nefreti, sevgiyi, insanları tanıyoruz. onlardan çok var onları kendimize örnek alıyoruz, onlara benzemeye çalışıyoruz. büyüyoruz, bizi okula gönderiyorlar devlet ideolojisini öğreniyoruz, gelenekleri, görenekleri öğreniyoruz. büyüyoruz, kadınlara, erkeklere ilgi duymaya başlıyoruz. bir ara hayatımız sadece onlardan ibaret oluyor, aşkı öğreniyoruz sanki dünyaya aşk için gelmişiz gibi. büyüyoruz yavaş yavaş ölümü öğreniyoruz, ve artık hayattan korkmaya başlıyoruz, o ana kadar hayatın sonsuza kadar süreceğini sanırken aslında bir sonu olduğunu anlıyoruz. bu bizi derinden etkiliyor artık bu kısacık yaşamımızda istediklerimizi yapmaya odaklanıyoruz ama önümüze sorumluluklar yükleniliyor onları itelemek zorunda kalıyoruz. büyüyoruz, artık bir iş sahibi olmaya hayatımızı kazanmaya çalışıyoruz, gençliğimizi harcıyoruz, günlerimiz birbirinin aynısı oluyor, boşuna işlerle o kadar meşgul oluyoruz ki hayatımızın ne kadar saçma olduğunun bile farkına varamıyoruz. bir çoğumuz gerçekleri görmezden gelerek mutlu olmayı öğrenmiştir bile. büyüyoruz, bir aileye sahip oluyoruz, çocuklarımız oluyor, onları bizim yaşadığımız süreçten geçirmeye koyuluyoruz. büyüyoruz artık yaşlandık hayatımızı şöyle bir gözden geçiriyoruz, aslında ne çok şeyler yapabilecekken hayatımı nelerle harcamışım diye kendi kendimize kızıyoruz, bunun bir çaresi olmadığını biliyoruz. büyüyoruz artık korktuğumuz ölümün bizi almasını istiyoruz artık hayat bize bir anlam ifade etmiyor. büyüyoruz, ölene kadar büyüyoruz.
Aslında ben artık şöyle tanımlamak istiyorum hayatı:
"Hayat; küçük bir çocuğun gülümsemesi kadar muhteşem ve küçük bir çocuğun ağlaması kadar iğrenç!.."
bu hayatta asla vazgeçmeyeceksin, umudunu ve kendine olan özgüveni kaybetmeyeceksin, etrafında ve hayatında olan insanları bir süzgeç misali elek'den geçireceksin. bu hayatta her insana hak ettiği kadar değer vereceksin ve en önemlisi düşmeyeceksin, bu hayatta düşenin affı ve dostu olmaz, ama sen hayatta düşmüş bir insan görürsen vurma bir el uzat, ama hiç bir zaman unutma o el uzattığın insan gün gelir seni sırtından vurur, netice de insanoğlu çiğ süt emmiş, işte bu evrede hayatın ne kadar acımasız olduğunu anlarsın. bu hayatta eşine bile güvenip sırrını verme, gün gelir eşin el olur ve seni mahveder. sen sen ol her zaman gözü açık ol, yoksa günümüz toplumunda ezilmeye mahkum olursun.
şekil yapan şey.

(bkz: feridun düzağaç)

(bkz: hayat neden şekil yapıyor)
şu aralar benimkisi arzulanan film kapalı gişe oynuyor diye mecburiyetten girilen ucuz filme benziyor.
http://imgtree.info/pics/jenny.jpg/
(bkz: ımıza tayibin karışması)
her insana verilmiş 1 haktır. kullanırsın ya da kullanmazsın. 2.si yoktur. reenkarnasyondan emin değiliz.
Hayat, biriktirilmesi gereken bozuk para değildir. Eğer hayatı bozuk para gibi parça parça, içinizde biriktirerek ve geleceğe saklayarak kendi dipsiz kuyumuza atarsak, hiç kusura bakmayalım o hayat bir gün gelir bizi bozar. Düzenimizi alt-üst eder. Geçmişte yaşamamız gereken duyguların, tecrübelerin intikamını bizden çok kötü alır ve bir saniye olsun bize acımaz. Sonra bezgin bezgin hayatın gözlerinin içine bakıp, ''hayat beni neden yoruyorsun'' diye saçmalarız.
Hayat yaşamasını bilen, paylaşmayı bilen, dürüst olup çok çalışmayı bilen, adam olup sevmeyi bilen hiçbir insanı yarı yolda bırakmaz ve yormaz. Aslında hayatı anlamsızca yorumlayıp, düşman gözlerle bakıp onu fazlasıyla yoran bizleriz.
hayat bazen nefes almakta bile zorluk çekmektir.
hayattaki En Tuhaf şey, hiç yanınızda olmayan birinin, hep aklınızda olmasıdır.
kendi hayatımı tek bir harfle aynı zamanda 3.tekil şahısla anlatabilirim.
anaokuluna git, gerisi kolay..

anadolu lisesini kazan, gerisi kolay..

üniversiteye gir, gerisi kolay..

işe gir, gerisi kolay..

emekli ol, gerisi kolay..

gerisi kalmayan şey.
an itibariyle aklındaki tüm hatunlar ailesiyle birlikte akşam yemeğini yiyor olması ve senin onları düşündüğün zamanlar aralığıdır.