bugün

1984 yapimi kadir inanır, hülya avşar, yıldırım gencer, savaş başar, kadir savun gibi kalbur ustu oyuncularin rol aldığı yeşilçam filmidir.

alışılmışın disinda film konya'da gecmektedir. istanbuldaki belalisindan kacip konya'ya gizlenmek amaciyla gelen genc bir fahisenin buranin kabadayilarindan biriyle iliskisini konu almaktadir. arka planda da kabadayinin ailesi ve yerel is adami arasindaki iliski hatta yerel ihale , insaat islerinin nasil yapildigina ışık tutmaktadir.

sizi fazla sıkmayan ve kaliplarin disinda bir senaryoya sahiptir. nelerin olucagini kolay kestirememekle beraber cekimler de fena degildir.

bazi replikler de filme renk katmaktadir.

--spoiler--
ornegin konya genelevine gonderilen hatun, gunlerdir odasina kapanmis halde istirap cekmektedir. istanbul hayatini ozlemis, istedigini bulamamistir, genelev muptelalari ise diegr kadinlarla ilgilenmeyip sadece onun vizitesini acmasini beklemektedirler.

hatun sonunda dayanamaz ve genelev isleticisi kokonaya "ben hazirim abla" diyerek starti verir.

kapidaki ilk adam hemen atlar ve iceriye dalar. soyunup fahiseyi beklerken kabadayinin adamlari adami itip hatunu alip gotururler. adam dayanamaz arkadan seslenir.

-ne oluyor ya kaç gündür bekliyorum
--spoiler--
Aldım yüreğimi , yasladım penceremin kenarına.. bir çift de göz kondurdum üstüne . Saate baktım 05.07 .. izliyorum kimsecikler yok bomboş sokaklar. Bu seferde göğe dikiyorum gözlerimi , gök aydınlanmak üzere son kez karanlığını yasıyor .. Grimsi mat bir renk.. içine çekiyor insanı , tüm kasvetiyle sarmalamış resmen dört bir yanı.. Pençeleriyle kavramış tüm şehri karanlık.. Gökyüzüde bunun savaşını veriyor , cebelleşiyor kendi halinde .. Karanlığa meydan okuyor olmalı..

Yavaş yavaş kurtuluyor , gökyüzüde, yeryüzüde karanlığın esaretinden ..
Zerre zerre akarak kayboluyor karanlık , insanlarında her yeni gün doğarken önceki günden kalmıs olan hırsları , öfkeleri , kinleri akıyor , akıyor ve kayboluyor.. Aslında karanlık kaybolduğu için aydınlık gelmiyor.. Zaten aydınlığın olmadığı yerdedir karanlık , sevginin olmadığı yerdedir öfkeler , kinler ve hırslar..

burnuma yavastan bir koku bulutu yaklasıyor , içime çekiyorum .. havanın o keskin soğuğuyla birlikte tüm ciğerlerimde hissediyorum kokuyu.. Neye benzediğini çıkaramıyorum ve halen çıkaramamaktayım.. Ama önceden birşeyler hatırlattığı , geçmişimden yadigar kaldığı aşikar.. Fazla ilgilenmiyorum kokuyla , seyrime devam ediyorum..

Grimsi mat siyah yavas yavaş çekiliyor , biran olsun rahat bırakıyor tüm şehri ve sokaklarını .. Evlere bakıyorum , sessiz sakin içindekilerde suan rüyaları içinde dolasmakta .. Yarın ne olup biteceği , yenigünün neler getireceğinin hiçbirisi de farkında değil , zaten umurlarında olduğunu da pek sanmıyorum ..

Cumayı geride bıraktık , cumartesiye yelken açtık.. Yeni bir gün , yeni hayaller , yeni yaşantılar , yaşanacaklar .. Yarın cumartesi bittiğinde , pazar başladığında ise farkeden bir şey olmayacak sadece ebediyete bir gün daha yaklaşmış olacağız..

Peki yarının bugunden yahut bugünün dünden olan farkı nedir ? sadece ebediyete 24 saat daha yakın mı olmak? Bence böyle olmamalı , olmaması gerekir .. Nasılki gökyüzü hergün karanlıktan bıkmadan usanmadan kurtulmaya çalışıyorsa , insanda hergün bugününü dününden farklı kılmak için bugününe karşı direnmeli diye düşünüyorum...

Neyse yine derinlere indik , birazcık su yüzüne çıkarak gerceklerin farkına varmak daha iyi olacak ..

gözlerimi tekrar kaldırıyorum , derin ufka birkez daha kenetleniyorlar .. Bu sefer biraz daha aydınlanmış bir gökyüzüyle karşılaşıyorum .. Kuşlar ötüyor , hafiften bir rüzgar uyuyan fıstık çamlarını güzellik uykularından yavaşça kaldırmaya çalışıyor , belkide kulaklarına hafiften bir ninni okuyordur ..

Kokudan bahsetmiştim ya iyice yoğunlastı , bu tanıdık koku .. Hafızanı yokluyorum ama yok bulamıyorum küçükte olsa bir ipucu ..

Kulaklarımı diğer tüm seslere kapatıyorum gukuk kuşu öttüğü müddet ..

Yavaş yavaş canlanıyor ve uykusundan uyanıyor şehrimin sokakları .. Gökyüzünde parıl parıl parıldayan bir güneş .. insanlar kahvaltılarını hazırlıyor .. Ve yeni şehir tüm canlılığıyla yeni bir güne hazır durumda ..

Güneş doğduğuna göre artık benim gecem başlamış demektir ...
http://www.youtube.com/watch?v=TCQYq01ffaM
yüksek sadakatı ilk keşfettiğim zamanlarda tv de görmüşlüğüm vardır hep.
ne zaman gün ve güneş duysam görsem bu kelimeleri isimleri.
hep aklımda bu şarkı vardır.
öyleyse armağan olsun.
gel çıkalımdır artık bu şehirden.
hayallerimiz hala var be savaşçım.
Son yudumu alıyorum kadehten
Gecenin kollarına geri dönüyorum
Ait olduğum yere.
eğer güneşin doğmasını görebiliyorsam son gündoğumunu görüyor gibi seyrederim. muazzamsın...
Daha önce manzarası güzel olan bi yerden güneşin doğuşunu izlememiş olmama seviniyorum. Tutunacak dalım güneş olsun o zaman bugün de.
.... üstünden tepelerin
Selâmı var tüm teletabilerin.
ardından tepelerin.
Çalışmak iyidir
görsel
içime Sinmiyor
Her sabah güneş doğarken
Yeni bir güne başlarken
Ne zaman ki güzel bir şey görürüm
Sensiz içime sinmiyor
Bir sezen aksu şarkısı.