bugün

"bazen bir an için kalkıp gitme, bağları koparma cesaretini buluyorum kendimde. keşke nereye gideceğmi bilsem..herhalde giderdim."
-genç werther'in acıları/goethe-
son ve başlangıç arasındaki eylemdir.
kalmaktır, gitmek hiç bırakmak istemediğin yeri kafana kazımaktır her bir hatırayı. istesende gidememezliktir gitmek.
gitmek. bir hançeri inceltip
okyanusa daldırmak isteği
ya da düşebilmek atlasların
dışına ki ey kalbim
yalnızsın bu yolculukta da
gitmek. o kaos duygusu, aklın
sarsıntılarla yorgun düşüşü
bilincin kamaşması belki de.
rehin bırakılacak bir şey yok
unuttuklarından başka.
gitmek. bir büyü gibi saran
ağrılar yumağı, kışkırtılmış
düşlerdir ki sen şimdi
esirgeme kendini kalbim
kederin o derin yalnızlığından.
--spoiler--
Gitmek cesaret ister ufaklık
Gideceğin yer neresi olursa olsun
Sevdiklerinle arana mesefe girince
Varış yerinin hiç bir anlamı kalmaz.
Vedalaşmakta zor iştir biliyor musun..?
Oturursun geminin kıçına,
Bakarsın sevdiklerine gittikçe ufalırlar, ufalırlar kaybolurlar ;
O zaman anlarsın işte.
Vedalaşmak asıl kalana değil, gidene koyar !..
100 defa söyledim sana hüzünlü değilim, mizacım böyle.
Bak şarabımla beraberim.
Çocukluğumdan beri hayaller kuruyorum,
Şarabımdan ayrılmadan hemde.
Ben şarabımdan ayrılmıyorum.
O da bana bunca gidene rağmen hala hayal kurdurtmaya devam ediyor.
Ne olmuş yani büyük adam olamadıksa..?
Hayallerimizi satmadık ya...

--spoiler--

bu replikle ağlayabilirim.
Seni Çok Sevmiştim...
Onun içindir senden kalan yalnızlığımı da sevmem..!
Aşkınla eziyet edip durdun bana yıllarca,Kimselere bişey diyemedim!Yüreğimdeki yaraları sordular;Söyleyemedim,O yaptı diyemedim!Kimse kalbini kırsın istemedim,Korktum seni kaybetmekten!Gidersen bikere daha yaşayamam zannettim.
Hep gitmelerden korkardım...
Onun için senden önce benim gidişim...!

insan sevdiğini bi kere kaybedince,
Sevilen bi kere gidince diğerleri de hep gider diye korkuyor,Sevmeye...!Seni korkularımla sevmiştim...
Elimde değildi,Bi kere incinmiştim,ikincisinden korktum!Yine de sevdim seni,Hemde gidenlerden daha çok sevdim!Hep ayak seslerindeydi kulağım...Çizdiğim sınırlardan öte bi ayak sesi duyunca irkilirdim,Koşardım tutmak için seni.!Oysa sen gitmeyi değil benli hayalleri düşlüyor olurdun o zamanlarda...Sadece düşlüyordun,Benimde 'Sen'li hayallerim olsun diye hiç yardımcı olmadın bana,Korkularıma...!Sadece sevmekti...Beklemekti çabasız sevmek...!Bense çırpındım durdum karşında,boşa kanatlarımdan oldum,Uçmayı unuttum...Çok anlatmak istedim sana,Ama o kadar kaptırmıştın ki kendini hazır hayata 'Dur' dedim duymadın...!
Sonumuzdu haykırışlarım,Dinlemedin...!

Şimdi ayaklarımı yere öyle sert vuruyorum ki,Çabalarımın bi anlamı olmadı,Gidişimin bi anlamı olsun diye..!iz bırakmak değil niyetim,Farkedilmek geçte olsa...!Bütün anıları topladım,Derli toplu bıraktım sana...Sen hazırı seversin diye,Üşenirsin de anıları karıştırmazsın diye,Hatalarını belki anlarsın diye öyle bırakıyorum...!Niyetim acıtmak değildi seni...!Bilirsin bi sana kıyamazdım..Kıyamam da...!Sen gerçeklerle hayalleri ayırt edemedin hiç bi zaman..!Artık gidiyorum hayatından bu gerçek,Senin beni sevdiğinse Koca bi yalan değil,
Hayal di...!

Kızgın değilim sana...
Kırgınım!

Kendine öncelik tanıyıp beni ve hayallerimi sonsuza dek ertelemek zorunda bıraktığın için...Artık gelenlerin gitmemesi için değil,Onlardan gitmemem için savaşacağım belkide...insanoğlu ne tuhaf.!Her sevgi de ayrı hüzünler,Ayrı mutluluklar ama sadece farklı iki sonuç var;

Gitmek...
Kimi zaman ayakların geri gidercesine,
Kimi zaman bi aşkı tamamen silercesine..!

Gideni izlemek...
Kimi zaman 'Dur' demekle dememek arasında binlerce kez ölmek,
Kimi zaman üstünden kocaman bi yükün kalkması...!

Seviyorum seni ama gitmeliyim...
Seni hayallerin,
Beni gerçeklerim bekler...!

alıntı.
(bkz: dönmek için mi) sorusunu sordurtur. Yoksa sadece gitmek midir?
gitmek, cesur insan hareketidir.
geride birilerini bırakmaksa sonucu; yapılmaması gerekendir. olmayın bu kadar gaddar.
tüm kalanları yanında götürmekmiş.
kimi "hoşçakal" bile demeden;
kimi "kal" demen için gözlerinin içine bakarak;
kimi ayaklarını sürüye sürüye;
kimi koşar adım;
kimi istemeden;
kimi hüngür hüngür ağlayarak...

kiminin farkına bile varmazsın;
kimini hatırlamazsın;
kimi giderken ciğerini deşer;
kimi yüreğini söker...

ama herkes gider!
Gün gelir sen de gidersin kendinden.

(bkz: copy paste değil alın teri)

not: wallaa lan, az önce yazdım.
bazen gerçekleştirmek için 40 fırın ekmek yeseniz de olmuyor bazen.
Ne kadar çok giden oldu hayatımdan, ben ne kadar çok gittim hayatlardan ve ne enteresan hiçbir gidişin yorumunu yapamamak aklımın, yüreğimin orta yerinde!
Oysa gidişleri anlamlı kılmalı insan, öyle değerli olmalı gitmek. Konu giden veya kalan olmak değil ki! Asıl mesele gitmek eyleminin ta kendisinde...

Gitmek fikrinin akla düştüğü ilk anda, gitmiyor mu zaten insan? Asıl gidiş o an değil mi? Sonraki bütün kalma anları, bir yürek sancısından ibaret değil mi?

Gitmekten, gitme eyleminden daha çok acı vermez mi karşındakine; sadece gitmeye cesareti olmadığı için kalan bir çift göz? Gitmeyi istemesine rağmen gidemeyen birinin çaresiz kıvranışını seyretmekten daha utanç verici ne olabilir? Hangi kalan bundan zevk alabilir?

Aslında egosunu zedeleyecekse bir gidiş kalanın, en çok ona iyi gelir belki de gidememek! Ancak farkında olunması gereken asıl şey; bedenin kaldığı yerde ruh barınmıyorsa, o sadece çürüyen bir et parçasından ibarettir.

Belki o yüzden çok saygı duymuşumdur gidenlere, sadece insan gibi onuruyla gitmeyi becerenlere. Benim de gitmişliğim çoktur yüreklerden. Kafamı çevirip çevirip baktıklarım da olmuştur, bir daha hiç göz göze gelmediklerim de ama gitmek insanın içine düştüğünde, geri dönüşü yoktur.

O yüzden gitmek isteyenler yolu açıp izin vermeli. Kalsa da orada olamayacak bir ruhun üstüne sahte bir hayat inşa etmemeli.

Hasta eder herhalde ruhumu, bedenimi; gitmek isteyeni göndermemek. Kim kimin ruhunu zapt etmiş ki; bir şehir gibi surlar inşa edip çevrelemiş ki?

Gitmek isteyenin her kalışı kar değil, ızdıraptır. O yüzden yol verin gitsin gitmeyi aklına koyan. Zaten ne kadar kalsa, kaldığı yer artık yüreğinizin yanı başı değildir.

alıntı.
her türlü buruktur ayrılıklar...
http://www.yurtgazetesi.c...aman-tazeoglu-gitmek.html
"biraz ölmekmiş..." başımız sağolsun!
Çıkmaktır bazen sadece. Bi yere gitmek için değil, ayrılmak için gitmek.
"Doğrudur bazen gitmek; dönmelerin kalmaları kalmamışsa eğer..."

"Islak bir elin farkında olmadan kuruyuşu gibi silineceğim hayatından."

"Kalmak roldür, bazen zorlama! Göç gözlerde başlar, bakma! Keşke kendimi bırakıp gidebilseydim; ama şimdi sadece gitmişliğimle kalacağım aklında. Bilirim; varacağın yeri zorlaştıran aradaki menzil değil, geride bıraktıklarınla aranda giderek açılan mesafedir. Ve gitmek yavaş öldüren bir zehirdir. Kalmaya bir neden bulamadığımdan değil, gitmeye esaslı sebeplerim olduğu için gidiyorum sevgili. Bu yüzden dönmemi bekleme benden. Zaten o dönüş de gerçekçi olmaz; bir daha gitmeyeceğime olan inancı da beraberinde getirmedikçe."

"Son notası duyulmayan her şarkı, hiç bitmemiş gibi gelir insana değil mi?"

"Ey geride kalanım! Yaralarında çağlıyorken kan; sen, gittiğim yolların benden hesap sormadığını san!"

yukarıda bazı bölümlerini alıntıladığım bir yazıdır işte gitmek. yazının tamamı için: http://www.yurtgazetesi.c...an-tazeoglu-gitmek-2.html
Küçükken "gitmenin" herkesin evlerine dağılması olduğunu sanırdım ve bu bana çok gelirdi. Ayrılığı ufakken bellemişim. O zamandan başlamış acı vermeye. Sonra sevdiğim bir arkadaşım ilkokul 3'te okul değiştirmişti. Çok değil yarım saat ötemdeydi ama gitmişti.

Şehirlere gitti insanlar sonra. Başka başka şehirlere. Gitmek daha bir gitmek oldu. Alıştığını zannediyor insan. Kimi zaman sesini duymak, kimi zamansa mutlu olduğunu bilmek yetiyor. Ve bir zaman geldi öldü insanlar hayatımda. Sadece yaşlılar ölür zannedecek kadar aptaldım. Bir baktım gitmek "ölmek" oldu. Oysa ben hala çocuk, görüşürüz dendiğinde hüzünlenen bir birisiydim.

Her giden öldü benim için bir müddet. Arkalarından çok ağladım. Geldiklerinde o kadar çok sevinirdim ki anlayamazlardı. Oysa "gelmek" demek, gidişe bir misillemeydi.Yenmekti sanki bir şeyleri.

Hayatımdan çok insan gitti. Hem de gitmenin hakkını vere vere. Hala alışamadım. Alışmaya da çalışmadım. Sadece daha az üzülüyorum. Zamanla gitmek gerektiğini biliyorum artık.

Bende gittim. Gitmedim değil. Kimi zaman başka bir şehre, bazen başka bir yüreğe, ya da silip isimleri, yeni kişilerin adlarının altını çizmeye.

Ama hep eksile eksile.

Büyüdüm hala gitmek "kaybetmek" gitmek "ölmek" gitmek "başka bir yere ait olmak" gibi. Bu yüzden gidişleri, gitmeleri bir türlü sevemedim. Ve bu yüzden gidenleri hiç affetmedim...

Yoksa affetmeli miydim?
Anlamı derin gurur veren bir hazzı var.
cevabı bu şarkıda gizli olan fiil.
http://www.youtube.com/watch?v=aKvScySvBAY
Öğrendiğim bir şey varsa her gidiş bir geliş , her geliş de bir gidiştir.
(bkz: pişmanlık)
(...)

Gitmeni yalanlayan kuşlar bul

Bir küflü yorgunluk
Zamansız bir deniz kaldı
Gecenin avuçlarında

Hem varım sanki yokum

(gonca özmen -sanki yokum)
geride ne aklını, ne de senin yüzünden kırılmış bir kalp bırakmamak..