bugün

türk ve yunan mutfağının sentezi olmakla beraber kendine has yemekleri de olan enfes mutfak. *
manga çorbası :
evde hamur yapılır, yufka açılır, ince ince kesilerek suda kaynatılır, diğer taraftan bir avuç kadar ince kesilmiş yufka tereyağında kaynatılır sonra tereyağı ile birlikte çorbanın içerisine dökülür.

şilo (yoğurtlu çorba) :
zeytinyağında un biraz kavrulur sonra üzerine et suyu dökülür, iyice karıştırılarak kaynatılır. indirmeye yakın çırpılmış yoğurt içine konur, yine kaynatılır. diğer taraftan küp şeklinde kesilmiş ufak ekmek parçaları yağda kızartılır. kızartılan ekmekler çorbanın üzerine konularak servis yapılır.

supa:
bayat ekmek ince ince dilimlenir. genişçe bir pyrex kaba yerleştirlen ekmekler üzerine bolca et suyu dökülür. haşlanmış ve ufalanmış kuzu eti ekmeklerin üzerine konularak bir miktar tarçın ilave edilir. üstü bir miktar kızarıncaya kadar fırında bekletilir.

ot yemekleri:
otların haşlandıktan sonra yeşil renklerini koruyabilmeleri için tuzlu kaynar suya atılmaları, harlı ateşte pişirilmeleri ve pişerken tencere kapağının açık tutulması gerekir.

istifno:
istifno kaynar tuzlu suda haşlandıktan sonra bir tabağa alınır. diğer tarafta ufak kabak ve biberler haşlanıp hepsi birden bir tabakta üzerine zeytinyağı ve limon ilave edilerek servis yapılır.

ksestaşa :
otlar haşlandıktan sonra bir kaba alınır. alt kısmına bir miktar tereyağı, üzerine de çırpılmış yumurta ve karabiber konarak tekrar ateşe sürülür. yumurtalar sertleşene dek pişirilir.

maratha (arap saçı):
arap saçı, kuzu eti, soğan, zeytin yağı limon ve bir miktar su konularak düdüklü tencerede pişirilir.

gules ..... (şevketi bostan):
beyaz ağaç kabuğu görünümünde olan bir bitki köküdür. düdüklü tencerede haşlanır. zeytinyağı ve limon eklenerek salata olarak yenilebileceği gibi kuzu eti ile pişirilerek un ve yumurta sarısı ile terbiye edilmek suretiyle de yenilebilir.

papules (yabani bezelye) :
eskiden sık rastlanan ancak şimdilerde pek bulunamayan bu otun yaprakları roka gibi pişirilmeden siyah zeytin ile yenebilir. aynı şekilde bakla ve çeşme papatyasının yaprakları da pişirilmeden salata olarak yenilebilir.

çipohorta:
çipohorta, domates, bir-iki taze biber ve bir patates kullanılarak zeytinyağında pişirilir.

muhliye:
muhliyenin sadece yaprak kısımları sarımsak, domates, kuzu eti, soğan zeytin yağı ile birlikte pişirilir.

avronies (sarmaşık):
avroniesin üst yumuşak kısımları kullanılır. içerisine soğan rendelenir, bir miktar su ve zeytinyağı ile kaynatılır. pişmesine yakın biraz sirke ve bir kaşık un ilave edilerek karıştırılır ve tekrar kaynatılır.

glistritha (semiz otu):
semiz otu, domates, soğan, bir-iki adet taze biber ve zeytinyağı ile pişirilir.

fasulaça (börülce)
suda kaynatılarak zaytin yağı ve limon ile yenir.

glikopatates (tatlı patates):
normal patateslerden çok daha büyük ve şekilsizdir. eskiden bu patatesler kabukları soyulmadan büyük bir tepsiye konulur ve mahalle fırınına gönderilirdi. piştikten sonra patates ortadan ikiye bölünür yumuşak olan iç kısmı kaşık ile çıkarılıp yenirdi. bu da son derece lezzetli bir sebze idi. günümüzde bu patates türünün de türkiye’de nesli tükenmiştir.

sufeğatho (soğanlı et) :
kuzu eti arpacık soğanı, domates ve zeytinyağı ile pişirilerek hazırlanır.

svugato (yumurtalı kabak) :
domates ve zeytin yağı ile pişirilmiş kabağın üzerine rendelenmiş kaşar peyniri ve çırpılmış yumurta konur. yumurta sertleşinceye kadar tekrar pişirilir.

staka:
250 g kadar sütün kaymağına bir çorba kaşığı şeker ve bir çorba kaşığı un konulur. az ateşte sürekli karıştırılarak pişirilir, ekmek ile yenir.
dikkat !! lipit ve kolestrol problemi olanlar bu yemekten uzak durmalıdırlar.

dolmalar:
kabak çiçeği, pırasa, sarma, kabak, patlıcan, domates ve biber belli başlı dolmalarımızdır.

kolokitha (kabak):
tepsinin alt kısmına ince bir tabaka hamur serilir, üzerine ince ince dilimlenmiş bir tabak kabak ve onun üzerine de bir tabaka beyaz peynir veya tulum peyniri ve bir miktar zeytinyağı konulur. bu şekilde birkaç tabaka daha serilir ve fırınlanır.

patutho (iç pilav):
pilav pişerken içerisine haşlanmış tavuk parçaları, tavuk ciğeri, kavrulmuş badem, fıstık, ıslatılmış kuru üzüm konulur, karıştırılarak pişirilir. en son üzerine toz tarçın serpilir.
çurlama :
bir tepsiye 3-4 adet yufka serilir. yufkaların arası zeytin yağı ile yağlanır, üzerlerine iç pilav konulur ve iç pilavın da üzerine 3-4 yufka konularak fırınlanır. fırından çıktıktan sonra üzerine bir bardak et suyu gezdirilir ve baklava biçiminde dilimlenir. eski girit’lilerin en çok sevdiği ve en zor yapılan yemeklerden biridir.

fava :
kuru bakla yıkanır ve bir gece suda bekletilir. ertesi gün aynı su ile içine bir patates eklenerek kaynatılır. daha sonra mikserde tuz eklenerek karıştırılır ve tabaklara dökülür. fava soğuduğunda sert bir görünüm alır. bıçakla dilimlenerek, zeytin yağı ve limon eklenerek servis yapılır.

kalicunya :
yarım kg un, bir çay bardağı yoğurt, yarım çay bardağı zeytin yağı ile bir hamur yapılır. bu hamurdan yumurta büyüklüğünde bezeler alınır ve merdane ile çay tabağı büyüklüğünde açılır. i̇çlerine ıspanak, dere otu ve peynir konularak her biri yarım ay şeklinde kapatılır. üzerlerine susam serpilerek yağlanmış tepsiye konulur ve önceden ısıtılmış fırında pişirilirler.

mizithropita (lorlu çörek) :
yarım kg un, bir çay bardağı yoğurt, yarım çay bardağı zeytin yağı ile bir hamur yapılır. bu hamurdan yumurta büyüklüğünde bezeler alınır ve merdane ile çay tabağı büyüklüğünde açılır. i̇çlerine bir miktar şeker karıştırılmış lor konulur. yarım ay şeklinde kapatılarak kızgın yağda kızartılır ve sonra üzerine pudra şekeri serpilir.

lukumya:
fırından mayalanmış ekmek hamuru alınır ve bu hamura zeytinyağı ve un ilave edilerek yoğrulur. hamur lokum büyüklüğünde parçalara ayrılır, bir gece dinlendirildikten sonra ertesi gün kızgın yağda kızartılır.

macunokulura (portakallı simit):
iki ölçü sana yağı, bir ölçü süt, biraz tuz ve alabildiği kadar un ile orta kıvamda bir hamur yapılır. hamur bir saat kadar dinlendiriliri ve hamurdan ufak bezeler açılır. diğer taraftan portakal kabukları yıkanıp kaynatılır. bir gün suda bekletilir. kabuklar tatlanıncaya kadar birkaç defa suyu değiştirilir. sonra iyice sık mikserden geçirilir ve şeker ilave edilerek karıştırılır. daha sonra bu portakal kabukları açılmış bezelerin ortalarına konulur, yuvarlanarak simit şekline getirilir. üzerlerine yumurta sarısı sürülerek önceden ısıtılmış fırında pişirilirler.

sarikaça:
evde yapılmış hamurdan merdane ile yufka açılır. yufkadan ince şeritler kesilir ve bu şeritler yuvarlanarak gül şekli verilir. kızgın yağda kızartılır, büyük bir tabağa alınırlar. üzerlerine kavrulmuş, ufalanmış ceviz, fıstık, fındık konulur, şerbet dökülerek servis yapılır.

neraci gliko (turunç reçeli):
turuncun her tarafı hafifçe rendelenir. kabuğu dörde bölünür ve her bir barça yuvarlanarak ipe dizilir. suda kaynatılır, acılığı gidene dek birkaç gün soğuk suda bekletilir ve günde bir iki kere suyu değiştirilir. turuncun acısı gittikten sonra şeker ve biraz limon ile susuz pişirilir. hazırlanması birkaç gün isteyen oldukça eziyetli, tam kıvamını ve şeklini tutturmak oldukça zahmetli olan bir reçeldir.

siko gliko (incir reçeli):
erkek incirden yapılır. incirin içinin tohumlanmamış, dışının da sararmamış olması gerekmektedir. incirlerin kabukları ince bir şekilde bıçak ile soyulmalıdır. incirleri soyarken mutlaka eldiven kullanılmalıdır aksi taktirde incirin sütü elleri tahriş edebilir.
incirler suda haşlanır, acılığı gidene kadar birkaç gün suda bekletilir ve suyu günde bir iki kere değiştirilir. acılığı gitmiş olan incir susuz bir şekilde şeker il
"fava" adı verilen orgazmik bir yiyeceğe de sahip olan kültürdür.