bugün

sosyolojinin bir bilim disiplini olarak kabul görmediği dönemlerde ona güzel bir don biçmek amacıyla "toplum nedir?" , " sosyoloji toplumu nasıl araştırmalıdır?" , "sosyolojinin problem alanları nelerdir?" soruları etrafında tartışmalar yürütür. bu tartışmaları da 'sosyolojinin temel problemleri' adlı makalesinde toplar.

ona göre "toplum nedir?" sorusunun cevabı oldukça basittir: insanlar arasındaki etkileşim. doğal olarak sosyolojinin kendine özgü ilgi alanı da temel toplumsal etkileşim biçimleridir.bu alanla ilgili çalışmalarda biçim/form ve içerik ayrımı yapılarak başlamalıdır. burada da kant'ın hatta hume'un soluğunu hissedebiliyoruz. tabi biçim simmel için daha önemlidir. misal; sınıf mücadelesinin doğası ve sonuçlarını anlamaya çalışır ama oturup bir grevi gözlemleyerek bir sonuca varmaya çalışmaz.
sosyolojinin problem alanlarını ise üç alan olarak belirlemiştir:genel sosyoloji,saf ve formel sosyoloji,felsefi sosyoloji.
genel sosyoloji, tüm tarihsel hayatın araştırılmasıyla ilgilenir. ama durkhiem ve comte'un sosyal evrimci anlayışı gibi değil.gerçi nasıl olması gerektiğini simmel kendisi bile bilemiyor.
ikincisi,temel etkileşim biçimlerinin tarihten bağımsız bir şekilde ele alınmasını gerektiren saf ve formel sosyoloji.
felsefi sosyoloji ise simmel'in 'insanın varoluş amacı toplum mudur,yoksa toplum sadece bireysel hedeflerin bir aracı mıdır? gibi sorular sorup içinden çıkamadığı bir alandır.

simmel'in belirlediği bu 3 alandan 1. ve 3. alanlar kendisi dahil kimseyi tatmin edecek metodolojiye kavuşamamıştır.ama simmel'i simmel yapan 2. alandır.

formel sosyolojide, sosyal tipler,sır ve sır toplumu,moda,çatışma,inançlık ve minnmettarlık,soyluluk,tabi kılma ve tabi olma,grup ilişkileri ağı gibi konularla haşır neşir olduğu görülür.
ayrıca sosyal tiplerinden en meşhuru yabancıdır. diğerleri:cimri,müsrif,maceracı ve asilzadedir.
yine kendi kavramlarından biri olan toplumsal geometriyle alakalı görüşleride oldukça ilginçtir.iki kişilik grupla üç kişilik grup arasındaki farktan söz eder.kısaca, üçüncü eklenince ilişkinin/grubun boku çıkarmış.

yazdıklarının söylediklerinin değeri moderniteyle birlikte daha da bir idrak edilen zattır kendisi.
yanılmıyorsam türkçeye çevrilmiş bir tane kitabı vardır * o da çevirmenleri arasında tanıl bora'nın da bulunduğu,"modern kültürde çatışma adlı eseridir.

birazda magazin:simmel'in babası musevi bir iş adamıdır ama kendisi hristiyan bir dadı tarafından büyütülmüştür.italyancası iyidir.
berlin üniversitesinde,max weber ve edmund husserl'in desteğine rağmen profesör kadrosuna uzun süre alınmamış.
1910 'da weber ile birlikte alman sosyoloji derneğini kurmuştur.
1858-1918 yillari arasinda yasamis yahudi filozof, sosyolog ve yazardır. En önemli eserlerinden biri ''Philosophie des Geldes'' (Paranın Felsefesi)dir.

simmel'deb bir alıntı;

''voltair'e göre insanın bir tanrı fikrine o kadar çok ihtiyacı vardır ki,tanrı olmasaydı onu icat etmek gerekirdi... ancak tanrı'ya karşı alınan olumsuz tavır, ondan uzaklaşan devinim öyle derin anlamlar kazanır ki... an gelir şu iddia edilebilir: Bir tanrı olsaydı bile, onu inkar etmek gerekirdi. (1899)''
(bkz: formel sosyoloji)
üstün insan ile ilgili idealini, başka bir boyuttan ele almıştır;

insanlık, her döneminde, yalnızca sürekli olarak yinelenebilecek sınırlı sayıda evrim biçimleriyle donatılabilir; oysa üst insan ideali, geleceğe doğru yönelen düz bir evrim çizgisi talep eder.