bugün

kut'ül amare savaşında kahraman halil kut paşa komutasındaki bozkurtlara esir düşmüş ingiliz general.
''savaştan zevk almak isteyen türklerle savaşmalıdır'' sözünün sahibidir aynı zamanda.
şu da fotoğrafı
görsel
görsel

Bilinmesi en zaruri isimlerden biri, şüphesiz General Townshend. Bu adamı biz Kut'ul Amare'de esir ettik. Binlerce askerini öldürdük, açlık ve hastalığa terk ettik. Fakat (gelenektendir) generale iyi bakıldı, hürmet edildi. (Orduların başındaki komutanlar öldürülmezdi.) Böylece Townshend, aylarca Türklerle beraber yaşadı, onları tanıdı ve ateşkes imzalandığı gün, bu adam esaretten kurtuldu. ingiltere'ye döndü. Bir kahraman gibi görülüyordu. Sonra Avam Kamarası'nda göreve başladı. O sırada da Türkiye'de işgaller başladı. (Daha önce hatırlarsanız Çanakkale'nin işgali sırasında kendisinin orada olduğunu, o günden kalma bir fotoğraf ile belirtmiştim. Önemli bir fotoğraftır.) Townshend, Anadolu'daki savaşa ve haksız işgallere karşıydı. işgallere direnen Türkler bir de kendi hükûmetlerini kurduktan sonra, Townshend bu hükûmetle yani Büyük Millet Meclisi ve Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek isteyince ipler koptu... Kahraman Townshend gitti; yerine "Osmanlı imparatorluğu'nu tekrar kurmaya çalışan general" geldi. Kendisi böyle niteleniyordu. Türkiye'ye girişi yasaklandı. Dünya çapında bir imparatorluk olan Britanya imparatorluğunun itibarına her gün bir darbe vuruyordu. Townshend, Türklere kendisini o kadar yakın hissetmiş ve bu savaşı durdurabileceğine o kadar emin olmuş olsa gerek ki yasaklanmasına rağmen Paris'e gittiğini söyleyerek gizlice Türkiye'ye geldi ve Kemal Paşa ile görüştü. (O günden kalan tek bir fotoğrafa bile denk gelemiyor olmak büyük üzüntüdür benim için.) Türklerin haklılığını Kamara'da ve basında tüm dünyaya açıkladı. Bugün bu general, ingiliz tarihinin en kötü generalleri arasında. Daha önce Avam Kamarası tutanaklarına nasıl ulaşıldığını anlatmıştım. Townshend'in Türklerle ilgili Kamara'da yaptığı çok önemli açıklamalar ne yazık ki ingilizler tarafından bugün silinmiş durumdadır. Kurtuluş Savaşı'nda Türk dostu olan sadece Townshend değildi. Fransız General Gouraud ve daha birçok kritik isim Türk dostu olmuştu. işte Mustafa Kemal Paşa'nın dehası budur. Düşmanlarını bile zekasına, haklılığına, müstakbel devlet adamlığına inandırmış, daha önce şahit olunmamış bir saygı görmüştü.

-Ertürk Özel-
görsel

BiR GARiP ESiRLiK: GENERAL TOWNSHEND ...

Kût’ül-Amâre’de esir alınan ingiliz General Townshend, Osmanlı komutanı Halil Paşaya silahlarını teslim etmek istediğinde kendisine bir esir olmadığı ve misafirimiz olduğu söylenir. Silahları iade edilir. [1] istanbul’a sevk edilmek için bölgeden ayrılırken, kendisini gören diğer esir ingiliz askerleri sahile dizilir ve komutanları semada kaybolana kadar alkışlar. Komutanları Townshend ise kendilerini selamlayarak cevap verir ve uzaklaşır.

Townshend’in ayrılırken bir ricası vardır. Köpeğinin ingiltere’deki evine gönderilmesi. Bu talep kabul edilir ve köpek ingiltere’ye gönderilir. [2]

Generalimize yapılan iyilikler bununla bitmez. istanbul’a nakledilince Heybeliada’da kendisine bir ev tahsis edilir.[3] ingiltere, generalinin mutluluğu için eşini ve kızını da generalin yanına göndermek ister. Osmanlı bunu da kabul eder. Ama eşi ve kızı, savaş durumundan dolayı istanbul’a gelemez ve konu kapanır.[4]

Osmanlı, Townshend’e maaş bile bağlar ama bir süre sonra hayat pahalılığından şikayet eden Townshend zam ister. [5] Ekim ayında havalar soğumaya başlayınca generalimiz üşümesin diye, Büyükada’daki ingiliz konsolosunun yazlığına nakledilir.[6]

Birkaç muhafız eşliğinde ve de sivil polislerin takibi altında istanbul’u gezmesine müsaade edilir. Generalimiz işi o kadar abartır ki istanbul’un meşhur artisti Olga’yı metresi olarak yanında tutar. Bu durum istanbul Polis Müdürlüğü’ne gelen raporlara dahi yansır. Çünkü bahsi geçen Olga, aynı zamanda Divan-ı Harp’te casusluktan dolayı dört sene hapse mahkum olan Peter Joseph isimli şahsın yeğenidir. Bu ilişki uygun görülmediğinden, durum Dahiliye Nezarati’ne bildirilir.[7]

Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı’nda yenilince generale gün doğar ve Osmanlı hükümetine Mondros Mütarekesi’nde onurlu bir anlaşmaya imza atması için aracılık edeceğini söyler. Tek şartı serbest bırakılmasıdır. Osmanlı bunu kabul eder ve general özgür bir adam olarak istanbul’dan ayrılır.[8]

Ancak Osmanlı yine de çok ağır şartlara sahip Mondros Ateşkesi ile baş başa kalır. Bunu gören heyet başkanı Rauf bey, Mondros’ta bulunan General Townshend’e dönerek anlaşmanın ağır ve ucu açık bir anlaşma olduğunu, hatta belki de Yunan’ın bir delilik edip Anadolu’ya saldırabileceğinden bahseder. General Townshend de “ingiliz Hükümeti antlaşmayı imzaladıktan sonra bu gibi anlamsız hareketlere razı olamaz. Bunu kabul etmeniz lazımdır.” şeklinde cevap verir ve Rauf beyin sırtını sıvazlar [9] Anlaşma imzalanır.

istanbul’a dönen Rauf bey, 1 Kasım 1919 günü gazetelere “Bir tek düşman askerinin bile sevgili istanbul’u işgal edemeyeceği” şeklinde demeçler verirken[10] ingiltere müttefikleriyle birlikte çok geçmeden saltanat merkezi olan istanbul’u işgal eder.

AHMET ÖZGÜR TÜREN ...

https://tarihtarih.com/20...sirlik-general-townshend/
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar