bugün

şüphesiz söz yazarlığı, enstrumanistlik, bestekarlık, orkestra şefliği, aranjörlük, notistlğiyle beraber sesidir.

O’nun “ses sanatçısı” olan kimliği diğer bir çok türk ses sanatçılarından farklı bir yerdedir. Bir kere O’nu marjinal kılan; sadece ve sadece kendi bestelerini okumasıdır. Dolayısı ile Gencebay için “yorumcu” ya da “şarkıcı” tanımasını kullanmak yersiz ve yetersizdir.

Kendi eserlerini ve kendi bestelerini seslendiren bir kimseye “yorumcu” denmez. Çünkü bir insan kendine ait olan bir şeyi sunuyorsa; bu O’nu dinleyenlere “kendi rengiyle” sunduğu anlamına gelmez. Gencebay bir bestekârdır; bir müzik dahisidir ve sadece kendi eserlerini okur, seslendirir. Gencebay’ın bu yönünü; “yorumcu” yada “şarkıcı” diye nitelemek yanlış olur. Ancak “Ses sanatçısı” tanımlaması yapılabilir, tek başına salt olarak “ses sanatçısı” ifadesi de yersiz kalır.

Bir zincir düşünün, küçük halkalar giderek büyüyor. Bu halkalardan biri eksilirse, diziliş bozulur, dolayısı ile estetik bozulur. Estetik bozulursa, iş kabiliyeti bozulur. Bir halkanın eksilmesi her şeyi alt üst edebilir. Yada bir Tren düşünün. Trenin lokomotifi olmazsa, o tren hiçbir işe yaramaz. Ama tek başına lokomotifte işlerin yürümesinde yeterli olmayabilir.

işte Gencebay müziği de böyledir. ilham’ın gelmesiyle başlar, stüdyoda mikrofona eser okumakla son bulur. Arada hiçbir kopukluk yoktur. ilham gelir, bağlama ele alınır ve öne nota kâğıdı açılır. Bir yandan da ses kayıt cihazları her olasılığa karşın, açıktır ve kayıttadır.

ilham, Gencebay’ın büyük müzisyenliği ile notalara dökülür. Bu büyük ama çok büyük bir yetenektir. Tıpkı ham demirin, yumuşak demire dönüşmesi gibidir. Gencebay’ın gönlüne doğan gel-git duygular; beyin tarafından duyguya, sonra yetenek, teknik ve beceri ile notaya dökülür. Böylelikle eserin ezgisi-melodisi az bucuk şekillenmiş durumdadır.

Notalar, üzerinde beklide günlerce çalışarak besteye dönüşür. Bu zincirin ikinci halkasıdır diyebiliriz. Yalnız dikkat etmek gereken nokta; zincirin giderek büyümesidir.

Beste şekillendikten sonra; ustası tarafından ( Gencebay tarafından ) en iyi şekilde aranje edilir. Zincirin üçüncü halkasına geldik.

Artık stüdyoya girme zamanı gelmiştir. Zincirin en önemli halkalarından biridir bu. Eğer bu aşamada, Doğal diziliş bozulursa, o zincir gerçek amacına ulaşamaz. Şayet zincir, orantılı olarak kendinden öncekiler gibi doğal ve natürel biçimde gelşmişse, ancak o zaman özgün olur. Gencebay tabii ki bu doğal dizilişi bozmadan; zincire en son halkayı ekler. “Eseri okumak…”.

Ortaya bir zincir çıktı. Bu zincir özgün bir zincir. Ustası, ilk halkasından en son halkasına kadar başka kimsenin elini vurdurmadan; tamamen kendi duygu ve yetenekleri ile halkaları bir bir tasarladı ve devasa bir puzzle gibi yerli yerine monte etti. Ve puzzle’nin tamamlanması için en son hamleyi yaptı; eseri kendi sesiyle okudu.

Bir beste böylelikle, Gencebay’ın tüm uzuv ve yetenekleri ile doğmuş oldu. Gönül’e doğdu; beyinde şekillendi, el ve bilek ile notaya döküldü, yetenek ve teknik ile aranje edildi; bilgi, donanım, arzu ve istek ile orkestrasyonu yapıldı, gırtlak ve nefes ile eser okundu; tamamlandı.

Gencebay elbette ki tüm bu halkaların yerli yerine dizilmesinde başka insanlardan yardım destek aldı; fakat bu o eseri melezleştirmedi; duygu Gencebay’ın duygusu, teknik Gencebay’ın tekniği,tohum Gencebay’ın, tarla Gencebay’ın. Su Gencebay’ın, işçilik Gencebay’ın.

Eğer ki Gencebay her şeyiyle kendisine ait olan bu eseri kendisi seslendirmeseydi; şu bir gerçek ki bugün Gencebay olmayabilirdi.

Gencebay’ı Gencebay yapan, bir inşaatın, çimentosundan, suyuna, tuğlasından, arsasına kadar, işçiliğinden, boyasına kadar her şeyiyle kendisine ait olmasıdır.

Ve Gencebay’ın sesi bilimsel bir sestir. Piyano notaları kadar net ve berrak bir sesi vardır. Piyano “La” notasına bastığında çıkan 440’lık bir frenkans ile, Gencebay gırtlağından çıkan “LA” notası frekansının bilimsel değeri aynıdır. Gencebay sesini enstrüman gibi kullanabilme yeteneğine sahiptir.

Japon bilim adamlarının yaptığı bilimsel araştırmada bunu tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır. Japon ve Amerikan bilim adamlarının beş yıldır sürdürülen ABCATT PROJECT ( Abroad Broadcasting Carrier for Turkish Traditional Arts) adlı araştırmasına göre; Sezen Aksu, Muazzez Abacı, Mahsun Kırmızıgül, Emel Sayın, Barış Manço, Ahmet Kaya ve diğer bazı ünlü yorumcular “Bilimsel Müzik Standartları”nın altında kalmışlar. Orhan Gencebay ise; kibariye, bülent ersoy ve müslüm gürses ile beraber ses yeteneği açısından “Dünya standartlarında ses sanatçısı” olarak kabul edilmiştir. Bu veriler, Gencebay’dan alınan ses örnekleri ile Japonya ve Amerika da ki ileri teknoloji ile donatılmış ses laboratuarlarında ses mühendisleri tarafından analiz edilerek elde edilen verilerdir ve tamamen bilimseldir.

orhanabi.nete teşekkür ederim.
(bkz: bıyık)
(bkz: bir teselli ver)
(bkz: diriliş/etrüskler).

http://www.youtube.com/watch?v=FoxWvzoN1tI
(bkz: body)
http://www.youtube.com/watch?v=bskwyxutsaq

şüphesiz astrofizik,felsefe tarih ve coğrafya, deprem gibi hususlarda sahip olduğu engin bilgisidir.. cüneyt özdemir mala döndü zaar..
(bkz: ayşen)
dil yarası, dil yarası... en acı yara imiş.
dudaktan kalbe bir yol var ki, sevgi ve şefkattenmiş.
(bkz: durumumuz yok okuyamadım kardeş) *
durumu olmayıp okuyamayanlar için.
--özet--
bir gencebay bestesinde söz(%90), müzik, aranje, notistlik, enstrumanistik, orkestra yönetmenliği ve yorum gencebaya aittir. ayrıca gencebay ın gırtlağından çıkan 440 mhz lik la sesi ile piyanodan çıkan 440 mhz lik la sesi aynıdır. o sebepten dünya standartlarında bir ses sanatçısıdır aynı zamanda.
--özet--

bastım özeti panpa. *
Suphesiz ki ataturk yasasaydi orhan gencebay dinlerdi...