bugün

haplanıp haplanıp gelmişsiniz insan haber verir.

eheh.
Hayatın dibini görmek,
Balığı tutsak etmek, kendini kafese koymak...
Çocuğun zorudur masalar altında
Bunun üzerine bir kırmızı çapraz için
Karanlığın alnını karışlamaktır zaman.

Nilgün Marmara
Sırası değildi şimdilerde ağlamanın,

Tüm suç kalbin yanmasındaydı yalnızlığın,

Sakıncası yoktu yanında duraksamanın,

Ruhundan koparken sebepsiz anlamsızlığın..
beyaz bir buluttan birgün ansızın..
bir karanfil düştü parmaklarıma.
gözlerine kuşlar doldu bir kızın
elleri karıştı ırmaklarıma..
ıslak bir yürektir bende karanfil
ruhum,kokusunun dilencisidir..
haşim,bu bir alev damlası değil
büyük yangınların habercisidir..o kızıl bir deniz bense tenhayım
onda umt,bende yalnızlık büyür..
ne dünya sonsuzluk,ne ben dehayım,
içimde sadece şairler uyur..
bütün şiirleri söyleyen benim
bütün çiçeklerin adı KaRaNFiL
her akşam bir yaprak olur kefenim
haşim, bu bir alev damlası değil.
Bir kelimenin yalnızlığıydi,

Sancılarım kahpe hayatın sesleri,

Bir gerekli bir gereksiz ağırlığıydı,

Zamanın gerisinde kopan çiçekleri,

Koklamayı düğüm düğüm unutan gözyaşlarıydı,

Hikayeler kadar renksiz sözcükleri,

Bağlanmayan koca bir korkaktı..
Issız patikalarında isteklerin,
ertelenmiş çığlıklarda,
Yeşillerin özsu hüzünlerinde yaşıyorduk. Görülenle baktığımız kutsalda susuyordu. Sürüklediğimiz cesetlerimizdi,
ayrımsadık kıvançla.
Gök eşlikti
eş-deş-lik
acıyla...
Bir an sonra yokolacak yontuların yanılsamalı gölgelerinde
sığınmıştık.

Nilgün marmara
SENFONi

Önce sesin gelir aklıma
Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm
Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli
Sonra cumartesi günleri gelir
Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.

Kırk kere söyledim bir daha söylerim
Savaşta ve barışta, karada ve denizde,
Düşkünlükte ve esenlikte
Zamanımız apayrı bize göre
Yanyana olduk mu elele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.

içim güvercinleri okşamış gibi rahat
Sen yanımdayken ister istemez
Geniş meydanlarda akşam üstleri
Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar.

Turgut Uyar
Yurdum gibi yaralıyım
Ne eksik,
ne fazla
Derin bir uçurumum
Bütün haritalarda

Ahmet Erhan
Ülkemin üstündeki bu alacakaranlık,
bu belirsizlik, bu umarsızlık, bu korku biterse eğer
Halkım bu ufkun nereye uzanacağını bilirse bir gün
şiirler yazarım o zaman, saf ve belki de
oyun olsun diye boş, anlamsız..

Ahmet Erhan
bir sırat, ki köprüsünü yitirmiş
anlamını tütsülerle sorgulayan bir coğrafya
Ölüm mü... Çoktan hayatın koynuna girmiş

Ahmet Erhan
https://voca.ro/1lwb784008fz
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin istanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin istanbul oluyor birden.

Yavuz Bülent Bakiler *
Yaşımdan yorgun, yaşımdan telaşlıyım bugünlerde.
Kaç yaşındayım sahi saymadım, bilmiyorum..
Belki kırklarımdayım belki otuzlarımda.
Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında..

- Erdem Beyazıt
Yaşamayı bileydim yazar mıydım hiç şiir?
Yaşamayabileydim yazar mıydım hiç şiir?
-Yaşama!
-Ya bileydim?
Yazar: Mıydım
Hiç: Şiir.

ismet Özel
Sabahın bir yerinde
https://youtu.be/cUz3bgVpMz8
Mihriban seven herkese
https://youtu.be/vK6y0mTcWFM
incitme

Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.

Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol ismail’ce
Bıçak senden incinmesin.

Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.

il göçsün göçtüğün vakit
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Kaynak senden incinmesin.

Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin.

Abdürrahim Karakoç
görsel
...

at vuruldu; içim paramparça rüveyda
gölgelerin ardına sakladım kusurumu
sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin
ben burda damla damla eriyip akıyorum
yine de, çiğnetemem kimseye gururumu
istenmediğim yeri sessizce terkederim
hatıra kalsın diye bırakır da ruhumu
mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim.
Gül gibi zabıta dururken kızını çöpçüye veren adam ihsan yüce'nin şiiri
https://youtu.be/ifm9M8SiaAY
Yeniden sevseydim seni
Günlerden mehtabı tutardım ,yillardan aski
Bir yildiz düşerdi nefesine zamanın
Göğü göğsüne koyardi
Kaldirip uykusundan sözlerimi
Gül kokan yalnizligini , saçlarımda agirlardim.
görsel
görsel
görsel
seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...