bugün

ilgili başlık açılmış da, bilinmeyen şey:
O giyotinler 3 tur çalıştı!

Giyotine gönderenleri
Giyotine gönderdiler
Onları da giyotine gönderdiler.

Komik ama bele.
Sanıldığından çok daha yakın bir zamanda gerçekleşmiştir.
1789
Daha dün gibi değil mi.
Şaka gibi. Tarihin akış hızı çok arttığı için 90'lar bile bir asır öncesi gibi geliyor.
Allah-u Ekber ayaklanması adı altında bu sene ikincisi yapılandır.
savaşla kanla yapılmıştır.
fransız iç savaşıdır. cumhuriyetçiler, katolikleri katletmiştir.
Napolyon gibi bir fırsatçıyı peydah eden ihtilal.

Ne değişti, ha 16.louis, ha napolyon.
Maximilien Robespierre'in önüne geleni devrim karşıtı diye giyotinle idam ettirip en sonunda da o giyotinin dadına kendisinin de baktığı devrimdir.
Edit: Ayrıca tarihin en kanlı devrimidir. Devrim sürecinde 1 milyondan fazla insan ölmüştür.
Kutsal isyandır. Dünyayı aydınlatmıştır.
bir ihtilal.
ihtilalden daha fazlası.
halkın krallığa karşı zincirlerini kırdığı, birlik beraberlik ruhu içinde hakkını aldığı olay.

peki biz nasıl anlatıyoruz?
%98 milliyetçilik etkisi ve takriben çok uluslu imparatorlukların (osmanlı dahil olmak üzere) yıkılması ve bu olayın günah keçisi ilan edilişi.

%2 osmanlı'da demokratikleşme hareketleri ve özgürlük, hürriyet kavramlarıyla tanışmamız.

fransız ihtilali sayesinde yaşanan 1. ve bilhassa 2.meşrutiyet ile meclis-i mebusan günümüzdeki cumhuriyetin, tbmm'nin temelini atmıştır halbuki.

demokratikleşmeye ilişkin yönünün daha fazla yer etmesi şarttır.
yüzeysel geçilemeyecek kadar önemli bir husustur. ve hatta başrolünde türklerin bulunmadığı lakin türk tarihini, türk toplumunu etkileyen en önemli evrensel olaydır.
milliyetçilik denen hedeyi dünyaya yayan iğrenç ihtilal...
Fransız ihtilali, Fransa’da ki mutlak monarşinin yıkılarak yerine Cumhuriyetin kurulması ve Katolik Kilisesinin reforma zorlanmasıdır.

Sosyal bir akım olarak başlayan Fransız ihtilali, Avrupa ve Batı dünyasında benimsenmiş ve tarihin dönüm noktası olmuştur. Fransız halkı bilinçlenerek Kral’ın emirlerine karşı çıkmış ve yönetimde söz sahibi olmak istemişlerdir. Kitap okuma alışkanlığı kazanan ülke, çocuklarını üniversiteye göndererek onlara güzel bir gelecek kurmak için çalışmalara başlamış ve bununla birlikte Fransız toplumu büyük bir kültürel atılım gerçekleştirmiştir. Bilinçlenen toplumla birlikte halk, bağımsız yayın organlarından beslenerek giderek daha da eleştirel olmuş ve toplumun talepleri giderek olgunlaşmıştır. Fransız ihtilalinin özgülükçü ve eşitlikçi düşünce tarzına karşı öncelikle kendi statüsünü korumaya çalışan Kral’ın bu tavrı, her ne kadar ekonomik olarak güçlü olmalarına rağmen soylu sınıfına yükselemeyen burjuvaları da bu akımı desteklemeye itmiştir. Öte yandan Kral’ın istekleri ve her geçen gün artan vergi yükü altında ezilen halkın Cumhuriyete olan ilgisi artırmış ve bu durum halkta bir ihtilal düşüncesi oluşturmuştur. Özellikle devrimci düşünceye inanan katman, merkezi yönetimin sorunları baskıcı bir yöntemle bastırması üzerine Burjuva, ingiltere’nin parlamenter mutlak monarşi tarzını benimsemek istemiştir. Fakat halkın bu istekleri Kral tarafından ret edilmiş ve toplum kanlı bir devrime sürüklenmiştir. Peki, ama Fransız Devrimi nasıl başlamıştır?

Fransız Devriminin Tarih Sahnesine Çıkışı
Fransız toplumundaki aydınlanma ve düşünsel ilerleme, mutlak hakimiyet altında olan toplumun köksel değişiklikler yaparak yönetimde söz sahibi olabileceği fikrini doğurmuştur. Aydınlanma düşünceleri ile birlikte Descartes, aklın ve özgür düşüncenin varlığına atıfta bulunmuş, Montesquieu ise halkın yönetimde vekiller aracılığıyla temsil edilmesi gerektiğini düşünmüştür. Aynı zamanda güçler ayrılığı fikrinin benimsendiği bir yönetime geçilmesi fikrini topluma aşılamaya çalışmıştır. J.J Rousseau bütün insanların eşit olduğuna ve halkın söz sahibi olduğu bir yönetim biçiminin hayata geçirilmesi gerektiğini savunmuştur. Fransız düşünürler öncelikle ingiliz insan Hakları Bildirgesindeki düşüncenin fikir babası olan “John Locke” in fikirlerini benimsemiş ve ardından Burjuvalar, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinde yer alan demokratik haklar ve liberal ekonomi fikirlerini içselleştirerek Fransa’da mutlak hakimiyet kuran Kral’a baş kaldırmışlardır.

Devrimden önceki yıllarda Fransa ekonomisin durumu pek parlak sayılmazdı. Aslında pek çok çağdaş devlete göre ekonomisi ilerde olan Fransa özellikle köylünün mahsul alamaması ve savaş giderlerinden dolayı gerileme dönemine girmiştir. Öncelikle kıtlık nedeniyle köylü kesimin kentlere göç etmesiyle büyük toplumsal sorunlar ortaya çıkmıştır. Büyük şehirler yoğun nüfusu barındıramaz hale gelmiştir. Halk, içine düşmüş oldukları bu ekonomik olumsuzluklara rağmen düzenli olarak vergilerini ödemiştir. Diğer taraftan saray harcamalarının artması ve savaşların uzamasıyla birlikte harcamalar karşılanamamıştır. Krallık bu harcamaları toplumun genelinde yapılacak torak üzerinden alınacak bir vergi artışıyla düzeltmeye çalışmış; fakat tabiri caizse kendi topuğuna sıkmıştır. iflasın eşiğine gelen Fransa kaybettiği Kuzey Amerika sömürge kolonilerindeki isyanı da mali yönden desteklediği için merkezi yönetim tükenme noktasına gelmiştir.

1789 yılında toplanan Parlamento; soylular, din adamları ve halktan kurulan üç kamaradan oluşmaktaydı. Fransa da dış ticarette aktif olarak rol alan Burjuva sınıfı kazandıkları ekonomik güçlerini bir siyasi başarı ile taçlandırmak istiyor ve Parlamento’da daha aktif bir şekilde görev yapmak istiyorlardı. Parlamentonun toplanmasıyla mutlak monarşi olan yönetime yetkilerinin sınırlandırılması gerektiğini düşünen orta sınıf ve varlıklı kesim; iç gümrük uygulamasını kaldırılarak iç ticaretin serbestleştirilmesi ve halkın yönetimde daha çok söz sahibi olması gerektiği fikrini savunmuşlardır. Talepleri Kral Louis tarafından kabul edilmeyen orta sınıf ve halktan oluşan grup Krallık baskısının merkezi olarak gördükleri Bastille Hapishanesine saldırarak hapishaneyi ele geçirmiş ve mahkumları serbest bırakmışlarıdır. Fransız ihtilalinde çok farklı kesimler bulunmuştur. Bunlardan yoksul halkı temsil eden grup kendilerine Enragee (Öfkeliler) adını vermişlerdir. Devrimi bir halk hareketinden çok toplumsal bir ilerleme olarak gören ayrıcalıklı kesim Jakobenler (radikal ilerlemeci) ve Jirondenler (liberal ve ılımlı ilerlemeci) olarak iki sınıfa ayrılmışlardır.

Bastillle baskınından sonra 1791 yılında ihtilalci gruplar toplanarak bir kurucu meclis atamış, insan ve Yurttaş Hakları bildirisi yayınlamışlardır. Kralın da boyun eğmek zorunda kaldığı bu kurucu meclise; kanunları hazırlamak, bütçenin güvenirliğini onaylamak ve hükümetin çalışmalarını kontrol etme yetkisi verilmiştir. insan ve Yurttaş Hakları bildirisinin yürürlüğe konmasından sonra kurucu meclis yürütme erkini kullanarak Fransa’daki Feodalite kurumlarını yıkmıştır. Önceki baskılarından dolayı halkın tepkisini çeken soylular ihtilalle birlikte halk yığınlarının karşısında duramamış ve topraklarını bırakarak Avrupa’nın farklı ülkelerine kaçmak zorunda kalmışlardır. Feodal sınırlamalardan kurtulan Fransa’nın büyük bir ekonomik atılım gerçekleştireceği ve bu ekonomik olanakların da Fransa askeri gücünü kolaylıkla besleyebileceği Avrupalı devletler tarafından öngörmüştür. Öte yandan Fransa’da meydana gelen bu özgürlükçü ve eşitlikçi düşünce yapısı zamanla bütün monarşilerin yıkılmasına neden olmuş ve Fransız Devrimi zamanla bütün Dünya’yı etkisi altına almıştır.

Kral Louis Xvi ve Eşi Kraliçe Marie Antoinette'in idamı
Fransız ihtilalinde “Eylül Katliamı” olarak bilinen olayda tutuklanarak hapishaneye atılan Fransa kralı bütün haklarından mahrum bırakılmıştır. Hemen ardından Kral’ın daha sonra isyan çıkarabileceğine inanan radikaller Kral ve ailesinin yok edilmesi gerektiğini savunmuştur. 2 Eylül 1792 de Kral yanlılarının başka bir hapishaneye nâkili sırasında Parisli bir silahlı grup konvoya saldırarak Kral yandaşlarını katletmişlerdir. Daha sonra bu olay üzerine galeyana gelen halktan oluşan çeşitli gruplar Paris, Lyon, Versailles, Orleans gibi şehirlerdeki hapishaneleri basarak mahkumları imha etmişlerdir. 1793-1794 yılları arasında binlerce kişi giyotinle infaz edilmiş ve bu devrimde rol oynayanlar “jacques” olarak adlandırılmışlardır. Fransa Kralı olan Louis ise dış düşmanlarla anlaşma yaptığı gerekçesiyle 21 Ocak 1793’te kendisi ve 16 Ekim 1793’te de eşi olan Kraliçe Marie Antoinette asılarak idam edilmiştir.

Fransız ihtilali’nin Sonuçları
Fransız ihtilaliyle yıkılmaz sanılan hatta egemenlik hakkını Tanrıdan aldıklarına inanılan mutlak Krallıkların yıkılabileceği görülmüştür. Fransız Devrimi’nin özgürlükçü ve eşitliği savunan düşünce yapısı Kıta Avrupa’sına ve diğer devletlere yayılmaya başlamıştır. Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu kabul edilmiş, eşitlik, özgürlük ve adalet fikirleri benimsenmeye başlanmıştır. Fransız ihtilaliyle başlayan Milliyetçilik ilkesi siyasi bir nitelik kazanarak çok uluslu devletlerin sonu olmaya başlamıştır. Fransız ihtilali’nden sonra dağınık halde bulunan milletler birlikler kurmaya çalışmışlar ve ihtilalin getirdiği düşünce yapısı evrensel noktalara ulaşarak Yeniçağ kapanmış ve Yakınçağ başlamıştır. Fransızların yayınladığı insan ve Yurttaş Hakları Bildirisi dünya çapında benimsenmiştir.

Beni çok derinden etkileyen ihtilaldir. Fransız ihtilalini iyice anlamak için, iki şehrin hikayesi adlı kitap mutlaka okunmalıdır.
celal şengör ve ilber ortaylı'nın karşı çıktığı devrimdir.
Kanlı ihtilal olarakta bilinen, hikaye gibi anlatılanın aksine çol feci sonuçlara sebep olan ihtilal.
https://theculturetrip.co...ying-languages-in-france/

Fransada ki yerel dilleri yok etmis , herkesi fransiz olmaya zorlamis devrim.
görsel

Fransız Devrimi sonrasında Avrupalı devletler ile yeni kurulan Cumhuriyet arasında yaşanan Birinci Koalisyon Savaşı'nın akabinde Fransız orduları Roma'ya giriyor, 1798 (Hippolyte Lecomte).
Çok uluslu devletlere ve fransaya zarar vermiştir.
insanlık şu üç gücü keşfetti onunla;
1. ferdi,
2. zekâyı,
3. girişimciliği.
avrupadaki bütün devletlerin kralları birbirleriyle akrabadır. hatta katoliklerin başı olan papalar bile bu kraliyet hanedanlarından biri olarak seçilirdi. kendilerini başka milletten birilerinin yönetmesinden memnun olmayan fransızlar, burjuvaların desteğini alarak kraliyet ailesini devirmeyi başardılar ve hepsini bir daha hak talep etmesinler diye idam ettiler. bu devrim milliyetçiliğin tarih sahnesine çıkışını temsil ediyor. fransa artık kraliyet ailesinden kurtulmuştu onları ruslar izlemiş ve ruslarda aynı şekilde başka milletlerden insanların kendilerini yönetmelerinden memnun değildi ama fransa ile farkı kraliyeti milliyetçiler değil komünistler devirmişti. ekin devrimi, komünizmin tarih sahnesine çıkışını temsil ediyor.

iran kralınıda şeriatçılar ve komünistler el ele birlikte devirmişlerdi.

osmanlı hanedanını ise milliyetçiler ve komünistler el ele vererek birlikte devirdiler.

bütün bu olan bitenden korkan diğer ülkelerin krallarıda yönetimlerden yavaş yavaş feragat edip sembolik bir monarşiye dönüşmeye başladılar.
diğer adıyla 1789 devrimi.
1787'den 1799'a kadar farklı aşamalardan geçerek devam eden hareket.

hakkında konuyu politik açıdan ele alan modern bir film var mı öğrenmek istediğim.

ihtilalin politik ve sosyal altyapısı, ihtilalin oluşu ve ardından gelen terör (jakobenler) ile ona son veren beyaz terör dönemlerine değinen mümkünse en eski 2000 yılına ait film önerisi.

mümkünse çatışması bol olsun.
peruklu abilerin bakışmalarıyla geçmesin. halk hareketini hissettirsin.

bulduğum filmlerin hepsi masal tadında ve koca ihtilialin en çok vurgulanan yeri 'ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler' sözü.
böyle film mi olur.
Bir başka açıdan izah edilirse, robespierre gibi bir diktatörü doğurmuş ihtilâldir. Onca çaba bu melun adam elinde harcanmış desek yeridir. Yazık; ihtilâlin güdücüleri robespierre eliyle bir bir katledilmiştir.
Üç büyük imparatorluğun çöküş sebebidir. Osmanlı imparatorluğu, rus çarlığı, habsburg imparatorluğu.
Halkın sesini duymayıp, gòrmezden gelmenin sonuçlarını, insanlığın gòzüne soka soka anlatan şahane ihtilâldir.

Ekmek yoksa, pasta yesinler deyip, kıçı devirerek saltanat sürülmez.
Halk, adamın aklını böyle alır işte!
Dünya düzenin değişmesine katkıda bulunmuş çok önemli bir olay.
giyotin meraklıları heveslerini belediye mezbahasında büyükbaş kesimi yaparak alabilirler.
bugün siyasi olarak gerek sosyal hayatta gerekse çalışma hayatında insanların elde ettikleri bütün hakların çıkış kaynağı olan devrim.