bugün

Değişen bir şey olmayan iki insan arasındaki ilişki.
görsel
kendimden bahsetmek istiyorum. Evlendim ve ne değişti ?

Arkadaşlarımı kaybettim. Evet. Hepsini kablolar yuttu. Watsap ' ta kız grupları , facebook ' ta bicibiciler. Sonra yavaş yavaş haberleşememe. Hepsi evlendi çünkü.
Kimi cok mutlu, eşiyle dünyayı geziyor , kimi küçük bir ilçeye gelin gitmiş b.ktan bir mağazada satış danışmanlığı yapıyor.kimi de seri imalata geçmiş , kocasının aşireti için ha bire doğuruyor.

Ikincisi , özgürlüğümü kaybettim. Oo eskiden barlarda bağıra bağıra şarkı söyleyen kız gitti , Yerine kocası müsait olduğunda onunla alalade mekanlara giden evli kadın geldi ve bu evli kadının ilk görevi fazla dikkat çekmemek ! Ama bu mümkün değil ! Mümkün değil ! Ne yani artık kendim gibi olamayacak mıyım ?
Istediğim zaman kuzenime yatıya gidemeyecek miyim ? Istediğim kadar uyuyamayacak mıyım ? istediğim gibi giyinemeyecek miyim ? Kabullenme...

Üçüncüsü mü ? Severek yaptığınız tüm her şey bir zorunluluk oldu! Ta ta ta taaa! Tanrı , olgunluk koyuyor işte bu kısımda azıcık beyninize.
Evet , hepsi çok mantıksız ! Her gün sorgulayarak yapıyorsunuz bu işleri.
Halı silerken bir yandan da neden silmek zorunda olduğumu tartışıyorum kendimle. Her gün bulaşık makinasına bulaşıkları koyuyorum sonra boşaltıyorum ve yine ! Basit görülen bu işlem günde en az 20 dakikanıza mal oluyor. Her gün evleri süpürüyorsun, sık sık tuvalet banyo temizliyorsun ve en nefret ettiğim kısım haftada bir kere nevresimleri değiştiriyorsun. Hatta yeni evliyken , yatağın üstüne çıktım bir gün yorganın yüzünü değiştirmek için. Yaptım , gećirdim . Tam olarak düzelmesi için sallamam gerekiyordu. Ayağa kalktım ve yorganı silkeledim. Silkelememle yere yığılmam aynı anda oldu. Çünkü çatı katında yaşıyorum ve çatı alçakta kaldığı için başımı çok kötü bir şekilde tavana vurdum ama ne vurdum. Ha bu bir şey mi ? Yüzlerce ev kazası geçirdim. 3. Bu işte "rutinle baş edebilmek ve kendini ahmakça motive edebilmek ."

4. Kısımda ise erkeklerin aile manyaklığını ele alalım. Sanki biz kadınları sahiden leylekler getirmiş gibi yaşıyor erkekler. Bir tek onların ailesi var sanki . Edep yahu ! Aşağı inelim , aşağı inelim. Yok babamı çağıralım , yok kardeşim gelsin. Haftanın 4 günü en az bu şekilde geçer. Benim annem babam yok çünkü ? Ben onları özlemiyorum ya da onlar sürekli gelip bizde kalamıyor mu ? Istesek bu şekilde yaparız ama edep yahu ! Eşim uyur babası bıraksan 4 ' e 5 ' e kadar muhabbete insab arar. Biri menapozlu biri antrapozlu . Hadi uğraş dur. Sev istediğin kadar sev . Ilgisi yok.
Sabahçı kahvecisi gibi sabaha kadar adama çay kahve yaptığımı biliyorum gecelerce. Defalarca da yemeğini yapmışımdır. Ama istediğini yap ? Erkek ailesi çoğunlukla nankördür.
Ve emeklerine yazık olur. Ya da bana böylesi cani insanlar denk geldi bilmiyorum.

5. Ne mi ? 5. Kesinlikle saygısızlaşma. Erkekler evlenince garip bir rahatlığa bürünüp bir yavşaklaşıyorlar. " bir çay getirir misin hayatım ?" Diyen erkek " kalk bana bir kahve yap " hayvanına dönüşüyor. Yemeklerini eleştirmeye başlıyor , ütüne laf söylüyor. Kısacası artık başkalaşıyor. Koca olmak böyle bir şey sanıyor. Ama böyle bir şey olmamalı.

6. Aşamada eşler olan oldu tadında . "E biz çocuk yapalım artık " haah bak bir tek o eksikti zaten! Hemen yapmalısınız. Çocuk neşedir , çocuk bıdıbıdıdır. Çocuk ilgidir , masraftır, emektir ! Ha o melekler için cefa çekmeye değer mi ? değer ama çocuk istiyorsan değer. Hazır değilsen ne olacak ? Yaş 30 olacak hala hazır hissetmiyorsun. Çevrendekiler de iyi goygoycu " hamile kalınca o duygu geliyor zaten , şimdi istememen normal " bakın hamile kalır da o duyguları hissetmezsem çok kişinin canını yakacağım. Buradan duyurayım da ben.
Bir de çocuk şöyle bir şey : " anne, konusan tuvalet istiyorum " , " anne furbby istiyorum , " anne karlar prensesi ' nin oyuncaklarından istiyorum " ... uzar gider.geçen gün yeğenim "vatoz " istedi ya vatoz aradık saatlerce çarşıda. Oyuncak vatoz aradık. Gerçeğini daha kolay bulurduk. sonra elektronik eşya düşmanı bu çocuklar televizyonu , telefonları , tabletleri , laptopları itinayla bozarlar. Sürekli başlarında durman gerekir. Bir de park diye tuttururlar. ama sorumluluğun artma vakti geldi.

7. Aşama ise şu oluyor " k.y g.tne rahvan gitsin !" Yes , çocukta oldu , yaşta geçiyor , ideallerin de olmadı hatta kalmadı. Bambaşka bir şey yaşıyorsun. Şiir mi yazardın ? Gitar mı çalardın ? Şarkı mı söylerdin ? Kimsin sen be kadın ?
Evine gelip dedikodu yapan bu kadınlar da kim ? " Aa aaa nihal ' e bak boşanmış 4. Kocayı alacak valla aysu sen hala bekle !"
" benim kız dersaneden dönmüştür "
" bizim oğlan dereceye girmiş deneme sınavında "

" benim babam da prostat kanseriydi rahmetli "

" botoks yaptırmayı düsün bence necla sen artık bak kocan gencecik delikanlı gibi duruyor. Yanlış anlama bak ben senin dostunum ..."

8. Aşama yaşlandın. Iyi kötü bir hayat yaşadın. Şimdi acısını çıkarma zamanı. Her şey çeneye vurmuş durumda. Ölene kadar intikamımı alayım şu hayattan modundasın. Bolca emlağa yatırım yapıyorsunuz şu sıra eşinle. Hadi kolay gele !
yaşı yoktur. 13 14 yaşındada evlenilebilir.
görsel
saçmalık.
hani 'hastalık yoktur, hasta vardır.' denir ya tıpta her hastalığın her kişide aynı özellikleri taşımayabileceğini vurgulamak için; evlilik de bir nevi bu tanıma uyabilir. iki kişinin hayata karşı 'artık beraberiz' demesidir ve gerçekten 'evlilik yoktur, evliler vardır.'
iki kişilik limited şirketidir.

Batar ya da çıkar.
Eşin senin dert ortağın olur,güzel olur.
E benim derdim yok ki.
Evlenince olur.
Fazlasıyla karşı olduğum bir kurum. Önce mutlu bir şekilde evlenilir sonrasında mutlu olanı pek görmedim.
Sanılanın aksine en son berkeley'de yapılan araştırmalara göre evli insanlar küçük bir farkla evli olmayanlardan daha mutlu.
yunanlıların seksi beleşe getirmek için kurguladıkları oyun.
Toplum zınakârlığa yöneldiği için her üçünden birisinin boşanmayla bittiği bağdır.
https://fbcdn-photos-f-a....1fe26eedf0350f3688d819cd3

aynı muzu paylaşmaktır.
tek sebebi zinadan uzak kalmak olabilir. zira zinadan uzak kalmak mümkün degil pek *
30 yaş altındaki bir erkeğin kendine yapabileceği en büyük kötülüktür. Bir erkek en erken 32-33 yaşlarında evlenmeli. Şimdiki kadınların saçmalıklarına katlanabilmek ve sabredebilmek için belli bir olgunluğa ulaşmak gerekiyor. Evlilik kadınların erkeklerden talep ettiklerine ve kadınların anlamsız davranışlarına katlanabilme sanatıdır.
ciddi bir müesesedir. evlilik programlarında bu kadar aşağılanması doğru değildir. Açık ve net.
zaten sevişiyorduk,şimdi herkes bilsin seviştiğimizi. demenin din'i ve resmi hali.
Doğru insan ve doğru Zaman ikilisi yakalandığında insana Çok şey katan, tutturamadığında ise insanı insanlıktan Çıkartan bir olay. iyi düşünüp doğru karar vermek gerekli insanın tekrar kazanamayacağı tek şey Zaman ...
çevremdeki insanların tecrübelerine bakarak düşünüyorum da, insanlar neden evleniyor çok merak ediyorum. genç yasta evlensen bir anlık hevesi aşk sanıp, anlaşamayacağın biriyle evlenerek hata yaparsın, sonra çok pişman olursun. 30larında evlensen geç kalmışsın diye bakarlar, hemen çocuk yapalım muhabbeti döner. sadakat en önemlisi. bir süre sonra sıkılmadan, birbirine saygı duyarak, severek, sıkıntıya sokmadan devam ettirmektir, hayatı paylaşmak, hayat arkadaşı olmaktır. ne çok büyük aşkla ne de tamamen mantıkla yapılmalıdır. hem anlaşacaksın, sıkılmayacaksın, hem saygı duyacaksın, hem dürüst olacak, hem aldatmayacak, hem de yatakta iyi olacak. ooo, ölme eşşeğim ölme. bu arada, kimle bir şeyler yaşasam, paylaşsam, adamlar koşa koşa evleniyor. benden 2 yaş büyük olan eski sevgilimin çocuğu bile olmuş. bir tanesi o kadar kolay evlenip boşanmıs ki,bana bile evlenirim ben seninle diyordu. ha, bu salak kafamla, evlenir miydim, koşa koşa evlenirdim ama, pat diye evlenip pat diye de boşanırdık. bir tanesi de 40 tas suyla kırklanıp, akça pakça olup mantık evliliği yapacakmış.iyi. Gitsin. ilerde, üç odalı evinde sıkıldığında beni düşünmeyecek mi? Yazık.
neyse konumuza dönersek, eski zamanlardaki evliliğin sırrı, sanırım kırılan şeyleri atmak değil de onarmak. fedakar olmak. o zaman bir birlikteliği kotarabiliriz belki de.
mis gibi düzenli seks. hem de helal .
çevrem yüzünden soğuduğum olay.

çocuk iken yeşil kaplı bir dilek kutum vardı, gerçekleşmesini istediğim dilekleri yazar kutuma atardım. bi gün annemin sandığını karıştırdığımda beyaz tül gibi bir şey buldum, adı duvakmış. annem duvağını başıma koyup, bir gün sen daha güzellerini takacaksın dedi. aynanın karşısında saatlerce kendimi izlemiştim, gece uyumadan önce dilek kutuma "bir gün çok mutlu gelin olmak istiyorum" yazıp kağıdı kutuya attım.

yıllar geçti, kocaman kız oldum. ben büyüdükçe evlilik büyüsünü kaybetti, kaybettirdiler. ben sevmeye çalıştıkça, evliliği iş anlaşmasına, fakirlikten kurtulma yoluna çevirdiler. bi gün ailem aldı beni karşısına ve dedi ki : boş ver aşkı, para ev araba önemli. sonra alışırsın, kurtar kendini. kuzenlerin zengin, sen daha zengin ol, aşkla mutlu olunmuyor paranın miktarı önemli.
dinledikçe ağladım, ailemin esas da annemin sözleri kahretti beni. yıllar önce duvağını takıp güzel sözler söyleyen kadın, şimdi kızını bilmeden kurban ediyor. aslında ona kızmıyorum, çok çekti yokluğun kralını yaşadı. mutlu olacağımı sandığı için söylüyor bunları, tek çabası evladının iyi hayat yaşaması.

odama gidip yıllardır açmadığım dilek kutumu aldım, içinden evlilik dileğimi alıp yaktım. çünkü hayat benim masum ve aptalca dileğimden çok daha zor..
ülkemizde görevini en yanlış icra eden müessese. evlilik dediğin ne. bir hayatı paylaşmak değil mi? mutlu,hayırlı,vicdanli insanları birlikte yetiştirmek değil mi? sadakat değil mi temeli, güven değil mi? kim kime ne kadar güvenir oldu ki? evlilik iki kişilik bir yalnızlık değil mi? neden herkes kendince yalnız, yaşlısı genci? mesela ben, inancım olmayan bu kurumla pek ilişiğimin olacağını düşünmezken şu an bir kurtuluş yolu olarak görüyorum. birçok insan bir şeylerden kaçmak için evleniyor ve bir mutsuzluktan başka bir mutsuzluğun kollarına atılıyor, bir yalnızlıktan başka bir yalnızlığa. başka türlü olmalı, çok başka.
minimum 30 sene aynı yatakta yatacağım kadını eğer bir gün seçersem yapacağım işlem.
müthiş olandır. açık ve net.