bugün

Kaybettiğimdir. Bugün eşyaları yerleştirirken bana verdigi hediyeleri gördüm. Gözleri dün gibi aklımda.
Küçücük yasta her iki çocuğunu da trafik kazasında kaybeden annenin ve babanın kazada kaybettiği büyük kızı...
Bana verdiği hediyeler değil de notlar daha anlamlı.
O zamanlar ürkütürdü beni bu kadar sevip sahiplenmesi. Hic bir zaman hak ettiği değeri bulamadı benden. Bunun için çok pismanim. En çaresiz olduğum konu bu sanirim. Geçmişimde en çok değiştirmek istediğim şey bu.
ama hala çok güzel hakkında konuşmak senin.. uzaklarda kalan dostlara.
her şeye rağmen sevilendir.
Eskimeyen dosttur.
içimdekileri tutamayıp uzun bir mesaj attım. Ne zaman görür bilmiyom.
Ofis çıkışında buluşacağım çocukluk arkadaşım. En az 4 senedir görüşemedik kendisiyle. insan özlüyor güzel sohbeti olan eski dostlarını.
eski dost diye bişey yoktur dost eskimez eskidiyse zaten dost olunmamış demektir ama günümüzde köklü dostlukları anlatmak için kullanılır oysa dost kelimesini tam bir katliyamdır onun yerine kadim dost daha uygun olur birde gerçek dostu bulmak hazine bulmak gibi birşeybir günümüzde dostluk çok az sürüyor çoğu egosunu tatmin etmek için dost oluyor kimi kendi nefsini rahatlatmak için oysa dostluk dostunun derdini kendi derdi gibi görmektir onun eza ve cefasına katlanmaktır dost ençok acılar içinde boğuşurken aranıyor iyi günde sıcaklığı fazla anlaşılmıyor ama yalnızlık içinde dertlerle boğuşurken tıpkı tuz yersinde susarsın ya aynı öyle aranıyor ama ne yazıkki bulunamıyor buda çok koyuyor insana ..çeşitli sebeplerden dolayı ayrı düşmüşseniz 10 yılda geçse karşılaştığınızda çoçukkenki samimiyeti buluyorsanız size sıcak davranıyorsa o sizin kadim dostunuzdur zaten siz eğer muhabbet besliyorsanız karşınızdakinin duygularını hissedersiniz eski dostun bana göre tarifi eski oyuncak çünkü çocukken kimsesi yokken sizinle vakit geçirdiği için onu eylendirirsiniz egosuna hizmet edersinizde farkında olmazsınız yaş ilerledikçe sizden uzaklaşsınca anlarsınız
beraber yaylada oyun oynardık
o günleri sen unuttun be dostum
kan kardeşi gibi candan kaynardık
bilmem sonra niye sattın be dostum

parmağımı kestin kanım akıttın
suçun yokmuş gibi sen yüzlü çıktın
acı bir sözünle gönlümü yıktın
yüreğime hançer attın be dostum

yazık oldu geçen o yıla güne
dostum diye güvenmiştim ben sana
sende gardaşımsın diyerdin bana
sözlerini niye yuttun be dostum

hain olup düşman çıkmışım gibi
sanki hatırını yıkmışım gibi
bağını bahçanı yakmışım gibi
el sözüyle bana çattın be dostum

milletin içinde kusrumu derdin
onurumu ayak altına serdin
serdaliyi azarlayıp hep yerdin
herşeyimle alay ettin be dostum

aşık mustafa serdali; (yaşanmış bir hikaye üzerine yazılmıştır)
peyami safa, dokuzuncu hariciye koğuşu'nu yazmasını teşvik eden nazım hikmet'e bu kitabı adamış ve şöyle demiştir: "canım nazım'a karasevda ile..."

fakat yıllar geçip aralarında düşünsel farklılıklar ortaya çıkınca "tan" gazetesinin aynı sayfasında farklı köşelerden birbirleriyle uğraşmaktan geri kalmamışlardır. orhan selim adıyla yazı yazan nazım hikmet eski dostu için şu satırları yazmıştır:

"... dostluk şarap gibi değildir. yıllandıkça güzelliği, tadı artmaz, çok kez... tersine yılların içinde durgun su gibi kurtlanır, yosunlanır, tortulanır. bunun için de düşmanların büyüğü çoğu kez eski dostlardan çıkar..."

onları bu raddeye getiren, bu kadar büyük laflar ettiren belki de "dava"nın büyüklüğüydü. birbirlerine yazdıkları hiciv dolu şiirlerin daha ağır ifadelerle dolu olduğunu bilenler bilir!