bugün

bazı gerizekalıların türkiye'den ingiltere'YE giden herkesi türk sandığından habersiz olacak ki olayIn içinde kürtlerin de olduğundan bahsetmiş yazar. çok ayıp etmiş.
bazı benjamin lerin güzel gözlerine, güzel kaşlarına ergen aşkıyla vurulup kendisini ölümüne savundukları yazardır.

faşist heryerde faşisttir. bitti gitti.
an itibariyle kınacı'nın önünde kuyruktadır.

--spoiler--
evet gülüm ironi
--spoiler--
beynelminel'de gazeteci rolünü oynamış aydın gazeteci-yazar.
son birkac gundur olum tehditi aldigini soyleyen insan. hic kimsenin isi yoktu, birde seni oldurmekle ugrasacaklardi temelkuran. populer olmak, gundeme oturmak icin gorsen bir havalar, bir havalar.
türk milletinin elinden su içip, türk milletine kin besleyen teröristtir.

dolayısı ile habertürk gazeteside teröristir. çünkü bir oluşum içinde barındırdıkları ile anılır.

edit: tehdit aldığını söyleyecek kadarda reklam düşkünüdür. zira bölücü propagandalarını bu tür reklamlar üzerinden pazarlaması gerekmektedir.

neden böyle bir yalan?
pkklılara ''bakın ben sizin için neleri göze alıyorum'' demek için.
popülistliğin alasını yapan abla. inanmıyorum samimiyetine. silent flight zırvasıyla, cemil meriç'in "ben Marksist'im diye haykırdığım zaman bir işçinin elini sıkmış değildim." itirafının kendisi için ne kadar yerinde olduğunu kanıtlamıştır. "bu ülke ne zaman bu kadar vicdansız oldu?" diyerek siyaset yapılmaz. şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da hep bir önyargıyla okuyacağım yazılarını.
lafı dolandırmaya gerek yok. pkk nın yürüttüğü psikolojik savaşın kalemşörlerinden biridir.
(bkz: siz ne zaman bu kadar zalim oldunuz)
sonsuz sevgi barındıran kalbi var bu kadının. yüzüne yansımış içinin beyazlığı-saflığı. tüm nefret söylemlerini bile asilliğini kaybetmeden cevaplıyor. daha fazla olsa keşke böyle insanlar. popüler olma çabasında bir insanın sarf edeceği laflar değildir söyledikleri. çok yoğun hissedilen şeylerdir. aynı yoğunluğu kurduğu cümlelerle bize de hissettirir. sağ olsun var olsun.
tatli su demokrati.
şu dünyada tanıdığım, ismini bildiğim kadınlar arasında belki de en cesurudur. günümüz medyasının *ötlükte geri kalmadığı bu dönemlerde hiç susmamış, haklılığını ve ezilenleri savunmuş karşısındaki ot beyinlileri de (bu arada otlardan özür diliyorum) bir o kadar rezil etmiştir. helal olsun. yanındayız.
kadınların entelektüel meselelerden ne kadar uzak ve bu konularda ne kadar yeteneksiz olduklarının en açık örneklerinden biridir.
"vijdancı kuaför"lerden biri. ağzından "barış, huzur" eksik olmaz ama yazdıkları-söyledikleriyle roj tv'den, anf'den farkının olmadığını gösterir. derdi barış falan da değildir ayrıca. bundan 6 yıl evvel şemdinli'de olan olaylar üzerine yazdığı yazıda tüm suçu kürtlerin üstüne atmış, devlet kutsayıcılığı yapmıştır. ancak ilginçtir bugün barış elçisi gibi davranıp sözde "kürt halkının savunuculuğunu" yapıyor.

ezcümle, bu zat ne dün ne bugün barışın tarafıdır. dün derin devleti destekliyordu bugün derin kürtleri destekliyor.
yazılarını takip ederim lakin bu son yazısı saçma ana fikir ne?, temizlikçisi tülay'la ingiltere'deki fakir zenci çocukları benzer kültürlerin içinde yetişmediler, ki hep söyledim, marx'ın teorisi batı temelli ve kapitalizmi yaşamış toplumlar içindir, itaatin çok önemli bir yer tuttuğu doğu kültürü ve kapitalizmi yaşamamış bir toplum üzerinden marx okuması ya-pa-maz-sı-nız..
ha, yapmaya çalıştığınızda da işte böyle rezil olursunuz
(bkz: http://www.haberturk.com/...n/666896-sinifsiz-domates)
son yazısıyla, somali'ye yardım edicem diye çıldırdığını iddia edip, satır aralarına buram buram reklam ve kompleks sokuşturan hülya avşar'la arasındaki tek farkın, buna ''yazar'' dememiz ve fazlaca şişirdiğimiz olduğunu bize gösteren, yazar olmayan.
Aşağıdaki yazısı internette okunma rekoru kırmış gazetecidir.

"METRiS'in önünde durdum / Hasretin yerlere vurdum / Ben dağlarda uçan kuştum, uçan kuştum..." Vakit geldi, gürültü yapmanın zamanıdır. Sokaklara alışmak gerekecek, artık belli oldu.

Belli oldu vicdan yok, utanmak yok, şirazesi patlamış bir hınçla geliyorlar üzerimize. Son düşünce kırıntısını yok edinceye, hepimiz boş gözlerle ve dilimiz dışarıda onların emirlerini bekler hale gelinceye kadar...

Önümüze attıkları ekmek için tüm kalbimizle şükredinceye kadar...

Gözlerinin içine bakmaktan korkup boynumuzu bükerek durana kadar...

Onurumuz, gururumuz, haysiyetimiz, omurgamız iyice bükülene kadar.

Üzerimize gelecekler.

Vakit geldi, hazırlanın.

"Yok artık, o kadarını da yapamazlar" dediğiniz şeyleri yapacaklar.

Şakşakçılarını bile "Bu kadarı da fazla" dedirtecek şeyler olacak.

Belli oldu, bundan sonra iyi haber gelmez mahkeme kapılarından.

Vakit geldi. Şahlandılar. Yöneticilerin bile yönetmediği bir zamana girildi.

KÜF GiBi, PAS GiBi...

Bir garip organizma ele geçiriyor şimdi ülkeyi. Küf gibi, pas gibi, rutubet gibi, için için...

Dizginleri yöneticilerin elinde olmayan başka türlü bir şey bu. Sinsiler, küf gibi, pas gibi, rutubet gibi sessizler.

Adlı adınca çıkmıyorlar ortaya yüzlerini göstermiyorlar.

Hayalet gibiler, etrafımız çoktan sarılmış. Kadrolarıyla, pusularıyla, yosun tutmuş sabırlarıyla geliyorlar.

Allahın adını pis ağızlarında geveleyerek, gözyaşlarını geviş getirerek geliyorlar.

"BAŞBAKAN BiLE DURDURAMAYACAK ONLARI" Vakit geldi, sıkı durun. En büyük başkan Başbakan bile durduramayacak onları.

Çünkü yıllardır çevrelediler iktidar koltuğunu.

iktidar koltuğu hariç her yeri ele geçirdiler.

Tahta kurtları gibi ağır ağır...

O iktidar koltuklarında oturanlar biliyorlar: Koltukları havada duruyor, onların omuzlarında.

Kıpırdasalar düşerler.

Delikanlılığın, kabadayılığın, bitirimliğin sınırı da buraya kadar işte.

Vakit geldi, neyiniz varsa koyun ortaya. Beklediniz değil mi bunca zaman. Birileri, bir şeyler durdurur bu gidişi diye.

Öyle olmayacak. Anlamıyor musunuz, Ahmet'i alıyorlarsa, Nedim'i götürüyorlarsa, denizin sonuna gelindi. Kara göründü hanımlar beyler, kapkara, en kara, zifiri kara göründü.

Vakit geldi, nefesinizi uzun yola göre ayarlayın. Artık şaşırmayın, dona kalmayın hayretten.

Bundan sonra neler neler olacak. Şaka gibi olacak her şey her seferinde ve her seferinde çok ciddi olacak hepsi.

insanı güldürecek kadar saçma sorular soracaklar ve güldüğünüzde suratınıza yiyeceksiniz tokadı.

Tıpkı darbelerin küçük askerlerinin hep yaptığı gibi.

Her faşist her kahkahayı üstüne alınır çünkü.

Vakit geldi, toparlayın ağzınızı, ürkütmeyin faşist vakvakları Vakit geldi. Eski hikâyeleri hatırlayacaksınız.

Babamın 12 Mart darbesinden sonra avukatlık yaptığı davalardan biriymiş. Bir öğretmene sormuş gazeteci Fethiye'de: "Hocam turşu yapmak mı zordur, darbe yapmak mı?" Öğretmen cevap vermiş: "Turşu yapmak daha zordur. Çünkü turşu için vasıflı hıyar gerekir. Darbe için birkaç vasıfsız hıyar yeterlidir." Öğretmen böyle bir espri yaptı diye yıllarca hapis cezasıyla yargılanmış. Komik değil mi? Bu komikliklerin hepsi işte bizim de başımıza gelecek, geliyor. insanın hiç de gülesi gelmiyor.

Vakit geldi. Rakı bardaklarını kaldırıp içerideki arkadaşlarımız için içeceğiz. Dışarıda olduğumuz her günü suçlulukla yaşayıp, güldüğümüz her seferinde dudağımızı kırıp onları hatırlayacağız.

Telefon numaralarını çevirdiğimizde buz gibi bir kadın sesi "Aradığınız numaraya şu an..." diyecek.

Artık arkadaşlarımıza ulaşamayacağız.

Çünkü vakit geldi.

Vakit geldi. Artık bağır bağır bağırmanın zamanı. Çünkü hava kurşun gibi ağır. Yeter artık: Bağır, bağır, bağır! "
"biz alt tabaka ile resmen dalga geçiyoruz; aç bırakıyoruz, sağlıksız koşullarda çalıştırıyoruz, onlar nasıl hala bu dümene uyanmıyor?" tadında bir yazısı varmış bu kadının. marksizm, kapitalizm, sosyalizm kelimeleri ile bilgili ve duyarlı görünmeye çalışan başka bir insan.
onunla evlenecek olana allah sabırlar versin dediğimdir. birde çirkin kadınların iç dünyaları gelişir derler.
Mail kutusunu temizlemeye maçası yemeyen kürde duyarlı organizma.

Son iki ayda oluk oluk asker, sivil kanları akitilirken tek bir yazı okudunuz mu bu kadının kaleminden, bu durumu eleştiren.

Okuyamazsınız. Ama iki kürdün kolu molotof atarken kırılsa, o iğrenç, aglak, posta gazetesi,şiirleri tadında, ağıtlar attirirken görürdünüz.

Kendisi sosyalisttir ama çok seslilige tahammulu yoktur. Kendi yazar..kaçar. Mail kutusunu bosaltmaz. Yazılarına gelen tepkileri görmeye cesareti yoktur.

Korkma ece, maille surata tükürülemiyor.
katıldığı nevruz kutlamalarından sonra “buradan kaç tahrir çıkar” yazabilecek kadar vatansever (!), aynı zamanda pkk sever, hardal rengi süveter ve fırçalanmamış sarı dişlerle sosyalizm oyunu oynayan aramızdaki hainlerden birisidir.

bazıları için;

(bkz: hasan cemal)
(bkz: nuray mert)
(bkz: ruşen çakır)
kürdün depreminden sanane diyenler var....
deprem değil nefret öldürecek bizleri...

Ece Temelkuran
türkün yardımına da gerek yok biz bize yeteriz diyenler de var. bu nefret de öldürücü.

(bkz: Emre Ünal)
deprem acıları ve terör belasının gölgesinde onurumuzla, gururumuzla cumhuriyet bayramını kutladığımız bir zamanda gündemi takip eden ve bazen gündem belirlenmesine ön ayak olan bir gazeteci olarak isyanda sakat kalmış tunuslu gençlerden bahseden samimiyetsiz, üçkağıtçı, okuyucusunu dolandırmaya çalışan bir gazeteci yazardır.
(bkz: karaman ın koyunu sonra çıkar oyunu)