bugün

arabayla uğraşırken benim arabanın* yanına park etmiş akülü arabanın etrafına mahalleden bi kaç çocuk toplanmış öyle inceliyolardı. neyse akülü arabanın sahibi oan ve zengin züppe sıfatını daha altı yaşında haketmiş olan çocuk koşarak yanlarına geldi.

araç sahibi çocuk- bırakın arabamı ya niye kurcalıyosunuz?

diğer çocuk- bakıyoruz ya nasıl bi şey diye, nolcak ki?

araç sahibi çocuk- ya niye bilmediğiniz şeylere bakıyosunuz bırakın arabamı.

diğer çocuk- * öğrenmek için bakıyoruz mal niye bakıcaz.

züppe çocuğumuz ağlayarak uzaklaşırken ayarı veren gencimize marketten bir adet meyve suyu aldım.
iki erkek ve bir kız birlikte yürümektedirler ve aralarında şu diyalog geçmektedir.

-erkek: neden ilişkiye ara vermiyorsun
-kız: ilişkiye ara vermek mi?
-erkek: ne o daha önce hiç ilişkiye ara vermedin mi
-kız: tabii ki verdim daha önce
-erkek: kızım sen yoksa otoban mısın?
-kız: ne otobanı...

anlayan varsa beri gelsin.
dışarıdayken ''etraftan'' duyulan yaran diyaloglar:
tırnak içerisindeki ifadenin atılması durumunda, cümlede bir anlam daralması meydana gelmez. biliyorum, türk dil kurumu başkanıyım ama bu ''entrimi'' buraya ''reserved'' ediyorum. bir ara kısmetse yazacağım etraftan duyduğum yaran diyalogları.
buyrun vicdanlarınıza bırakıyorum:

liseli kız 1: ooooyyyh ay kısım çok geç oldu yhaa hava karardı iyicee.
liseli kız 2: olsun kısım bugün de sikilmeden geldik yha daha ne istiyoon.
pek diyalog şeklinde gelişmese de kampüste kartopu oynayan bi toplulukta; kartopu atıldıktan sonra bir kızın yeaaa içime kaçtı diye bağırıp zıplamaya başlaması.****
üniversite fuarında aval aval bakınırken duyup ayıldığım bir replik geliyor şimdi;
bir standın önünde standa bakmayı bitirip arkadaşına döner esas kız ve derki:
-yaaağğğ ben bi kızı öpücektim demin ama !?
iç ses bu akıl almaz atılıma der ki:
-noluyo lan!?
bir ayakkabı mağazasında ayakkabı denerken şahit olduğum olaydır.
+37 numarası var mı bunun çocuğum?
-var efendim, buyrun.
+benim ayağım şişme yapmış sanırım yavrum.

(bujiler meme yapmış usta.)
gazetenin ilk sayfasını okuyan arkadaşa, en arka sayfadaki alessandra ambrosio nun resmini gören arkadaş sorar:
-şu arka sayfadaki hatunun adı neymiş, bi bakabilir miyim?
-dur abi ben bakıyım. (bu arada resmin altındaki haber metnini okur.)
-victoria secret mış abi. ismi bile bi seksi lan.

ve olaya şahit olan herkes yarılır.
Taze teze saatler once yasanmistir:
a: pardon bi kutu da okey istiyorum.
c: anne bu nee?
a: ....
c: babam takıyor di mi bunu?
a.. yuru....
c: allah belanızı versin.
lise üniformalı iki genç kız konuşmaktadır:

- kanqaa varya bi pastanem olsa adını sagokafkef koyarım vala.
+ harbi kanqa MANYAK olur yaa

bi siktirin gidin dedim amk.
kız susar ve söyler.
-aşkım suyum geldi. * *
telefonda konuşan adam;
-ayıp kalmadı hakan, ayıp gece karanlıkta kaldı. *
gözünü ovuşturup duran bi abimiz arkadaşına dönüp der ki:
-sinek gözüme kamikaze yaptı laan!
insanın hiç beklemediği bir anda çevresinden duyduğu anlık koparan diyaloglardır.
benimki :
(asansör e binerken)
asansörden inen aile birşey tartışmaktadır.
ailedeki kız: ama baba ben almak istiyorum..
baba: kızım düşünürüz..
ailedeki oğlan: ama hadi baba yaaa..
baba * : yauv babanın avradını .ikeyim.... *
* * *
(bkz: kulak misafiri olunan yaran diyaloglar)
a: amuna koyayum gördünnü la ordu birinci lige çıkmış

b: lan mal ordu zaten birinci liğdeydi

a: e amuna koyayum bu nasıl iş o zaman

b: lan mal oğlu mal o toto lige çıktı bank asyadan

a: lan bi ligleri biliyorduk sırayla onunda içini siktler.
berberde duyduğum bir diyalog şöyleydi. tabi bi süre sonra dayanamadım dahil oldum bu diyaloğa.

a: hacı geçen sakarya nehri kenarında piknik yaptık çok güzeldi bee.

b: ben de gittim bi kere harbi çook güzel oluyo ama dikkat etmek lazım bi anda suları yükseliyo bazen.

a: sakarya akdenize akıyodu di mi?

b: yok abi marmaraya akıyo.

dayanamayan ben: olur mu abi sakarya nehri karadenize dökülüyo.

a: yok yahu yukarı doğru mu akıyo bu nehir?
kuaförde sıra bekleyip dergileri karıştırırken, kuaförün kapısında gelin, damat ve damadın kaynanası konuşmaktadır:
g: nerede kaldın bee ağaç oldum burda haa!
d: geldim ya bee arabayı yıkatmadan aldım.
k: bu araba mı olcak gelin arabası ?
d: hee bu olcak noldu ?
k: ne bileyim değişik biraz.
d: değişik olsun noolcak. zaten gideyim ava alayım dedim geldim te kaç saat oldu hala sesin saçın bitmemiş ama yeter be!
g: ee ama çok kolaydı kuaförde saçla uğraşmak sanki! çok biliyosan gel kendin yap makyajımı da bi işe yara!

(bkz: edirne)
bugün alışverişteyken bir bayan ve eşi kasiyerle baya bi sohbete girmişlerdi.
muhabbet koyulaştıkça koyulaştı, çoluk çoçuk torun torba derken beyefendi sözü aldı ve
-hanım kızım sen nereliydin acaba?
kasiyer- samsun, samsunluyum ben karadenizliyim.
beyefendinin eşi-olsun.

o nasıl bir tepkidir ya olsun ne, samsunlu olmak suç mu oldu görmeyeli,
sanki o kadar da muhabbet ettik bak hemşeri değilmişiz tüh yazık oldu. der gibi bi anlam çıktı*
aslında diyalog değil yarıcı olan, diyalogla gelişen durum. biraz yarıcı ama çokca trajikomik. amerikan rüyasını görmek adına...

los angeles'a yeni inmişim, ilk defa yurt dışına çıkıyorum. etrafta takılırken gideyim şu amerikanların meşhur "bacon and eggs" kahvaltısından yapayım dedim. girdim bir mcdonalds'a, oturdum, etrafı süzüyorum falan. ortam aynen filmlerdeki gibi, mekanda ağzında sakızıyla sipariş alan orta yaşlardaki garson betty yok ama hispanic göçmenleriyle, diyaloglarla falan sizi iyiden iyiye amerikan filmlerindeki gibi hissettiriyor. çarprazıma bir adam dikkatimi çekiyor, gazetesini okuyup yemeğini yemekte bir yandan da karşısındaki masadaki adama laf atıyor. o abide gazetesini okurken onun sataşmalarına cevap veriyor falan. hani bizdeki "fener nasıl koydu ama" "siktir lan oradan ne koyması, hakeme dua edin siz" tarzı muhabbetler olur ya, aynen öyle. Ulan diyorum adamlar ne kadar samimi, herifçioğlu geleli 2 dakika oldu hemen kaynaştılar. ama işin iç yüzü daha farklı dostlarım. ikiside birer evsiz, ve sanırım alkolden pelteleşen dilleri ve buharlaşan beyinlerinden dolayı birer meczuba dönüşmüş kendi kendilerine konuşuyorlar. Bu iki adamı, ve daha sonra yüzlercesini sokaklarda kendi kendine konuşur halde görünce amerikan rüyasının aslında bir ilüzyondan ibaret olduğunu fark ediyorsunuz.
dolmuşta giderken ayakta iki kız konuşuyorlardı ve kızın birisinin söylediği cümle aynen:
-ağız laftan bir kere çıkar kızzzııımmm.
dolmuştaki herkez koptu.
- ayy kız! cemile de sanki 4 çocuğu Ali'den doğurmamış gibi triplere girdi aldırıcam çocuğu diye! al işte noldu kaldın böyle! valla akıl yok ya bu insanlarda!

olay 7.cadde starbucks'da vuku bulmuştur. oluyor böyle şeyler, hoş görmek lazım...
otobüsteyken bir adamın telefonda
-abi valla hastanedeyim demesi.
grammar vizesindeyiz kalem oynatamıyorum oynattığım anlarda ölümüne sallıyorum yine. o andan dışarıdan geçen elemanın hönkümesi içerde yankılandı:
hanzo:yok abi ben insan sevmiyorum ya!
diğer hanzo:nasıl insan sevmiyon lan ne alaka?
h:bildiğin insan sevmiyorum olum.
(bkz: ben 2000liyim oğlum yeaa diyen velet)