bugün

bir boka benzemez şiirleri
gerçek şairlerden af diler kendileri.
ayrıca bismillah der, ekler buraya
gönlüne düşen ilk teraneyi.

aylar sonra gelen mecburi edit: ilk 5 şiir ısınma turları niteliğindedir.
sokak şarapçısına;

köşebaşlarının bezgini abim.
söyle bakalım nedir derdin?
üstünde başkasının geniş kazağı
duruyorken kirli,
makineyi çalıştırcam ver de atıvereyim.
emo kıza;

takmış takıştırmış sürmüş sürüştürmüş,
kendine neler yapmışsın sen bebeğim.
çıkar onları güzelim,
ben senin eski demo halini sevdim.
kağıt toplayıcı kıza;

senin motorlu bir araban olsa.
ne güzel toplardın onları oysa.
çöplerin kahrını çekip duran
dünyanın yükü şimdi kollarında.
sırtlıyorsun hepsini, ey güzel karınca.
sözlükçü kızlara;

güzel sözlük kızları,
tek tek cevap isterim hızlıca.
binbir çiçek bak dışarda
her biri ayrı iklimde
soluk alıp verirken hayata
söyleyin bana;
nedir burdaki telaşınız,
nedir bu karma merakınız ?
aribra 'ya ;

bugün günlerden pazartesi.
ne sendromunun gölgesi var
ne de miskin başlangıçların izi.
ılık lodos eserken gökyüzü ağır, kurşini.
dur durak bilmeden dolarken rüzgar gönlüme,
içime düşecek yağmurun sanki habercisi.
uzak diyarların neşeli billur sesi.
pırıltılı neşeliklerin erguvan rengi.
uzun saçlarının her telinde var.
gönlümün tek tek çözülen düğümleri.
gökyüzü çatlar yağmur iner yere.
kabuk yarılır tohum çıkar düze.
içimde kalır gökkuşağının bütün renkleri,
taş kesilir ruhum bırakmaz beni bir güzele.
grip virüsüne;

ufacık tefeciksin virüs.
ama verdiğin eziyet kocaman.
bunca işimin arasında
geldin pis pis yapıştın bana.

kormuyordum senden önceleri.
bana musallat olmadan daha.
zamansız misafir gibi pişkinsin.
zamanlı gitmeyi de bilmezsin.

kalma git virüs,
yalvarıyorum sana.
birazcık gururun varsa
bana ilaç kullandırtma.
virüsün cevabı aribra'ya;

geldiysem ansızın sana.
seni sevdiğimden geldim.
teninden akar giderim,
eğer zarar verdiysem sana.

sana geldim diye
kendini bir şey de sanma.
o kadar da bulaşık değilim.
yaz bunu o koca kafana.
kelebeğe;

kanatları yufkacık gökkuşağı rengiyle
pırpır kalbini götürür istediği her yere.
kah neşe derler çiçekte
kah pıtırcık dallarda hüzün.
kısa zamanlarda
hep mutlu ve özgür.
aşkının sarhoşluğu yanında,
sunduğun şaraplar nedir ki?
güneşin varlığının, senin yanında
gölgede kalması gibi,
okunmuyor esamesi...

dendendenyus şiirleri
hayırsız sevgiliye;

Yakınlar uzak
uzaklar yakınsa
bosver yanındakini
sana tereddut
sana suphe olur
mırmıra;

ben ne zaman sokak köşelerine gelsem
saklanırsın sen burnu yere yakın.
görünmez sanırsın kendini,
oysa kuyruğun ele verir seni.
göz göze geliriz seninle
ve ani sıçramanı yaparsın
üstüme ne güzel de atlarsın.
patilerinde cırmık sevdaların izi
gözlerinde yeni bir aşkın hareleri.
miskine;

gözlerinde
pisicik gülümseyişlerin,
etrafımda
tembel tembel gezinişlerin,
kulaklarımda
bana güven veren sesin
ve tüm sıcaklığınla
hoş geldin...
aşk eskicisine;

nerde bir aşk eskicisi görsem
irkilir geçmiş hafızalarım.
eski neden bu kadar
güzel görünür ki herkese
sormadan duramam
kendi kendime.

oysa zaman herşeyin kötü tarafını
törpüler unutkan hafıza ile.
kalan iyi sağlar bizim midir ?
yoksa biz mi ölüyüz
eski iyilerin gözünde.
kış karıncasına;

karınca kararınca bu aşk senin neyine
var git dümdüz yoluna
hep yarını düşlemek niye?

toplarken herşeyi sırtına
karakış geçmez mi sanırsın
ya onca biriktirdiğin
aşk kırıntıların nerde?

oysa onlar zaten yük
ıslandıkça kalbinde.
taşınmaz olur pas tutar
kara,rutubetli gecelerde.

var şimdi git yoluna
ey güzel karınca.
karıncanın cevabı;

bülbül müsün mübarek
ortalıkta dut da yok.
mevsim kış olmasa neyse
hani diyeceğim; güzel yemiş, gülerek!
sabahları
attığın mavi simitlerinde
bir martı gibi avunmak,
sıcak kucağında
bir kedi gibi kayıtsız
tok ve yarı uykulu,
beyaz taraçanda
bir güvercin gibi özgür
maviye kanat çırpmak,
ve hep acıkıp acıkıp
geri dönmek
istiyorum.
aşk kırlangıcına;

bir sevda kırlangıç kanadında
bir o yana bir bu yana.
aniden sert bir düşüş
ve birden yükselir hava boşluğunda

heyecanlı bir lunapark eğlencesinde
yanar gibi içimde renkli ışıklar.
geceleyin tele pinekleyen bir kırlangıçsın
özlenen...

aşksın sen.
aşk;
bir kırlangıç kanadında,
orada oraya göç eden
bir özgürlük.

sen;
her zaman orada olacak,
uzansam tutulacak
bir çift el.

mayasında yok ki
kırlangıcın, avuçlarında yaşasın.
zamanı gelince,
her göç mevsimi gibi
aklına ve düşüncelerine
özgürlük yerleştiğinde
bırak, uçup gitsin...
şaşkın kırlangıca;

özgürlüğü kanat sandın
iki kanatla arşa değer mi başın?
ya aşk nasıl olur da uzar gider
kanadı kırık kanatlarda?

göç mevsimi gelmez sana.
sen hiç göçememiş bir kırlanğıçsın.
o kadar hevesliysen eğer
önce mevsimleri yaratmalısın.
ortak yapım şiircik:

- gökyüzüm gözlerinde asılı kalır
+ paraşüt bir sevda süzülür derinlere.
- gözlerim gözlerine değince
+ çakılır hızla benliğine.
güzel gövdesinden bir çiceği
sevgiliye koparıp vermek niye?
bir güzele verirken
diğer bir güzelliğe kıymak niye?

sen;
rengarenk nergisler güller
kırçıllı isimsiz çiçekler
ve duru bir papatya arkasında
daha güzelsin
sevgili.
bırak

bir kuş tut şimdi
bir kuş
kafese bırak

ahşap mavi
bir pencere aç şimdi
gıcırdatarak

kavrulmuş ellerimi
tut şimdi
sonra bırak

git şimdi
sabaha
kuşu ellerime bırak.