bugün

ülkemizde olmasını gerçekten beğendiğim sistem. böylece yüzde 47 oy alan bir parti, partim ülkemi halkın da desteğini alarak çok güzel yönetebiliyor.
amaç değil araçtır.insanlara Allahın mesajını iletmek için güzel bir araçtır ama amaç olmamalıdır.
3.dünya ülkelerinde "çoğunluğunun azınlığa aldırmadan kendi istediklerini direterek yaptırması." şeklinde uygulanabilen sistem.

"temsili" değil de "katılımcı" hali bir nebze daha iyidir.

katılımcı demokrasinin şuanki en iyi hali için (bkz: isviçre)
tayyip erdoğan sayesinde ülkemize iyice oturmaya başlayan hede.
ilk çağda ege şehir devletleri hariç hiç bir zaman tam tam olarak uygulanamamıştır.

türkiyedeki vs yarı demokrasidir. iki kademeli olması halkın ezilmesine sebep olmakta. 550 adamı seçip gönderiyoruz. onlar da sikip bırakıyor böyle işte.
görsel
abd liderliğindeki emperyalistler güçlerin diğer ülkeleri işgal etmek için kullandıkları bir gerekçe haline gelmiş olan yönetim biçimidir. aslı eski yunan'a dayansa da ilk hali bugünkü şeklinden oldukça uzaktır. çünkü o dönemde oy kullanabilenler sadece hür erkeklerdi. bugün artık en ideal yönetim biçimi olarak görülmekte, "halkın kendi kendini yönetmesi" olarak tarif edilmektedir. lakin gelin görün ki gerçek bu değildir. çünkü halk pek çok unsur ile yanlış yönlendirilebilmektedir.
fikret başkaya#18487270
iki kurt bir kuzunun yemeğini seçmesidir.
bize göre değil.

vatan sevgimden şüphe ettiğim zamanlar oluyor ara sıra ve aklıma hemen bizim ciğeri beş para etmez siyasetçiler geliyor ve ben onlara rağmen burayı sevdiğimi fark ediyorum. işte o zaman vatansever olduğumu hissediyorum. siyasetçiler olmasa çok güzel ülke aslında burası.

hani aslında demokrasi de pek bize göre değil gibi. fazla bize. başımızda despot mu despot acımasız mı acımasız bir padişah olsa bundan daha çok sorunumuz olmazdı. belki biraz özgürlüğümüz kısıtlanırdı o kadar.

özgür müyüz ki biz? çok acayip yerlere gitmeden susuyorum.
Okullarda dersi okutulan kavram. Yine de insanların çoğunda hükümet seçimlerinden başka bir şey çağrıştırmaması içler acısı bir durumdur. Tüm tercihlere uygulanabilen insanın içine işlemiş bir demokrasi kavramına sahip olunduğu zaman, kavram gerçek anlamını taşıyabilecektir. Maalesef şu sıralar can çekişmektedir.
kağıt üstünde dünyanın en insancıl şeyi gibi dursa da pratikte öldürücü bir silaha dönüşebilen kavram. bazı ülkelerde çok tehlikelidir.
kendi kendinini yönettiğine inandırmaktır. bal gibi de sermaye tarafından yönetiliyordur ve kişisel hak ve özgürlükler onların belirlediği ölçülerde halkın önüne sunulur. ve en önemli nokta insan hakları ve kişisel özgürlüklerin olduğuna insanları inandırmaktır.
japonya'ya atom bombası atan, hamburg'u ve dresden'i dümdüz eden ve bu yaptıklarından ötürü hala hesap vermemiş ve muhtemelen hiçbir zaman vermeyecek olan devletlerin sistemi.
görsel
bizim ülkemizde asla olmayandır, olmayacaktır. neden mi? cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda emperyalizm tam anlamıyla engellenmiştir. çünkü halkın kendi iradesi hakim kılınmıştır. monarşiyle yönetilen dikta rejimlerde emperyalizm dış güçlerin tam istediği şekilde yürütülür. halkı elde etmek yerine başındaki adamı elde edersin ve olay biter. arap dünyasını tek tek irdeleyin bu hep böyledir. osmanlının son dönemlerine bakın aynı şeyleri görürsünüz. demokrasiye geçmek öyle hop diye olmuyor. şimdi bakın suriyeye yıllarca dikta bir rejimle yönetildi. halk ciddi ciddi katletildi dünyanın hiç bir yerinden ses çıktı mı? kaç kez suriye diye bir devleti duydun? o diktatör öldü yerine oğlu geldi. bir süre babasının rejimiyle devam etti. kimseden ses çıkmadı, hatta kimisi "kardeşim" dedi. 2 yıl önce ülkesine demokrasiyi getirme yoluna gitti. emperyalizm hemen oraya toplandı müdahaleler hala devam etmekte. aynı ırakta yaptıkları gibi ya da libyada ya da mısırda ya da afganistanda. çünkü devletin başındakini kontrol etmek koca bir halkı kontrol etmekten daha kolaydır.

gelelim bizim ülkemizin durumuna. bizim ülkemiz için emperyalizm atatürk'ün ölümüyle birlikte varlık göstermeye başlamıştır. çünkü atatürk kendi sağlam fikirleriyle hiç çelişmemiş hiç bir zaman "acaba mı?" dememiştir. ama sonrakiler için aynı şeyler geçerli olmamış. emperyalizm atatürkün ölümünden 20 yıl sonra yavaş yavaş ele geçirmeye başlamıştır. koskoca halk kandıralacak uzun bir süreç olacağı zaten bellidir. öncelikle eksiksiz tüm islam ülkelerinde yapılan "din elden gidiyor" vurgusuyla başlanmıştır. bunun için kendi eğittikleri adamları halkın arasına "hoca" ismiyle salmışlardır. bu adamlar uydurma hadisler, yanlış kur'an yorumlamaları ve atatürk'ün fikirlerinin din ile çeliştiği fikirleriyle bir güzel yıllar boyu bu zemini hazır etmişlerdir. ilk etapta atatürk fikirleri yıkılmalı gerisi kolayca gelecekti zaten ve geldi. şimdi bakın ülkenin dört yanındaki hocalar bu tipler. halk bunlara inanıyor ve atatürk'e kin kusuyor. çünkü emperyalizm amacına ulaştı. halkı ele geçirdi. artık demokrasimiz de onların elinde. kimse gelip de bana bunlar komplo teorisi demesin. ben olanı yazıyorum. olacakları yazmıyorum. bu halkın artık kendi bilinci yok. o "hoca"ları ne doğru derse o. açıp kur'an bile okumaktan aciz dinci nesil herkesin dinini eleştiriyor, diğerlerini ötekileştiriyor. çünkü "hoca"ları öyle diyor.

ve biz türkiye cumhuriyetinin düşünebilen vatandaşları emperyalizmin artık son evresine gelmiş bu güzel topraklarımızda bu duruma "dur" demediğimiz için bir gün çok pişman olacağız. bir atatürk daha gelmez bu ülkeye. gelse de 100 yıl sonra süreç yine böyle olacaktır. 1000 yıldır olduğu gibi. okuyanlar için teşekkürler.
klasik kuramlar için; Demokrasi, yani yığınların siyasal yaşama katılması bir düştür. Toplumu hep azınlıklar yönetir. Zaten demokrasilerde temel kurumlar olarak kabul edilen siyasi partilerde bile demokrasi yok. Demokrasi, kuramsal olarak halkın, halk tarafından halk için yönetimi olarak tanımlansa bile, bu gerçekle bağdaşmamaktadır.
Bu eleştirilerin gerisindeki ana görüş de şudur: Bireylerin yetenekleri eşit değil; oysa demokraside herkesin bir oyu var; bu haksızlıktır. Demokrasi zorunlu olarak sosyalizme götürür.

kaynak: prof. dr. leyla sanlı hotiç
kelime kökeni yunancadan gelir. özet olarak kişilerin karşılıklı söylemindir.* ama ülkemizde çoğu insanın anlamını tam bilmeden hak, hukuk, adalet kavramlarıyla sıkça karıştırır. demokrasi denen şey süper birşey değildir ne ülke kurtarır nede geliştirir. yani demokrasi olupta aklın dayanağı olmadığı ortam yoksa ve adalet denilen şey yoksa bir boka yaramaz.
yüzdee 50 oy alan birp partinin hiç kimseye sormadan istediği her şeyi yapmasıdır. ya da değildir.
amerikan ithalidir. abd canı çektiğinde istediği ülkelere yeteri dozda demokrasi yollar.
ben beş yaşımdan beri karşıyım demokrasiye. en sağlamı krallık abicim. yaşasın aristokrasi.
demokrasi, halkın iradesine saygı duymaktır.
demokrasi, halkın sana verdiği yetkiyle her istediğini yapmak değildir.
demokrasi, iktidarı destekleyenlerin yanında muhalefete de kulak vermektir.

demokrasi, iktidarı protesto edebilmektir.
demokrasi, her yanı yıkıp yakmak hiç değildir.
bu yönetim şeklinin çok ünlü bir kasımpaşalı zat* tarafından sürekli yanlış yorumlandığını gördükçe 2500 yıl önce yaşamış sevgili platon'un şu dizeleri aklıma gelir ve efkarlanırım;

- Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.

- Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar.

kaynak:wikisöz
Türkiye'de olmazsa olmaz, gereken durumdur. Ama gelin görün ki, olmayacağı kesin olan durumdur.
işine gelenin işine geldiği gibi sündürebildiği yönetim aracı. gayet ilkeldir; icat oluşu milattan önceye dayanır.
söylenen sözü dahi tekrarlayamayan, koyun bile olamayan bir kitlenin: ülkenin, milyonların, bireylerin geleceğine karar vermesidir. yok edilmelidir. düşünsenize; sizin, çocuklarınızın geleceğine, armutla aynı zekada olan milyonların oyu ile gelen biri karar veriyor. bu kişi de zora gelince çok çok haklı olarak bu armutla aynı zekadaki kitleyi göstererek meşru olduğunu söylüyor.
ileri olanı çok zararlı olan yönetim şekli. aman diyeyim!