bugün

çok sağlam bir my friend of misery coverları vardır.
http://www.youtube.com/wa...ailpage&v=BolGeBNPK1w
zaman zaman kopup, zaman zaman içine hapsolduğum inanılmaz bir müzik türü olan swedish death metali şu an -ve uzun zamandır- dünya üzerinde en başarılı icra eden gurup.

yoluna vokalde şu an in flames vokali olan anders friden ile başlayan gurup, ikinci albümle beraber (the gallery) mikrofonu şu anki vokal mikael stanne'ye emanet etmiştir. bütün hikaye de orada başlar. d. t.'nin tanındığı albüm budur. bu albümle yaşanan büyük çıkış ve başarı, 97 senesinde the mind's i albümü ile daha da perçinlenmiştir. zaten pek çok dt fanı, gurubun en iyi albümünün hangisi olduğu konusunda bu iki albümü yarıştırır. zirve yaptığı dönemlerdir.

mikael stanne vokalini zaman zaman değiştirse de hep çok doyurucu bir performans ortaya koymuştur. sahnesi, seyirciyle diyaloğu da üst düzeydir. brutal vokalde de çok başarılı olmasına karşın, ben özellikle therein'de ara ara yaptığı clean vokali hepsine tercih ederim.

niklas sundin ise kabul etmek gerekir ki gurubun beynidir. sahnede sessiz sakindir ancak isveç death metalini tek başına ayakta tutan adamdır bana göre. sahibi olduğu cabinfevermedia şirketi, pek çok müzik gurubunun albüm kapaklarını ve illüstrasyonları hazırlar. yine o camiadaki pek çok gurubun şarkı sözlerinin ingilizce'ye çevrilmesinde katkısı büyüktür. büyük de bir gitaristtir. en önemli özelliği, çok zor partisyonları kolaymış gibi gösteren sallamaz tavrıdır. temiz çalar ve oldukça duygu yüklü sololar yazmıştır.

yolculuğuna bass ile başlayan ancak sonradan gitara geçen martin henriksson ise gitarlarda niklas'a yardımcı olurken fazla zorlanmamıştır. ancak gitarist yönünden ziyade, çok kıymetli bir bassçıdır. bass çaldığı dönemlerde açıkçası çok daha verimli olduğunu düşünüyorum. referansım da hedondur. hatta gurubun en iyi iki albümünde bass gitarlar martin tarafından çalınmıştır. izbandut gibidir. halen öyle mi bilmiyorum ama rastalı saçları ile pek de karizma bir abimiz oluvermiştir.

benim yoğun dinlediğim dönemde gurubun bass gitaristi olan michael nicklasson ise açıkçası gurubun zayıf halkasıydı bana göre. martin kadar iyi asla olamazdı zaten ama kendisinden sonra bass gitar çalan daniel antonsson bile ondan çok iyiydi.

anders jivarp ise yine camianın en önemli bateristlerinden sayılır, sevilir ve tıpkı niklas gibi işini çok kolaymış gibi göstermesiyle ünlüdür. sahnede pek dialoğa girmez, yalnızca işini yapar. nota kaçırmaz, ritm şaşırmaz.

gelelim gurubun mühim şarkılarına. bence en iyi albüm the gallery. içinde kötü şarkı hiç yoktur. dahası, sonraki albümlerin habercisidir. bu albüm, isveç death metalinin ulaşacağı nokta için bir milattır adeta. melodi üstüne melodi, riff üstüne riff bu albümün en büyük olayıdır.

ancak gurubun en iyi şarkısı bu albümde değildir. dolayısıyla lethe de değildir. gurubun yaptığı en iyi şarkı benim gözümde açık ara hedondur. aşk, ayrılık gibi beylik kavramlar üzerine bu kadar çok şarkı yapılırken, sırf konusu ve işlenişi nedeniyle bile en iyi olmaya adaydır. girişindeki ilk iki cümle insanı heyecanlandırmaya yeter de artar bile.

yeni başlayanlar için dark tranquillity: (hayır lethe yazmayacağım)

hedon
punish my heaven
insanity's crescendo
format c for cortex
final resistance

bu beşi iyi bir başlangıç olabilir. bunları sabah akşam aç karnına alıp iyice hazmettikten sonra, yukarıda da sıklıkla bahsettiğim iki albümü yiyebilirsiniz. sonra da haven ve damage done albümleri listeye alınabilir. hepsi bitince, artık kendinizi bir dark tranquillity fanı sayabilirsiniz. vokaller sizi rahatsız ediyorsa, melodilere yoğunlaşabilirsiniz. zira özellikle the gallery'de yer alan herhangi bir şarkıdan, beş şarkıya yetecek kadar riff çıkarmak mümkündür.
lethe, miserys crown, empty me, insanity's crescendo, my negation'ı favorilerim arasına sokan melodeath metal grubudur.
isveçli uzun sarışın abinin dünya dışı sesle böğürdüğü gruptur. ayrıca bir lethe ile sizi 4:43 dk dünyadan koparır.
farklı dünyalardan, farklı evrenlerden, farklı zaman dilimlerinden gelen 6 farklı insanın bizim zaman dilimimizde ve bizim dünyamızda biraraya gelmeleriyle oluşmuş olan müzik grubu. melodic death metal türünde müzik ötesi müzik yaratan müzik grubu.
Misery's Crown isimli şarkısıyla iç eritmiş gruptur.
1-2 ağustos rock off festival'e gelecek olan grup.
metal piyasasında kaliteli şarkıları olan ender gruplardan.
Lethe şarkısından ibaret değildir. Misery's crown, insanity's crescendo da efsane şarkılarından sayılabilir.
Güzelim grubun Pamukkale seyahatteki tabletçikte bir tek lethe şarkısının yer almasına ne demeli peki? metale ilgi duyan sevgilinin ikisi de bu grubu seviyorsa, erkeğin kıza lethe diye hitap etmesi erimesini sağlayabilir. Erkekler benden size taktikler buyurun!!!
Edit: Yazım hatası
Şu dünyadaki en iyi brutal vokale sahip grup. Adamlar riffleri bile adamın sesine göre yazıyor.

Özellikle kadın vokalinde olduğu şarkıları efsane. A bolt of blazing gold olsun, insanity crascendo muydu neydi o olsun the gallery olsun hepsi birinci sınıf şarkılar.
Character albümünü ayrı bi sevdiğim gruptur.

Who am i.
Yeni albümü atoma, 4 kasımda çıkacakmış kim bilir ne zaman türkiyeye gelir. Ne olursa olsun almayı düşünüyorum çünkü niklas sundin çok daha etkili olmuş bu albümde. En azından song trailer da öyle.
Sonunda albümü elime geçen grup. Ve şunu söyleyebilirim ki 4 yıl beklediğimize değmiş.

Çok özlediğimden midir bilmem ama albümü 2 kere dinledim. Ve çok beğendim.

Özellikle singlelardan çok diğer şarkıları daha bir sevdim. Dinleyin pişman olmazsınız.
imkan buldukça entry girdiğim en sevdiğim adamlar topluluğu. Her albümleri müthiş olan başka bir grup daha var mıdır bilmiyorum.

Misery's crown, the minds eye ve tidal tantrum u her gece yatmadan önce dinlerim. Başka türlü huzurlu uyuyamıyorum çünkü.
lethe introsu aşmıştır..şarkının sözleri ve 'unutuş nehri' nin hikayesi de bambaşkadır,şarkıyı daha efsanevi yapar..misery's crown,therein şarkıları da gayet iyidir..
yıl olmuş 2017 dedirtendir.
Yine ansızın akla gelen..

Herkes lethe yle başlamıştır bu gruba ama ben shadow duet ile başladım. Şimdi dinlerken bile çok ağır bir şarkı olduğunun farkındayım ama şarkı o kadar kendine çekiyor ki insan engel olamıyor.

Niye seviyorum, nasıl sevdim, ilk ne zaman dinledim hiç bilmiyorum ama bir şarkıdan çok daha fazlası oldu benim için.

Bu yüzden bu grup; sıradan, müzisyen insanlardan kurulu bir müzik topluluğu değil. insanın hayatında -en azından benim- bu kadar etkili bir oluşum olacağını sanmıyorum.
Ne en çok fan'a, ne en çok albüm ya da konser gelirine ne de popülariteye sahipsin ama dünyanın en iyi grubusun sen.

Bir grubun bir tane bile yalapşap şarkısı ya da kötü bir albümü olmaz mı ya. Bu kadar mı seviyorsunuz müziği sanatı. Neden bu kadar güzelsiniz siz.

https://youtu.be/hiUrGcVsgdw

Al en kıyıda köşede şarkılardan birisi. Mükemmelliğe müzikaliteye bak.
Uzun zaman sonra akla düşen grup. Neredeyse unutmuşum varlıklarını. Spotify ummanında dalgalar arasında gezinirken yeniden seslerini arar oldum. Nev i şahsına münhasır üslupta sallanır dururlarmış hâlâ inatla. Sert, hissiyatlı, kırılgan ve kudurtan. Hey gidi zamanlar, ipin ucunu kaçırınca mesafeleri toplamakta zorlanıyor insan.

https://m.youtube.com/watch?v=uzW_oBHuezo

How hungry we've become
like animals naked in shame
Fed with the hooves of apocalypse
that galloped down, disorderd worlds behind

From word to a word I was led to a word
that spanned oever cultures in rage

Crimsom masses, steeped in decadence
holding our tongues to the thirsty sun
So, it the future still open?
Then enter, hornet, from our hive-dark hearts
to draw down the end from within

We need not the horns
that emanate from our warty, haunted bodies
en efsane albümleri haven dir.
Dark Tranquillity - lethe şarkısı çok içten söylenmiş bir ağıt gibidir.
haven albümleri çok başarılı. çıkalı 20 seneden fazla oldu hala dinlerim.