bugün

Cumhuriyet Dönemi'nin ilk heykeli 30 Ağustos 1924'te bizzat Mustafa kemal tarafından açılan Dumlupınar'daki sembolik Mehmetçik anıtı'dır. Mimar kadir ve taşçı ustası Hikmet'in eseri olan anıt, bir hayli başarılı olmasına rağmen, Cumhuriyet'in heykel sanatı yabancı sanatçılara havale edildi.

Bu açılımın ilk eseri, resmi davetle Türkiye'ye gelen Avusturyalı heykeltraş Heinrich Krippel'in döküm işleri Viyana'da yapılan ve istanbul'da sarayburnu'na dikilen bronz Atatürk heykeli'dir. 3 ekim 1926'da yapılan heykelde Mustafa Kemal sivil giysiler içinde, sol elini beline dayamış, sağ kolunu aşağı uzatmış, ileri doğru bakarken gösterilir. Heykelin daha merkezi bir yere değil, sarayburnu gibi gözlerden ırak bir yere dikilmesinin nedeni, Mustafa Kemal'in Samsun'a bu noktadan hareket edişiyle açıklanacaktır.

Bu heykeli, yine Krippel'in yaptığı iki anıt, Konya Anıtı (1926) ile Ankara Ulus'taki Zafer Anıtı'nın (1927) açılışı izler.

Türkiye'de heykel sanatının gelişmesinde önemli rolü olan ikinci yabancı sanatçı, 1927'de yine davet üzerine ülkeye gelen italyan Heykeltraş, Pietro Canonica'dır. italya Güzel Sanatlar Akademisi Başkanlığı görevini yürüten Pietro Canonica, italya'da pek çok heykelin yanısıra, St. Petersburg'daki çar 2. Alexander, Bağdat'taki Irak Kralı Faysal heykelini, Caracas'taki Güney Amerika'nın bağımsızlık kahramanı Simon Bolivar'ın heykelini, Buenos Aires'teki Arjantin Başkanı Alcorta'nın heykelini ve Bükreş'teki Romanya Kralı Michele Antonescu'nun heykelini yapmıştır. Bu heykellerde denediği formu Türkiye'de de tekrarlayacak olan canonica, Taksim Meydanı'ndaki cumhuriyet anıtı'nı (1927), o yıllarda Ankara'nın en önemli sosyal mekanlarından biri olan Etnografya Müzesi önündeki Atatürk Heykeli'ni (1932), Ankara Sıhhıye'deki Zafer Meydanı Atatürk Anıtı'nı ve izmir Cumhuriyet Meydanı'ndaki atlı atatürk heykeli'ni (1932) yapar.

1928'deki Sıhhıye'deki Hıfzısıhha enstitüsü'nün ön cephesinde kapının tam üzerine yerleştirilmiş olan "hijyen" kabartması ise bir başka Avusturyalı heykeltraş Wilhelm Frass'ın eseridir. Yunan mitolojisinde hekim tanrı olarak bilinen Asklepios'un kızı ve asistanı tanrıça Hygieia'nın kabartmasının neredeyse tamamen çıplak olması ve bunun bir kamu binasının üzerine yerleştirmek oldukça cesur bir tavırdır.

Daha sonra Mustafa Kemal'in Atatürk heykelleri yapımına ara verdirtip siyasi ve askeri alanda önemli görevler almış ülke büyüklerinin heykellerinin yapılması için emir vermiştir. Nevşehir'deki Damat ibrahim paşa, Vezirköprü'deki Köprülü Mehmet Paşa, Kars'taki Gazi Muhtar paşa, Bazı illerde ziraat bankası tarafından yaptırılan Mithat paşa ve Mimar sinan heykelleri, istanbul'daki barbaros Anıtı ile Gelibolu'daki Namık Kemal heykeli bu dönemde açılır.

1930'ların atmosferi içinde, Nazi düşüncesine yakın oldukları bilinen Anton Hanak ve Josef Thorak'a yaptırılan ve 1936'da açılan Ankara Güven Anıtı ise yabancı heykeltraşların yaptığı son örnektir.

Bu tarihten sonra milli heykelcilerimize öncelik verilmeye başlanmış, bu doğrultuda Kemal Yontunç'un Amasya, Tekirdağ ve Kırklareli'ndeki ilk milli atatürk heykelleri, paris'te bulunduğu bulunduğu 3 yıl içerisinde iki önemli sergiye katılan Ali hadi bara'nın 1928 yılında yaptığı "bedia'nın büstü" ve "Havva" adlı çalışmaları izler. 1929'da nejat sirel izmit'teki Atatürk heykeli'ni yapar. 1930'da Ratip Aşir Acudoğlu Çorum ve edirne'deki atatürk heykelleri'ni yapar. Ardından da 1932 yılında Menemen'de öldürülen Devrim şehidi Kubilay'ın heykelini. ülkenin dört bir yanında yürütülen ideolojik seferberliğin önemli ayağını oluşturan Halevleri'nin önüne dikilen Atatürk heykel ve büstlerinin türk heykeltraşlarına yaptırılması da bu döneme rastlar. Bu dönem aynı zamanda türk heykelinin değer gördüğü yıllar olarak tarihimizdeki yerini alır.
(Ayşe Hür'ün 18.10.2009 tarihinde taraf gazetesinde yayımlanan yazısından derlenmiştir.)