bugün

gerçekleri görmeyenlerdir maalesef.

" Televizyon kanalları yıkılıyor… ‘Ünlü şovmen’ Can Dündar, ‘gülmek devrimci bir eylemdir’ tweetini attıktan sonra sevenlerine yapmacık bir tebessüm ile veda ediyor…

Gazetenin köşesinde bir haber, “Ege Üniversitesi Ülkü Ocakları Başkanı Fırat Çakıroğlu, ‘karşıt görüşlü’ iki grubun kavgasında bıçaklanarak öldürüldü”

“Tutuklanan Can Dündar değil, tutuklanan gazetecilik” diyor vekilin biri, şov devam ediyor ve sloganlar bu sefer daha şiddetleniyor…

3 çocuk babasıymış Cengiz Akyıldız, kurşunlanarak öldürülmeden 2 gün önce şiir yazmış: “Ben öldüm diye şeritleri eksilmedi ya yolların, ölen birileri çıkar bu şehirde her gün!”

“Timeline” yıkılıyor, Can Dündar tweetleri bitmek tükenmek nedir bilmiyor. Atilla Taş da son Can Dündar şovunu yapmış; “geçecek bu günler” mesajı veriyor. RT’ler susmak bilmiyor, tüm Türkiye tek yürek olmuş, Atilla Taş ile Can Dündar arasındaki dayanışmayı takip ediyor…

Dershaneden çıkmış Serap Eser, evine gidiyormuş. Bindiği iETT otobüsünde teröristlerce molotoflanarak öldürülmüş henüz 17 yaşındayken.

Gazeteler manşetlerine devam ediyor, samimiyetsiz yığın, Can Dündar duyarı ile yeri göğü inletiyor.

Bir kez olsun kız arkadaşının elini tutamamış fakültede Fırat. Yanına bile yaklaşamamış fişlenmesin diye. Tarih öğretmeni olmak istemiş, izin vermemişler.

12278788_10207589039622655_7204446410902201363_nDün gece, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, MiT tırları soruşturması kapsamında tutuklandı.

Kimilerine göre tutuklanan Can Dündar değil, Türk basınıydı.

Bakalım Can Dündar kimmiş?

Can Dündar kimdir?

Türk basınının “duayeni”, hakiki bir “Atatürkçü” ve aynı zamanda “barış timsali” olan Can Dündar, “Türk basını”nda “barış teminatı” olarak kabul edilen “Cumhuriyet” isimli paçavranın “titrek” sesli Genel Yayın Yönetmenidir.

“Bir gün herkes terörist olacak” başlıklı köşe yazılarından, öldürülen teröristleri “sivil vatandaş” şeklinde duyurmaya kadar tüm skandallar Can Dündar’ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı paçavrada yaşanmaktadır.

“AMA KANDiL’DE SiGARA iZMARiTLERiNi BiLE YERLERE ATMIYORLAR”

Can Dündar’ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı paçavranın yayın politikası, “teröristten ‘sevgi kelebeği’ yaratma” üzerine kurulmuştur. Bu yüzden yayınlarını bu çizgide yapar.

Can Dündar, PKK’nın yanısıra Cumhuriyet paçavrasının da merkezi olan Kandil’e Ayşe Yıldırım isimli muhabirini yollamıştı.

Ayşe Yıldırım yaptığı haberde, ülkede binlerce sivili öldüren; öğretmen, doktor, memur demeden katleden; okulları ve hastaneleri bombalayan PKK için, “Kandil’de doğaya saygı önemli. Dağ taş demiyorlar, sigara izmaritlerini bile yerlere atmıyorlar. Eteklerde yaşayan köylülerin rastgele ağaç kesmesine izin vermiyorlar. Her yer tuvalet anlayışı yok, ‘kurum’ların özel tuvalet alanları var. Komünal bir yaşam var.” demişti. Ayrıca teröristlerle fotoğraf çektirmek istemiş, terör örgütü mensupları ise bunu “kibarca” reddetmişlerdi.

“BAZEN AĞAÇ KOVUKLARINDA, BAZEN MAĞARALARDA…”

Yine Can Dündar, Şemdin Sakık’tan bahsederken, “Dile kolay; üst üste iki gece aynı yerde yatmadan, bazen ağaç kovuklarında bazen mağaralarda saklanıp sadece otlarla beslenerek, en yakınlarının ölümünü izleyerek, her an tetikte bekleyip yeri geldiğinde acımasızca öldürerek geçen 18 yıl…” şeklinde cümlelerle tanıtıyordu.

Bu tanım, vatan sevdalısı insanlarca “Vah vah… Ne kadar da zorlu bir hayat…” şeklinde ironik bir cümleyle yorumlanıyor, “Teröristlik ancak bu kadar hüzünlü anlatılabilir. PKK, 40 tane propaganda kitabı yazsa bu kadar etkili olamaz!” cümlesiyle de süsleniyordu.

Devam edelim Dündar’ın “titrek” sesini dinlemeye:

“12 yıldır Diyarbakır Cezaevi’nin bir hücresinde yaşıyor Şemdin Sakık… Kendi deyimiyle ‘dershane’sinde… Görüşe geleni yok. Avukatı, arkadaşı, arayıp soranı yok. 5 yıldır tek görüşe çıkmamış.”

Vah vah vah…

Bu arada fonda duygusal bir müzik… Tek başına volta atan Sakık’a zumlayan kamera görüntüleri.

“Her sabah 6.30’da kalkıyor. Günde 10 saat çalışıyor. TV izliyor, gazeteleri okuyor, kitap yazıyor. Kilo almamak için kitabını volta atarak okuyor.”

Yok artık? Allah’ım ne acı…

“Penceresi önüne gelen kuşları, kedileri besliyor.”

Aman tanrım… Bu nasıl bir dram?

Devam ediyor o “titrek” sesiyle:

“Sonra bir kadına gönül vermiş… Silahın artık bir çare olmadığına inanmış.”

Aynı arka fonda “Devlerin aşkı büyük olur” çalıyor…

Görüyor musunuz duygusallığı… Sakık bir kadına gönül vermiş…

Artık top Sezen Aksu’da… “Sarı, kırmızı, yeşil” giyenen “sanatçı”dan da Sakık’ın bu aşkı hakkında “duygusal” bir şarkı bekliyoruz.

Adeta bir “barış güvercini” edasıyla haberler yapan, o “titrek” sesi ile terörü ve teröristleri meşrulaştıran Can Dündar, ne hikmetse(!) Fırat Çakıroğlu, Cengiz Akyıldız, Serap Eser gibi bu vatanın öz evlatları için hiçbir haber, hiçbir röportaj, hiçbir belgesel yapmadı.

Buyrun sayın Can Dündar? Fransız basınına “devlet Kürt sivilleri öldürüyor” şeklinde açıklama yapmaktan vakit bulabilirseniz, o “titrek” sesinizle bir kez de Türk’ün derdine derman arayın. Birkaç “timsah gözyaşı” da bu vatanın öz evlatları için dökün?

Ama bir dakika…

Şu an içeridesiniz galiba :/

Süha Çardaklı"