bugün

Ayrıca bu filmin görsel efekt uzmanları kurtlar vadisi ırak'tada çalışmıştır.En güzel askeri ve çatışma temalı filmlerden biridir.
çokta fikimdeydi dedirten vaka ve bu vaka doğrultusunda yapılmış film.
Askeri olarak fiyaskoyla sonuçlanmış bir operasyonun sanki kahramanlıkmış gibi anlatıldığı ve kamuoyunda abd'yi temize çıkarmak için yapılmış, abd hükümetinin de maddi olarak büyük destek verdiği, hollywood yapımı filmdir.

filmde anlatılan olay gerçektir ancak; durum objektif bakış açısına göre değişir. filmde mağdur olan abd askerleri değil, somalililerdir. olayda 19 abd askerinin ölmesine karşılık direnişçilerin yanında 1000'den fazla sivil somalilinin öldüğü (400'e yakını kadın ve çocuk) bir operasyonun masum olduğunu kanıtlamak isteyenin aklından şüphe ederim. abd'nin bm barış gücü şemsiyesi altında, somali'ye sadece insani yardım yapmak için gittiği tezini, sadece ve sadece; somali'ye ayak bastıkları 11. günde 20. petrol kuyusunu açmaları bile çürütebilir.

bu filmdeki masum gösterilen, mazlum gösterilen abd askerleri bana şunu hatırlattı;

Cumhuriyet'in ilanından sonra istanbul'da bir resepsiyon verilir. Tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ateşeleri de davet edilir. Davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat ingiliz ateşesi olan binbaşının bakışları Mustafa Kemal'in gözünden kaçmaz.Bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir. Mustafa Kemal, ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.

Yaver gider öğrenir ve Mustafa Kemal'e şöyle der:
- Paşam, kendisine neden ters bir takındığını sordum, o da bana Mustafa Kemal'in Çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi.
Bunun üzerine Mustafa Kemal yaverine şöyle der:
* Git sor bakalım babasının Çanakkale'de ne işi varmış?

ölen 19 abd askeri kahraman, ölen 1000'den fazla kişi terörist adama sormazlar mı "git sor bakalım o askerilerin somali'de ne işi varmış" diye?
oyunu da vardır efendim
(bkz: delta force black hawk down)
oyunu vasatın üstüne çıkamaz grafikler berbat sayılabilir.
dünyadaki her boka barışı getireceğiz diye balıklama atlayan amerikalıların vietnam'dan sonraki başarısızlığı.
savaşın acımasızlığını, somali' de gerçekleşen büyük insanlık faciasını gözler önüne seren, josh hartnett' in ön plana çıktığı ve finalde, hayatını kaybeden askere yaptığı veda konuşmasıyla duygulandırdığı yapım.
somali' de yaşanan iç savaşın gerçek bir insanlık dramı yarattığını ortaya koyandır. gerek yerel kabilelerin, gerek asilerin gerekse amerikan kuvvetlerinin hatalarını gözler önüne sermiştir. filmin büyük bölümü sokak çatışmalarıyla geçmektedir.
baba maal in filmdeki vokalleri olayın dehşetini yansızlıkla aktarmaktadır...
filmin sondtrack albümündeki Ashes To Ashes adlı çalışmasıyla Hans Zimmer, bir kez daha film müzikleri konusunda kalitesini konuşturmuştur.
yönetmenliğini ridley scott'un üstlendiği oyuncu kadrosunun epey bir zengin olduğu, en iyi kurgu ve en iyi ses dallarında oscar kazanmış 2001 tarihli savaş filmi.
elbette bu film yukarıda yazmış oduğum tanım cümlesiyle anlatılıp bitirilebilecek bir film değil. bu açıdan bakarsak bazı hususlara tek tek değinmek gerektiği kanaatindeyim.
öncelikle filmin reji koltuğunda bulunan ve işini her daim layıkıyla yaptığını düşündüğüm yönetmen ridley scott hakkında bir şeyler söylemek gerek. scott zaten takip ettiğim yönetmenlerden biri. filmografisine bakıldığında ne demek istediğim rahatlıkla anlaşılabilir. kariyeri boyunca gladiator, blade runner, thelma and louise ve american gangster gibi birbirinden başarılı filmlere imza atmış bir yönetmendir. tüm bunlardan sonra bir de türü savaş olan bambaşka bir filmle karşımıza çıkıyor ve emin olun işini layıkıyla yerine getiriyor. her şeyden evvel bu film ile kurgu nedir, nasıl olmalıdır o rahatlıkla görülebilir. ortaya koyduğu muazzam kamera çekimleri ile seyirciyi baştan sona savaşın ortasında biri gibi hissettiriyor. film boyunca patlayan mermiler sanki yanı başınızdan geçip gidiyor gibi. bu hususta rejinin sunduğu eşine az rastlanır görselliğe değinmeden geçmek doğru olmaz.
bir de yapılan işi amerikan propagandası olarak değerlendirenler mevcut. bu bir yere kadar tarafımdan da doğrulanabilir bir tez. çünkü olayları sadece amerikan askerlerin gözünden izliyoruz. lakin bu işin objektiflikten çok uzak olduğunu göstermez. kaldı ki film boyunca mucizeler yaratan amerikalı askerler izlemiyoruz. aksine cidden zor durumda olan ve devamında savaştan çekilmek durumunda kalan bir ordu görüyoruz. ayrıca filmin sonunda yaşanan çatışma sonucu 19 abd askerinin ölmesine karşılık direnişçilerin yanında binden fazla sivil somalilinin öldüğü açıkça belirtilir. yani burada mağdur olan taraf amerika kısmı değil sivil somali halkıdır. bu açıdan bakıldığında film olabildiğince tarafsız kalmaya çalışmış ve asıl anlatmak istediğini seyirciye sunmuştur. yani, savaşın her iki taraf içinde ne denli yıpratıcı bir şey olduğunu. zaten esas meselede budur. bunu anlatabilmektir. bu açıdan bakıldığında ortaya konulan film başarılı mıdır ? sonuna kadar, evet.
izlediğim o iki buçuk saat boyunca tek bir pozisyonda kaldığımı belirteyim. burada da filmin sürükleyicilik boyutunun ne denli iyi olduğu gözlemlenebilir.
şimdi buradan sonra yazacaklarım spoiler içermektedir, bilginize sunulur. ondan sonra vay efendim ben görmedim, vay efendim ben bilmiyordum demeyiniz çok rica ederim.

---spoiler---
filmin belki de en başarılı sahnesi yaşlı bir adamın kucağında ölmüş çocuğunu alıp yürüdüğü sahnedir. öyle bir yürür ki, suratında öylesine bir ifade vardır ki anlatması gerçekten oldukça güç. devamında izleyende şunu kavrar; işte savaşın tek yaptığı bu. taraflar değildir mühim olan. mühim olan binlerce insanın birbirlerine yaptıkları şu eziyetlerdir. sonuç sadece kan ve kayıplardır.
filmin o on saniyelik anı bile savaşın ne denli kötü bir şey olduğunu gözler önüne sermeye yeter de artar bile.
ve tabiki filmin sonlarında bölgeden çekilen amerikan askerlerinin önüne çıkan, ve onları uğurlayan somali halkı. gençler, çocuklar...

---spoiler---

bu film seyircisine her şeyden evvel muazzam bir rejinin eşiz bir görsel şölenini sunar. beraberinde de savaşın yüzünü anlatır. hemde en çarpıcı haliyle.
bu filmi izlerken tarafları bir kenara bakın.
propaganda söylemlerini de.
işin siyasi boyutudan sıyrılabildiğiniz kadar sıyrılın ve öyle izleyin bu filmi.
zaten devamında kendinizi savaşın zararlarına, yıkımlarına bir kere daha lanet ederken bulacaksınız.
subjektif konusuyla kahramanlık destanı anlatır gibi yorumlanmış, gerçek bir hikayeden uyarlama görsel şölen, insanı içine çeken cia destekli yapımlar listesinin hit'i.
(bkz: kara şahin düştü).
gerçekten harika bir müziğe sahip film. o kadar ki sık sık haber bültenlerinde polis koçbaşıyla kapıyı zorlarken arkadan giriverir. ( onun dışında klasik bir amerikan filmidir. kahraman yankiler gene vatan-millet-kaliforniya aşkıyla ölümü göze almakta, mermi yağmuru altında siperden sipere atlamaktadır. neticede; kota makul seviyelerdeyse torrente abanıp indirilip bi güzel sıkılmadan izlenebilir. )
en can alıcı sahnesi, babasını vuran somalili çocuk sahnesidir. bir de en sonda tankların önünde duran, kucağında ölü çocuğunu taşıyan adam sahnesidir. gözleri yaşartır.
filmin sonunda bir askerin arkadaşıyla arasında geçen diyaloğu anlattığı bölüm sanırım amerika'nın dünyaya barış getirmek için neden bu kadar savaştığının bir özeti gibidir;

-bakın buraya gelmeden önce bir arkadaşım sormuştu. tam hareket etmek üzereydik. neden bir başkasının savaşına katılmak için gidiyorsun dedi. kendinizi kahraman mı sanıyorsunuz. o zaman ne diyeceğimi bilememiştim. ama şimdi tekrar sorsa "hayır" derim. "hayır, bu mümkün değil" derim. kimse kahraman olmak istemez. sadece insan bazen oluverir işte...
Aslına bakılırsa, amerikan'ın propagandasından cok beceriksizligini gösteren filmdir. Siz son teknoloji helikopterler, toplar, tüfeklerle gidin, operasyonu elinize yüzünüze bulaştırın.
filmin girişinde baba maal'in bir vokali vardır ki tüm olayı özetler.
savaş sahnelerinin uzunluğu bünyeyi yoran bir filmdir. somali'de 1993'te yaşanan gerçek olaylardan esinlenilmiştir. (filmin konu aldığı olaylarda bazı abd askerlerinin cesetlerinin sokaklarda sürüklenmesi tv haberlerine yansıdığından abd olaydan kısa bir süre sonra kamuoyu baskısı nedeniyle somali'deki kuvvetlerini çekmiştir. (not: önemli ayrıntı- olaylarda 1000'den fazla da somalili öldürülmüştür.))
oscar ödülünü sonuna kadar hakeden ve müzikleri konusunda da gerçekten harikulade olan bir filmdir.
amerikanın demokrasi götürdüğü yerlerden birinde geçen kolpa kahramanlık hikayesi.
amerikan askerlerinin acizliklerini ortaya koymuş bir film. çatışma sahneleri oldukça iyiydi. bir de yaralı askerler için harcanan çaba da filme heyecan katmış. işgalci amerikan askerlerinin sivillere dokunmayan sahneleri pek de inanadırıcı değildi. oscar ödülü alması da şaşırtıcı olmamalı çünkü amerikan emperyalizmi her yerde kendi silahlı gücünün moralini yükseltmek için her çabayı harcamakta...
modern warfare 2'da favela bölgesinde aynı atmosferi yaşadığımız muhteşem film.
--spoiler--
filmde bir asker en başında helikopter ipine tutunamayıp yere düşer, bu esnada herkes pilot dahil mal mal ne oldu diye bakınırken, atılan füzeden kaçamayıp vurulur ve düşer helikopter. işte o ilk düşen asker orlando bloom aka. legolastır
--spoiler--
--youtube yorumu--
kadınlar titanic'te ağlar. erkekler black hawk down'da.
--youtube yorumu--
erken boşalma durumunda söylenebilecek söz.
savaşsa savaşın olduğu, kadınların rol almadığı nadir filmlerden biridir.