bugün

paniği en aza indirgeyen ana unsur.
Kendisiyle garip bir ilişkim mevcut.
Sevgilim gibidir kendisi. *

Yatakta uyuyacağım zaman hiçbir sorun yoktur.

Ama koltukta uykuya dalarken, laptop başında uykuya dalarken sürekli ani bir titreme, adeta bir şok cihazı ile müdahale edercesine beni uyarıyor ve diyor ki; haydi yatağımıza gidelim. *
insan bilincinin açıklanması konusunda iki materyalist eğilim arasında bir tartışma olduğunu daha önce not almıştım bilgi işlemciler ve biyokimyacılar arasında bir tartışma genel eğilim son zamanlarda bilgi işlemcilerden yana (bilinç denilen şey yalnızca evrimsel süreçlerde Ortaya çıkan bir tür yazılım hatasıdır) bilinç aslında fiziksel açıdan bir tür sürekli bilgisel dalgadır. Bu süreklilik kendi içinde çelişkileri barındırır. Belirli bir düzeyde karşılaşılan sorunların karmaşıklığı beyinlere karşı çok büyük zorluklar ve sorunlar çıkarmıştır ve Evrim bilinçli bir teknisyen olmadığından bu çelişkilere hiçbir amacı olmaksızın tecavüz etmiştir. Rasyonel bir verimlilik mühendisliği açısından sinir sisteminin bir noktada devreden çıkarılması ve yepyeni bir tasarımın yani insan beyninin yaratılması gerekiyordu zira sinir Sistemi milyonlarca yıllık yükü ve mirasıyla geliyordu ancak evrim zıplayarak olan bir şey değil ve milyonlarca yıllık çözümlerden bir anda kendini sıyırma gücüne sahip değildi ve insan bilinci bir tür özel bir uzlaşmanın sonucu ortaya çıktı. Sayısal bir makine kendi başına Bilinç kazanamaz çünki içindeki çelişik algoritmaları uzlaştıramaz bir tür mantıksal felce uğraması çok daha muhtemeldir. insan beynini dolduran çelişkiler algoritmik bir yöntemle 100 binlerce yıl sonra bir tür uzlaşmaya gitmiştir. Zoolojik yollarla temel çevreyi modelleme, Dil aracılıyla kavramlara ulaşma refleks ve düşünme düzeyleri dürtü ve denetim düzeyleri üzerinde insan bilinci evrim açısından bir tür kaçış bir iç bahçedir. Bilinçaltının üstünde tüm bu çelişkiler içinde bir tür mantar tıpa görevi üstlenmektedir. Peki bilinç bir tür yazılımsa Bu yazılım bir başka beyne aktarıldığında ben yine ben olacakmıyım ? Bu örneği düşünmek kolay oldu şöyle düşüneyim bilincimi şuan yedekleyip bir tür buluta yüklesem ve bir ay sonra bir araba kazasında ölsem buluttaki bilgi şuanki bedenimle aynı bir klona yüklense bu kişi yine ben Olacakmıyım ? Öldükten sonra yeni bir bedende gözümü açma fikri bana çok olasılık dışı geliyor o zaman ben dediğimiz şey basit bir yazılım hatası değil midir ? Değilse ne olabilir ? Bilişim ve dinamik açısından yorumlanan çağdaş bilinç kuramı ne yazık ki açık ve yalın sonuçlara götüremiyor ve bizler sürekli olarak bu noktada modeller ve benzetmeler dizisine geri itiliyoruz. Gerçekten bilinçli bir varlık bir gün yaratmaya kalkışsak bile bunu hiçbir zaman başaramayacakmışız gibi gözüküyor çünki bu varlıklar bize mantık yaratıcı davranış düzen konusunda bir tür dahi gibi gözükseler bile insan bilincinin içsel çalkantılarına labirentvari doğasına sahip olamayacaktır. Özgür irade konusunda eğer katı bir determinizme teslim olursak insan davranışlarının ayın ve güneşin hareketleti kadar öngörülebilir olacağını kabul etmemiz gerekir demiştim. Tarihin yüzümüze vurduğu gerçeklik bunun tam aksi. insan doğası katı bir deterministik çerçevede açıklanabilseydi dünyanın hiçbir yerinde anket şirketlerine ihtiyaç olmazdı.
böyle korkak ediyor hepimizi.
Noronlarin birbirleriyle baglantilar kurup belirli oruntuler olusturmasiyla yaratilan dusuncelerle kendimizin ve cevremizin farkinda olmamizi, sorgulamamizi, hayal kurmamizi saglayan sey. Bilinc karmasik bir konu bu yuzden dusuncenin temelinde noronlarin olusturdugu oruntuler rol oynasa da en temelde yatan sebep belirsiz oldugundan arada bir kopukluk var. Bu yuzden de kimileri bilincin noron seviyelerindeki kuantum mekaniginden kaynaklanan surecler sonucunda sadece canlilarda olusabilecegini dusunurken kimileri de belirli karmasiklik seviyesinden sonra paradoks benzeri bir duruma sebep olacak olan cansiz maddelerde de olusabilecegini soyler. Aslinda buradaki belirsizlik biraz da canlilik nedir sorusu ile de alakali. Boyle bir sey varsa Bunun cevabini tam olarak verebilmek gerek.

insani bir kenara birakirsak, Noronlarin olusturdugu oruntulerin bir benzerini olusturabilen bir makine bilinc kazanabilir miydi? Yoksa bu yalnizca biyolojik yapilara ozgu bir sey mi? Bunu deneysel olarak kanitlayabilir miyiz?

En onemli paradoksal problem ise su: Bilincli bir varlik bilincin sebebini bulabilir mi?
"...böyle korkak ediyor hepimizi."
her sabah açıldığında "ben neden hâlâ yaşıyorum" dedirtendir.
beyin sapındadır. ve beyin olmadan varlığını sürdürmesi mümkün değildir.
Freud’a göre yaşanılan şu andır. Zihin farkındalığımızın olduğu yerdir. Duygularımızı, algılarımızı, anılarımızı, hislerimizi içerir.

Freud, yalıyo bu sporu arkadaşlar.
yanılsamadır. aslında bilinç diye bir şey yoktur.