bugün

terkettin gittin beni tekrar geri geldin konuşuyorsun benimle hala,vazgeçemiyorsun işte.tek bir cümle duymak istiyorum senden.sensiz olmuyor de yeter bana
Gökgürültüsunden korkarım bunu biliyorsun ama sen?
prim yapıcam diye kimseye laf sokma. O laf yerine bir gün, başka bir şey sana gelir.
Ben sana yazarım da senin kime yazdığın belli değil.
yazı mazı yok sana bir daha da yazmıyorum sana amk. adamı. s*ktir git lan.
özledim bir ara sadece bir ara ve gül.
seni çok özledim.
nefesin.sadece nefesin olmak istiyorum.dudaklarından dökülen sözcük bedenimde dolaşan ellerin olmak.senin olmak öyle bir şey olmalı ki tenime değen tenin yanmalı mehtabında.ay ışığında yıldızlara baktığında beni dilemelisin gökyüzünden.benim seni dilediğim gibi yalnız gecelerimde.kokunda sarhoş olmalıyım mesela boynunda kaybolmalıyım.ama sadece senin olmalıyım.benim olmalısın sadece,kulağıma fısıldarken adımı,parmaklarımı dolaştırırken saçlarında sadece benim olmalısın.içinde hissetmelisin beni,benim seni hissettiğim gibi.içimde olmalısın ve sadece gözlerin konuşmalı ki dudaklarında kaybolabileyim.bekliyorum öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın ey sevgili.
Beklediğin her gün zaman kaybı ama sen bunun farkında değilsin. Doktora, yabancı dil Sınavı vs derken hayatı erteliyorsun. Mutluluğu elinin tersiyle itiyorsun.
1 dostun bile yok ve ben bunu sana söyleyemem... o 2 kankam dediğin insanların 2 si de yavşak!
“Sekiz yaşındaysanız ve aşıksanız hayat çok güzel."Peki ya yirmi sekiz yaşında ve evliyseniz? Hatta yirmi sekiz yaşında, evli ve bir çocuk babasıysanız? Hatta ve hatta yirmi sekiz yaşında, evli, bir çocuk babası ve hala çocuksanız?

http://mbsadam.tumblr.com...27648/zamansiz-sevme-beni
"Seni senin beni sevdiğin kadar sevmiyorum. Senin verdiğin kadar değer vermiyorum. Senden başka bir sürü insan var hayatımda. Sadece sana ait olmak istemiyorum." demiştin ya. Allah senin belanı versin.
sana yazmadığım tüm satırlar gereksizdir gözümde..
ömrümün son bir kaç ayını bir film gibi yaşadım.

moda sahilinde, vıcık vıcık romantik komedi filmlerinden fırlamış ama daha kaliteli bir yapım gibi.bir biranın nasıl sarhoş edebileceğini ya da zaten sarhoş olduğumu ve ya sarhoş olmaya niyetli olduğumu martılara kanıtlamak ister gibi.klişelerle dolu ama aslında hiç çekilmemişti bu film.'üşüdüysen montumu alabilirsin' cümlesi sanki ilk kez bir insanın ses tellerinde hayat buluyordu.'ama o zaman sen üşürsün' cümlesi vicdansızlığın hüküm sürdüğü bir ülkedeki ilk merhamet tohumu, ilk vicdan zerresiydi.vapurun ise sadece bir ulaşım aracı olmadığını, sarılarak rüzgara ve soğuğa direnmenin yüzyıllardır nasıl kimsenin aklına gelmediğinin sorgulandığı bir yer olduğunu fark etmiştik.

sevgililer hep maden ocaklarında, barajlarda buluşur.gel biz farklılık yapalım istanbul un en yeşil, manzarası en güzel yerlerine gidelim demiştik kendi kendimize.birbirinin gözlerine bakan iki insan nasıl nefretle ve korkuyla dolduruyor içini anlamadım ömrüm boyunca.gel biz huzurla ve mutlulukla dolduralım içimizi.insanlar sevgisini göstermek için birbiriyle yumruklaşırken biz biz başka bişi deneyelim.mesela hiç beklemedik bi anda öpelim birbirimizi.

sonra film devam eder.esas oğlan yanan sigarasıyla felan dertleşir.'daha anlatacaklarım bitmemişti' der sigarasına, kaldığı yerden devam eder yeni paketten çıkarttığı yeni sigarayla dertleşmeye.efkarlı içki masaları hep gördüğü filmlerde vardı.kendi filmine ne zaman dahil olmuştu bu sahne?niye uyumak için bu kadar çaba sarfediyordu artık?evet artık onun da filmi sıradan bir hal almıştı.bırak sinemada izlemeyi televizyonda kanalları karıştırsa bulurdu nerdeyse böyle bi sahneyi.artık senaryosunu yazdığı sihirli kalemin yıldız tozlarıyla bezeli mürekkebi kurumaya başlamıştı.herkes gibi yazmaya başlamıştı.yoldan geçen birine 'abi ben bi telefonla konuşup gelcem iki dakika sen yazıver bişiler' dese ancak bu kadar yazabilirdi.ama hala mutlu sonlara inancı tamdı.salak işte.mutlu sonlar filmlerde olur.sen sadece film sandın yaşadığın herşeyi.sadece filmlerde iyiler kazanırdı.sadece senaryo ürünlerinde dürüstlük, sadakat prim yapardı.zaten gerçek dünyada herkese yetecek kadar mutluluk yok.sadece birbirimizden ödünç çalarız(!) onu.kim mutluluğunu başkasına vermek ister ki?misafirliğe gittiğiniz evdeki huysuz ev sahibi çocuğun oyuncaklarını sizinle paylaşmak istememesi olayı bi nevi.belki aynı oyuncakla oynamaktan sıkılır da bana verir diye beklersin.tam niyetlenir çocuk ama annenin sesi gelir.'hadi oğlum eve gidiyoruz'.sen de o oyuncağa en yakın olduğun anda yine götüne baka baka eve dönersin.

işte böyle yani.güzel bir jenerik müziğiyle, titreyen yazılarla yazılmış 'son' ibaresinin belireceği bir film beklerken tek gördüğün şey karanlık odanın karanlık duvarları.gerçek hayat bir filmden çok daha farklı bir yermiş.sağol unutturup yeniden hatırlattığın için.dinlemeye korktuğum şarkılar bıraktığın için.umutlar, hayaller ektiğim topraklara basıp geçtiğin için.

şöyle bi baktım da.sik gibi yazı olmuş.zaten kimse okumaz.olur da okuyan olursa çok küfür etmesin 'değerli zamanımı kaybettirdin göt' diye.bi zamanını boşa harcadığı hissine kapılan sen değilsin ki güzel insan.
Bir daha asla geri dönme.
Bu kadar saldırgan olma. Haklı olduğunu sanarken sana verilen değeri harcadın, zamanı harcadın. Sen çok yanlış anlamışsın bazı duyguları. Neyse ben de sevmemiştim zaten evet. Sadece uğraşacaktım. Çünkü buna ihtiyacın olduğunu biliyordum. Bu çabam tipe tutulup adını aşk koymaktan daha iyiydi, daha masumdu ama kaybettin. Unutursun umarım.
anladım ki, sana yapılan her şeyi hak ediyorsun. başına gelen belalar senin eserin. yolun açık olsun ama olmayacağını biliyorum.
sen sustukça bir şeyler kırılıyor...
Yemin etme tutamazsın çok muz yeme sıçamazsın.
yine sen yanımda olmamayı seçtin, geriye dönüp hiç bakmadın. bu kadar kolay mıydı cidden ya. 3 seneyi bir anda parçalayıp atmak, kurduğumuz bütün hayallerden nasıl bir anda vazgeçebildin ?

inşallah mutlu olursun.
Her şey bir tarafa böyle durup yüzüne bakmayı özledim. Bir şey demeden tam önce öyle durup baktığım zamanlar ne güzelmiş. Bilsem daha çok bakardım.

Beni niye sevmedin ?
Hayat öyle garip oluyor ki her şey yolunda giderken, öyle sersemletiyor ki yaşanan olaylar insanı. Dünyanın en iyi babası olacakken, dünyanın en kötü kocası olmaya adayım şuan. Duygularım on sekiz yaşındaki bir çocuğun duyguları gibi mantığımın üzerini örtüyor. Deliler gibi koşmak istiyorum, sonra depar atmak. Sonra sadece duygularımın on sekiz yaşında olduğunu ve benimle bir bütün olmuş göbeğimin aslında depar atamayacak kadar büyük olduğunu fark ediyorum. Yirmi sekiz yaşındaysanız ve göbekliyseniz atletizm artık sadece televizyondan izleyeceğiniz bir spor.

http://mbsadam.tumblr.com...27648/zamansiz-sevme-beni
dinle uzaktan, çalan şarkı hicazdan

yaktık seninle biz, bir yangını yeni baştan

dinle uzaktan, küllerin arasından

madem her şey biter,yine başlar yeni baştan

bana ne olur ellerini ver,gideceksin ama yine gel

döneceksin diye söz ver.
ah o kahve gözler kırk yıl hatırı sayılan, o siyahımsı uzun sakallarının arasında saklanan ufacık bir dudak öylesine öpülesi, teninin sıcaklığının verdiği ateş öyle kavrulası ki keşke şimdi yanımda olsan da içimi avuçlarının arasına dökebilsem.
Gelmiyceksin bilirim donmiyceksin bilirim

Fakat yine de gecelerimi dolduruyorsun be !

Ne ciger kaldi ne kalp bende. kacinci sigaram seni ufledigim bilmem yine de uflerim iste bir oraya, bir buraya kimseye de laf attirtmam hala ha ! uzaktan izlerim usulca seni. O busbuyuk gozlerinle bana dalişlarin dunden de yakin ne mi oluyor bana ? Yalnizlasiyorum nereye kadar? Kestiremiyorum..

Gittigi yere kadar be gittigi yere kadar ay yuzlum

Adini soylemeye utanirim yuzum kalmadi kimseye dert yanmaya sevgili ben utanirim da sen gelmezsin hala kor oldu bu gozler seni beklemekten sen hala yoksun ortalarda bre !