bugün

ben senı dusunurken senın fenerbahce tweetlerı atmanda kımın sevdıgını gosterıyor.
ben senin arkadaşın değilim oğlum. olamam da. sen de bilincindesin bunun. her anında her anımı kucaklayıp sana gelmem bunun temel göstergesi değil de nedir? "ben de seni seviyorum ama zamana bırakmalıyız..." da nedir? bunu söyleyip başkalarıyla görüşmen peki? belanı mı arıyorsun be adam... oh be rahatladım sağ ol sözlük.
Sayende aşk denen şeye inanmıyorum artık. insan inanmadığı şeyi bir daha yaşayamaz. Bir takıntı bir saplantıdan ibaret bir şeymiş oysaki. Boşuna yanmışım. Umursamaz, ruhsuz bir adammışsın. Ve senin bir kalbin yok.
oç'sun.
kısa ve öz.
Ben senden inan ki hiçbir şey istemiyorum artık yeter ki rahat bırak beni. Yıllar içinde ben senin anlattığın hiçbir şeyi es geçmedim evet ben sana inandım çünkü bunlar benim çıplak gözle gördüklerim biliyorum hepsini zaten.

Ben sadece şunu soruyorum: Nasıl yenildin sen? benim kalbimi paramparça eden sen beni nasıl bu kadar kırabildin? ölümlere geliyorsun yaptıklarının ertesinde çıldırıyorsun ama şunu bil ben bir melek değilim insanım sadece.

Mevcut şartlar bizim ayrılığımızın hayırlı olacağını gösteriyor beyefendi. ben bu kadar ızdıraba tahammül edemiyorum. bu kırıklıkları tekrar tekrar yaşayamıyorum, yaptıklarından sonra sana tahammül edebileceğimi hiç zannetmiyorum.

Cezam neyse razıyım beni bırakma diyorsun cezalandırdığım adama nasıl kocam diyeyim?

Beni affet diyorsun...

10 yıl affedilmez...

Hele hele 18 Eylül 2009 o gün beni parçalayışını hiç affedemem.

Ben seni affedemem.

Ölmekle senden kurtulacaksam onu da yaparım.

Ayrıca seni artık sevmiyorum.
"Bir tek seni bana çok gördü dünya "
bu gün evimize gittim biraz bakındım yoktun evde arabanda yoktu zaten sonra arkadan bahçeyi dolandım camın önüne koyduğum sardunyam kurumuş sulamışsın ama yine de kurumuş kuru yapraklarını kopardım , sonra fark ettim ki yatak odamızın camı açık biraz ittim camı evimizin kokusu senin kokun geldi burnuma yatağı her zamanki gibi toplamamışsın kıyafetleri üstüne atmışsın güldüm sonra neden .

parfümümü gördüm aynanın önünde atmamışsın yada orada olduğunu görmeyecek kadar umurunda değil. bir yandan da deli gibi korktum yakalanırım diye benim evime evimize bakarken yakalanmaktan korktum .

oradan çıktım bu saatlerde evde oturursun biliyorum evde değilsen annene gitmişsindir . bir kaç sokak yürüdükten sonra evleri hatırlamaya çalıştım evet dedim buydu balkonun camına baktım açık biraz geride biri oturuyor biraz daha yakınlaştım sendin birden döndün panikledim apartmanların altından geçtim .

karşıya geçmem gerekiyordu ve tek bir yol vardı geçerken gördü beni kesin dedim görmemenin imkanı yoktu o an çok pişman oldum kim bilir ne düşündün biliyorum çok sevmezdin beni .

ağacın arkasına geçip sana baktım aptallık ettim herhalde yine senin beni oradan göremeyeceğini düşünerek. yüzünü net göremedim bilirsin ben uzağı göremem aksi ki sabah içimden gözlüğümü yanıma alsam diye geçti ama almadım.

yüzünü göremesem de hareketlerin net seçiliyordu başka bir duvarın arkasına geçtim hızlı hızlı yemek yiyişin, hep giydiğin siyah hırka ve önündeki bilgisayarın hiç gitmek istemedim sanki bir parçam o balkonda kaldı gözüm , kolum , kalbim bir parçam işte ne fark eder sana da söylemiştim bunu şaşırmıştın neden şaşırdın dediğimde cevap vermedin dedim ya sen pek sevmezdin beni .

uzaklaştım uzaklaştıkça gözlerimin yandığını ve dolmaya başladığını fark ettim daha yeni ağlamıştım oysaki bu kadar gözyaşı nereden geliyordu . uzaklaştıkça kalbime biri yumruk atmış gibi hissettim sonra boğazımda düğüm , beynime cevabı olmayan sorular öyle yürüdüm ;

ben şehrin öteki ucuna , sen şehrin öteki ucunda
yarında gelicem sevgilim ..
Sözlükte takılsan beni garanti tanırsın. nickname imi sana borçluyum çünkü. Bunları okumanı istiyor muyum?? Onu da bilmiyorum. Hiç bişeyin eskisi gibi olmayacağını da biliyorum. Ama başka biriyle olabilme ihtimalin delirtiyo beni. Yanlış anlaman, arkadaşken iyiydik biz falan.. Ne bileyim saklayamam biliyosun. Ne hissetsem yüzümden,sesimden anlarsın. Heyecanlandığımda sık sık yutkunduğumu, sen gözlerimin içine bakınca vücudumun ısındığını, yanaklarımın kızardığını bilirsin. Bana en yakınken neden birden uzaklaşmaya çalışıyosun be adam. Beni düşünmüyo musun. Bilmiyo musun ne hale geleceğimi. Ben ter kokunu bile özlerken..
Beni yanlış anladığını ikimiz de biliyoruz. Seni incitmenin isteyeceğim son şey olduğunu da... Düşünüyorum,şah damarımdan bi ağrı giriyo vücuduma.. Öyle özledim ki.. Bilseydim böyle olacağını binmezdim o otobüse, ayrılmazdım yanından, bırakmazdım seni oralarda, ayaklarımın geri geri gitmesi bundanmış demek... Yine de hâlâ seninle konuşabildiğime seviniyorum. Günde bi kaç kere de olsa.. Eskisi gibi olmasa da.. Benimle konuşurken sıkılsan da..
Bana yaşattıklarını yaşamadan ölmeyesin.
kafanda kurbağa var.
sana burda fiyakali güzel üc bes söz söylemek isterdim ama hak etmiyosun be kadin. sadece siktir git demek geliyo icimden ben yalnizligimla gayet mutluyum.
Ağladım ağladım ağladım yine yıllardır bıkmadan yaptığım gibi en çok senin medet umarak ve en çok senin tarafından terk edilerek. En çok seni severek ağladım gözlerimden hem mazim hem istikbalim aktı gitti bir senin hayalinden kurtulamadım kendimden kurtuldum senden kurtulamadım çırpınmadım da zaten aslında senden kurtulmak için biliyor musun onca zaman geçmesine rağmen benim hala ilk günkü gibi canım yanıyor. Bunu hatırlamayı nasıl başarabiliyorum hiç bilmiyorum buraya da sırf sen buradasın diye bağlanıyorum zaten her şey iyice rezilliğe bağlanmış durumda bunu sen benden daha iyi biliyorsun Neyse böyle devam edelim madem sen beni ruhumdan yarala sonra da açtığın yaralara öpiym geçsin de. inan bana o bile iyi geliyor.

O kadar sen olmuşum ki artık sırf öpmek için yaptığın o yaralamalarına bile seviniyorum sen düşün ne kadar sensiz kaldım.
allah belanı versın.
ben seni affettim fato ama sen bunu asla bilmeyeceksin. o yüzden buradan yazıyorum.
kendi tembelliğinin ve korkaklığının kaynağını başkasının koyduğu engeller gibi gösteren dengesiz bir insansın. diğerleri gibi sen de uzun zaman sonra beni kaçırdığını anlayıp geri geleceksin ama işten işten geçmiş olacak tatlım. sana söyleyeceklerim bu kadar.
yanında olmak keyif verici...
o taşı bana yollaman lazım adres vericem ama sana ulaşamıyorum. umarım bunu en yakın zamanda görürsün.
Sensiz boşu boşuna bir gün daha yaşlandım.
yemin ederim şu anda ağzını burnunu kırmak geliyor içimden. gözüme baka baka yalan söyledin. allah belanı versin diyeceğim ama zaten sen bu tırsak halinle zaten bi bok olamazsın. inşallah umut ettiğin bir şeyi eline geçeceği anda kaybedip üzülürsün hayatta. kodumun dönek beyin özürlüsü.
sana ne desem az kalır ki.
dilerim mutlu olursun fakat benden uzakta mutlu ol ve bana mutluluğunu gösterme.
Sen gidiyorsun ardına
güneşi sererek

sen gidiyorsun işte bu patiska yollardan
bütün dünyadan vazgeçerek

ellerim yarım asırdır geceyle haşır neşir
yüreğim hala kaulü belada

diyorum ya sen gidiyorsun işte;
bütün sancılarımı çekerek içine

bin yıldan fazladır bu akli melekede
kan kaybına uğradı ruhaniyetim
mesken eyledi bu terki diyarı
yüreğimde ki sınır kapım..

bütün cehennem ahalisi döndü
bu meçhul sevdadan
sen inat edip gidiyorsun
saat tam on ikiye
biraz var iken..

gözlerim çaresizliğin başka boyutundadır artık
yüreğim ha söndü ha sönecek
dikiş tutmadı hala gönlümün mavisi
bir ayrılıktır tutmuş gidiyor
ha bitti... ha bitecek.

kayboldu tam bu anda siması yeryüzünün
hakkaniyetiyle koşan bir çocuk çıkar
sonbahara
bir ateş yanar ki sorma bana
bir ateş yanar ki siner hatırama...

ellerim nacizane karboyu büyüdü
tüm çocuklar adam oldu
kanlar aktı, savaşlar bitti,
tüm yeryüzü inledi semadan
buruk bir acı yelken aldı limandan,
kanadı güneş
akan gözyaşları kurudu,
lâl dudakların çözüldü büyüsü
her şey yerle bir oldu,
her şey tersine döndü kainatta
ama sen,
ama sen hala gidiyorsun..

super yazar.
paramparça oldum. toplamak sana düşmez ama başka biride aklıma gelmiyor ki..
seninle yürüdüğüm patika yollar cadde olmuş
nerede ayak izlerimiz nerede baş harferimizi kazıdığımız ağaç.
Allah belani versin terkeden kahpe sevgili.
hani olur ya, insanın söylemek istedikleri bir türlü çıkmaz içinden, söyleyemez, haykırmak isyan etmek ister ama yapamaz. elimiz kolumuz bağlı sonu bekliyoruz. bunu sana hissettirmeden umut varmışçasına yaşıyoruz her geçen lanet günü. hoş yanında olmama da müsaade etmiyorlar, çok etkileniyormuşum, laf işte. etkilenmemek mümkün mü ki. her zamanki gibi çok biliyor senin bu kardeşlerin. evet uzaktayım şu an ama etkisi azalmış değil. daha rahat iniyor gözyaşlarım üstelik, birisi görecek endişesi olmadan. bu ara pek evden çıkamıyorum, gelmiyor içimden. hayır tamamen seninle ilgili değil bunalımım, sakın üzerine alınıp üzülme. biliyorum bizim hiçbir şekilde kısıtlanmamızı üzülmemizi istemezsin, mutlu görmek istersin kendi çocukların gibi beni de. benimki daha çok kendi saçma sapan kuruntularımın getirdiği bunalım, bu senin kesinleşen haberini almadan önce vardı. ertelemek zorunda kalmıştım hüznümü, kısa tatile çıktım belki arınırım diye ama olmadı, senin haberin geldi üstüne. birikti anlayacağın. tatil diyordum...unutmadan budapeşte gerçekten güzel ama viyana'yı daha çok severdin eminim benim gibi. her yer ağaç, tam bizlik be amca, uçsuz bucaksız tarlalar...doldururuz şarabımızı testiye, eker biçeriz. gitmek istiyordun ya gitme umudumuz olsaydı keşke. ne geçiyor biliyor musun içimden, kendim için otuz fazla demişimdir hep, beş yıl bende kalsın gerisi senin olsun, olmaz mı? hediye ediyorum kendi hakkımdan, kim karışacak? hem ben gitsem daha az kişi mutsuz olacak, insanlığı da düşünüyorum bir yandan. benim bir ay daha dayanabilecek gücüm kalmadı. mucize diye bir şeyin varlığına inanmadım bugüne kadar ama inanırsam olacaksa, iyi olacaksan eskisi gibi...inanırım senin için.
bilmeni istediğim son bir şey var: insan akrabalarını seçme lüksüne sahip değildir ya, eminim ki böyle bir şansımız olsaydı biz yine seni seçerdik, yine sen bizim büyüğümüz koruyanımız sevenimiz olurdun. gitme.