bugün
- ev kirası maaştan fazla olan ülke insanları14
- müsavat dervişoğlu14
- akp'lilerin zamlara itiraz etme eşiği24
- chp belediyeleri olmasa bu halk ne yiyecek11
- ankarada gezilecek yerler11
- halkın rahat bir nefes alması8
- sahi bir 2023 hedefi vardı ne oldu ona37
- 15 01 2025 istanbul da toplu ulaşıma 35 zam geldi13
- günün sözü8
- imamoğlu ve özel'in mücadele edeceği tarih10
- mel mel bakan gibson vs masklavi18
- 24 saatte 11 kişinin sahte içkiden dolayı ölmesi9
- müşterilerini ilaçla bayıltıp taciz eden taksici14
- ben hep 50 liralık alıyorum14
- istanbulda sahte içki ölümleri11
- 2025 aile yılı12
- sözlüğün çok sakin olması13
- emekli aylıklarını nasıl öderiz telaşı içindeyiz43
- fakirlere mana bulmak10
- inekler neden kalp krizi geçirmez8
- menzil cemaatinde gerginliğin giderek artması16
- imamoğlu nu yolsuzluktan tutuklamak14
- sözlüğe güzel bir kız bırak25
- matlab8
- yağmur8
- pipisi kalkmayan erkekle evlenir misiniz12
- akşam yemeği hazır9
- 32 yaşındayım her gün süt içsem boyum uzar mı8
- yılmaz özdil14
- aşk ne kadar sürer sorunsalı12
- kırmızı kart diye bağırmak11
- şuan dinlediğin şarkı8
- el değiştiren belediyelerde hizmetin aksaması8
- dün fetöyü savunanların bugün apoyu savunması46
- evlenmek istemeyen erkek17
- istanbul trafik yoğunluğunda dünya birincisi8
- 15 bin tl alıyorum geçinemiyorum ama oyun rte ye13
- kuş başı şişteki kuyruk yağı11
- soğuk kış günlerinde iç ısıtan şeyler16
- beşiktaş ta hırsız yakalandı11
- 14 yaşındayım hepinizden üstünüm8
- 13 ocak 2025 cumhurbaşkanımızın müjdesi46
- zayıflamakicinyaratil mis10
- 13 ocak 2025 konyaspor fenerbahçe maçı39
- hull city17
- pandela9
- beklenen büyük istanbul depremi14
- yazarların favori tatlıları30
- anın görüntüsü12
- 30 yaşından sonra aşık olmanın imkansız olması9
Yaşarken sen, seni anlatmaya kelimeler yetmezken; çekip gittiğindeyse soranlara tek kelime edesim dahi yok. Gidişini hala kabullenemedim. Belki zamanın alıştırmakta zorlanacağı şeylerden biri gidişin. Belki yüzüne hiç söyleyemedim ama eğer duyuyorsan beni bir yerlerden ya da okuyabiliyorsan içimi, bilmeni isterim: Sen hep benim örnek aldığım adamdın!
Yaşarken servetin gibi ölürken mirasın da dürüstlük oldu. Arkandan herkes ne kadar iyi bir "Adam" olduğunu söyledi durdu. Peki ya hangisi seni benim kadar yaşatmıştı içinde? Hangisi başkalarına daralttığı içinden biraz daha yer açabilmek için uğraşmıştı sana?
Ben küçük bir çocukken iple çekerdim hafta sonlarını. Dedem beni gezmeye götürecek diye beklerdim sabırsız bir sabırla. Samatya'ya giderdik hep. Samatya sen'din benim için. O koca Samatya bana aldığın mısırdan ibaretti sanki. Sonrasında yedirdiğin kağıt helvalardı o sahil ve o çocuk sesleriyle kalabalıklaşmış mutlu günlerim. 50'li yaşlardaki insanların çok yaşlı sayıldığı dönemlerdi. Hep bir gün benden çok uzaklara gitmenden korkardım. Sahil boyunca yorsam da seni, dinlene dinlene yürümeye devam ederdin torunun üzülmesin diye.
Hiç şikayet etmedin. Birçok kere korkuttun bizi. 10 sene diyaliz, 2 kalp krizi, 2 kere kesilen ayak parmağın ve çektiğin türlü işkenceler. Bir kere bile ah demedin bir eyvah dedirtmemek için. Hayatında bir kere bile herhangi birine kızdığın, kalbini kırdığın görülmemiş. Kimseden duyamadım buna dair bir şey. Ne gariptir ki senin canını yakanlar, hakkını yiyenler anlattı en çok nasıl dürüst bir adam olduğunu ve kimsenin kalbini dahi kırmadığını.
Gidişine alışamadım. Küçükken seninle yatmayı severdim en çok. Uykunu dar edip sabaha kadar masallar anlattırırdım sana. 20 sene evvel uydurduğun türlü saçma masallar hala aynı saçmalıklarıyla aklımda. Ama şimdi saçma görünen o masallarınla sevdim seni. Bana ayırdığın vaktinle, çocukla çocuk, büyükle büyük olmanla sevdim. Gidişine yakın yine masallar anlatmanı istedim senden. Oysa takatin yoktu o eski günlerdeki gibi masal anlatmaya. Anlatamadığın için içine dert olduysam affet dedem. Seni asla üzmek istemem biliyorsun.
Gidişinden önce hastane işlerinle ilgilenmek için 1 aya yakın sizde kalışım belki de çocukluktan kalma günlerin anısına tanrının bir lutfu idi. Seninle sohbetlerimizi doyası ettik. Yanında yattım, uzandım. Bana öğütler verdin. Hepsini aklıma yazdım. Sana doyabilmek imkansız olsa da, eğer gideceğini bilseydim tanrıdan isteyeceğim şey belki de bundan fazlası olamazdı. Dedemle dolu 1 ay. Seninle ilgilenmem çok hoşuna gitmiş. Herkese de anlatmışsın benden başka. Söylediler. içime dolarak dinledim. Uğurcan altımı bile temizledi demişsin. Keşke yaşasaydın da en kolay işim o olsaydı be dedem. Biliyor musun, beni de mutlu eden şey benden utanmaman olmuştu. Yüzünde torununun seni sevdiğini anladığın ifaden zaten bana en büyük hediyendi. Diğer büyük hediyen de bakımın için özellikle beni istemen. Ne anneannem, ne kızların. ille de Uğurcan. Uğur denen adımı bir sen Uğurcan olarak dillendirdin. "can" demenin sebebini anlatmışsın herkese. Ben zaten beni neden Uğurcan olarak çağırdığını biliyordum dedem. Sen de sana neden "dede" değil de "dedem" dediğimi anladın mı hiç?
Hastanede naaşını ilk ben gördüm. Sanki uyuyordun. Teneşirde yıkarken seni, sanki "burnuma su kaçırdın torunum" diyerek uyanacakmışsın gibi geldi hep. Sanki tüm olanlar bir kabustan ibaretti. Evin önünde helal ederken sana hakkımızı, o kör olası tabutun içinde sıkılıyormuşsun gibi geldi. Peki ya sen de helal ettin mi hakkını dedem? Sen de helal ettin mi? Musalla taşında gözüm tabutta, bir şekilde içinden çıkmanı bekledim hep. Sanki içinden çıksan hiç şaşırmayacağım bir şeymiş ve oyun yapıyormuşuz gibi boynuna sarılışımı hayal ettim. Ama kalkmadın. En kötüsü ise seni mezara gömmekti. Sanırım öldüğünü ilk o zaman anladım. Doktorun ölüm açıklaması, morgda seni öpüşüm, gasilhanede seni yıkayışımız, kılınan cenaze namazın sanki bir oyundu. Ölümünü ilk o an anladım. iyi günlerinde güle güle söylediğin vasiyetindeki gibi gömdük seni. Özgür eniştem verdi seni Alper ile bana. Alper iri yarı olduğundan ağır olur diye baş tarafını ona tutturmak istemiştin. Burada bile bana kıyamamışsın. Yüzünü son bir kez gördükten sonra uyuyor gibi, sanki birazdan uyanacak gibi duran bedenini indirdik toprağa. Sonra yine ilk küreği ben attım. Üstüne toprak atarken bir daha masal okuyamayacağını, bir daha göğsüne yatamayacağımı, bir daha seni göremeyeceğimi düşündüm hep. Sonra gözyaşlarımdan hiçbir şey göremez oldum.
Gidişinin ertesi günü mezarına ilk gelen de bendim. Toprağını temizledim. Etrafını taşlarla ördüm. içimi döktüm sana. Beni duydun mu?
Hiç yapmadığın şekilde son zamanlarda benim evliliğimi görmek gibi bir şey dert olmuştu sana. Bu haline hiç alışamamıştım. Ama bir gün öyle biri olursa ve böyle bir şeye karar verirsem, ilk mezarına getireceğim dedem sana Uğurcan sözü!
Canım dedem. Rahat uyu olmaz mı? Kızların, torunların ve anneannem önce Allah'a sonra bana emanet. Daha birkaç aylıkken dedelerini tanıyamadan kaybeden 2 torunun, yani senin söyleminle Karanfil ve Kar Çiçeği de bana emanet. Senin gibi birini tanıyamadıkları için çok şanssızlar. Umarım seninle kaybettikleri seni bende bulurlar. Bunun için uğraşacağım dedem. Sık sık ziyaretine de geleceğim. Rahat uyu dedem. Rahat uyu.
Uğur Yaman
28.09.2010
01:23
- 15 eylül 2010'da vefat eden Veli Ünlü'nün anısına-
Yaşarken servetin gibi ölürken mirasın da dürüstlük oldu. Arkandan herkes ne kadar iyi bir "Adam" olduğunu söyledi durdu. Peki ya hangisi seni benim kadar yaşatmıştı içinde? Hangisi başkalarına daralttığı içinden biraz daha yer açabilmek için uğraşmıştı sana?
Ben küçük bir çocukken iple çekerdim hafta sonlarını. Dedem beni gezmeye götürecek diye beklerdim sabırsız bir sabırla. Samatya'ya giderdik hep. Samatya sen'din benim için. O koca Samatya bana aldığın mısırdan ibaretti sanki. Sonrasında yedirdiğin kağıt helvalardı o sahil ve o çocuk sesleriyle kalabalıklaşmış mutlu günlerim. 50'li yaşlardaki insanların çok yaşlı sayıldığı dönemlerdi. Hep bir gün benden çok uzaklara gitmenden korkardım. Sahil boyunca yorsam da seni, dinlene dinlene yürümeye devam ederdin torunun üzülmesin diye.
Hiç şikayet etmedin. Birçok kere korkuttun bizi. 10 sene diyaliz, 2 kalp krizi, 2 kere kesilen ayak parmağın ve çektiğin türlü işkenceler. Bir kere bile ah demedin bir eyvah dedirtmemek için. Hayatında bir kere bile herhangi birine kızdığın, kalbini kırdığın görülmemiş. Kimseden duyamadım buna dair bir şey. Ne gariptir ki senin canını yakanlar, hakkını yiyenler anlattı en çok nasıl dürüst bir adam olduğunu ve kimsenin kalbini dahi kırmadığını.
Gidişine alışamadım. Küçükken seninle yatmayı severdim en çok. Uykunu dar edip sabaha kadar masallar anlattırırdım sana. 20 sene evvel uydurduğun türlü saçma masallar hala aynı saçmalıklarıyla aklımda. Ama şimdi saçma görünen o masallarınla sevdim seni. Bana ayırdığın vaktinle, çocukla çocuk, büyükle büyük olmanla sevdim. Gidişine yakın yine masallar anlatmanı istedim senden. Oysa takatin yoktu o eski günlerdeki gibi masal anlatmaya. Anlatamadığın için içine dert olduysam affet dedem. Seni asla üzmek istemem biliyorsun.
Gidişinden önce hastane işlerinle ilgilenmek için 1 aya yakın sizde kalışım belki de çocukluktan kalma günlerin anısına tanrının bir lutfu idi. Seninle sohbetlerimizi doyası ettik. Yanında yattım, uzandım. Bana öğütler verdin. Hepsini aklıma yazdım. Sana doyabilmek imkansız olsa da, eğer gideceğini bilseydim tanrıdan isteyeceğim şey belki de bundan fazlası olamazdı. Dedemle dolu 1 ay. Seninle ilgilenmem çok hoşuna gitmiş. Herkese de anlatmışsın benden başka. Söylediler. içime dolarak dinledim. Uğurcan altımı bile temizledi demişsin. Keşke yaşasaydın da en kolay işim o olsaydı be dedem. Biliyor musun, beni de mutlu eden şey benden utanmaman olmuştu. Yüzünde torununun seni sevdiğini anladığın ifaden zaten bana en büyük hediyendi. Diğer büyük hediyen de bakımın için özellikle beni istemen. Ne anneannem, ne kızların. ille de Uğurcan. Uğur denen adımı bir sen Uğurcan olarak dillendirdin. "can" demenin sebebini anlatmışsın herkese. Ben zaten beni neden Uğurcan olarak çağırdığını biliyordum dedem. Sen de sana neden "dede" değil de "dedem" dediğimi anladın mı hiç?
Hastanede naaşını ilk ben gördüm. Sanki uyuyordun. Teneşirde yıkarken seni, sanki "burnuma su kaçırdın torunum" diyerek uyanacakmışsın gibi geldi hep. Sanki tüm olanlar bir kabustan ibaretti. Evin önünde helal ederken sana hakkımızı, o kör olası tabutun içinde sıkılıyormuşsun gibi geldi. Peki ya sen de helal ettin mi hakkını dedem? Sen de helal ettin mi? Musalla taşında gözüm tabutta, bir şekilde içinden çıkmanı bekledim hep. Sanki içinden çıksan hiç şaşırmayacağım bir şeymiş ve oyun yapıyormuşuz gibi boynuna sarılışımı hayal ettim. Ama kalkmadın. En kötüsü ise seni mezara gömmekti. Sanırım öldüğünü ilk o zaman anladım. Doktorun ölüm açıklaması, morgda seni öpüşüm, gasilhanede seni yıkayışımız, kılınan cenaze namazın sanki bir oyundu. Ölümünü ilk o an anladım. iyi günlerinde güle güle söylediğin vasiyetindeki gibi gömdük seni. Özgür eniştem verdi seni Alper ile bana. Alper iri yarı olduğundan ağır olur diye baş tarafını ona tutturmak istemiştin. Burada bile bana kıyamamışsın. Yüzünü son bir kez gördükten sonra uyuyor gibi, sanki birazdan uyanacak gibi duran bedenini indirdik toprağa. Sonra yine ilk küreği ben attım. Üstüne toprak atarken bir daha masal okuyamayacağını, bir daha göğsüne yatamayacağımı, bir daha seni göremeyeceğimi düşündüm hep. Sonra gözyaşlarımdan hiçbir şey göremez oldum.
Gidişinin ertesi günü mezarına ilk gelen de bendim. Toprağını temizledim. Etrafını taşlarla ördüm. içimi döktüm sana. Beni duydun mu?
Hiç yapmadığın şekilde son zamanlarda benim evliliğimi görmek gibi bir şey dert olmuştu sana. Bu haline hiç alışamamıştım. Ama bir gün öyle biri olursa ve böyle bir şeye karar verirsem, ilk mezarına getireceğim dedem sana Uğurcan sözü!
Canım dedem. Rahat uyu olmaz mı? Kızların, torunların ve anneannem önce Allah'a sonra bana emanet. Daha birkaç aylıkken dedelerini tanıyamadan kaybeden 2 torunun, yani senin söyleminle Karanfil ve Kar Çiçeği de bana emanet. Senin gibi birini tanıyamadıkları için çok şanssızlar. Umarım seninle kaybettikleri seni bende bulurlar. Bunun için uğraşacağım dedem. Sık sık ziyaretine de geleceğim. Rahat uyu dedem. Rahat uyu.
Uğur Yaman
28.09.2010
01:23
- 15 eylül 2010'da vefat eden Veli Ünlü'nün anısına-
ben daha önce hiç bir yakınımı kaybetmemiştim. senden önce. sen gitmeden önce. bu tecrübeyi bana sen yaşatmamalıydın. öyle beklenmedik bir anda, öyle beklenmedik bir şekilde veda ettin ki bize; kimse ne olduğunu bile anlayamadı. tam 4 gün öncesine kadar sapasağlamdın. kalp krizi. kahretsin. seni de mi bulacaktı o lanet? senin de mi sebebin o olacaktı? pat diye geldi, seni aldı, ve gitti. ama gitmek için bu kadar acele etmene ne gerek vardı?
hep acısız bir ölüm istiyormuşsun dedecim. allah dualarını kabul etmiş, bak. kimseye hiçbir şey çektirmeden gittin. ama erken oldu. çok erken oldu.
ben daha çok küçüğüm. anlam veremiyorum. hepsi kötü bir şakaymış gibi geliyor. bir anlık unutuyorum seni, sonra aklıma yüzün geliyor, beynimden vurulmuşa dönüyorum. her şey en başa dönüyor, ne olduğunu hatırlamaya çalışıyorum. pazartesi gecesi saat 22.07'de ölüm haberin geldi, hastaneye gittim, sonra evine gittik sonrası... sonrası koca bir boşluk işte. ve seni her hatırladığımda o sessiz, karanlık, ürkütücü boşluğa tekrar tekrar düşecek miyim? sesini bir daha duyamayacak mıyım? anılarını dinleyemeyecek miyim? ellerini öpemeyecek miyim? insana en çok bunların farkında olmak koymuyor mu zaten? neden gittin neden! o kadar dua etmiştim ben allah'ım onun değil benim canımı al diye. ama allah kabul etmedi dualarımı, aldı seni bizden. ne yapalım ki artık. elimizde olan tek şey ağlamak, ağlamak, ağlamak.
en çok yaseminle kavga ederdin ya, o ne kadar ağladı, üzüldü arkandan biliyor musun? kız saatlerce kendine gelemedi. hele dayılarım. onları hiç ama hiç öyle görmemiştim. annem, teyzemler, anneannem. hepimiz perişan olduk. ne yapacağımızı şaşırdık. sadece senin hep çok iyi bir insan olduğundan bahsediyor herkes. ve senin için yapabileceklerinin en iyisini yapmaya çalışıyorlar. hep dua ediyorlar ruhun için.
hep derler ya, hepimiz göçüp gideceğiz buradan, diye. evet, çok doğru. ama bu acı da çok gerçek. sensizliğe nasıl alışacağız, bilmiyorum. tek bildiğim şey, seni canımdan çok seviyorum, ve çok özleyeceğim. bir gün buluşmak dileğiyle, mekanın cennet olsun, nurlar içinde yat.
cnSun.
hep acısız bir ölüm istiyormuşsun dedecim. allah dualarını kabul etmiş, bak. kimseye hiçbir şey çektirmeden gittin. ama erken oldu. çok erken oldu.
ben daha çok küçüğüm. anlam veremiyorum. hepsi kötü bir şakaymış gibi geliyor. bir anlık unutuyorum seni, sonra aklıma yüzün geliyor, beynimden vurulmuşa dönüyorum. her şey en başa dönüyor, ne olduğunu hatırlamaya çalışıyorum. pazartesi gecesi saat 22.07'de ölüm haberin geldi, hastaneye gittim, sonra evine gittik sonrası... sonrası koca bir boşluk işte. ve seni her hatırladığımda o sessiz, karanlık, ürkütücü boşluğa tekrar tekrar düşecek miyim? sesini bir daha duyamayacak mıyım? anılarını dinleyemeyecek miyim? ellerini öpemeyecek miyim? insana en çok bunların farkında olmak koymuyor mu zaten? neden gittin neden! o kadar dua etmiştim ben allah'ım onun değil benim canımı al diye. ama allah kabul etmedi dualarımı, aldı seni bizden. ne yapalım ki artık. elimizde olan tek şey ağlamak, ağlamak, ağlamak.
en çok yaseminle kavga ederdin ya, o ne kadar ağladı, üzüldü arkandan biliyor musun? kız saatlerce kendine gelemedi. hele dayılarım. onları hiç ama hiç öyle görmemiştim. annem, teyzemler, anneannem. hepimiz perişan olduk. ne yapacağımızı şaşırdık. sadece senin hep çok iyi bir insan olduğundan bahsediyor herkes. ve senin için yapabileceklerinin en iyisini yapmaya çalışıyorlar. hep dua ediyorlar ruhun için.
hep derler ya, hepimiz göçüp gideceğiz buradan, diye. evet, çok doğru. ama bu acı da çok gerçek. sensizliğe nasıl alışacağız, bilmiyorum. tek bildiğim şey, seni canımdan çok seviyorum, ve çok özleyeceğim. bir gün buluşmak dileğiyle, mekanın cennet olsun, nurlar içinde yat.
cnSun.
erkenden gitmeseydin hayat bana daha kolay olacaktı, eminim. ama bi yandan da iyiki gittin, hayat sana çok zor olacaktı; yaprakların dökülecekti, yaşarken -defalarca- ölecektin...
dede..
ne kadar özlemişim bu hitabı. küçüktüm ki.. bize gelişlerinizde çok rahatsız oluyordum ne salakça ne cahilce birşey bu. sen her sabah, ben okula giderken cebime para koyar tekrar yatardın sıcacık yatağına. bende öylesine bir teşekkür eder, öpücüğümden mahrum, bırakırdım seni öylece.. vefatında anladım geç kalmış, telafisi asla mümkün olmayacak olan bütün duyguları.. seni o an özledim.. yerde yatıyordun ya hani beyazlar içinde.. boyun korkunç derecede uzundu ya hani .. işte o an senin ayakta olman gerektiğini, böyle büyük ulu bir adamın hayatından vazgeçebilecek olmasına imkan verildiğini anlamış değildim. seni o yerde yatarken gördüğüm ilk an özledim dede.. masmavi gözlerinin son ışıltısıyla bakarken boşluğa, seninle göz göze gelebilmek için son kez, geçtim gözlerinin önüne ama olmadı gelemedim.. baktığın yer her nereyse yoktum ben orada.. senin üzerine kuramadığım cümleler hep içimde kaydoluyor ruhumun biryerlerine. gelicem yanına ve o muhtaçlıkla sana söyleyemediğim kelimelerimi bir bir dökücem önüne..
dede.. seni seviyorum
ne kadar özlemişim bu hitabı. küçüktüm ki.. bize gelişlerinizde çok rahatsız oluyordum ne salakça ne cahilce birşey bu. sen her sabah, ben okula giderken cebime para koyar tekrar yatardın sıcacık yatağına. bende öylesine bir teşekkür eder, öpücüğümden mahrum, bırakırdım seni öylece.. vefatında anladım geç kalmış, telafisi asla mümkün olmayacak olan bütün duyguları.. seni o an özledim.. yerde yatıyordun ya hani beyazlar içinde.. boyun korkunç derecede uzundu ya hani .. işte o an senin ayakta olman gerektiğini, böyle büyük ulu bir adamın hayatından vazgeçebilecek olmasına imkan verildiğini anlamış değildim. seni o yerde yatarken gördüğüm ilk an özledim dede.. masmavi gözlerinin son ışıltısıyla bakarken boşluğa, seninle göz göze gelebilmek için son kez, geçtim gözlerinin önüne ama olmadı gelemedim.. baktığın yer her nereyse yoktum ben orada.. senin üzerine kuramadığım cümleler hep içimde kaydoluyor ruhumun biryerlerine. gelicem yanına ve o muhtaçlıkla sana söyleyemediğim kelimelerimi bir bir dökücem önüne..
dede.. seni seviyorum
okumayın dedeler.
dede haşlığım bitti, maaaşını almışsındır. azıcık insan ol da para gönder bana. ne cimri herifsin la sen!
(bkz: göte pamuk)
hiç görmediğim dedeme,
kendimi bildiğimden bu yana hakkında hep güzel sözler duydum dedem, annem seni hep yaşar nuri öztürk'e benzetir; hep onun kadar aydın bir din alimi olduğunu söyler. aynı zamanda 10 evladının 10'unu da ayrı ayrı düşünen bir baba olduğunu, bir nüfus memuru maaşıyla nasıl ailesini mükemmel bir şekilde geçindirdiğini, ne kadar asil ve vakur bir insan olduğunu ballandıra ballandıra anlatır bize her fırsatta. arada sırada annemin arkandan döktüğü göz yaşlarından ve ruhuna okuduğu yasinlerden payımı da alır ve hüzünlenirim. dili tatlı, entarisi cafcaflı dedem, huzur içinde yat e mi.
hiç görmediğin torunun.
kendimi bildiğimden bu yana hakkında hep güzel sözler duydum dedem, annem seni hep yaşar nuri öztürk'e benzetir; hep onun kadar aydın bir din alimi olduğunu söyler. aynı zamanda 10 evladının 10'unu da ayrı ayrı düşünen bir baba olduğunu, bir nüfus memuru maaşıyla nasıl ailesini mükemmel bir şekilde geçindirdiğini, ne kadar asil ve vakur bir insan olduğunu ballandıra ballandıra anlatır bize her fırsatta. arada sırada annemin arkandan döktüğü göz yaşlarından ve ruhuna okuduğu yasinlerden payımı da alır ve hüzünlenirim. dili tatlı, entarisi cafcaflı dedem, huzur içinde yat e mi.
hiç görmediğin torunun.
sanırım şu saatlerde yoğun bakımda yaşamak ile ölmek arasında bir savaş vermektesin. ne diyeyim dede, sağlığında babama, anneme, amcalarıma, halalarıma ettiğin eziyetler aklımdayken, geçmişte yaptıkların yüzünden, benim bir zamanlar safça sevdiğim adamın ailesi tarafından eziklenmiş, utandırılmışken ne diyeyim?? ve yine her şeye rağmen, en son komaya girdiğinde, kendine düşman etmeye çalıştığın çocuklarına rağmen babamın senden vazgeçmemesi...
yanında bir tek biz vardık ve biz seni yaşama döndürdük değil mi dede?
her fırsatta 'dede'sin diye seni görmeye halini hatrını sormaya gelen bir tek bizdik değil mi???
en son gördüğümde son görüşüm olduğunu biliyordum. herkesi geçtim, bana kattığın acılara rağmen içim cız etti.
bir ömür böyle geçti işte, değdi mi be dede?? o hırsların için bu çekilen acılara değdi mi??
yanında bir tek biz vardık ve biz seni yaşama döndürdük değil mi dede?
her fırsatta 'dede'sin diye seni görmeye halini hatrını sormaya gelen bir tek bizdik değil mi???
en son gördüğümde son görüşüm olduğunu biliyordum. herkesi geçtim, bana kattığın acılara rağmen içim cız etti.
bir ömür böyle geçti işte, değdi mi be dede?? o hırsların için bu çekilen acılara değdi mi??
anılarını dinleyecek o kadar çok zamanım vardı ki dedeciğim...
birbirimizi yiyeceğimiz, gülüşeceğimiz,, yemek yapmak, fıkralar anlatmak, torunlara takılmak, bahçede uğraşmak için o kadar zamanımız vardı ki... nefesim kesildi biliyor musun senin öldü haberini duyduğumda, yutkunamadığım en acı haberim sendin... babaannemin yanına gidemiyorum, senin o koltuğunu boş görmeye dayanamıyorum, 'canım yavrum gelmiş' diyişine öyle ihtiyacım var ki... çiçekler tuttu dedeciğim mezarına diktiğimiz, babam çok da güzel bir mezar yaptırdı sana, dedem görseydi buna çok kızardı dedim ama dinlemedi, sana hayattayken yapamadıklarını bu şekilde yapmaya çalışıyor sanırım, besmele çekmeyi beceremeyen babam, yasini hatim etti, gidişin bizi olup olmadığı arasında ikilemde kaldığımız herşeye kuvvetle bağladı, sanırım teselliyi bunda buluyoruz... mezuniyetime çok az zaman kaldı, hani balomda kavalyem olacaktın... gitmesem diyorum şimdi, kiminle valsedeceğim... öyle cok zırvaladım ki senden sonra kağıtlara, beceremediğimi kabullenememeyi bile henüz kabullendim.
yüzümde bir gülücük olarak kalmanı çok isterdim ama hala göz yaşımsın dedeciğim... seni her dakika çok özlüyorum...
birbirimizi yiyeceğimiz, gülüşeceğimiz,, yemek yapmak, fıkralar anlatmak, torunlara takılmak, bahçede uğraşmak için o kadar zamanımız vardı ki... nefesim kesildi biliyor musun senin öldü haberini duyduğumda, yutkunamadığım en acı haberim sendin... babaannemin yanına gidemiyorum, senin o koltuğunu boş görmeye dayanamıyorum, 'canım yavrum gelmiş' diyişine öyle ihtiyacım var ki... çiçekler tuttu dedeciğim mezarına diktiğimiz, babam çok da güzel bir mezar yaptırdı sana, dedem görseydi buna çok kızardı dedim ama dinlemedi, sana hayattayken yapamadıklarını bu şekilde yapmaya çalışıyor sanırım, besmele çekmeyi beceremeyen babam, yasini hatim etti, gidişin bizi olup olmadığı arasında ikilemde kaldığımız herşeye kuvvetle bağladı, sanırım teselliyi bunda buluyoruz... mezuniyetime çok az zaman kaldı, hani balomda kavalyem olacaktın... gitmesem diyorum şimdi, kiminle valsedeceğim... öyle cok zırvaladım ki senden sonra kağıtlara, beceremediğimi kabullenememeyi bile henüz kabullendim.
yüzümde bir gülücük olarak kalmanı çok isterdim ama hala göz yaşımsın dedeciğim... seni her dakika çok özlüyorum...
Yoktun. Hiç olmadın, hiç sana dede diyemedim, ne ellerimden tutup luna parka götürdün beni, ne bakkal dan bana cips aldın. Babamı da adam gibi yetiştirmediğin belli ki o da beni dişçi den başka bir yere götürmedi.
yoktun. Anlıyorum belki seninde deden yoktu, sen de benim gibiydin. Suçlamıyorum yalnış anlama, ama olmalıydın. Kar yağdığında seninle kar topu oynamak isterdim mesela. yada beni bir yerlere götürürdün, bana birşeyler alırdın. ne bileyim.. ve ben bilmeliydim benim bir dedem var ve beni seviyor demeliydim. diyemedim.
Yoktun. Ben dedesiz büyüdüm dede. ben beni annemden, beni babamdam koruyacak bir varlıktan yoksun büyüdüm. Horlandım, ayıplandım, yoklandım ve yok sayıldım. Olsaydın kimse beni yok sayamazdı. Kalın bir zırh gibi sarardın beni. Kimse sokulamazdı yanıma ve kimse zarar veremezdi çocuk benliğime.
Yoktun.. Etrafımdaki çocukların da dedesi olmasaydı belki affederdim seni. Onlarda benim gibi tatillerinde dedelerinin yanına gitmeselerdi, ya da onlarda benim gibi yazlıkta ki dedelerinle beraber yüzmeselerdi serin denizlerde, yada ellerinden tutup luna parka gittiklerini görmeseydim, bana bak bu oyuncağımı dedem aldı demeselerdi, ben babamdan çoğu gün bir simit parası bile alamazken, onlar bana dedelerinin verdiği ekstra harçlıklarını özendirerek göstermeselerdi, pazartesi günleri ben dün bütün gün dedemleydim, her yere gittik. Şöyle eğlendik, böyle eğlendik demeselerdi belki affederdim...
Yoktun..
Affetmiyorum seni. Beni tanımadan öldüğün için, Benimle hiç tatil geçirmediğin için..
Affetmiyorum seni, bana cips almadığın için. Beni bakkala götürmediğin için
Affetmiyorum seni, ellerimden tutmadığın için..
Affetmiyorum seni, bana harçlık vermediğin için..
Affetmiyorum seni, beni korumadığın için, kendine iyi bakmadığın için, beni görmediğin için... Görmeye yetecek kadar yaşayamadığın için... içimden seni affetmek gelmiyor...
Yinede rahat uyu... Toprağın bol olsun... Bende seni görmedim, lanet olsun..
edit: imla
yoktun. Anlıyorum belki seninde deden yoktu, sen de benim gibiydin. Suçlamıyorum yalnış anlama, ama olmalıydın. Kar yağdığında seninle kar topu oynamak isterdim mesela. yada beni bir yerlere götürürdün, bana birşeyler alırdın. ne bileyim.. ve ben bilmeliydim benim bir dedem var ve beni seviyor demeliydim. diyemedim.
Yoktun. Ben dedesiz büyüdüm dede. ben beni annemden, beni babamdam koruyacak bir varlıktan yoksun büyüdüm. Horlandım, ayıplandım, yoklandım ve yok sayıldım. Olsaydın kimse beni yok sayamazdı. Kalın bir zırh gibi sarardın beni. Kimse sokulamazdı yanıma ve kimse zarar veremezdi çocuk benliğime.
Yoktun.. Etrafımdaki çocukların da dedesi olmasaydı belki affederdim seni. Onlarda benim gibi tatillerinde dedelerinin yanına gitmeselerdi, ya da onlarda benim gibi yazlıkta ki dedelerinle beraber yüzmeselerdi serin denizlerde, yada ellerinden tutup luna parka gittiklerini görmeseydim, bana bak bu oyuncağımı dedem aldı demeselerdi, ben babamdan çoğu gün bir simit parası bile alamazken, onlar bana dedelerinin verdiği ekstra harçlıklarını özendirerek göstermeselerdi, pazartesi günleri ben dün bütün gün dedemleydim, her yere gittik. Şöyle eğlendik, böyle eğlendik demeselerdi belki affederdim...
Yoktun..
Affetmiyorum seni. Beni tanımadan öldüğün için, Benimle hiç tatil geçirmediğin için..
Affetmiyorum seni, bana cips almadığın için. Beni bakkala götürmediğin için
Affetmiyorum seni, ellerimden tutmadığın için..
Affetmiyorum seni, bana harçlık vermediğin için..
Affetmiyorum seni, beni korumadığın için, kendine iyi bakmadığın için, beni görmediğin için... Görmeye yetecek kadar yaşayamadığın için... içimden seni affetmek gelmiyor...
Yinede rahat uyu... Toprağın bol olsun... Bende seni görmedim, lanet olsun..
edit: imla
bi ara oturup the x files'ı bitirelim, son sezonda yanımda ol hoju. özledim seni ayrıca, görüştüğümüzde uzak duruyorsam sana bil ki toyluğumdandır.
Keşke daha çok tanıyabilseydim seni... Sadece dört yılımız geçti beraberce... Ama unuttuğumu sanma seni! Unutmadım ve asla unutmayacağım. Bana o sevgi dolu bakışını, beni kucağına alışını ve bana sarılışını... Asla unutmayacağım!
beni tıraş ederken her seferinde kulağımı kestiğin için sana hala çok hınçlıyım..
ben de yanına şeker'le geleceğim
(bkz: okumayın dedeler)
keşke daha çok birlikte zaman geçirseydik senle... çabuk ayrıldın bizden. seni hiç unutmadım hergün kapından geçerken sen aklıma geliyosun. gülüşün aklıma geliyor. senden sonra kapanan o eve giremedim. kokun hala içerdeydi. benden tek bir şey istiyodum oda okul çıkışı sana uğrayıp halini hatrını sormamdı. sana uğramamadığım günlerin pişmanlığı çıkmıyor içimden. seni çok seviyorum dedem...
seni çok özledim dede. sarı kızım deyip dizlerine oturturdun. ay çekirdeği yemeyi çok severdim o zamanlar ama bir türlü ayıklamayı beceremezdim. saatlerce bıkmadan ayıklar bana yedirirdin. hiç kalkmak istemezdim dizlerinden. bir de mis gibi kokardın, dede kokusu derdim. birgün upuzun yatıyordun yatakta... oysa ki sen hiç ayaklarını uzatıp yatmazdın başlarının yanında, saygısızlık olmasın diye. elini uzattın bana, tuttum. son sıcak dokunuşundu. sonra buz gibi oldu ellerin.
sana bir sürü şey yazmak isterdim ama özledim dede ya...
sana bir sürü şey yazmak isterdim ama özledim dede ya...
dedecim..
şuan evinin sıcak yatağı yerine..
çamlıca alman hastanesinin yoğun bakım servisinin soğuk odasındasın..
kravatın, gömleğin, ceketin, atatürk rozetin yerine; türlü türlü kablolar var bedeninde..
dün gece yürüyerek çıkarttık seni bu evden..
elini öptüm, yanaklarını öptüm.. hoşçakal dedecim dedim..
iyi ol.. sen bize lazımsın..
bu aile sensiz dökülür, dağalır, parçalanır..
sabah 5 ten beri haber bekliyorum senden..
iyi haberini duymak istiyorum..
annem, dayım, ananem, eniştem.. herkes yanında..
neşe dolu sana.. hayat dolu sana..
yakışmıyor be sessizlik dede..
uyan..
şaka yap gene..
muzurluk yap filiz teyzeye..
yemek yemiyoruz diye sinirlen bize..
olur olmadık sebeplerden ananeme bağır gene..
koluma gir..
yürüyelim gene dede..
şuan evinin sıcak yatağı yerine..
çamlıca alman hastanesinin yoğun bakım servisinin soğuk odasındasın..
kravatın, gömleğin, ceketin, atatürk rozetin yerine; türlü türlü kablolar var bedeninde..
dün gece yürüyerek çıkarttık seni bu evden..
elini öptüm, yanaklarını öptüm.. hoşçakal dedecim dedim..
iyi ol.. sen bize lazımsın..
bu aile sensiz dökülür, dağalır, parçalanır..
sabah 5 ten beri haber bekliyorum senden..
iyi haberini duymak istiyorum..
annem, dayım, ananem, eniştem.. herkes yanında..
neşe dolu sana.. hayat dolu sana..
yakışmıyor be sessizlik dede..
uyan..
şaka yap gene..
muzurluk yap filiz teyzeye..
yemek yemiyoruz diye sinirlen bize..
olur olmadık sebeplerden ananeme bağır gene..
koluma gir..
yürüyelim gene dede..
arka bahçeye çıkıp yağmur sularını bidonlara dolduralım dede..
beşiktaş yenilince sayıp sövelim dede..
annenin çiçekleri açtığında birlikte koklayalım dede..
tabağımdaki köftelere sen sarkmadan ben sana vereyim dede..
sen ağla.. ben de ağlayayım dedem..
beşiktaş yenilince sayıp sövelim dede..
annenin çiçekleri açtığında birlikte koklayalım dede..
tabağımdaki köftelere sen sarkmadan ben sana vereyim dede..
sen ağla.. ben de ağlayayım dedem..
cocukluğumdan kalan bir kaç anı ve gidişinin üstünden geçen 23 yılda gördüğüm bir iki rüyadan ibaretsin. benim doğumumla kız evlada olan hasretin kesilmiş öyle anlattılar bana hep. yollarda gördüğün kız çocuklarını severken benimde sizin gibi bir torunum var derken o erken gidişin hiçte inandırıcı gelmedi. babasını erken kaybetmiş bir baba ve onun ürperten korkularıyla baş başa bıraktın beni. elim avcunun içinde büyüyemeden bıraktın beni. aynı kanı taşıdığım ama varlıklarını hissedemediğim amcalarla, kuzenlerle bıraktın beni. en önemlisi hayranlık duyduğum ama asla sımsıkı sarılamadığım, asla buruşmuş ellerini göremediğim, mezarına gitmekten hep çekindiğim, dinleyecek çok nasihat varken hiç birini duyamadan
göçüp gittin. halbu ki daha o kadar çok boşluk vardı ki doldurulmamış seninle. çok erken gittin. büyüdükçe seni özlüyorum. seni daha çok merak ediyorum. sana olan sevgim daha da artıyor. bu özlem hiç bitmeyecek.
o yüzden arada bir gelmelisin rüyalarıma, bana destek olmalısın, akıl vermelisin. sensiz büyüyen çocukluğum son bulmalı. içimde ki boşluklara bir mum yakıp aydınlatmalısın beni dedecim. daha 3 yaşındaydım daha varlığını tanımlamaya çalışırken sen bana gidişini bıraktın. anlamadım hep nerde diye sordum. seni kara topraga emanet edip eve geldiklerinde dedem nerde diye sordum. o gün bugundür hep o erken gidişi sorguluyorum. canımın en derinlerinde ilk aşkımı anlatamadan, kepimi havaya seninle fırlatamadan, ilk okula gittiğim gün elimden tutamadan hep içimdesin. seni cok ama cok özlüyorum. 77 yaşın kutlu olsun. iyiki varsın. sen benim en masum kahramanımsın. hepte öyle olacaksın.
göçüp gittin. halbu ki daha o kadar çok boşluk vardı ki doldurulmamış seninle. çok erken gittin. büyüdükçe seni özlüyorum. seni daha çok merak ediyorum. sana olan sevgim daha da artıyor. bu özlem hiç bitmeyecek.
o yüzden arada bir gelmelisin rüyalarıma, bana destek olmalısın, akıl vermelisin. sensiz büyüyen çocukluğum son bulmalı. içimde ki boşluklara bir mum yakıp aydınlatmalısın beni dedecim. daha 3 yaşındaydım daha varlığını tanımlamaya çalışırken sen bana gidişini bıraktın. anlamadım hep nerde diye sordum. seni kara topraga emanet edip eve geldiklerinde dedem nerde diye sordum. o gün bugundür hep o erken gidişi sorguluyorum. canımın en derinlerinde ilk aşkımı anlatamadan, kepimi havaya seninle fırlatamadan, ilk okula gittiğim gün elimden tutamadan hep içimdesin. seni cok ama cok özlüyorum. 77 yaşın kutlu olsun. iyiki varsın. sen benim en masum kahramanımsın. hepte öyle olacaksın.
keşke seni görseydim, hatırlasaydım. güzel insna toprağın bol olsun.
Bizi yakınlaştırdığı 17 ağustos depremine teşekkür ettiğim insan.Hepdeli kız derdin bana.sen gideli bir yıl oldu dedecim.ve ben seni çok özledim...
seni çok özlüyorum be dede.
mekanın cennet olur inşallah.
mekanın cennet olur inşallah.
dedem benim herşeyim onu çok sevorum yaşlı olmasına ragmen hiç alıngan olmaması ve huysuzluk yapmaması ona karşı olan sevgimide daha da çok arttırıyor .
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar