bugün

--spoiler--
Düşünebiliyor musunuz, Kurban Bayramı nedeniyle sokaklarda hayvan boğazlamak serbest, ilk Meclis binasının önünde bayrak açmak yasak.

Düşünebiliyor musunuz, 29 Ekim kutlamalarını cumhuriyet balolarıyla kutlayan bu toplum süt dökmüş kedi gibi.

Düşünebiliyor musunuz, kırk yıldır kitaplarını su gibi okuduğum, "Fikrimin ince Gülü" nü aradığım Adalet Ağaoğlu meğerse yazar bile değilmiş.

Düşünebiliyor musunuz, on yıldır bu ülkenin altı oyulurken payandalık görevini layıkıyla yerine getirip de ansızın işsiz kalan meslektaşlarım meğer ne kadar onurluymuş(!).

Düşünebiliyor musunuz, Kemalizm diye Mustafa Kemal Atatürk'ü sulandıran bir yığın geri zekalı sivil toplum örgütü bu yöntemin hiç de iyi bir yöntem olmadığını yeni anladı.

Düşünebiliyor musunuz, Atatürk; Sümerbank, Etibank, Beykoz kundura fabrikası, Hıfzısıhha, Numune hastaneleri, üniversiteler, yargı sistemi, ordu ve benzeri bir çok şeyi gerçekleştirmesine rağmen, bugün Mussolini muamelesi görüyor.

Düşünebiliyor musunuz, bedelini Barış Pehlivan, Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Müyesser Yıldız, Sait Çakır, Coşkun Musluk gibi insanların ödediği medya dünyasında birileri çıkıp da "yanlış yaptık" diyebiliyor.

Düşünebiliyor musunuz, basın dünyasından 61 kişiyi (aslı daha çok) hapse atan ülkem dünya sıralamasında bir numaraya yükseliyor.

Düşünebiliyor musunuz, bu ülkenin futbol milli takımı Macaristan gibi dünya sıralamasında sonuncu sıralarda olan bir takımla oynadığı maçtan 3 farklı skorla yenik ayrılıyor ve utanmıyor.

Düşünebiliyor musunuz, hükümet YSK ile ilgili bir yasa tasarısı hazırlıyor ve bunu ana muhalefet partisi kimseye duyurmuyor.

Düşünebiliyor musunuz, yerel yönetimler yasası gündeme geliyor ve kimse kılını bile kıpırdatmıyor.

Düşünebiliyor musunuz, ülke kılık değiştiriyor ve ulusal medya eşi olmadan düğün yapan kızı manşetlerine taşıyor.

Düşünebiliyor musunuz, aynı anda bayrak asmak yasaklanıyor.

Düşünebiliyor musunuz, Başbakan kendi inancı dışında olanlara veryansın ediyor.

Düşünebiliyor musunuz, biri televizyonlarda ötüyor: "Yargıya güvenmek gerek." Yargı en üst sınırdan daktilo yazan bayanı bile mahkum ediyor.

Dünyanın neresinde var böyle bir tablo? Bu Salvador Dali'nin, Picasso'nun gerçeküstü tablolarından bile daha gerçeküstü.

Düşünebiliyor musunuz, ülkemizi ziyaret eden bir yabancı tecavüze uğruyor, derdini anlatamıyor ve gururuna yediremeyip intihar ediyor.

Düşünebiliyor musunuz, herkes köşeyi dönmeye çalışıyor ama köşelerin tutulduğunun farkına bile varamıyor.

Düşünebiliyor musunuz, Aziz Yıldırım tutuklanıyor ve ülke ayağa kalkıyor, ilker Başbuğ tutuklanıyor ve normal karşılanıyor.

Düşünebiliyor musunuz, bu ülkenin yetiştirdiği en büyük sanatsal değerlerden biri yargılanıyor ve üç yüz kişi ancak toplanabiliyor.

Düşünebiliyor musunuz...

Ben artık düşünemiyorum.

Mümtaz idil

Odatv.com
--spoiler--
bu kadarına artık pes bile denmez!
Sinuzitle migrenin birlesmesiyle ben de artık düşünemiyorum.
aslında kimse umursamıyor çünkü artık kimse için savaşmaya değmiyor. ne diye başımı ağrıtayım ki diyorsunuz. haklısınız.

ben artık siklemiyorum; ya siz?
düşünce sınırlarımızın bile ötesine geçen türkiye cumhuriyetine karşı yapılan düşmancıl eylemler sonucu artık bizde düşünemiyoruz.