bugün

dünyanın en sikindirik şeyini hayat memat meselesi haline getirebildiği için bir kez daha gebermesi gereken insandır. kimisi durumun farkında olduğu halde vazgeçemez geberme ritüelinden, allah kurtarsındır.

(bkz: kendimden biliyorum)
(bkz: arkadaş ekolüne sokayım dertliyim sözlük)
göğüsünün yanık kokusunu burnunda hisseden insandır.
fena fillaha ulaşması muhtemel insan.
serdar ortaç'tan "sana değmez", vega'dan "bu sabahların bir anlamı olmalı" dinleyip, evde, işte, toplu taşıma araçlarında kendini durduramadan ağlamak, evde yorganı kafasına çekip ağlamak, ağlamak, ağlamaktır.

o acı zor geçer, geçtiğini sandığınız anda, saçma sapan bir şeyle, yeniden hatırlanır, önce kalbiniz yanar, sonra gözleriniz..
insana verilmis en buyuk armaganin zayif bir hafiza oldugunu kendine hatirlatmasi gereken insandir.

ya unutamasaydik, hep hatirlasaydik?
eski zamanlarda yaşıyor olsaydık direkt ince hastalığa yakalanıp kan tükürecek insandır.
eski türk filmleri ve romanlarından öğrendiğimiz kadarıyla aşk acısını mutlak bir verem hastalığı takip etmektedir.
aşk acısından kimsenin ölmediğini bilmesi gereken insandır. yalniz dangerous liasions diye bi film vardı, orda michelle pfeiffer acısınndan ölüverir. ulen acaba gerçek hayatta da olur mu diye hala korkar dururum.
taaşşuk-ı talat ve fitnat'ı okumuş olması muhtemel insandır. ne oluyordu, talat bir anda düşüp ölüveriyordu sevdiceğinin acısından.
vurmak sevaptır.
aşk acısından başka acı tadmamış şanslı insandır.
(bkz: nirvanaya ulaşmak)
az sonra gebercek olan insandır. ulan insan aşk aşk derken kendine kıyar mı boş yere. yazıktır günahtır.
o an üzerinden tren geçse , yine de pek etkilenmeyecek insandır. gönül yarası başkadır , beden yarasına benzemez.
yalnızca gebermek üzere olduğunu sanan insandır.
aşk acısından gebereceğini düşünen genç aşık. hiç bir şey olmaz bir kaç gün ah, of, pof çeker, sigaralar arka arkaya yakılır, kafasının içinde yalnız o vardır dalgındır, söylenenleri algılayamaz bu durum bir hafta sonra düzelmeye başlar.
aşırı tutkunun kurbanı olan saf aşıktır.
bana sabır diyor doktor, bilmiyor ki şeker isteyen nefsi
(bkz: sadi sirazi - gülistan)
kendi kendini bir hiç uğruna bitiren insan.
yalnız olmadığını düşünerek acılarını hafifletmeye çalışan insandır.
hayattaki bütün kötü şeylerin kendisini bulduğuna inanan insandır. kafasını kaldırıp etrafına bakmaz, evden çıkmaz, tembellik miskinlik bütün hayatını etkisi altına almıştır. yazdıklarımı bi okudumda benim lan bu.

edit: imla
sevişmeden önce sevgilinin acı biber yemesinden kaynaklanan durumdur.
dudakların yanmasına rağmen öpüşmek zorunda kalmak en cı duygulardan birisi olsa gerek.
suyunu içip, ekmeğini yediği sürece gebermeyecek insandır.
korkmasın..
insana pazar yerinde annesini kaybetmiş çocuk hissi veren duygu.

çok kötü acır. hani bir tırnağınızı sehpanın kenarına çarparsınız da yerde kıvranırsınız ya ondan daha çok acır. çaresi de yoktur. akılda sürekli sorular döner.

neden sorusu ile başlar acı. cevabı da bulunamaz ki bir türlü. en sonunda aldığınız nefesler ciğerinizi acıtmaya başlar. kendinizi uykuya verirsiniz, bu sefer kabuslar başlar. hıçkırıklara boğularak ağlarsınız rüyalarınızda. o kadar etkili ağlarsınız ki rüyanızda, sabah aynaya baktığınızda bir çift kızarmış göz günaydın der size. kahvaltı edemezsiniz, yemek yiyemezsiniz. ziyanı yoktur çünkü bir önceki gün de yiyememişsinizdir. hiç bir şeye konstantre olamazsınız. yolda el ele giden çiftler gördüğünüzde yunan askeri görmüş gibi kinlenirsiniz. sebepsizdir ama onların yüzünde acıdan eser yoktur. kıskandırır.

neden sorusu ile devam eder acı. nerede yanlış yaptım der insan tek başına sahilde yürürken. gitmek bu kadar kolay mıdır? işkence sadece kerpetenle mi yapılır sanki. yürek acımaya devam eder. anılar bir bir akla gelir.

neden sorusu ile biter acı. acı yürekte dev bir kor haline geldikten sonra kabullenmeye çalışır insan.
nerede yanlış yapıldığının ne önemi vardır. kalan yalnız kalırsa giden insafsız demek midir? insafsız biraz hafif kalmaz mıdır?

neden sorusu ile bitmez acı. bu acı neden bitmez diye sorulur. çünkü hayatın anlamı yoktur artık. başka hayatların anlamı olmuştur.

"kalbin acıması" yoktur. zira acıması olsa idi, bir nebze beyne itaat ederdi...
fakirdir. parası olan çıkar italya seyahatine dagıtır kafasını.
(bkz: hayatında hiç italya turu yapmamış insan)
gerçekten boş insandır.
allahın bir kulu, senin benim gibi bir adem için bu kadar acı çekmek de neyin nesi?