bugün

unutulmaması gerekirki rize ve trabzon o tarihlerde karadan daha içerilerde bulunan kentlerdir. yani hamidiye kruvazörü 30.000 metre menzilde ateş edebilecek bir kapasitede gemi olmadığına göre bahsi geçen kentleri vurmuş olabilme ihtimali çok azdır.

edit:eksiliyen arkadaşlara soruyorum somut gerçek bir bilgi verdim ama gerçeklerin inkarı allahı inkar etmekle eşdeğerdir çünkü gerçekler allahın ilminin somut yansımasıdır.
zaten "geldikleri gibi giderler" denilen o süper güçlerle hangi cephede kurtuluş mücadelesi verildi ki?
demekki geldikleri gibi gitmemişler, önemli ödevler vermişler ve verdikleri ödevlerin takipçisi olmuşlar hep, ve bizi de kandırmışlar "demirağlarla ördük ana yurdu dörtbaştan" marşlarıyla, kimse de dememiş "aga hani demirağ sistemi, dalgamı geçiyorsunuz bizimle" diye, zira soramamış kimse çünkü şimdi bile sorana küfürlerle hakaretlerle saldırılıyor ve kendini vatanperver zannedenler gerçek vatanseverleri hainlikle suçluyor,
çerkez ethem gibi bir vatanseveri bize vatan haini diye anlatmalarına
ve
3000 alimin asılmasını haklı göstermek için tertip edilen menemen olayı tiyatrosuna hiç girmiyorum zaten.
bugün bi arkadaş anlattı, çok hoşuma gitti.

bi laz fıkrası anlattı. laz, hep diyomuş ki çevresine ben bak hastayım, ben hastayım, ben hastayım diyomuş. kimse dinlemiyomuş kendisini. ben hastayım, ben ölücem, bana bakın filan. sonra demiş ben ölürsem mezar taşıma böyle yazın demiş. mezar taşına yazmışlar demiş ben hastayım dedim dedim bana inanmadınız;

bak noldu şimdi?

http://www.youtube.com/watch?v=tBaYp7IHzxk

(bkz: bir hasan mezarcı nın doğuşu)