bugün

yalçın tosun imzalı, 2011 yılı notre dame de sion ödülüne layık görülmüş oldukça başarılı bir öykü kitabı. aile, oda ve geçmiş kavramlarının büyük bir uyum içerisinde yenilikçi tarzlarda ve anlaşılır, akıcı bir üslupla verildiği yky basımı eser.

16 öyküden müteşekkil kitabın başta üçüncü hikayesi ölüler uzar olmak üzere hemen hepsi aynı temaları değişik üsluplarla ve değişik zamanlarda, değişik yerlerde ve değişik insanların gözünden işliyor.

adeta şefin tavsiyesi...
genel anlamda başarılı bulmadığım kitap.
bu öykü işi cidden çok hassas bi' iş. yalandan bi’ dünya yaratıyorsunuz ve okuyucuyu buna inandırmaya çalışıyorsunuz.
öykünün yoğunluğundan ve sarkma lüksünün olmayışından söz edilir. bu durumda her cümlenin ayrı ehemmiyeti var.
öykülerin çoğu kahraman anlatıcıyla yazılmış. bu hassasiyeti artıyor. PEKi NASIL?
misal, 16 yaşında bir çocuk bir öykünün ana karakteri ve başından geçeni anlatıyor diyelim.
yazılan cümleler, o çocuğun ağzından çıkabilmesi muhtemel cümleler mi?
bence, karakterlerinin boylarından büyük cümleler kurduğu öykülerin gerçekliği zedeleniyor.
tabii, gerçekliği zedelenmesin diye edebî dilden uzaklaşıp fiil çekimlerinin yalan samimiyetine kapılınca da öykü eksik oluyor.
"bir merak düşüyor içime, okuyorum" ya da "aklımda dün gördüğüm rüya dolanıp duruyor" üzerinde çok düşünülmüş cümleler değil, bence.
"her şey tarih oluyor" isimli öyküde bir cümle VS. ile bitiyor yahu. vesaire bile değil. VS.
sonra, karakterlerin ayrı paragraflarda söz aldıkları bi’ tekniği birden fazla öyküde uygulamış. aynı numara. ı-ıh.
başkalarının değinmekten çekindiği konulara değinmek iyi güzel ama gerçekliğe de dikkat etmek lâzım.
beni en çok etkileyen metin “ölüler uzar” oldu. yüklem oldukça az. her şeyi apaçık ortaya koyma kaygısı yok.
16 yaşında bir gencin literatürünü çokta hafife almamak lazım. Dedirten kitaptır.
Saatlerce oturdu ve hiçbir şey söylemedi. Ben de sussaymışım hep, demek ki bir mazimiz bile olmayacakmış.
"Ah ne kadar benzerdik birlikte yalnızlığa."
"Unutulduk bak sevgilim."
son zamanlarda okuduğum en güzel öykü kitabı. Ensest, tecavüz, eşcinsellik, transseksüellik gibi hassas konuların etrafında dönen ama mesaj kaygısı yerine "edebiyatın" öne çıktığı, titiz mi titiz bir dil işçiliğinin ürünü.
Ölüler Uzar, Pasta, Unutmabeni Çiçekleri mükemmel.