bugün

da vinci code soundtrackindeki dies mercurii i martius un yeni soundtrackde de yerini koruyacağı film. robert langdon ın macera serisini tanımlayan bir parçaymış ron howard a göre. buradan da robert langdon lı bir başka film göreceğimiz ortaya çıkıyor. yalnız sorun şu ki, robert langdon lı 3. kitap, The Solomon Key henüz dan brown tarafından tamamlanmadı.
the da vinci code gibi saçmasapan ve tarihle açıkça çelişmesine rağmen doğruları anlattığını iddia eden abuk bir kitaptan kat kat daha güzel ve akıcı olan kitap.
insanın hayatında okuyabileceği en etkileyici bir o kadar sürükleyeceği, en güzel kitap. bir dan brown klasiği.

Kitabi henüz okumamışlar için, son yüz sayfa kalaya kadar hiç şaşırmamaya özen gösterin. Son sayfalarda bunun intikamını alacaksınız zaten.

Ayrıca, sanırım hayatımda gösterime gireceği günü iple çektiğim ilk filmdir. film afişi merak ettiriyor zaten.
(bkz: the lost symbol)
kitap uyarlaması filmlere yönelik doğal kuşkularla izlenecek filmdir.
kitabına aşık olan, kitaplığının en güzel yerinde saklayanlar için merak konusudur. onca detay, onca güzellik nasıl yansıtılacaktır, ne kadar eksik ya da ne kadar fazla... muamma.

gelse de gitsek...
mukemmel kurguya sahip dan brown eseri. ton hanks yuzunden bir an once izlemek istedigim filmine de mayis ayi ortalarinda kavusacagiz.
Dan Brown'un yazdığı kitap.Kurgusu,olayları bağlayışı süper..Ancak ilk 50 sayfa falan sıkıcı.Kitap olarak kalmasını tercih ederdim.Çünkü filme uyarlanmış halinde kendinden birçok şey gidicek diye düşünüyorum.
Oyunculuk ve senaryodan ziyade müzikleri ve çekimin yapıldığı mekanlarla konuşulacağını düşündüğüm aynı isimdeki kitaptan uyarlanmış filmdir. Çıksa da gitsem diye beklemekteyim.
akıcı bir üslûpla yazılmış , kısa sürede bitirdim roman .
fragmanı ile bomba gibi bir film olduğunu belli eden kitap.

şimdiden, teşekkürler dan brown, teşekkürler tom hanks.

http://videonuz.ensonhabe...ngels-demons-fragman.html
4 mayıs 2009'da galası yapılan 15 mayıs 2009'da da gösterime girecek olan film.
Bugün Türkiyede vizyona girecek olan Dan Brown ın romanından uyarlanan filmdir..kitabıda çok güzeldi ayrıca..
dünya ile aynı anda, türkiye sinemalarında da izleme imkanına eriştiğimiz, merakla beklediğimiz film. izlensin ilk fırsatta, sonra tekrar yazılsın buraya...
umarım bu film de "kitabı süper filmi berbat"lar kervanına katılmaz.
bugün ülkemiz sinemalarında gösterime girmiş, yönetmenliğini ron howard'ın yaptığı, da vinci şifresinin devamı niteliğindeki film.
da vinci şifresi'ni okuduktan sonra, sinemaya gidip izlediğimde birebir hayalimde canlandırdığımla ekranda izlediğim aynıydı. tom hanks'in oyunculuğuna zaten artık yorum yapmamıza gerek bile yok. kendisine forrest gump ile başlayıp yeşil yol ile devam eden ve babamla izleyip de gözyaşlarına boğulduğum azap yolu ile tavan yapmış bi hayranlığım söz konusu.

--spoiler--
langdon illuminati olarak bilinen ve tarihteki en güçlü organizasyon olan- kadim ve gizli bir kardeşliğin tekrar ortaya çıktığına dair kanıtlar bulduğunda, bu gizli organizasyonun en büyük düşmanı olan katolik kilisesinin varlığına yönelik ölümcül bir tehditle yüzyüze gelir.

illuminatinin geriye sayan, durdurulması olanaksız bir saatli bombaya benzediğini öğrenen langdon roma’ya giderek orada güzel ve gizemli bir italyan bilim insanı olan vittoria vetra ile güçlerini birleştirir. mühürlü lahitler, tehlikeli mezarlar, terk edilmiş katedraller ve hatta yeryüzündeki en gizli mahzenin kalbinde geçen durmak bilmez, aksiyon dolu bir ava çıkan langdon ve vetra, vatikan'ın hayatta kalmak için sahip olduğu tek umudu gösteren 400 yıllık aydınlanma yolu'nu izlerler.
--spoiler--

kitabını okuduysanız ve serinin ilk filmini de izlediyseniz kaçırmamanız gerekir.
bir eleştirisi için: http://www.uzunmetraj.com...egin-seytanlik-dersi.html
ayrıca sitedeki [ http://www.angelsanddemons.com/site/entry.php ] earth, air, fire, water yazıları da (#1479669)'daki gibi yazılmış; hoş olmuş, umarım hayàl kırıklığı yaratmaz Da Vinci Şifresi'ndeki gibi.
da vinci code dan önce çıkan dan brown kitabıdır. din ile bilimin varoluşlarından beridir süregelen, bitmeyen, yalnızca biçim değiştiren savaşını, aslında bilimin Tanrı'nın gücünün bir yansıması olduğunu anlatır.

olayların vatikan da papa seçimleri sırasında geçmesine rağmen yalnızca hristiyanlığa yönelik değil, "inanç" kavramı üzerinden gitmesi hoşuma gitti.

filminin çıktığı gün koşa koşa gideceğim.

--spoiler--

--spoiler--

edit: "filminin çıktığı gün koşa koşa gideceğim." = o gün bugünmüş ama feci hayal kırıklığına uğradığım bi film oldu. karakterler değiştirilmiş.

kurgunun iki önemli karakteri olan maximillian kohler ve leonardo vetra filmde yok.
Rocher ın adı sanı değişmiş richard gibi bişi olmuş, max in yaptığı işlerin ucundan azını ona yedirmişler.
leonardo vetra ve kızı vittoria vetra arasında bir sır olan - ki zaten kitap boyu merak uyandıran en önemli konulardan biride leonardo vetranın karşı maddeyi kime anlattığı idi- karşı maddeyi bütün Cern cümbür cemaat birlikte meydana getiriyolar falan.

ayrıca eğer yanılmıyosam en sonunda bütün preferi ölüyordu ve kardinal Mortati papa oluyodu ama filmde seçilmiş dört kardinalin arasında olan ve "water" ambigramıyla dağlanan kardinal papa oluyor.
dört ırmak çeşmesinde deli gibi haşhaşin ve robert langdon boğuşması oluyordu fakat filmde bunu göremiyoruz öyle bişey yok, kardinal Baggia boğuluyodu ama filmde kurtuluyor hemide bide papa oluyo yuh çarpıtılmanın bu kadarı!
haşhaşini zaten filmde göremedim hani arap haşhaşin? onun yerine gözlüklü,fit, takım elbiseli, ingiliz tipli bir erkek gördük.
hani robert ın kitapta kafayı takmışcasına vurgulanıp duran harris tüvit çeketi?
hani en sondaki helikopter sahnesi? kitapta camerlengo ve robert birlikte helikoptere biniyolardı, camerlango paraşütle atlayıp robertı döt gibi karşı maddeyle helikopterde bırakıyodu.
hani robert tiber nehrine düşüyodu?
hani filmde yer almamış olan max kohler dedenin verdiği kaset?
camerlengonun delirdiği ve vahiy aldım, tanrı benimle konuşuyor, kilisemi bu kayanın üstüne kurucam diye bağırıp çıldırdığı sahneler, gerçek babası olduğunu ve bunun nasıl olduğunu öğrendiği sanhe?

kitabın sonunda robert ın tiber nehrine düşüşünden sonra eriyip giden diagramma sayfasının da filmin sonunda robert a ödünç verilmesi olayı da yuh diyerek kahkaha atmama neden olmuştur.

daha da bi ton şey.
yani kısaca, muhteşem bi kitabın gayet yavan, basit, düz hatta vasat bi film uyarlaması olmuş bu.
hem yukarda sövdüğüm nedenlerden dolayı hem de çekimlerden dolayı. vatikan gibi sanat harilarıyla dolu olan bi şehrin ve zaten romanında kilit noktaları olan eserlerin daha iyi çekimlerle bize görsellik sunmalarını beklemiştim.
--spoiler--
''din kusurludur! çünkü insanlar kusurludur''!
--spoiler--

saygılar.
23.30 seansından döndüm sizler için paylaşıyorum gözlemlerimi.

--az biraz spoiler olabilir--
giriş yapmakta biraz zorlanmışlar. bu yüzden en çok kitabın baş tarafını kesmişler. inanılmaz bayık bir giriş var. bir an korktum film böyle devam edecek diye. neyse ilk göz muhabbeti ile ısınıyor etraf. yine de robert langdon ortaya çıkana kadar film, ne yapacağını bilemez bir halde ilerliyor. sonra rayına giriyor ve güzelleşiyor.
filmdeki ters köşeler iyi hazırlanmış. kitabı okuyalı o kadar sene geçtiği için zaman zaman ben yanlış mı hatırlıyorum yoksa dedim. ilk filmde olduğu gibi arabalı sahneler var. bol bol ateşli bölümler var. hem silah ateşi hem yakan ateş anlamında. çok fazla ölüm görüyoruz. yani yanmalar falan bir şey değil de, nasıl öldüğünü görmememize rağmen ilk kardinalin cesedi feciydi. bir de papa'nın ölüsüne bakmak için indiklerinde, adli tıpdan zehirle ölmüş ceset mi bulmuşlar artık ne yaptılarsa fazla gerçekçi olmuştu.
film sonuçta, kitap gibi olmasını beklemek yanlış. mesela ben ceketini paraşüt gibi yapma sahnesini merak etmiştim ama hiç öyle bir şey yok. yine de kurgu açık vermeden bir bütün halinde. filmin iki noktasıyla oynamak isterdim, birincisi girişteki cern ortamı sahnesi çok uzun, kablolar, protonlar, borular falan orayı kısaltırdım, oradan artan zamanla da büyük final ters köşesini daha vurucu ve etkileyici, her şeyden önemlisi ani yapardım. çünkü langdon videoyu izlemeye başladı an anlaşılıyor olacaklar.
ilk gün gece yarısı seanslarına genelde hayranlar gelir o yüzden onların fikri önemlidir. genel kanı şu yöndeydi, kitabı hayli bir kenara itmişler, ama bir film olarak bakıldığında iyi iş çıkartmışlar. otoparkta yanındaki arkadaşına o gözlüklünün araba niye patladı ben orayı anlamadım diyen, arkadaşın bütün çabalarına rağmen kardinalleri öldüren elemanı, kimin tuttuğunu anlamak istemeyen delikanlıya da saygılar, en azından arkadaşlarını kırmamış o saatte gelmiş filme.
--az biraz dedin okudum pişman oldum diyorsan özür--
Kitaptan daha farklı bişey olmuş hatta yeni bir kitap yapmışlarda filmi o yeni kitaptan çekmişler..

--spoiler--
Bir kere Camerlengo nun ölen papanın biyolojik oğlu olduğu filmde yok!! Maximilian Kohler diye bir karakter filmde yok,yutmuşlar.Onun yerine Victor denen sarı adam var.Ayrıca filmdeki beşinci damga çift anahtar değil, diğer elementlerin bir arada yazılmış haliydi.Camerlengo tek başına binmedi helikoptere, Langdon la beraber bindi Langdon atladı ve şans eseri bir nehre düştü.Ama tabii film bunlardan bihaberdi.
Ayrıca Camerlengo , bilim ve din konulu konuşmayı kameralara yapacaktı,milyonlara seslenecekti,filmde kardinallere o konuşmayı yapıyor.
--spoiler--

Yani anlayacağınız yepyeni bir senaryo,daha doğrusu "melekler ve şeytanlar-mutasyon" adlı kitaptan uyarlanıp filmi çekildi desek daha hoş olur.
da vinci şifresinden çok daha mükkemmelin ötesinde kurgulanmış harika bir kitap. fakat da vinci şifresinin sinemaya uyarlanmış hali çokça basitleştirilmiş, pek çok ayrıntı atlanmıştı. melekler ve şeytanlarda da aynı şey yapıldıysa çok yazık olacak.
dan brown'ın kitaplarını okuyalı aradan uzun bir süre geçtiği için izlerken "burada bir şeyler eksik ama ne" diye kısık gözlerle aklımın tenha köşelerindeki anı kırıntılarını yokladığım film. birileri eksik evet, ama bir yandan da aklımda, acaba aradığım karakter öteki kitaplarından olabilir mi düşüncesinin dolaşmasından şüpheye düştüğüm ve etrafımdakilere de sonunda moraracağım endişesiyle fikrimi beyan edemediğim film.

sonra film bitti ve eve geldim, açtım yüce google sayfasını ve buldum aklımı kurcalayan şeyi:

--spoiler--

filmde maximillian kohler yok!

--spoiler--

he, film nasıldı peki? ehh...her, filme uyarlanan kitapların okuyucusu gibi kitabı tabii ki daha iyiydi, rezil ettiler kitabı vs. tavırlarına bürünmek istemem; lâkin kitaptaki önemli noktaların pek çoğu atlanmış ve sade bir şekilde işlenmiş film. fazla sade ve nasıl desem...ımmmm, filmden çok, dizi bölümüne benzemiş. o kadar şukela ve ağız sulandırıcı betimlemeleriyle okuyanı direkt vatikan'a gitmek istiyorum diye inleten kitabın aksine filmde görsellik kameranın kullanılışı açısından pek etkileyici olmamış. daha iyi sahneler bekliyordum açıkçası.

ben de güzel olmasını isterdim ama olmamış, napayım olmamış işte!!!
işte gerilim kitabı böyle yazılır dedirten bir eser.an itibariyle filmi sinemalardadır.
son zamanlarda filme çevrilen bir dan brown eseri olup akıbeti da vinci code gibi olmasın diye umduğumdur.
cok zayif kurgusu olan bir film. ben bu filme 10 ustunden ancak 7 verebilecegim o da dan brown gibi bir adamin kitabindan uyarlama oldugu icin.