bugün

(bkz: r leri soyleyememek)
o bir fenerbahceli. ama gurur duydugumuz bir fenerbahceli.. helal olsun.

(bkz: 4 ekim 2007 galatasaray fc sion maci/#2351167)
bir fenerbahçeli olan ancak bazı takımdaşları gibi galatasaray' ın yenilmesini istemeyen yazar. saygılarım sonsuz sana. cska moskova karşısında da başarılar diliyorum, ona ve onun gibi güzel ruhlu fenerbahçelilere.
yarın sabah saat 10 itibari ile istanbuldan bursaya çıkartma yapacak olan yazar. cooler then jesus ve vadideki zumbuk ile bir mini zirve planı içerisinde olan yazar tüm çevresindekilere kafa güzelliğini garanti etmektedir.
acele alkol tüketiminin olacağı bir zirve düzenlenmesini bekleyen yazar.
insanın içini burkan bir detay.
aksak tırtıllar gördüm mü üzülürdüm, ta ki ayakları olmayan bir tırtıl görene kadar.
vadideki zumbuk un evinde 4 gün 4 gece parti var zirvesi nde astral seyahate katılan kaptan pilot. (ilk gün beni bayıltmayı başarmıştır kendileri) diğer günler zaten alkol duvarının üstüne çıkıp çıkıp çimlere atlamakla geçti. çok zevkliydi lan. 2. gün kampüste gündüz vakti votka içme fikri kimden çıktı hatırlamıyorum ama, akşam şarapla devam etmek çok akıllıcaydı. (sabah kendimi bornozla salonda uyurken buldum) cooler than jesus un dj liğinde sona eren 3. gecenin sonunda balkondan yıldız toplarken aşağı düşecektik az kalsın. son gece o kalabalığa rağmen ramazan davulcusunu da ortama dahil etmek ve hep birlikte maniler söylemek de unutulmaz hatıralar arasında yerini aldı tabi ki. her şey yeteri kadar güzeldi, fazlasına gerek yoktu, ama her zamanki gibi; o son cigarayı içmeyecektik!
"hayatta düşülecek o kadar hata var ki, aynı hataya ki kere düşmeye gerek yok" adamı. hayattaki bütün hataları tek tek yapıp bundan zevk alma meraklısı. yapmayıp pişman olmaktansa yapıp pişman olmak üstadı.
enrtylerini hayranlıkla izlediğim yazar. oturduğu yerden hayat hakkında atıp tutanlardan olmayan, bizatihi o hayatı yaşamayı seçen kankam. ömür boyu görüşüp bir şeyler paylaşalım. biyerlere gidip eğlenelim. mısıra gidip piramitlere bakmayalım sadece nil nehrinde balık tutalım. sibiryaya gidelim çadırdan dışarı çıkmayalım. keşke beynimi aldırmasaydım da arada takılmasaydım, amaaaan beyin işte hocam, zaten çözülebilmiş bir organ değil *
yalnızlık eksperi:
(bkz: yalnızlık/#465306)
(bkz: yalnızlık/#2443963)
(bkz: yalnızlık/#2396186)
(bkz: yalnızlık/#2396193)
i'm not a perfect person. there are many things i wish i didnt do
but i continue learning. i never meant to do those things to you.
and so i have to say before i go, that i just want you to know
i've found a reason for me, to change who i used to be
a reason to start over new, and the reason is you
i'm sorry that i hurt, its something i must live with everyday
and all the pain i put you through, i wish that i could take it all away
and be the one who catches all your tears, thats why i need you to hear
i'm not a perfect person, i never meant to do those things to you
and so i have to say before i go that i just want you to know
i've found a reason for me, to change who i used to be
a reason to start over new, and the reason is you
i've found a reason to show a side of me you didnt know
a reason for all that i do, and the reason is you

(bkz: the reason)
(bkz: #1364069) güldüren yazar
terbiye kelimesini bile bizzat kendisi terbiye etmiş yazar.
...ve kadın diz çök dedi adama. adam içinde bir sürü karmaşa, yine anlam yüklemeye çalıştı her şeye olduğu gibi buna da. kadın kupa kızı sanıyordu kendini, adam sinek ikili. kadın 5 para etmezdi belki adamın gözlerinden görmeseydik kendisini.ya adam? belki adam kadından bile değersiz. ama 5 para etmez bi adam 5 para etmez bir kadına bir kalp atımı değer verirse; kadın kupa kızı olur, erkek mecnun kavminden bir şovalye. 5'i 5 kurustan 5 yumurta 5 kurus ederken, 5 kurusuluk iki insan roman olur bazen, kimi zamansa efsane sadece belkide bir erkeğin sevgisinden....
ve kadın diz çök dedi adama. adam içinde bir sürü karmaşa, anlam yüklemeye çalıştı kadına olan aşkına.... her yeni kadın yeni oyunlarıyla girerken adamın hayatına, her biri neden çürüyerek gitmek zorundaydı kadın olmalarından kaynaklı bir bozulmuşlukla? kadınların son kullanma tarihi geçmiş diye düşündü adam, ve gülümsedi... adam gülümseyince kadın kıskandı, kadın kıskanınca adam ayağa kalktı, kalkarken düşünmedi bile ne zaman dizlerinin üzerine çöktüğünü.

kadın, kadın olduğu için ilk çağdan beri güçlü erkek arzusundayken. elinde kırbaç diz çöktürmeye hevesli olması kendisine de garip gelmedi mi acaba?
kadın diz çökmek istiyordu belkide ama gururuna yediremiyordu bunu ve adam diz çökerek onurlandırıyor olabilirmiydi kadını?

kadın diz çök dedi adama ve gitti uzaklara... adam içinde şovalye kibiri beklemeye başladı kadının ülkesine döneceği zamanı... kadın bir prenses belkide sürgün başka memlekette ve adam bir bekçi cihangir sokaklarındaki hatıraların tepesinde...

kadın diz çöktürdü ve gitti adama... aynı kadın olarak dönecek mi kendisi bile bilmeden ve adam öylece bekledi dizlerinin üzerinde, kadın döndüğünde onurlandırır hevesiyle...

adam kimseye veremediği bir şeyi verdi kadına; sadakat, tıpkı kadının kendininkini verdiği gibi.
ve adam dişlerini sıktı zaman biraz daha hızlı aksın diye....
adam diz çöktü bu defa kendi isteğiyle. zaman geçti gitti, adam dişlerini sıkmaktan ağzı içi kan revan.. yazdıklarını okudu hissettiklerini. sonra farkettiki en çok korktuğu olmuştu. giden kadınla gelen farklıydı.

adam yine dizlerinin üzerinde ama gözleri dolu dolu, lanet etti kadare sonra sırasıyla kendine ve kadına. kendi gittiğindeki yaşananları hatırladı. koşa koşa dönüşünü ve şimdide yalnız bırakılışını.

adam gözlerini kaldırdı önce yerden sonra ayağa kalktı. gülümsemeyi düşündü ama vazgeçti. çünkü gülümserse güzel şeyler gelirdi aklına, aklına güzel şeyler gelirse kadını hatırlardı ve kadını hatırlarsa tekrar dizlerinin üzerine çökerdi. gülümsemedi adam kaslarını sıktı biri yumruk atacakmışcasına ama sadece kalbi acıdı. minnettar oldu tanrıya daha güçsüz yaratılmadığı için ve içindeki acıya rağmen hala bu şekilde düşünebildiği için.

kadın diz çök demişti adama ve adam dizlerinin üzerinde durarak onurlandırmıştı kadını.. kadın elindeki kırbaca bağlamıştı belki bunu ama şimdi adam ayakta kadın başka kollardayken farketmezdi sebep.

adam gidenin arkasından baktı "dönecek mi" diye değil, giderken dönüp bakacak mı diye. çünkü herkes bir gün olur gider ama giderken arkasına bakan, geride kalanı düşünen, verilen değeri hak edendir.

şimdi adam sütliman, fırtınalar aynı hızda ama gemisi daha güçlü o daha iyi bir kaptan. gelecekten korkmadan ufka bakıyor. yeni hayeller yeni aşklar ve yeni fırtınalar bekliyor...
12. izmariti de gömdüm kültablasına. Basit bi hesapla 3-5 sigara daha kaldı bize! Ama yetmezki çok kalabalığız şu küçücük oda da. Ben varım, sensizlik var! Sensizlik varken yer kalmoyo bu odada bana, ben varken sensizlik yakışmıyor duvarlara! Ağlamadım bu gece, "kendime söz verdim", "sana değmezmiş", ya da "gözlerim artık yoruldu" gibi sebeplerim yok -aynen senin olmadığın gibi- sadece gidişinden ber yokluğuna düzenlediğim her ayinde akan gözyaşları bugün izinli! Bu gece ağıtlarda doğum iznine çıktı daha da çoğalıp gelmek için! Yalvarışlarımı Tanrıda, Kadere sözmelerimi ise sigara alırken markette unuttum 100bin lira (10 kuruş) eksik çıkınca! Betimsel bir deney bu gece. Küfürler, gözyaşları, çığlıklar ve kan gibi desteklerim olmadan dayanmaya çalışıyorum yokluğuna. Nasıl zor hokkalı bi küfür etmeden anlatmak sensizliği.

Seni ve sensizliği ancak extasy kullanan bir insan anlayabilir. Mutlu olduğunu sandığın hayatında bir an gelir ve yutarsın extasy'i, aynı benim seni tanımam gibi! O seni tanrısallaştırır, küçük dağları sen yaratmışsın hissini yaratır sonrada seni mutluluğun sınırlarının çok üstünde bir yere ulaştırır aynı senin bana yaptığın gibi. Sonra etkisi geçer ve eski hayatına geri dönersin. Peki bilirken sonsuz mutluluk şansın varken biyerlerde nasıl yaşarsın bu basit hayatını? Mutlak katlanırsın gidenin yokluğuna ama önemli olan onsuz yaşayabilmek değil, onunla olsaydın ne kadar mutlu olacağını bilmene rağmen delirmemek! Hayatımın extasysi oldun ve sen onun gibi köşe başlarındaki torbacılarda yoksun! sen teksin ve benim değilsin! Bırak geceler beni esir etsin. Sen "ciğercinin kedisi" gibi sosyetik, ben üzerinde "tekrar dene" yazan kola kapağı gibi gereksiz! Biz vardı eskiden sen ve benden oluşan, şimdi biz var ben ve sensizlik tarafından zorla anlamlandırılan! Kafamı karıştıran soruları çoktan unuttum çünkü soracak kimseler kalmadı! Gözlerim artık seni aramıyor hayatım, çünkü artık bu gözler görmüyor.! Çünkü biliyor baksada zorlasada seni göremiyor! Kapıyor kirpiklerini seni hayal ediyor, 1 saniyeliğine sensizliği kovuyor. Sensizlik arsız, sensizlik gamsız, kovsamda geliyor beni yalnız bırakmıyor! Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyliyim demiş atalarımız. Benim arkadaşım sensizlik o zaman bende kimsesiz oluyorum bu durumda! sen yokken herkes kalabalık! Yaralı ceylan, kanadı kırık kuş, çölde susuz gibi benzetmeler çoktan yapılmış! Bende yaptım benzetmemi sen extasy ben müptezel bağımlı! Ben sana muhtaç, sana ulaşmak için kendini satacak kadar ahmak! Belki kendim ettim kendim buldum, belki de kendi silahımla vuruldum ama beni tanıyan herkes biliyor ben sensiz geçen hergün daha da duruldum. Adam oluyor dediler, delirdi dediler, planlıyor patlama yapacak dediler ama yanıldılar ben her geçen gün çürüyorum. her saniye biraz daha dünyadan uzaklaşıyorum.! ne merkezkaç kuvveti ne yerçekimi tutamıyor bedenimi, senden uzaklaştıkça kendimden, ailemden, dostlarımdan, dünyadan uzaklaşıyorum. ölmemiş, yıkılmamış, çıldırmamış gibi yapamıyorum ve alkole, dumana, diğer yatıştırıcılara sarılıyorum. Şaşırıyorum ben megolomanken beni benden çok seven sen nasıl oluyorda öldürüyorsun beni? tek kurşunla bile değil! ayinlerle , seromonilerle, işkence ede ede yavaş yavaş! ama aferin dinledin sözümü "bana değmez" demiştim. dinledin nasihatımı ama başka şeylerde söylemiştim. "öldür öyle git" demiştim, "ölüm sensizlikse, sensizlik zaten ölüm" demiştim! seni sevdiğimi söylemiştim. Milyon kere söylemiş ama sadece sana söylerken titremiş, gözyaşı dökmüştüm.

Huzur denen şey cisme bürünse sen olurdun. sen istesen dünyam olurdun! şimdi gittin ben kurudum. Susuz kalan çiçekler gibi değil, ruhsuz kalmış bir adam gibi yokoldum! kusursuz aşklara inat düşe kalka yaşadık her şeyi, birbirimize yaralar aça aça, birbirimizin yaralarını sara sara bağlandık aşkımıza! Şimdi sen yokken fırtınada bir gemi bu benden, kalbim çelimsiz tayfa, beynim kaptan ve hayat apansız çıkan fırtına! hergün başka isyanlar esir alıyor bedenimi! Kalbim beynime, beynim kalbime hükmedemiyor! Dilim bir dilek tuıtuyor ne kalbim, ne beynim beğenmiyor. her gece sabaha varmadan bitiyor. aşklar yara açıyor, sevgili üzerine tuz döküyor, ölüm doğuyor güneş yerine bu şehre, zulüm kokuyor çiçekler sensizliğin zehriyle!

Ucuz romanlardaki aşk hikayelerinin mutlu sonlarına hayran kalan kız kuruları gibi iç çekiyorum yalnızlığıma! Mutsuzluğa alışkınım ama bi kere gördün mü güneşi, tattın mı özgürlüğü dar gelir artık zindanlar.. sigaraya sigara eklesende ciğerlerini öldürürsün ancak aşkını değil! istediğin kadar alkole sula isyan çiçeklerini, istediğin kadar esrara boğ özlemini, dumanda siste olsa bulur sevgiliyi düşüncelerin! her anı işkenceci polis gibi bağırta bağırta söyletir sana nasıl sevdiğini! uğruna neler verdiğini, nelerden vazgeçmeyi göze alabildiğini. Bilirsin yalnızlık kaderse, yakındadır keder. Her yalvarışın boomerang misali yolladığın yerden geri döner. Kimileri gider, kimileride gidenleri bekler. gidenlerin gözleri güler mi bilmem ama bekleyenler geceler boyu hayal fidanları diker, fidanlar büyür meyve vermeyen ağaçların olur bahçende! bir orman oluşur kalbinde ama tek meyve yoktur dallarında, darağacı yapıp kendini bile asamazsın o ağaçlara...
iki rayı gibiyiz
bir tren yolunun
yakın olması neyi değiştirir
ilk istasyonun..
gecenin bi vaktinde duygulandırmış yazar. çok acayip oldum lan..

(bkz: #2187095)
--spoiler--

"vazgeçtiğiniz şey seçtiğinizden daha değerliyse pişmanlık kaçınılmazdır.." demiş üstad. bende diyorum ki; bunu anlamayacak kadar aptal olman, geç anlayıp pişman olmandansa daha hayırlı senin için. zira geçte olsa anlarsan, aptal olduğun gerçeğinden başka sadece acılar kalmış olacak benden sana geriye, eğer anlamazsan her aptal gibi doğru yolda olduğunu düşünerek devam edeceksin o boktan hayatına aptal olduğunu bile bilmeden... yani sonuçta gelecekteki acılarının miktarını ne kadar aptal olduğun belirleyecek....

--spoiler--

yazarı.
(#1356702) nolu entryi ile yarmış suser. *
(bkz: #4292147)
http://www.bendenadamolmaz.net
(#9823011) başlık 90 larda çocuk olmaktır , yeni doğmuş olmak değil. demek istediğim yazardır.