bugün

--- alıntı ---
Hakkında fezleke hazırlanan bakanlardan Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Kadıköy Koşuyolu’nda bulunan arsasının, Marmaray’ın açılışı ile birlikte değerinin ikiye katlandığı iddia ediliyor. 22 milyon dolar değerindeki arsanın inşaat çalışmalarının taşeron bir şirket üzerinden yürütüldüğü kaydediliyor.

Erdoğan Bayraktar ve çocuklarının yönetiminde bulunduğu Bayraktar inşaat ve Taahhüt Limited şirketinin merkez binasının da bulunduğu Koşuyolu’ndaki arazide inşaat çalışmaları, Bayraktar inşaat üzerine değil, OFTON inşaat şirketi üzerinde yürütülüyor

Revizyon imar planına ilişkin ilk imar plan notu tadilatı, Mart 2014'te yayınlanan projede, bina yüksekliği serbest bırakılırken, toplam inşaat alanını da, ortak kullanım alanlarıyla birlikte 11 bin 150 metre kare olarak görülüyor. inşaat alanını az bulan Bayraktar inşaat ise imar planı değişikliğini beklemeden Mühittin Üstündağ Caddesi'nde bulunan yol kavşağını şantiye sahasının içerisine dâhil etti. Yeni imar planı değişikliğinin ise iBB’den 10 Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası yapılacağı iddia ediliyor.

Henüz inşaat çalışmasının başlamadığı arazi için daireler için belirlenen fiyat aralığının 300 bin ile 700 bin Euro arasında olduğu kaydediliyor.
--- alıntı ---
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/26826989.asp

o değil de hacılar kimse de sormuyor "yahu bu adam 22 milyon usd'yi nereden buldu da bu araziyi aldı" diye?
hadi parası olsa bile rant yapacak bölgeyi bilmesi sebebi ile arazi yatırımı ahlaki midir diye?
ulan borsada bile insider trade denilen bir şey var!
içerden edindiğin bilgi ile hisse senetlerinden 3 kuruş kar etsen devlet yakanı bırakmaz!
bunlar 22 milyon usd'yi ikiye katlıyor!
yeni değildir. kurulduğundan bu yana vardır.
açık ve net göz yuman orospu evladıdır.
göz yummuyor direk piyasayi ellerine almis ibneler.
soner yalçın erzurum'da heyelan sonrası yıkılan kayak atlama kulelerinin aşama aşama hikayesini yazmış!
57 milyon TL'ye ihale edilen tesisin 94 milyon TL'ye tamamlandığı yetmezmiş gibi 4,5 yılda yerle yeksan olması da çabası!
firmanın pişkin pişkin "bu doğal afettir" demesi de olayın üzerine tüy dikmiş!
http://sozcu.com.tr/2014/...%c2%addo%c2%adgan-558478/

soma da "ilahi adaletti" (!) zaten!

bazen düşünüyorum da neden almanya'da olmuyor böyle şeyler?
orada devleti dolandırmayı marifet sayan müteahhitler olmadığından mı?
devletin dolandırılmasını engelleyen mekanizma olduğundan mı?
devlet yetkililerinin aptal yerine konmayı istememesinden mi?
böyle faciaların cezasız kalmayacağını bilmelerinden mi?
hükumet ve havuzcu iş adamları işbirliği olmamasından mı?
--- alıntı ---
O telefon konuşmasında bir medya yöneticisi Halkbank Genel Müdürü’ne, “Süleyman Bey maaşları ödeyemiyorum, oradan iki milyon yolla” diye ricada bulunuyordu.

Evinde ayakkabı kutularına doldurulmuş milyonlarca dolar ele geçirilen Halkbank Genel Müdürü “Burası halka açık bir şirket, açıklayamayacağım kaynak transferleri yapamam” deyince, medya yöneticisi şöyle yanıt veriyordu: “Bir şey olmaz, ben reklam faturası keser gönderirim sana”.
Nitekim Nielsen’in AdEx isimli raporu bol bol reklam faturası kesilerek kamu şirketlerinin hortumlandığını gösteriyor.

Emlak Konut, Halkbank, Vakıfbank gibi kamu şirket ve kurumları, mesela Zaman’ın üçte birinden az tiraja sahip olan Sabah’a, Zaman’ın 22 katı, Zaman’ın sekizde biri kadar tirajı olan Star’a ise 17 katı kadar daha fazla ilan verdi.

AdEx raporlarındaki veriler, hükümete yakınlığı ile bilinen Sabah, Star, Akşam, Milliyet, Yeni Şafak, Takvim, Türkiye ve Akit gibi gazetelerin kamu ilanlarından aldığı payın patlama yaptığını gösteriyor.

Kamu kurumları yılın ilk 6 ayında en fazla reklamı yaklaşık 34 bin sütun-santim ile Sabah’a verdi. ikinci sırayı 130 bin adetlik tirajına rağmen 26 bin sütun santime yakın ilan verilen Star alırken, üçüncü sırada 24 bin sütun santimle Milliyet yer aldı.

Bunların hepsinden daha fazla erişime sahip olan Hürriyet, ancak dördüncü olabildi.

Ama şunu söyleyeyim. 2013 yılında Ziraat, Vakıf ve Halkbank’ın reklam bütçelerinin toplamı 244 milyon lira tutuyordu.

--- alıntı ---
http://sosyal.hurriyet.co...mpanya-medyaya-yansimiyor

zarar eden havuz medyanın zararı da bu ülkenin vatandaşlarının sırtında!
bunun batık bankaların zararının üstlenilmesinden ne farkı var?
---- alıntı ----
AMERiKALI hafif silah üreticisi Smith&Wesson, uluslararası işlerinde rüşvet verdiği gerekçesiyle ABD sermaye piyasalarını düzenleyen SEC (Security and Exchange Comission) tarafından 2 milyon usd para cezasına çarptırıldı.

Smith&Wesson’un söz konusu cezaya çarptırılmasına neden olan olay, Pakistan Emniyeti’ne satılan 548 tabanca ile ilgili ihalede rüşvet vermiş olması. Şirket bu satıştan 107 bin dolar kâr elde etmiş ve bunun 11 bin dolarını rüşvet olarak dağıtmış! Bu şirketin ilk vukuatı değil, daha önce de Afrikalı hükümet yetkilisi kılığına girmiş FBI ajanlarına rüşvet vermeye çalışırlarken suçüstü yakalanmışlardı. Şirketin, Pakistan‘dan başka Endonezya, Nepal, Bangladeş ve evet Türkiye’de de rüşvet verdiği iddia ediliyor.

Bundan sekiz yıl önce Türkiye’de, Emniyet Genel Müdürlüğü, “yarı otomatik tabanca” alımı için ihaleye çıkmıştı. Yerli silah üreticileri, ihale şartnamesinin yabancı bir silah üreticisini korumak için özel olarak hazırlandığını ileri sürerek, ihalenin iptali için dava da açmışlardı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün tabanca alımı ihalesinin şartnamesinde yazılı “üretim yöntemi şartı” bir yabancı firmayı işaret ediyordu.

Acaba o gün şartnamenin böyle hazırlanmasında “çarkları yağlayan” bir müşevvik ne kadar rol oynamıştı?

Bakalım savcılarımız bunun nedenini, “üretim yöntemi şartının” neden ihale şartnamesine konduğunu merak edecekler mi?
---- alıntı ----
http://sosyal.hurriyet.co...n-da-polise-rusvet-vermis

mehmet y yılmaz!
üstü örtülen meşhur rüşvetleri de sıralamış
1 siemens
2 3m
3 daimler (mercedes üreticisi)
4 deniz feneri!

ayrıntıları yazısında
akp yolsuzluklara göz yummaz !

akp yolsuzluğu kendisi yapar.
can dündar 17 aralık soruşturmasında polis fezlekeleri üzerinden türgev'e değinmiş!

---- alıntı -----

Kamu nüfuzu kullanılarak, vakfa bağış adı altında ödemeler yaptırıldı. Yapılan ödemeler karşılığında da kamu görevlerine talimatlar verilerek, ödemeyi yapan şahısların kamu kurumlarında ihtiyaç duyduğu izin, belge vs. işlemleri yapıldı.

“Menfaatlerine uygun Hazine arazisi bulduklarında arazi devri yaptılar. Bulamadıkları bölgelerde, siyasi nüfuzlarını ve kamu ihalelerini baskı aracı olarak kullanarak devletten ihaleyle iş alan büyük şirketlere arazi satın aldırdılar ve vakfa bağış yaptırdılar.”

Ali Ağaoğlu’nun TÜRGEV’e Bilal Erdoğan’ın talimatıyla 20 dönüm arazi hibe ettiği, Ağaoğlu’nun bağış adı altında arazi hibe etmesi karşılığı, Bilal Erdoğan’ın yardımları ile Maslak 1453 projesindeki sıkıntıların görmezden gelindiği anlaşılmıştır.”

“TÜRGEV’e bağış adı altında ödeme yapan Ali Ağaoğlu’nun da ‘Bunu veririm ama ondan sonra bir işim olduğunda ikiletmez kimse’ düşüncesi ile hareket ettiği anlaşılmıştır. Vakfa bağış yapan kişi ve şirketlere, kamu ile ilişkilerinde usulsüz olarak menfaat vaadinde bulunulduğu ve yolsuzluklara Bilal Erdoğan’ın neden olduğu anlaşılmıştır.”

Otel yapacakları arsanın içine dahil etmeyi düşündükleri, fakat sahibinin vermek istemediği bir yerle alakalı olarak yerin sahibini istimlak yapmakla tehdit ettikleri anlaşılmaktadır.”
---- alıntı -----
http://www.cumhuriyet.com...alla_gelir_insallah_.html
mesut yılmaz, tansu çiller, devlet bahçeli koalisyon hükümetinin yolsuzluklara göz yumması kadar değildir. Özer çiller o zaman boşuna banka sahibi olmadı.
zevkten gözlerin kapanması durumudur. boşalsada kurtulsak durumlarındayız millet olarak. bi doymadınız amk.
--- alıntı ---
Güneydoğu’a çiftçiler bir süredir elektrik kesintilerini protesto için eylem üstüne eylem yapıyor. Yolları kesiyor, bölgedeki elektrik dağıtım şirketi DEDAŞ’ın binalarını basıyor. DEDAŞ’ın bu eylemlere karşı söylediği şu;
“Elektrik borçlarını ödeyin... Hemen ödeyemiyorsanız hak ettiğiniz tarımsal destek ödemeleri alacağınızdan şirket olarak mahsup ve tahsil etmemiz için onay verin, biz de elektriğinizi verelim.”
CHP, konuyu yerinde incelemek için üçü milletvekili, biri de Mardin il Başkanı’ndan oluşan dört kişilik heyeti bölgeye gönderdi. Aydın Ayaydın, Ömer Süha Aldan ve idris Yıldız’dan oluşan heyetin dünkü basın toplantısında ileri sürdükleri ilginç iddiayı aynen aktaralım:
“DEDAŞ halkın eylem yapmasını bilerek tahrik ediyor. Hatta dağıtım santrallerinin işgal edilip yakılmasını istiyor. Böylece hükümete dönüp, bakın ben alacaklarımı tahsil edemiyorum, hatta çalışmalarımız engelleniyor, zararımız var. Siz bizim alacağımızı onlar adına destekleme alacaklarından tahsil edin diyor.”
Peki, DEDAŞ bu amacına ulaştı mı? Evet, ulaştı. 30 Ağustos Cumartesi günü Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararına göre elektrik borcu bulunan çiftçiler bu borçlarını 15 Eylül’e kadar ödemezlerse hak ettikleri tarımsal destek ödemeleri bu borçlarına mahsuben devlet tarafından tahsil edilip DEDAŞ’a... Yani iktidara en yakın işadamlarından Abdullah Tivnikli’nin kasasına aktarılacak. Devlet alet edilerek oynanan oyun çok ilginç...
--- alıntı ---
http://www.milliyet.com.t...detay/1935100/default.htm

sahi bir buraları neden özelleştirmiştik!
devlete yük olduğu için değil mi?
özelleştirdiğimiz yerdeki riskleri devlet üstlenecek (devlet dediysem bir şekilde vatandaşın sırtına binecek!) ancak kar şirkete kalacak ise bu ne "ak" bir ticarettir!
aman "havuz" dolduğu sürece ne önemi var ki!

hatırlayalım seçimlerden önceki tapelerde bu kardeşimiz kayıp kaçak çok keserim elektriği diyordu da ak kardeşimiz aman seçim var sorun olmasın cevabını veriyordu! işte seçimler bitince konu halledildi!
ne diceksin sabrın sonu selamet.
(bkz: balık baştan kokar)
sadece akp'nin değil oy verenlerinin de gözünün önünde olmasına rağmen ses çıkarmamasıdır. eğer 1 kuruş hakkım geçmişse o akişadamlarının cebine ki geçmemiş olma ihtimali yok, o hakkı tayyip'ten değil ona oy verenlerden çatır çatır geri alacağım. hiç birinize hakkımı helal etmiyorum. cehennemde yanacaksınız ibneler.
(bkz: akp nin yolsuzluklara göz yumması/#24385810)

Dosyası kapatılan 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının ek klasörlerinden dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile soruşturmanın şüphelilerinden “Milletin a... koyacağız” sözleriyle kamuoyunun büyük tepkisini çeken işadamı Mehmet Cengiz arasındaki dinleme kaydı çıktı. Dinleme kaydında Mehmet Cengiz, Erdoğan Bayraktar’a “Hüseyin Avni Paşa Korusu’na 10 tane ev yapacağım” diyor. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar da Cengiz’i “Yav kardeşim sağa sola gidiyorsun diyorsun ki ‘imar gelecek, sağda solda konuşma ya’” diye uyarıyor. Bu görüşme Cumhuriyet’in 18 Mart 2014 tarihli manşetiyle kamuoyuna duyurduğu “Koruyu Satmışlar” manşetini akıllara getiriyor.
http://www.odatv.com/n.ph...i-ortaya-cikti-0509141200

aferin mehmet cengiz e sözünün eriymiş!
(bkz: bu milletin amına koyacağız)
budur.

--- alıntı ----
Başbakan cumhurbaşkanı olunca “jöleliyi” de cumhurbaşkanı danışmanlığına taşıdı. Cumhurbaşkanı danışmanı Yiğit Bulut, 13 Mayıs 2010 tarihinde; “Ali Sami Yen arazisi 623 milyon lira eder…” başlıklı bir yazı (Haber Türk Gazetesi’nde) yazdı.
Danışman şu fikri verdi:
“…(!) Ali Sami Yen arazinin bitişiği Likör Fabrikası arsası 415 milyon TL’ye satıldı… Ali Sami Yen arazisi hem çok daha büyük hem düz olduğu için daha fazla eder… En az 623 milyon TL eder… Ayrıca Likör Fabrikası ve Sami Yen arazileri birleşirse ortaya inanılmaz bir rant çıkıyor. Ve işin acısı devlet ve organları (Başbakanlık, TOKi, Maliye Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, AKP’li istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı) ikisi de kamu arazisi olan bu değerleri “birleştirmeden” ikisini de değerinden düşük elden çıkartıyor. ikisi de kamunun malı arazi birleşirse en az 1 milyar dolar eder…”

* * * *

Ey savcımız!
Londra, Paris, New York, Tokyo’daki en değerli konut alanlarından daha değerli istanbul Mecidiyeköy’de 36 dönüm Ali Sami Yen arazisi satılmadan önce Ankara’da Başbakan’a bağlı TOKi tarafından “parsel bazında (kişiye özgü) imar planı” çıkardı ve plana “bodrum katlar emsale dahil değildir” plan notunu koydu. 90 bin metrekare yapılması gereken bina yoğunluğunu 180 bin metrekareye çıkardı. Baş danışmanın en az 623 milyon eder dediği Ali Sami Yen arazisi 416.5 milyon liraya devletin elinden çıktı, Aziz Torun’a kule diksin diye imarı hazır arsaya dönüştü.
Aziz Torun bunu becerdi.
Daha neler, neler becerdi.
Uzanlar devleti dolandırdı.
Arsalarına devlet el koydu.
Uzan’ın arsası 350 milyon değerindeydi. Onu da Aziz Torun, devletten pırasa fiyatına aldı. Paşabahçe TEKEL eski içki fabrikasını ve arazisini de 355 milyona Aziz Torun aldı. Kandilli’de Cilfton yalısını da devletten (TMSF’den) 11.5 milyona Aziz Torun aldı. Başkent Doğal Gazı da Aziz Torun aldı. Bu iktidar döneminde istanbul, Bursa, Antalya, Samsun ve Ankara’da 15 gayrimenkulün sahibi oldu. 371 bin metrekare genişliğinde 7 Alışveriş Merkezi de Aziz Torun’un. Türkiye’nin ikinci büyük Alış Veriş Merkezi (AVM) de onun. Türkiye’de toplam 31 adet Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı (GYO) var. ikinci büyük GYO da Aziz Torun’un.

--- alıntı ----
http://sozcu.com.tr/2014/...sini-de-atladiniz-599234/
--- alıntı -----
MECiDiYEKÖY'de 10 işçinin hayatını kaybettiği kaza, devlet eliyle yaratılan bir vurgun düzeninin daha gözler önüne serilmesine vesile oldu.
TOKi bu işte de başrol oynuyor.
Hatırlayacaksınız kazanın meydana geldiği inşaatın yapı denetiminden TOKi'nin sorumlu olduğunu belirten tabela inşaatın kapısında asılı olarak bulunuyordu.
Ancak kazadan sonra yapılan açıklamada öğrendik ki TOKi, gelir paylaşımı modeliyle yaptırdığı bu işten, sahibi olduğu arsayı Torunlar'a devrederek çekilmiş.
Buna neden gerek duyuldu, bu bilgi o vakit kamuoyundan neden saklandı, bilmiyoruz.
Belki devletin "kupon arazi sorumlusu" biliyordur!
TOKi'de bu işlerden sorumlu bürokratı telefonda nasıl fırçaladığını unutmayalım!
TOKi'nin 2013 yılında devrettiği arsanın tapusu ise Torunlar üzerine aktarılmamış.
Nasıl bir işse parayı verip arsayı almışlar ama tapudaki devir işini ihmal etmişler.
Belli ki TOKi'nin de işi çokmuş, onlar da "Yahu sattığımız arsanın tapusunu hâlâ devredemedik, bu ne iş" dememişler.
Çünkü bu işlemin yapılmamış olmasının Torunlar isimli şirkete sağladığı avantaj yıllık 2 milyon liraya yakın.
Bu kaza olmasaydı, kuşku duymayın ki inşaat tamamıyla bitip kat mülkiyetine geçilene kadar da bu devir işlemi yapılmayacak, kimse tarafından da takip edilmeyecekti ki Torunlar vergi bağışıklığına sahipmiş gibi yaşayabilsinler.
Ortaya çıkıyor ki TOKi hükümete yakın şirketler ile böyle ortaklıklar kuruyor ve onlara hem yapı denetimi muafiyeti hem de vergi avanta-j-ları sağlıyor.
Başbakan Davutoğlu, hükümet programını açıklarken her türlü şaibeli işin üzerine gideceğini de söylemişti.
Şimdi bir araştırılsın bakalım:
TOKi neden tapuyu zamanında devretmedi, bu işten Torunlar ne kadar avantaj sağladı, arada bal tutan parmağını yalayan da oldu mu?
--- alıntı -----
http://sosyal.hurriyet.co...zhepci-politikanin-bedeli
bir buçuk yıl önce toma 332 Bin TL.
Geçen yıl sonu teslim edilen TOMA’lara dair haberlerde, adedinin 250 bin Avro olduğu belirtiliyordu.

sonra memura tek haneli zam!

Eski AKP Milletvekili ismail Katmerci'nin sahibi olduğu Katmerciler Holding'e yapılan zammı varın siz hesaplayın!
http://www.cumhuriyet.com...549/10_TOMA_5_Milyon.html#

tek hanede hesaplanan enflasyon sepetine toma'da dahil edilsin!
ne de olsa hayatımızın bir parçası!
ve zaten hali hazırda yolsuzluğu yapıyor olması...'dır.
Ve bizzat kendisi yapması.
TOKi, 385 bin TL’lik kale ve korner direği için 5.6 milyon TL ödemiş.
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/25963754.asp
--- alıntı ---
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın belirlediği resmi birim fiyatlarının katbekat aşıldığını ortaya koyuyor."Katbekat" derken abartmıyoruz, abartı başka yerde!

Mesela şurada: Makine ile yumuşak ve sert toprak kazılması işlemi için belirlenen birim fiyat metreküp başına 3.10 TL.Peki Ak Saray yapılırken ne ödenmiş?Metreküp başına 27.19 TL; yani (sıkı durun) yüzde 1120 (yazıyla bin yüz yirmi) kat fazlası...

"El ile kum ve çakıl serilmesi" diye bir işlem var.Bakanlığın belirlediği resmi birim fiyatı her metreküp için 3.49 TL.Peki Ak Saray yapılırken ne ödenmiş?66.85 TL: Demin sıkı duramadıysanız şimdi durmanızı tavsiye ederim: Birim fiyatın tam 1915 katı!

Rakamlarla boğmayayım sizi; yüzde 279, yüzde 446, yüzde 980...Rapor, bu inşaat için neredeyse yüzde 2 binlere varan farklar ödendiğini ortaya koyuyor; daha ne diyeyim?Zengin milletiz, öderiz tabii, reisin canı sağ olsun!
--- alıntı ---
http://sosyal.hurriyet.co...otograf-makinesi_27482519
yolsuzlukların bizatihi üreticisi olan bir partinin, "yolsuzluklara göz yumduğunu" söylemek, durumu hafife almaktır.
Altıdan kalkılamayacak veballere sahip olan AKP'nin bu millete vereceği çok hesap var.
"çalıyor ama çalışıyor" olanların çalışmalarına bakalım!

marmaray tüp tünel projesinin maliyesi 5 milyar dolar!

peki, dünyada yapılan diğer tüp tünel projeleri ile marmaray'ı karşılaştırırsak bu rakam gerçekten fazla mı? işte iki örnek;
1. japonya seikan tüneli
toplam uzunlığu 53.85 km olan tünelin denizaltından geçen kısmı ise 23.3 kilometredir. bu tünelin maliyeti 3.6 milyar dolardır. marmaray'ın denizaltndan geçen kısmının yalnızca 1.4 km olduğu düşünülürse bu maliyetin ne kadar fazla olduğu görülecektir.
2. ingiltere- fransa arası manş tüneli
toplam uzunluğu 50.45 km olan tünelin denizaltından geçen kısmı ise 37.9 kilometredir. bu tünelin maliyeti ise 10 milyar dolardır. iki ülkeyi birleştiren ve denizaltı kısmı 37.9 km ola tünel marmaray'ın denizaltı kısmının yaklaşık 24 katıdır.
http://www.gercekgundem.c...borcunu-40-yil-odeyecegiz

e tabi bal tutan parmağını yalar!
maliyetleri yükselterek dolaylı yalamak yetmez bi de doğrudan faydalar var!
(bkz: akp nin yolsuzluklara göz yumması/#24493450)

***
ak saray'da da maliyetlerin yükseltildiğini unutmayalım!
(bkz: akp nin yolsuzluklara göz yumması/#25590136)

***
havuzculukta iş var!