bugün

şair kişi. 1958'de ankara'da doğdu.çocukluğu ve gençliğinin ilk yılları akdeniz'in çeşitli kentlerinde geçti. ilk ve orta öğrenimini de bu kentlerdeki okullarda tamamladı. ankara'ya gelip bir akşam lisesinde eğitim yaptı. kitapçılık, yayıncılık gibi çeşitli işlerde çalıştı. gazi üniversitesi türk dili ve edebiyatı bölümü'nden mezun oldu. militan dergisinde topluca yayınlanan şiirleri ile dikat çekti.şiirimizin lirizm zenginliklerini, özellikle 1960 sonrası yeni toplum şiirini çeşitli öğeleriyle kaynaştırarak kendisine özgü bir sese ulaştı. şiirleri sanatsal değerinin yanısıra ülkede genç insanın yaşadığı dramın bir güncesi olarak da önem taşır. söylemindeki karamsarlığının gerisinde direnin bir yaşama sevinci etkilidir.
istiklal caddesi'nde, kedilere biberonla süt verdiği rivayet olunur. en takip edilesi şairlerdendir.
"alacakaranlıktaki ülke" adlı şiir kitabını sahhafın birinden 250 bin liraya aldığım,
günümüz şiirinin üstünde durulması gereken ankaralı şairlerinden.
en çok ahmet kaya tarafından da seslendirilen bugün de ölmedim anne adlı şiirinin tanındığını düşündüğüm şairdir.
(bkz: dardayım)
Aykırı bir uçurumum yolunun üzerinde
Elini uzatacağın dalları yamacında saklayan
Birdenbire patlayan
Bir çığlığım sessizliğinde
Ele-güne karşı seni utandıran.

Yaz günü palto giyerim
Ceplerim dolu dolu şiir
Gören beni deli sanır
Adım kaçığa çıkar
keşke kaçsam
Keşke kaçabilsem şu dünyadan.

Aykırı bir şiirim kitabının arasında
Kargacık burgacık bir yazıyla yazılmış
Sondan okumaya başla
Nokta koy her dizenin önüne
Anlamaya calış..

* * *

Bedeninin bir noktasından dalıp
Yüreğini bulabilirim
Geceyse, başlar yastığa düşerse
Ve yorgunsa yüzün
Yıldızları soluğumla bir bir ateşleyip
Kandiller gibi başucuna koyabilirim..
Ey bütün tufanların ardında
Bulduğum dinginlik!
Göçmen çiçeği dünyanın
Kökleri ardısıra sürükleyen çılgınlık!
Madem ki yaşam bu
Madem ki taşın taş olmaktan öte
bir umarı yok
Bir türkü söyle kadınım
Yürüsün dünyaya mutluluk...

* * *

Yağiyor incecik bir yağmur dışarda
Yüzün çamurlar üstünde tüten buhur
Islak toprak kokusu
Doluyor odama
Sıkılıyorum
Kitapların üstüme yıkılacağından
Korkuyorum şimdi
Yel esiyor
Sökuyor duvardaki bir resmi
Yerine senin yüzünü koyuyor.

Yüzün şimdi karşımda
Yüzün akşam karanlığında
Toprağın üstüne bırakılmış
Bir demet çicek gibi parlıyor..

O zaman açıyorum
Bütün perdeleri
O zaman yakıyorum
Bütün ışıkları
Camları darmadağın ediyorum
Yüzünü avuçlarıma alıyorum
Alnını öpüyorum
Dünyayı öper gibi...

* * *

Sana uzanamadığım gün
Ellerim yok sanıyorum
Senin bakışlarını yakalayamadığım gün
Gözlerim yok..
O zaman bir yumruk
bütün gücüyle vuruyor
Eski bir piyanonun tuşlarına
Binlerce martı
Kayalıklara çarparak ölüyor
Ayışığı tutkal gibi
Yapışıyor pencereme
Açamıyorum perdeleri
Şiir yok artık
Türkü dindi..

* * *

Meyvelerini taşıyamayan
Ağaçlar gibiyim
Sularını taşıran ırmaklar gibi..
Bu kadar mutluluk cok bana
Onu gunlere
Onu aylara bölmeliyim
Ve bir tek gülüşünü senin
Kutlamalıyım yıllarca...
* * *

Sana yüregimde bir sürgün yeri
Göçüp konacak
Bir toprak yaratsam
Kadınım, sarışınlığınin bittiği anı
Gizli bir esmerliğe eklesem..
göcmen çiçek
Her yerin yabancısı
Yolların, yolların ötesinde
bize bir tek
Yarınlar kaldı
Göğün tükenip, denizin
Başladı yerde...
ankaralı şairlerden.. onlar kadar alkol sevdalısı onlar kadar serüvenli.. her ne kadar istanbula yerleşmiş olsa da hala ankara soluyan şairdir.

bir kadeh rakı

burda, bir ahmet erhan var uzakta
defterini dürmüş ve bingöl'de bir dağ köyü kadar yalnız
aylardır aramadınız, yolları da kapanmadı
ayakizleri betonlarınızın üzerinde saklıdır

burda, bir ahmet erhan var uzakta
taşikardi, ülser ve panik ataklı anksiyeteyle dalaşır
aşağıeğlence'den çıkın, etlik ilkokulu'nun altında
ankara'da, bir belediye otobüsü yalnızlığını yaşar
görseniz bir yerlerden hatırlarsınız mutlaka

elleri artık titriyor, eski gibi değil
başını sanki dünyayı taşıyormuşçasına yorgun tutuyor...
burda, bir ahmet erhan var uzakta
gözleri şehrinizin bütün dumanlarıyla kaplıdır

-bir kadeh rakının kırk yıl hatırı vardır...
oğul şiiri ile aşmış, ayrıca çok yakışıklı olan şair.

http://www.aruz.com/erhan.jpg
önde gelen şiirleri;

TÜRKÜ
OĞUL
GÖÇMEN ÇiÇEK
BiR SORU iŞARETi
MERYEM ANA
SOLO YENiLGiLER
YALNIZLIK
TÜY VE BUĞU
SUNU
LADES KEMiĞi
BUGÜN DE ÖLMEDiM ANNE
TEDiRGiNLiK
SULU AYNA
Rakıyla iyi gider şiirleri. Biraz arabesk, biraz yalnızlık ve efkar. Ha bir de güzelinden Ankara var.

"Üçüncü ayakta 'rüzgârın kızı' yine gelmeyecekti
ganyanım tökezlemiş ve hayatım buruşuk bir resim olarak hatırlanacaktı."
Gökyüzüne asılı kalmış bir yankı
Arıyor kendisini bırakan ağzı
Yeniden, yeniden sesini bulmak için

iki köşeli yalnızlığın bir ucunda sen, bir ucunda ben
Birleşip ayrılıyor çizgilerimiz
Hangi boyuttan koparılmıştık ki biz

Anı bile yok, ses, koku bile
Bir elin yazdığını öteki el karalıyor sanki
Silgiler hatırlıyor, kalemler unutuyor bizi..
Son kitabı "Sahibinden Satılık Şiir" dir.
yağmur benim adıma 21 yıl 5 ay 18 gündür yağıyor ve nereden dönecek bilmiyorum artık. sen bu yağmurun neresindensin?

bilirsin, bir tek yağmur damlasında bile boğulmaktır benim ayrıcalığım!

bütün unutmaları denedim, sonsuza dek anımsayacak kadar, sevgilim hep varolan yitikliğim benim...
GÖKYÜZÜ MAViLiĞiNDEN SOYUNUYOR

Gökyüzü maviliğinden soyunuyor
Gitsem kime, kalsam kimde, nereye kadar?
Sılasızım işte, gurbetim de yok
Adres defterime adlar değil
Yalnızlıklar yazılıyor.

Bir yanda yurdum ve uçurum sözcüklerindeki
O sersemce, o saçma uyak
-Demek ki, iki sözcükle de bir şiir yazılıyor
Yüreğimi, yüreğimi bir bıraksam
Dünyanın telaşına katılacak
Yine birileri dağlarda kahraman
Salonlarda mümin oluyor.

Gökyüzü maviliğinden soyunuyor
Akşamdandır diyorlar, dünya hala dönüyorsa
Öyle dalgın, umarsız...
Sorsam neyi, bağırsam kime, beni kim anlar?
Bir kaçık şair diyecekler
Anca yalnız, kanca yalnız...
BiR SORU

Bir kekik kokusu tüter sabahın seherinde
Denizde bir balık kayar, bir yıldız solar gökte
Ve sabah türkü gibi yayılır
Salyangozların izleri uzar toprakta
Otların arasında gider kaybolur
Bir salyangoz kadar olamadım, der şair
Ayak izlerimi tutmayan topraklarda yürüdüm
Unutmasını bilen kadınları sevdim
Trenle geceyarısı geçilen kentleri..
Şimdi bir soru işareti gibi kaldım şu dünyada.
Dokunup yaprakların üstüne düşmüş çiylere
Uzanıp gölgesine bir portakal ağacının
Kulak vererek cırcırböceklerinin sesine
Bu şiiri uyku haliyle yazdım
Akdeniz bir çaydanlık gibi fokurduyordu az ötede
Biraz sonra kalkıp yüzümü yıkarım artık
Sonra bir kitap okurum, ya da çicekleri sularım.
'bir insan bunları nasıl yazar?' dedirten şairlerden.

okyanusun taşması bile bir damlanın günahıdır
ki sen bir ırmaktın yaşamımda..
--
seviyorum bu sevdanın seninle
bitmeyeceğine inanacak kadar
yüreğimi dolamadım ki ben telörgülerle
sen gidersen,sana benzeyenler var.

teoman oğul ve gülşiir'i muhteşem şarkılara çevirmiştir. ellerine sağlıktır. (bkz: oğul) (bkz: sevişirdik bazen)
çağdaş yenilgiler ansiklopedisi ile cemal süreya şiir ödülünü kazanmış şair.
AKŞAM . .
Nereye gitsem,
Hangi boylama sığınsam
Bir kentin kenar mahalleleri gözlerin
Ne kadar bulvarlara yerleştirsem de anılarımı..

Sensin, kendinden öte bir şeysin.
Bence biraz daha uzatmalısın saçlarını,
Bir yaprak fırtınasında usulca rakı içeyim.

Anladım,
Adı niye akşamsefası bu çiçeğin...
zamanında adana demirspor'da fatih terimile beraber futbol oynamış şair. biri nere de diğeri nerede...
istanbul'a gidene kadar ankara'da nihat genç'in okey ve briç arkadaşıydı kendisi.
zırr zurna şair kişi.
BUZ ÜSTÜNDE YAZILAN ŞiiR

Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Üç beş gün öyle kalır
Sonra eriyip giderdi

Kaybolursa da ne çıkar
Yazılmış o kadar şiir ?
Onca acı, tedirginlik
Bir avuç su oluverir

Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Ya da denizin yaladığı
Bir kıyıya bırakmak

Boğulup gitsin sesim
Uçsuz bucaksız bir koroda
Duyulmayacaksa silah sesleri
Girdiğimiz her sokakta

Çektiğimiz bunca acıyı
Varsın hiç bilmesin çocuklar
Barışa, kardeşliğe dair
Yarın nice şiir yazarlar

Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Ve sonra çekip gitmek
Dalgın bir cırcır böceği gibi.
bugün de ölmedim anne

Yüreğimi bir kalkan bilip, sokaklara çıktım
Kahvelerde oturdum, çocuklarla konuştum
Sıkıldım, dertlendim, sevgilimle buluştum
Bugün de ölmedim anne

Kapalıydı kapılar, perdeler örtük
Silah sesleri uzakta boğuk boğuk
Bir yüzüm ayrılığa, bir yüzüm hayata dönük
Bugün de ölmedim anne

Üstüme bir silah doğruldu sandım
Rüzgar, beline dolandığında bir dalın
Korktum, güldüm, kendime kızdım
Bugün de ölmedim anne

Bana böylesi garip duygular
Bilmem niye gelir, nereye gider?
Döndüm işte; acı, yüreğimden beynime sızar
Bugün de ölmedim anne
ahmet erhan şiiri.

Zamanı oy, sesini sakla... unutulmasın
Tarih düşür her yazdığının altına
Aynaya bak, yüzünü göm... unutulmasın
Bir gün küllerin savrulur nasılsa

Bence sen, bir günlük tutmalısın
Solgun güller kurutarak yapraklarında
Yağmurda yürü, izini koru... unutulmasın
Toprağı eşeleyen çocukların avuçlarında

Şimdi kentlerin yalın-kılıç yalnızlığındasın
Geçtiğin kırmızı, durduğun yeşil... unutulmasın
Dimdik önündesin bir fotoğraf karesinin
O fotoğrafta hiç sarı kullanılmasın

iyi çocuk ol, acınla büyü... unutulmasın...
ahmet erhan şiiri.

Yurdum gibi yaralıyım
Ne eksik, ne fazla
Derin bir uçurumum
Bütün haritalarda

Geceleri çığlıklar
Giriyor düşlerime
Dirlik nedir bilmedim
Yalan yanlış tarihimde

Yurdum gibi yaralıyım
Dünyaya karşı ben
Yılar değil yıllar, umudumdur
Sessizce küllenen...
ahmet erhan şiiri.

Akdeniz kazan,
yüreğim kepçe
dönüp, dolaşıp durdum
turuncu sokaklar
boyunca.
Elimde bir mavi
çiçek kaldı.
Ben soldum,
o solmadı..
ahmet erhan şiiri.

Bütün güzel kadınlarını bu dünyanın
Sevdim, diyebildiğim zaman
Bütün kentlerini gezdim, denizlerine girdim
Ve artık bir tek taş kalmadı tanımadığım,
bir tek yüz, bir tek yer adı
Söylenecek bütün sözleri dinledim ve söyledim
bütün söyleyeceklerimi
Acının bütün uçurumlarına indim ve çıktım
sevincin bütün dağlarına
Bütün çiçekleri kokladım ve kopardım
bütün meyveleri dallarından
Ismarladığım yağmur, savrulmadığım yel
kalmadı...

Bütün haklı kavgalarında dünyanın
dövüştüm, diyebildiğim zaman
Okudum bütün kitapları, bütün şiirleri yazdım
Ve topladım bütün dillerin en güzel sözlerini,
sıraladım tek bir sözlükte
Bütün mayınları, bütün dikenli telleri
ayıkladım sınırlardan
Ve bir tek zorba çıkmadı önüme.
Bu dünyada acı çeken tek bir insan yoktur,
diyebildiğim zaman
işte o zaman ölebilirim.

Toprağımda bir çığlık olur da büyür
yaşama sevincim...