*

yüreğimizin en eski yerlerine yeni ve buruk darbelerini iliştiriyor ibrahim tenekeci. şiirlerini okurken yüzümüze aslında hüzünden kaynağını alan bir gülümseme oturuyor, zaten kitabın adı ağır misafir. yokluk/yoksulluk/çocuklar ve hep o masumiyet kendini/kendi anlamlarını buluyor şiirlerinde.

ibrahim tenekeci için aslında söylenecek çok fazla söz yok ki kendisi: kaçan bir gol kadar üzülmedik değil mi? ölürken o güzel çocuklar afrika da gibi bir dizeyi kazımıştır gönüllerimize.
mugayir şiirlerin mugayir şairi ibrahim tenekeci yine masumiyet/hüzün/buruk bir gülümseme dolu dizleri ile kök salıyor içimizde. bu onun ektiği yeni bir ağaç. hayırlı olsun.

ağır misafir

Öpmezdi, koklardı, dedem beni
içine çekerdi, temiz hava gibi.
Ziyan olmayan emek, derdi bizlere
Emek neydi?

Bilirdi, ne geçer, bir elmanın aklından
Alınmak isterdi, düşmeden yere.
Aklı yoktu elmanın, bize kalırsa
Okulda öğretmişlerdi...

Yakındı Üsküp ona, çok uzaktı Bomonti
Bir sürü örnek, bunun gibi.
Acıkmak tok tutar kimi insanı,
Bilirdi, kimde, imza yetkisi.

Yeterdi, artardı, normal süre
Namazdandı, dizindeki yamalar.
ikindi miydi, neydi, şimdi unuttum
Durmadan ağlıyordu kadınlar...

Koymazdı ölümü adam yerine...
naif insanın ağır kitabı.

başlarken daha boğazınıza bir şey oturur.

"ey aşk, yaptığını beğendin mi?"