bugün

cogu insanin billinc altinda sempati duydugu lider. gerek gucu gerek zekasi asmistir. ama ruhunu seytana satmis bir liderdir. buda onun sonu olmustur.
yahudileri sabun yaparak olsun,toplama kamplarında*katlederek olsun veya başlattığı 2.dünya savaşında milyonlarca insanın ölümüne sebebiyet vererek olsun dünyanın en zalim insanlarından biri olmayı başarmış insandır ama daha sonraki insanlar tarafından sadece bu özellikleriyle antipatisini kazanmış değil aynı zamanda nutuk atma özelliği,ses tonu,kararlılığı,azmi gibi özellikleriyle sempatisinide kazanmış olabilecek olan aynı zamanda kavgam adlı kitabındada faşist fikirlerini ilan eden fakat içine girdiği 2.dünya savaşıyla birlikte ülkesini büyük bir uçurumun kenarına sürükleyen,savaşın son günlerinde de intihar ederek hayatına son veren geçmişin devrik führeri.
almanya'nın bugün bu kadar güçlü bir hale gelmesinin yegane nedenidir.
time dergisinin 1938 de yılın devlet adamı seçtiği zatı muhterem.
dünyaya gelmiş gelecek en büyük şerefsizdir..altı milyon insanı sabun yapmak kolay iş değil, bunu ancak bir şerefsiz becerebilir.
Adolf Hitler (d. 20 Nisan 1889 - ö. 30 Nisan 1945) 1933 itibari ile Almanya'nın başbakanı, ve 1934'den ölümüne kadar Almanya'nın "Führer"(Lider) iydi. Nasyonal Sosyalist Alman işçi Partisi'nin kurucusu ve lideriydi.

Hitler Almanya'da Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan krizde güç kazandı. Propaganda ve karizmatik bir dille, alt ve orta tabakanın ekonomik gereksinimlerine karşılık veriyordu; bunun yanında da belli bir seviyede nasyonalizm, anti-semitizm ve anti-komünizm de sunuyordu. Ekonominin tekrar kurulması, yeniden silahlandırılmış bir ordu ve totaliter ve faşist bir rejimle; Hitler agresif bir dış politika izleyerek Alman yaşama yerini genişletmek amaçlı (Lebensraum) Polonya'ya saldırdı. En geniş döneminde, Nazi Almanyası Avrupa'nın büyük bir çoğunluğuna sahip olmuştu, ancak daha sonra ittifak güçleri tarafından yenilgiye uğratıldı. Savaşın sonunda Hitler'in ırk politikaları yaklaşık 11 milyon kişinin ölümüyle sonuçlandı, bunların arasında 6 milyon musevi vardı, ve Yahudi Soykırımı olarak tanındı.

Savaşın son günlerinde Rusya'nın Kızıl Ordu'su tarafından istila edilen Berlin'de; Hitler, eşi Eva Braun ile Berlin'deki yeraltı sığınağında intihar etti.

Çocukluğu ve ilk Gençlik Yılları
Adolf Hitler, 20 Nisan 1889 yılında Almanların yoğunlukta olduğu Yukarı Avusturya'nın Braunau kasabasında doğdu. Bir gümrük memuru olan Alois Hitler (1837-1903) ve Klara Poelzl (1860-1907) 'ün beş çocuğundan üçüncüsüdür. ilk tahsilini doğduğu kasabada yaptı. Orta tahsiline Linz şehrinde başladı. O sıralarda, ilerde memur olmasını isteyen babasıyla zıtlaşıyor, ileride ressam olmak istediğini söylüyordu. Sevmediği dersleri asıyor, hiç ilgilenmiyordu (ileride öğretmenlerini çok sert biçimde eleştirmiş, sadece tarih öğretmenini çok sevdiğini ve ona çok şey borçlu olduğunu belirtmiştir).

Adolf Hitler ve Benito Mussolini Yugoslavya gezisinde.On üç yaşında tüberkülozdan babasını kaybetti. Daha sonra ağır bir ciğer hastalığı geçirmiş, bir yıl kadar okuldan ayrı kalmış, sonrada maddi sorunlar nedeniyle okula geri dönememiştir. Annesine bakma sorumluluğuyla inşaatta işçi olarak çalışmaya başladı. Gençliğinde kazandığı küçük miktarda paranın önemli bir kısmını kitaplara ayırıyordu. içindeki anti-semitizim(yahudi düşmalığı) ise o zamanlar başlamıştır. ilk başlarda bu fikre karşı çıksada yahudilerin birbirlerini kültür, sanat, politika, iş hayatı gibi bütün alanlarda kayırdıklarını anlayınca yahudileri sevmemeye başlamştır. Kendisi bu konuyu şöyle der: "Ne zaman bir tiyatro gösterisi, bir müzik abartılsa yahudi yapımı bir şey olduğunu görüyordum. Bunu abartanlarda yahudilerdi. Bir çok alanı ele geçirdikleri için tüm alanlarda birbirlerini kayırıyorlardı. Güzel bir alman yapıtı 10 üzerinden 5 alamazken yahudi yapıtları 10 alıyordu. Bu yüzden bir anti-semitist olmaya karar verdim."

Babasız ve parasız zor yaşam şartlarının üstüne bir de on dokuz yaşına geldiği 1907 yılında annesini kaybetti. Annesiyle hep ayrı bir bağ olduğundan söz eder ve o öldüğünde babası ölümünden daha fazla üzüldüğünü anlatır.

Ressam olma ümidiyle Viyana Güzel Sanatlar Akademisi sınavına girdi ancak başarısız oldu. Bir süre, yapıp sattığı resimlerden kazandığı parayla, sefalet içinde yaşadı. 1912'de Viyana'dan Münih'e geldi.

1914'de I. Dünya Savaşı çıkınca Hitler, Bavyera ordusuna gönüllü olarak girdi. Alman mağlubiyetinden sonra Hitler, arkadaşı mühendis Feder ve altı kişi tarafından kurulmuş olan Alman işçi Partisi isimli gizli bir fırkaya katıldı ve kısa sürede bu fırkanın reisi oldu. Fırkanın adını NSDAP (Nationalsozialistische Deutsche Arbeiter Partei/ Nasyonal Sosyalist Alman işçi Partisi) olarak değiştirdi ve nüfuzunu arttırdı. Taraftarlarına kısaca "Nazi" ismi verildi. Kendisine de, taraftarları, rehber anlamına gelen "Führer" lakabını verdiler. Parti 25 maddelik bir program hazırladı. Bu programın ilk maddesi Almanya'yı Versay'ın zilletinden kurtarmak idi. Alman vatandaşlığının yalnız Alman kanını taşıyanlara hasredilmesi lazım geleceği programın temel maddelerindendi. Aynı zamanda büyük sermayeyi devleştirmek de yine programın esaslarından birini teşkil eder. Völkischer Beobachter adlı gazeteyi yandaşları çıkarıyordu. Josef Goebbels bu gazetenin tamamen parti bülteni halini almasını sağladı. Gazetede partisinin fikirlerini açıklayan makaleler yayınladı.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Adolf_Hitler
Siyasi Kariyeri
1924'de Münih'ten hükümeti devirmek için teşebbüslerde (Birahane Darbesi) bulundu fakat başarılı olamadı. Bunun üzerine 10 ay hapse mahkum edildi ve bu zaman içinde "Mein Kampf" (Kavgam) isimli bir kitapta fikirlerini yazdı. Bu kitap, partinin bundan sonraki faaliyetlerine yön verdi. 1924 ve 1929 yılları arasında partisi başarısız oldu. Ancak Dünya Ekonomik Krizinden sonra daha fazla oy kazanabildi (1929). 1930 seçimlerinde yüzde 18 oy ile SPD'den sonra ikinci büyük parti oldu. Hitler'in oyları Katoliklerden daha fazla Protestanlardan, şehirlerden daha fazla kırsal bölge ve kasabalardan, işçilerden daha fazla orta ve üst kesimden geldi.

1932 yılında yapılan üçüncü genel seçim, 31 Temmuz tarihlidir. Seçim sonuçlarından yine parlamentoda çoğunluğu sağlayabilen bir parti çıkmamıştır. Toplam oyların yüzde 37’sini alan Nazi partisi, parlamentoda çoğunluğu sağlayamamakla birlikte en çok sandalye sayısına sahip partiydi.

1933 yılının Ocak ayında, Komünistlerin bir genel grevle tüm ekonomiyi işlemez hale getirerek bir “devrimci durum” yaratacakları ya da ülkede içsavaş çıkacağı konusundaki endişeler o derece derinleşmişti ki, Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg Hitler’i, Katolik Merkez Parti’yle bir koalisyon kurarak istikrarlı bir hükümet kuracağı umuduyla başbakan atamıştır.

Ancak Katolik Merkez Parti’yle bir anlaşma sağlanamadı. Milliyetçi Parti’nin de desteğini alan Hitler, ülkeyi yeniden bir genel seçime götürmüştür.

Hükümette olmak dolayısıyla devletin tüm olanaklarını kullanan bir seçim kampanyası yürütülmüştür. Öte yandan Hitler, hiçbir şekilde ulusalcı bir sosyalist olmadığını, gerçekte ne olduğunu çok net bir şekilde, gereken yerlere anlatabilmişti. Bu seçim kampanyası sırasında endüstri ve finans-sigorta devlerinden büyük miktarda mali destek sağladılar.

27 Şubat 1933 akşamı Reichstag’ta bir yangın çıkmıştır. Büyük ihtimalle Nazi partisi tarafından yapılmıştır. Soruşturma kısa sürede polisi Marinus van der Lubbe adından yarı-deli bir komüniste götürdü. Yangını çıkaranın kendisi olduğunu itiraf etti.

Ertesi gün, Hitler Hindenburg’a, anayasanın kişi hak ve özgürlükleriyle ilgili maddelerini ortadan kaldıran bir kararname imzalattı. izleyen günlerde Nazi partisi ve Milliyetçiler dışındaki tüm partilerin yayınları ve seçim çalışmaları durduruldu.

5 Mart 1933 günü yapılan seçimlerde Nazi partisinin oyları yüzde 44 düzeyine çıkmıştır. Milliyetçi partilerin oyları düşmüş olmakla birlikte parlamentoda çoğunluk sağlanabiliyordu.

Seçimlerin hemen ertesinde parlamentodan bir “yetki kanunu” çıkartıldı. Bu kanun, Reichstag’ın tüm yetkilerini dört yıl süre ile kabineye devrediyor, ve çalışmalarına bu süre için ara veriyordu.

Ancak böyle bir kanun için parlamentoda üçte iki çoğunluk kararı gerekmektedir. Bu çoğunluk kararının nasıl sağlandığı Nürnberg Mahkemeleri tutanaklarına da geçmiştir. Oylamanın yapılacağı gün parlamento SA tarafından kuşatılmış, bazı Sosyal Demokrat parlamenterler içeri alınmamıştır. Zaten 81 komünis parlamenter de seçimlerden önce göz altına alınmıştı.

23 Mart 1933 günkü parlamento oturumunda “Halkta ve Almanya’daki Sıkıntının Kaldırılmasına Dair Kanun (Gesetz zur Behebung der Not von Volk und Reicht) adındaki yetki tasarısı kabul edilmiştir.

Bu kararnameyle yürütme ve yasama erklerini eline almıştır. Hemen ardından diğer partileri yasakladı. Büyük bir propaganda faaliyeti yürüterek ve olağanüstü hitabet ve ikna kabiliyetini kullanarak bütün Alman halkını Nazi bayrağı altında birleştirdi. Kendisini, Almanların yanılmaz büyük lideri ilan etti ve halkı da buna inandırdı. Bundan sonra Alman halkı ölümüne kadar Hitler'in peşinden körü körüne gitmiştir.

Halka, ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtaracağına söz verdi ve bu yolda çalışmalarına başladı. Almanya'da aşırı artış gösteren işsizliği savaş hazırlığı için kullanarak, iş sahası oluşturdu. Ülke genelinde büyük otobanlar inşa ettirdi.

Ülkedeki bütün aksaklıkların nedeni olarak Yahudileri ve çingeneler gibi bazı azınlıkları gösteriyor, Alman ırkının üstün ırk olduğunu söylüyordu. Bütün bir Alman halkını da bunlara inandırmayı başardı ve tarihin en büyük soykırım faaliyetine girişti. Bütün Yahudileri toplama kamplarında topladı. Çalışabilecek durumda olanlar ayrıldıktan sonra diğerleri gaz odalarında öldürülüp, fırınlarda yakıldılar. (Bu faaliyetler sadece Almanya'da değil, daha sonra işgal edilen bütün ülkelerde de gerçekleştirildi. Bu şekilde tüm Avrupa'da yaklaşık olarak 5.5 milyon Yahudi ve yarım milyon çingene öldürüldü.) Alman ırkını iyileştirmek adına, binlerce zihinsel engelli insan da hastanelerde, verilen gizli emirlerle öldürülmüştür.

Hitler, tüm Almanca konuşan insanları bir çatı altında toplamak istiyordu (Avusturya ile Almanya sınırında bulunan bir kasabada doğması bunun nedenlerinden biri olarak gösterilir). Bu amaçla önce Avusturya'yı, daha sonra Çekoslavakya ve Polonya'yı Sovyetlerle beraber işgal etti. Bu işgaller, ikinci Dünya Savaşı'nı başlatan kıvılcım oldu. Batı Avrupa ülkelerini ve Rusya'yı(ne kadar Polonya'yı paylaşsalarda aralarındaki savaşın kaçınılmaz olduğunu iki tarafta biliyordu. ikisininde istekleri çakışıyordu) karşısına aldı. Bu cephe genişliği II. Dünya Savaşı'nın sonucunu belirleyen en önemli etken oldu daha sonradan Amerika Birleşik Devletleri'nin de savaşa dahil olması yenilgiyi hazırladı.

Bir süre, neredeyse bütün Avrupa'yı elinde tutması bunuda 1.Dünya Savaşı'ndan yenilgi ve büyük tazminatlarla ayrılmış, 1929 Büyük Buhramı'yla tamamen sıfırlanmış bir devleti beş yıl içerisinde bir süper güce çevirip bütün dünya'ya kafa tutması, savaş planlarını generallerine bırakmadan kendisinin yapması, kendi savunduğu ve haklı olduğu fikirler nedeniyle Yahudileri öldürmesi onun bir askeri, ekonomik ve siyasi bir deha olduğu gerçeğini ortaya koyar. Yıllarca batı toplumu onlarda açtığı yara nedeniyle Hitler'in iyi yönlerini saklayıp sadece Yahudileri öldüren bir manyak olarak göstermiştir. Onun Almanya'sının 5 yılda ulaştığı sınırlara daha önce Avrupa'da bir Roma imparatorluğu yüzyıllarda ulaşmıştır. Birde Napolyon Bonaparte(Hitler'le bir çok ortak yönü vardır ve ne kadar Hitler öyle bir şey söylemesede Napolyon'dan etkilendiği öne sürülür) 20 yılda ulaşmıştır ama onun da yıllarca kazandığı savaşlar, kazandığı topraklar unutulup kaybettiği tek savaş yüzünden tahttan indirilmiş, kin ve nefretle küçük bir adaya sürgüne yollanmıştır. Fransa'da heykelinin dikilmesi, bütün Dünya tarafından imrenilcek bir lider haline gelmesi yüz yıllar almıştır. Belki şimdi adı anılmayan Adolf Hitler yüzyıl sonra Almanya'da heykeli dikilecektir ama şu anda tüm dünya tarafından ABD'nın Japonya'ya atom bombalaları attığı bir dönemde Yahudileri öldürdüğü için nefret edilmektedir.

Savaş sonucunda Almanya'nın yenilgisini gören Adolf Hitler ümitsizliğin iyice artması üzerine 29 Nisan 1945'te Berlin'de karısı Eva Braun'la birlikte aynı anda siyanür hapı içip, önce Eva Braun'u sonrada kendisini bir silah vasıtasıyla vurarak intihar etti. Kendi isteğiyle Führerbunker bahçesinde benzinle cesetleri yakılmıştır. Hitler'in bunu istemesinin sebebinin Sovyet ordusu tarafından yakalanıp teşhir edilmek istememesi olduğu iddia edilmektedir. Tüm bu 'resmi' hikayeye rağmen Hitler'in sonuyla ilgili çeşitli iddialar 'komplo teorileri' seviyesinde de olsa hala tartışılmaktadır.

Hitler ölmeden önce ikili vasiyetnamesini yazdırmıştır: Siyasi ve Özel Vasiyetname. Hitler'in siyasi vasiyetnamesi bir hınç çığlığıdır. Ona göre; Almanya bütün milletler için bir zehir gibi tehlikeli olan Yahudileri ve Bolşevizm'i kovalamaktan asla vazgeçmemelidir. Almanya'nın geleceğini tartışmasız bu olgu belirleyecektir. Hitler, savaşa girmekte haklı olduğunu savunuyor ve yenilgiden korkak yalancı generalleri sorumlu tutuyordu. Özel Vasiyetinde ise, tüm hayatı boyunca topladığı sanat eserleriyle doğduğu şehir olan Linz'de bir müze kurulmasını istedi. Tüm şahsi mallarını partiye eğer parti kalmamışsa devlete bıraktığını söylüyordu.

iç politikadaki uygulamalar
Hitler'in iktidara geldiği 1933 yılını izleyen yıllardaki Alman ekonomisinde gözlenen gelişmeler, çoğu kez Hitler'in olağanüstü başarısı olarak kabul edilir. Hitler'in iktidarın tüm kontrolünü ele geçirmesinin hemen ardından tüm sendikalar kapatılmış, tüm çalışanlar bir "işçi birliği" çatısı altında toplanmış, işçi aidatları, genel bütçeye aktarılmıştır. Ücret artışları ve bunun sonucu olan grev olasılığının kalktığı ekonomide, doğal olarak bir istihdam artışı yaşanmıştır. işgücü maliyetinin düşmesi ve "iş dünyasındaki barış ve istikrar", işgücü talebini artırmıştır. Teknolojik ve askeri alanlarda büyük yatırımlar yapmıştır.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Adolf_Hitler
komunistler hakkında takdire şayan fikirleri olan kişi.
Ayışığı isimli parkta oturan bir adama bir çingene yaklaşır ve fal bakmak ister.Adam kabul eder.Çingene adamın elini alır ve anında bırakır.Dehşet içinde ''sen dünyanın kaderini değiştireceksin'' der.adam anlamaz düşünür düşünür sonra neyse der ve yoluna devam eder.Evine gitmek için geldiği tren istasyonunda bir çocuk gözüne çarpar.çocuk kendini trenin altına atmaya kalkışmıştır.adam hemen koşar gidip çocuğu kurtarır.çocuk aralıksız ağlıyordur.adam durur ve çocuğa adını sorar.Aldığı cevap ise şudur;Adolf Hitler!
özellikle hitap yeteneği harikadır milyonları peşinden sürüklemiştir.
bu adamla ilgili bi suru sey soyleniyor fakat adamın oldukca duzgun bir yasantısı olmus tek istegi kendi milletini dunyanın zirvesinde gormekmis. hangimiz boyle bir ideal tasımayızki tam bagımsızlık ve guclu bir devlet hepimiz bunu isteriz o donem almanlarda bunu istedikleri icin bu adamı desteklemis ve baslarına getirmislerdir sonuc olarak o bir askerdi ve hırsları bazı zamanlarda aklının onune gecip gozlerini kor etmis olabilir herkesten ulu onderimiz kadar akılcı davranıslar bekleyemeyiz tabi. sonuc olarak bu adamın hataları vardı ama inandıgı fikirler ugrunda mucadelesini yaptı fakat basarısız oldu. ve de herseyden bu adamı sorumlu tutmak biraz vicdansızlık olur bence cunku o donem sadist ruhlu pek cok insan alman ordusuna dahildi ayrıca orada islenen insanlık suclarını gorupte engellemek icin hicbirsey yapmayan herkeste o vahsete katılanlar kadar hatta hitlerden bile fazla sucludur. son olarak bu adamla ilgili biraz daha mantıklı davranabilse almanları dunya devi haline getirebilecek olan kişidir diyebiliriz
insanları bireyler değil kitleler olarak değerlendiren, askeri zekası ve insan psikolojisi üzerine olan bilgisi üst düzey olan ancak yaptıkları asla savunulamayacak doğumgünümü* paylaştığım alman diktatör.
aşırı derecede zeki olan ve bu zekası sebebiyle kendi sınırlarını çizemeyen, daha sonraları ise hepten gaza gelip alayına isyan ölümüne germen diye dünya aleme saldırmaya kalkan, ama sonunda ağzının payını alarak intahar eden, kısaca deli insan.
hitleri özleyenler, bu gün almanya'da türklerin de yaşadığını unutuyorlar galiba. ikinci dünya savaşı öncesinde yahudiler alman ekonomisine hukmediyordu. belki yıllar sonra alman ekonomisinde türkler söz sahibi olacak ve bu nefret türklere yönelecek. zaten türkler almanyada çok sempatik karşılanmıyor. (bkz: dazlaklar) o zamanda hitler ayarında biri çıkacak ve " türklerin öldürülmesi gerektiğini" söyleyecek.
merak ediyorum o zaman içimizdeki * naziler ne diyecek.
insanlara merhanet gostermek zayifliktir sozunu sarf eden,temizlige cok onem veren bu ugurda cesitli uretim calismalarinda bulunmus,sadist kisi...
2. dünya savaşı zamanın da, elektromanyetik dalgalarla uçabilen ufo modelleri yaptığı söylenen diktatör.
doğal seleksiyon yöntemini yaşamın ana amacı olarak gören , ari ırkın yetişmesinde bile zayıf olanlar ölsün güçlü olan yaşamayı hak eder düsturuna sahip dünyanın görüp görebileceği en sadist insan.
20. yüzyilin ilk yarisinda yoksul bir adam falciya gider. falci
kadin fanusta korkunç gelecegi görür :

" eyvah! gelecekte milyonlarca insanin ölümüne sebep olacaksin !"

adam kahrolur...

"milyonlarin katili olmaktansa kendimi öldürürüm, daha iyi !" deyip tren
yoluna kosar. raya kafasini dayayacak, istikbaldeki korkunç felaketin
önüne geçecektir !.. ama o da ne?. raya kafasini dayamis bir küçük
çocuk... tren de 100 metre ötede ve hizla geliyor.. hemen firlayip çocugu
rayin üstünden çeker.. ufakligi yatistirmak için basini oksarken sorar :

"adin ne senin, söyle bakayim ?.."

"adolf efendim..."

(bkz: copy paste)
wolksawagen adlı araba firmasının kurucusudur. katildir.
edit: bu entry'nin neden kötü oylandığını anlamadım ama umrumda da değil. bi araştır sonra istersen boka bula.
bu adamin soyledigi tek bir dogru soz vardir;
- bir gun yahudilerin hepsini katletmedigim icin bana kufur edeceksiniz! * *
akli mantigi yerinde bir insanin kesinlikle savunmayacagi bir insan. yahudiler disinda cokca polonyali ve slav da oldurmus bir seri katil .
volkswagen* adlı firmanın kurucusu değil, 300 mark'ın* altında bir halk arabası yapılması için müteşebbisleri yönlendirmiş kişidir. sonuçta volkswagen firması kurulmuş, doğru düzgün bir üretim yapamadan 2.dünya savaşı patlak vermiş, vosvos hayalleri savaş sonrasına kalmıştır.
charlie chaplinle aynı gün aynı saatlerde doğmuştur..biri dünyayı ağlattı, biri dünyayı güldürdü..
namı diğer 88.
hakkında ilginç bir komplo teorisi üretilen kişi;

efendim malumunuz bir yahudi devletinin kurulması için özellikle 20. yüzyılın başlaması ile çalışmalar hızlanmıştır. abdulhamid in rüşvetle ikna edilemeyeceği ortaya çıkınca osmanlı nın yıkılmasına karar verilip, ilk olarak kutsal toprakların sahipsiz kalması sağlanmıştır. daha sonra da ingilizler burayı işgal edip yahudilere satmaya başlamışlardı. gelen bütün göçlere rağmen bir devlet kuracak nüfusu edinemiyordu yahudiler. o zamana kadar hep başka milletlerin çatısı altında huzur içinde yaşayan yahudiler sonu ne olacağı belli olmayan bir yola girmeyi istemiyordu. kisme rahatını bozup, göçme taraftarı değildi. işte adolf hitler in etkisi burada başlıyor. özellikle yahudilere yaptığı eylemlerde bazı üst düzey yahudilerden yardım aldığı yıllardır ortaya atılan en ilginç iddialardandır. bir ırk kendi ırkını yok etmesi için bir caniye yardım ediyordu. ama neden ? tabiki kutsal gördükleri bir gaye için. katliamlar başlamadan önce yahudilere yapılan tacizlerde "filistin e dönün." diye bağırılmaya başlanmıştı kendilerine. kim bilir belki de filistin in nerede olduğunu bile bilmiyenler bir marş gibi söylüyordu bu senelerce. sonuçta ne oldu? eziyet gören yahudilere tek bir yer gösterildi ; filistin.

tamam belki çok saçma gelecek ama bir de derinine inerek, araştırarak karar vermeye çalışın. ben biraz hak verdim aslında.

istediğini yapabilmek için kendi ırkını öldürmek.... tanıdık gelmiyor mu size de?

(bkz: 11 eylül gerçekleri)