bugün

bir yazar tarafından tüm eksi sozluk adına girilen entry.*

edit: başıma kaldı. ayrıca ben de destekliyorum. ama bir yazar tarafından tüm sözlük adına girilmesinin saçma olduğunu belirttim.
sonuna kadar desteklediğim düşünmeden altına imzamı attığım muhtıradır..

--spoiler--
' burada, yahut türkiye'nin her neresinde olursanız olsun, hangi düşünceye sahip olursanız olun; ister radikal dinci, ister azılı komünist, ister devletçi, ister milliyetçi, ister bilmem kim; genelkurmayın bu açıklamasından zerre bir hoşnutluk duyduysanız içinizde, -nispi ya da değil- başa gelecek olandan yana mutlu ve mesutsanız, size yazıklar olsun! olsun, çünkü günü geldiğinde size dönecek olan silahların, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" misali, sırf sizin amaçlarınıza müteallik doğrultulduğundan memnunsunuz demektir. halbuki hiçbiriniz yoktur ki, aranızda, hangi düşünceye dahil olursanız olun, geçen seneler boyunca o silahların size doğrultulmadığı bir an bile olmadı! militanlar, yazarlar, şairler, şeytanlar, kahramanlar yarattınız uğradığınız zulümden. filmler çektiniz, heykeller yonttunuz, şarkılar bestelediniz duyurmak için başınıza gelen haksızlığı. ağladınız ve gözden apansız yiten kardeşleriniz, akrabalarınız, anneleriniz, babalarınız, sevgilileriniz oldu. şimdi bütün bunları, bunları, bunları unutarak mı oturduğunuz yerde keyifleniveriyorsunuz. şayet öyleyse, tekrar ve tekrar size yazıklar olsun! olsun, çünkü içinizde zerre eşitlik arzusu yok. ünlü bir düşünürün şu güzelim sözüyle aydınlanmamışsınız: "söylediklerine katılmıyorum, lakin söylediklerini ifade etmen için canımı bağışlamaya hazırım!"*. yazıklar olsun, çünkü sisteme onun size dayattığı silahlarla davranıyorsunuz. yani kısa yollarla, aciz kollarla, mücadeleden yoksun, bir hak arayışına çıkmaksızın!yazıklar olsun, çünkü bir an için bile olsa şunu görme yetkinliğinden fersah fersah uzaksınız; "kendi özgürlüğünüzün bütünüyle elinizden alınmış olduğundan!". bu ülkenin bir evladı olma payesini kötüye kullanmaktan gayrı bir şey değildir yaptığınız, eğer ki bu açıklamanın birazcık, birazcık içindeyseniz! şöyle bir geriye dönüp başınıza gelenlerden zerre ders almamışsınız demektir! tarihinizden yoksun, yani bir bakıma parçalarınız çapraşık ve zımnen de bütünden noksansınız demektir! defaten ifade etmek gerekir ki, şu sözlere ufak bir munislikle dahi sokulmuşsanız; "zorla güzellik olur!" savının müptezel bir savunucususunuzdur! hayır, mesele çoktan bir taraf olmaktan çıkmıştır. şu cümleleri yazan adamın hangi ideolojiden beslendiğini yazmış olduklarına bakarak anlamanız da mümkün değildir. sadece bu bile, hadiseye müşterek bir refleksin geliştirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. mesela olası bir askeri darbenin savunucusuysanız, buna karşı oluşacak bir tepkinin de farkına varmanız gerekmektedir. bir yandan din istismarı ile sorgusuz sualsiz, yeterince anlaşılmadan, derinlemesine incelenmeden önümüze yığılacak cesetlerle karşılaşma tehlikemiz olduğu gibi; öte yandan, bu darbeye karşı duracak tepkinin de aynı yüzeysel katliamın bir habercisi konumunda olduğundan emin olabilirsiniz. yani laiklik karşıtı söylemleriyle "kaybolanlara", başörtüsü giyinmediği için "kaybolacakları" ekleyerek düşünün söylediklerimi! geçici çözümlerin adamı olmayın, bunlar toplumsal narkozun aleni emaresidir. hak savunuculuğunu, varsınlar size hayalperest müzmin bir mağlup adını taksınlar, yılmayın, yalnızca "demokrasi" sahasının muhafızı olarak gerçekleştirin. ülkenin karanlıklar içerisinde olduğunu düşünüyorsanız, buna, yılmayın, aydın fikirler ve düşüncelerle karşılık verin. hayır, asla silahlarla değil! çopurlaşan dünyada, tam da şu anda, kaybetmemeniz gereken şeyin "insanlığınız" olduğunu unutmayın! yani vicdanı muhasebenizi, tüm sosyopolitik, jeopolitik ve diğer siyasal biçemlerin ardına koyayım demeyin sakın. yanılırsınız! bizler, bu ülkenin varisleriyiz, yani geleceğin yöneticileri, işçileri, proleterleri, burjuvaları, müslümanları, askerleri, öğretmenleri, doktorları, vs... yeri geldiğinde tavrımızı öfkemizden yahut duygumuzdan yahut ideolojik cenahımızdan alarak; silahların altında kimliksizleşirsek, sizi temin ederim bundan sonrası için umudumuz ziyadesiyle sekte yemiş olacaktır. şimdi ses çıkarmasak, ülkenin en büyük çoğunluğunu oluşturan biz genç delişmenlerin sesi bir daha ne zaman çıkar sanıyorsunuz!? şimdi değilse, bir daha hangi vakit!? durmayın, karşılık verin. bu muhtıra bir yanıt olsun özgürlüğümüzü ve geleceğimizi kıskaca almayı arzulayanlara. susmayın! susmayalım! '
--spoiler--

kaynak ekşi sözlük/aksa..
(bkz: ankara karşıyaka mezarlığı)
demokrasi amaç değil araçtır deyip sonra da utanmadan demokrasi çığırtkanlığı yapanlara okutulsa daha bir güzel olacak yazı... orduyu neler yapmaya sevkediyorsunuz üsteklik bunların tek sorumlusu sizin o çarpık kendi kendinizi .iktiğiniz zihniyetiniz diye... siz olmasaydınız tsk bazı şeyleri yapmak zorunda kalmayacaktı en azından günümüzde... ama siz yok musunuz? hani demokrasi amaç değil araçtır deyip, sonra da fetullah gülen gibi sahte gözyaşı döken timsah avcıları sizin iki yüzlülüğünüzde gizli herşey...aklınızı başınıza toplayın...
destekçısı oldugum eksı entrysı turkıyeyı kurtarıcak zıhnıyete ornek
ekşisözlüğü darma duman etmiş entrydir.
sözde demokrasi savunucuların, sahte demokratların, demokrasi bizim için amaç değil araçtır diyen zihniyetin ve neyin amaç edinildiğini anlayamayıp,şeytanla işbirliği yaptıklarının farkında olmayan bir "garip" kesimin savunmakta sakınca görmediği garip açıklama metni..*

demokrasi istiyoruz adı altında kendi ideolojik dogmalarının bayraktarlığı yapma yüzsüzlüğüne dinci kesimde de, radikal sol kesimde de çok şahit olmuştuk ama bu yeni dayanışma arzusu gözleri yaşartacak cinsten..gerçekte neyin peşinde olduklarının farkında olmasak ağlayacağız, o derece yani..

kısaca "düşmanım düşmanı dostumdur*" ilkesinden hareketle yola çıkan bunun gibi palavlara halkın karnı toktur..

yemezler hadi başka kapıya...
Ordu goreve pankartı acanlarlarınkı gibi kendı havasında bir yazıdır.
ayni bokun laciverti dir.
süper bir açıklama, ifade edilemeyenleri, nede güzel kelimelere dökmüş, tek davamız biz olmak. muhtıranın açıklandığı günden beri bütün çırpınışlarımız budur, demokrasinin kırılan ayakları yerine geçmeye çalıştık hep, anlamayanlar,anlamamak için kulaklarını gözlerini kapatanlar, meydanlarda cesetler birikmeye başladığında, bu ülkeyi herhangi bir batı ülkesine kaçıp ilk terkedeceklerden dir. ta ki cesetler kaldırılıp yerlerine anıtlar dikildiğinde memleket aşkıyla geri gelecekler.

ehven i şer düpedüz şer dir, hayır çıkmaz...