bugün

Üstünden her ne kadar 14 yıl geçse de bu şehir Her ne kadar yenilenmiş gözükse de her yerinde izi kalacak. Bu şehirdeki her insanın yüzünden, ifadesinden, davranışlarından vb. bu olayı okuyabilir ve ne kadar acı olduğunu anlayabilirsiniz. Bütün ölenlere allah rahmet eylesin ve yakınlarının başı sağolsun tekrardan. Ayrıca keşke insanoğlu biraz daha az açgözlü ve daha az mal hırslı olsaydı da az malzeme kullanmış inşaat şirketleri ya da yardım paralarını calanları falan gormeseydık, üzüntüyle anıyorum.
türkiyeyi bir gecede siken günün tarihi.
müteahhitlerin malzemeden değil insan hayatından çaldıklarıydı tüm yaşananlar, nur içinde yatsın hayatını kaybeden herkes.
an itibariyle web siteleri üzerinden bu depremi tek hatırlayan hacettepe üniversitesi'dir. hem de rektörlük bununla ilgili bir duyuru bile yayınlamıştır;

http://hacettepe.edu.tr/

http://www.hacettepe.edu....AgustosMarmaraDepremi.pdf

orta doğu teknik üniversitesi'nin, bilkent üniversitesi'nin, boğaziçi üniversitesi'nin, istanbul teknik üniversitesi'nin, gazi üniversitesi'nin, ankara üniversitesi'nin ise anmadığı deprem olmuştur. *

işin acı tarafı kocaeli üniversitesi ve düzce üniversitesi de web sitesinde bu anmadan dem vurmamıştır.

http://www.kocaeli.edu.tr/

http://www.duzce.edu.tr/

diyeceksiniz ki saat gecenin 12 si. diyeceksiniz ki yarın tatil. peki hacettepe'ye gece 12 değil mi? o okul yarın tatil değil mi?

(bkz: helal olsun)
8 yaşındasınız ve savaştan kaçar gibi babanız sizi almış kucağınıza, tavana ve tabana bakarak 5. kattan sokağa indiriyor. sokakta çıt yok, herkes arabasının radyosundan birşeyler dinliyor. uyanmayan mahalle sakinlerinin telefonları hep meşgul. neden ? çünkü gerçekten duyarlıyız! sabah arabada uyanıyorsunuz. televizyonlarda enkazlar altındaki drama şahit oluyorsunuz; heryer, heryerde.
sevdiğim kızın öldüğü boktan gün. her şey şaka ve trollük olsun, yaşanmasın böyle ciddi şeyler be. olm... neyse. acı bi olaylar, duygular falan.
sozlukte yasak smile girmek.ama bu durumu baska ne anlatirki":("
Emrah Serbes'in en acı betimleyici şakasını yaptığı konudur.
Kendisine bir olay esnasında kimliğine bakıp doğum yerini gören polisin "depremde bir şey var mı?" diye yönelttiği soruya "vardı, kalmadı." cevabını verir.
o gün askerdeydim..

yardıma gitmek için hazırlandık gönderilmedik..keşke gidebilseyik.

çok çok çok büyük felaket..allah hepsinin hepimizin yardımcısı olsun.
14 yıl önce bu saâtlerde tam bir hafta önce taşındığım ve hâlen yaşadığım evde geçirdiğim gün ve gecedir.

- kendi kendime magic the gathering oynuyor, bir yandan da tv'ye bakıyordum.
- voltaj gidip gelmeye başladı. "ulan, sikeyim böyle altyapıyı; gene elektrik kesilecek! kim bilir gene hangi kablo yandı" diye geçirdim içimden.
- ardı ardına gök gürültüsü duydum. "lan bu mevsimde ne yağmuru, ne fırtınası?"
- sallanmaya başladık.
- içeride uyumakta olan anneme seslendim: anne... anne kalk, deprem oluyor.
- anamdan yanıt: tamam, sakin ol. deprem işte.*
- sallantı sonunda kesildi. sitedekilerin hepsi kendini karşıdaki çakıl kaplı tepeciğe attı.
- biz de çıktık. lâflıyoruz falan akranlarımızla.
- millet orada yatmaya karar verdi ama ben evime döndüm.
- ertesi gece de herkes dışarıdaydı ve ben evimdeydim. hatta kornişler olmadığından perde asılı olmayan camlardan duş aldığımı falan görmüşler.

bizim sitenin yıkılmamasının tek nedeni temelik kayaç olması. biraz yumuşak bir zemin olsa şimdi bu satırları yazamıyordum sözlük. tıpkı gölcük-avcılar hattında ölen on binlerce insan gibi.

sevenlerini yitiren herkese başsağlığı, kalanlara uzun ve huzurlu bir yaşam dilerim.

not: 7 nokta 4 yetmedi, fuhuş evleri, altlı üstlü öldüler gibi alçaklıktan da öte düşüklükte sözler eden herkesin amk!
Daily news journal post jerusalem gibi önemli isim haber gazetelerinde ölü sayısı aynanda 53 bin kişi çıkmıştır 17 bin 200 diyen sadece ecevitle demireldir.
dün akşam gölcük kavaklı sahilinde depremin sene-i devriyesi olması vesilesiyle bazı etkinlikler düzenlendi.

şehrimizin hürmetli büyükleri dokunaklı bir fon müziği eşliğinde etkileyici konuşmalar yaptılar. konuşmalarında her zaman olduğu gibi, ne kadar büyük acılar çektiğimizden çıkartmamız gereken derslerden bahsedildi, bilmem kaç metre taş döşendiğine kısa zamanda ne kadar çok işler yapıldığına dem vuruldu. kur-an okundu, deprem sergisi gezildi, hüzünlenildi..falan filan.

işin acı kısmı hepimizin yaşadığı bir gerçek eyvallah. fakat birde işin gerçeklik kısmı var. yıkılan binaların molozları kaldırıldı (gerçi 14 yıldır hala enkaz halinde duran binalar da var ya neyse), harabeye dönen şehir yeniden görsel olarak değiştirildi peyzaj çalışmaları ihale edildi. maharetli ellerle şehre çok güzel makyaj yapıldı o bitkin görüntüsünden arındırıldı.

peki bütün bu acıları çekmemize vesile olanlar için kanunen ne yapıldı? bakalım neler yapılmış;

"depremde yapım hatalarından çöken binaların müteahhitlerine yaklaşık 2100 dava açılmış. Bu davalardan 1800'ü hukuki boşluklardan dolayı cezasız sonuçlanmış geriye kalan 300 davanın 110 kadarında ceza verilse de çoğu ertelenmiş. Bunun dışında kalan davalar ise 16 Şubat 2007 tarihinde 7.5 yıllık zaman aşımı süreleri dolduğu için zaman aşımına uğramış ve düşmüş."

sonuç, 14 yıldır acı çken binlerce insan ve 14 yıldır ceza çekmeyen suçlular.

devlet kentsel dönüşüm diye bir muhabbetten bahsediyor fakat depremde orta hasar raporu verilen bizim yedi katlı binamıza inceleme yapmak için ne gelen var ne giden.

depremde orta ya da hafif hasarlı diye tespit edilen ve yalandan güçlendirme yapılan binalar aynı şekilde bir deprem olması halinde yıkılacak ve 14 yıl öncesinin acısı ikiye katlanacak.

unutmadık unutmayacağız eyvallah. zaten unutmak mümkün değil dillendirmenin de alemi yok. önemli olan gerçekten unutmaması gerekenler hala hatırlıyorlar mı? görevlerinin bilincindeler mi? yoksa sadece yıldönümü gelmeden bir gün önce bir kaç paragraf hazırlamak için mi hatırlayorlar?
Hatırlamak istemediğim bir gün . Sonrasında da ülke olarak çok aciz durumdaydık . Ölen kişi sayısı tv lerde 35 bin ve artarak

gösterilirken bir anda 15 bine düşürülmüştü . Marmara bölgesinin genel afet bölgesi ilan edilmesi söz konusuydu . Oluşabilecek

vergi kayıplarının önüne geçebilmek için . Zor günlerdi .

sonra ders aldığımız göstermek için kentsel dönüşüm yapılmaya başlandı . 4 - 5 katlı evler inşaat firmalarına verilip 10-12 katlı

evlere dönüştürülecek . Zihniyet hep aynı vatandaşı düşünen yok . Faizsiz kredi ile aynı şekilde imar edilmesi gereken evler

yerine daha çok katlı evler . Kesilen ağaçlar , yerleri bozulan kediler - kuşlar . Cebimize biraz para girmesi durumunda vatandaş

ve hükümet olarak prensipsiz yaratıldığımızın göstergesi .
o ne acı bir gündü öyle..
uyanıktım deprem oldugu vakitte.
su içmeye kalkmıştım sarsıntıdan birazcık zaman önce.
yaşım 13, izmirliyim, izmirdeyim..
''büyük bir sarsıntı oldu hissettin mi?'' dedi önce babam anneme. onlar da uyanmışlardı.
sonrası hiç uyuyamadık.
sabaha kadar televizyon başında olup bitenleri dinledik.
aksilik ya o sabahta tatil için hazırlanmıştık.
gitmiştik de.
tatili batsın!
depremi hissetmiştik lakin o insanları hissedememiş miydik?
ne tatili anne? ne tatili baba!
ölenle ölünmez derler ya hani, hayat her halükarda devam edermiş? etmiyormuş bunu ögrendim. ölen onca kardeşimizin üzerine devam etmiyormuş. 17 agustos depremi benden bedenen bir şey almadı ama manen almış olacak ki ne zaman gelse aklıma içim burkulur, gözlerim bugulanır, kendimden utanırım..
hem de çok..
öncesi var ama o gün yok. hatırlamıyorum. hissetmedim. o gün çok sıcakmış heryer. bugün de izmirde tuhaf bir sıcaklık var. nefes aldırmayan. ben en fazla 6 şiddetinde deprem yaşadım. ve o depremde bile uzun süre kendime gelemedim. 7.4 ü hayal edemiyorum. umarım bir daha başımıza gelmez.
bir evin enkazını temizleyip temelinin üzerine parktan kum taşıyarak pilaj valeybolu oynamamıza sebep . çadırların kapısının önünde tüm mahalleye televizyon izletmemizi sağlayan. 3 gün sonra enkazdan çıkan arkadaşımızın peşinden halay çektiren , çoğumuza kapalı alan korkusu aşılayan acıların günü.
(bkz: on yedi ağustos ulusal ölüm bayramınız kutlu olsun)
marmara depreminin bizde bıraktığı acı tarihtir. binalar insanları öldürdüğü için bir nevi insanlık ayıbı yaşanmıştır malesef doğa ile uyumlu yaşayamıyoruz.
deprem öldürmez, bina öldürür. allah depremde hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize rahmet eylesin.
birdaha yaşanmaması için hergün dualar edilen o gün. ölenlerin hepsini allahtan rahmet ailelerine allahdan sabır diliyorum.
birçoğumuzun ilkokul çağındayken yaşadığı inanılmaz derecede üzen olayın tarihi. allah bir daha yaşatmasın.
yalnız, hala toplanan deprem vergilerinin ne olduğu muamma. acaba müteahhitler hala ceplerini mi doldurmakla meşgul?
ölüm uykuda da yakalıyor insanları, oysa umutlarım var yarınlara dair.. hiç uyumasam diyorum, hatta hiç uyumasak... 50.000 cana selam olsun...
Sözlüğün yarısının çocuk olduğu benim ise 15 yaşında olduğum, Ankara'da yakalandığım bir iki gün sokakta kaldığım, insanların istanbulda ki yakınlarına ulaşma çabalarını endişeli gözler ile seyrettiğim ve istanbulda yaşar iken beni büyüten çok sevdiğim Ayhan abimizi bizden alan acı ile hatırlanacak tarih.
Tüm vefat edenlerin mekanı cennet olsun.
hayatın ve birliğin kıymetini anlatan gün.
Düşünüldüğünde bile tüylerin diken diken olmasına sebep olan durum, doğa olayı.