bugün

akp ve saadet denilen parti ve yandaşlarının evet demesi,
chp ve mhp denilen parti ve yandaşlarının hayır demesi ve sonucunda ülkenin ne boka geleceğinin sonucudur.
hakkında yazılan eksik argümanlarla dolu yazıları garipsemedim.
sikindirik facebook paylaşımlarına tahammül ettim.
yapılacak olan değişikliklerin ne anlama geldiğini bile anlamaya çalışmadan "akp yapıyorsa evet/hayır" mantığına göre hareket eden heriflere bile ses etmedim.

ama geçen gün gördüğüm bir afiş beni aynı anda hem güldürdü hem de sinirlendirdi.

"büyük birlik partisi 24 saat kesintisiz demokrasi için evet diyor."

gözünüzü sevem cigerinizi sikem biriniz çıkıp söyleyin:

demokrasi ve büyük birlik partisi olguları nasıl aynı cümle içinde kullanılabilir?
12 Eylül filmi, 'Evet' videosu oldu:
http://www.haberturk.com/...l-filmi-evet-videosu-oldu

Facebook'taki 1 numaralı EVET klibi:
http://www.facebook.com/v.../video.php?v=429825590821
(bkz: doğu ve güneydoğu anadoludaki ezici evet üstünlüğü)

(bkz: evet arttıkça eğitimin düşmesi)

(bkz: hayır diyoruz pkk lı oluyoruz)
http://www.facebook.com/v.../video.php?v=492622664691
(bkz: anayasa-değişiklik-paketi/@alayineisyan/)
kutumda büyük hissettiğim durumdur. ama emin değilim, aç dersen açarım.
memleketimin fizikçisi, hukukçusu ismet inönü yaşıyor zannediyor. hala bu referandum saçmalığına inanan var mı gerçekten? bu insanlardan yüzlercesi sandıkta olacak. çıkacak olan evet ya da hayır memlekete yarar mı?

http://www.facebook.com/#!/video/video.php?v=1567084745088
Gerçekten ne yapacağıma halen karar veremediğim referandum.

12 eylül'den miras kalan, devleti özne alan ve hemen her alanda devleti sivilin üstüne oturtan faşist ve merkeziyetçi anlayışa göre bina edilmiş devlet kurumlarının yetkilerinin acilen çağdaş demokratik standartlara uyacak şekilde değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yargının verdiği kararların ideolojik olmakla kalmayıp, kendilerine yasalarca belirlenmiş sınırların bile dışına çıktığını ve bunun Türkiye'nin demokratikleşme sürecini büyük ölçüde tıkadığını görmek gerekiyor.

Öte yandan hükümetin kendisini milli iradenin tek sahibi olarak gören anlayışı, demokrasiye şeklen uyan ama ruhen uymayan pek çok icraat ortaya çıkarmıştır. Hükümet yukarıda sözü geçen statükocu yapıya karşı kazandığı edimleri tamamen kendi siyasi menfaatlerine uygun olacak şekilde yeniden düzenlemekle yetinmiş, güç kazandıkça demokrasi konusundaki vaatlerini rafa kaldırarak otokratik bir yapıya doğru yönelmeyi yeğlemiştir. Dolayısıyla bu eğilimde bir siyasi hareketin kendisine verilecek yetki gücünü suistimal etmeden kullanacağına inanmak ne yazık ki çok naifçe olur.

Bu referandum bir ehven-i şer referandumudur. Ötesi değil.
evet çıkacak referandumdur.

tek temennim bunun ülkeye zarar vermemesi.

umarım kimse 10 yıl sonra rte gibi "ben zaten hayır verdiydim yeaa" demek zorunda kalmaz.
(bkz: evetçilerin 10yıl sonra hayır dedim diyecek olması)
tarlabaşı'nda 200 lira'lık alışveriş çekleri ile akp'nin oy satın aldığı halk oylaması.

aynı şeyi kim bilir daha nerelerde yapıyorlar ama bir delikanlı gazete(ci) de çıkıp "aha burada" diyemiyor.

totaliter rejim böyle bir şey işte. görünüşte herkes konuşmakta özgür ama... şair eşref'e sığınıyoruz bu noktada:
--alıntı--
vakt-i, istibdatta söz söylemek memnu idi;
ağlatırtırdı ağzını açsan hükümet ananı!
devr-i hürriyetdeyiz şimdi, değişti kaide.
söyletirler evvela, sonra sikerler ananı!
--alıntı--
aha, bu da 13 eylül 2010'a dair:
--alıntı--
oldu 10 temmuz'da palyaço gibi bir maskara;
giydirildi çıngıraklı bir külah hürriyete!
bizden alâ mı boyar eşşek acep kayserililer?
eski istibdadı soktuk rengi meşrutiyete!
--alıntı--
tayyip'e yetişemediği için ikinci abdülhamid'e giydirmiş bunda. tayyip'le ilgili hislerimize tercüman olmuş:
--alıntı--
toprak altında da olsan bulurum
erişir burnuna birkaç tekmem.
can verip kurtulurum zannetme
seytan elini çekse de ben elimi çekmem!
--alıntı---
Yazar Ece Temelkuran'ın da dediği gibi, "Evet de çıksa, hayır da çıksa, 13 eylül günü Türkiye daha demokratik bir ülke olmayacak"

O yüzden fazla yıpratmayın kendinizi derim sevgili ulucular. Bu ülkede filler tepişir, ezilen hep çimenler olur. Aranızda fil olanlar varsa sahip olduğu evet ya da hayırın çığırtkanlığını istediği gibi yapsın, bas bas bağırsın.
26 maddenin aynı anda oylanması doğru mu?
-genel seçimlerde oy kullandığınız takdirde partinizin listeye koyduğu her adaya gitmiş olur oyunuz. arasından seçim yapamazsınız. 'ben oyumu bu milletvekili olsun diye verdim, o olsun diye değil!' diyemezsiniz.
-yerel seçimlerde de il genel meclisi için kullandığınız oyda seçtiğiniz partinin listesindeki tüm adaylara oy vermiş olursunuz. yine ayrıntılı seçemezsiniz. partinizin aldığı oy sayısına göre listedeki isimler ilk sıradan aşağıya doğru giderek vekil olabilirler.
-durum yıllardır genel ve yerel seçimlerde böyleyken ve kimse buna haklı olarak sesini çıkarmamışken refrandumda kafa bulandırmak isteyen bazı kesimlerin sanki zeka parıltısıymış gibi öne sürdüğü neden tek tek oylamıyoruz sözü kibar tabirle topu taca atmaktır.
-bir defa da tek tek oylandığını düşünelim bunun doğru ya da yanlış olduğuna karar vermek için düşünmeyi akledebilmişizdir umarım.
-her maddenin tek tek oylanması denince aklıma iki yöntem geliyor.
1-her madde için ayrı ayrı tarihlerde referandum yapılacak.
-ve bu referandum sürecinde yaşadığımız patırtıyı 26 kere yaşayacağız. ve bu süreç yaklaşık 5 sene sürecek.bu da olayı sulandırmaktan başka hiç bir şeye yaramayacak.
2-her madde için aynı tarihte referandum yapılacak ama ayrı ayrı oylanacak.
2.si için de iki yöntem geliyor aklıma.
a-aynı oy pusulasında pakette bulunan maddelerin numarası yazılacak ve her seçmenden bu maddeleri ezbere bilip kağıdı kalemi eline alıp test çözer gibi tek tek evet hayır denmesi istenecek.
b-her madde ayrı ayrı oy pusulalarında oylanacak. seçmen yirmialtıkere tercih mührünü kullanacak ve bir oy verme işlemi işkenceye dönecek. yarım saat kabin meşgul edilecek. oylama bir hafta boyunca sürecek.
ve bu oylamanın çok ciddi bir maliyeti olacak.
durum benim açımdan bu. bu paketteki her maddeyi ayrı ayrı ele alınca herkes en az 20 sine aklı selimle tartışmasız evet der zaten.
muhalefetin yargı elden gidiyor iddialarına mesnet olarak gösterdiği maddelere bakalım bir kere. sadece üye sayısı arttırılıyor ve seçimler daha demokratik hale geliyor.
26 maddenin bir anda oylanmasında benim için bu sebeplerden bir sorun yok.
sağduyuya çağrı editi:gün geçtikçe sol frame de artan saçma sapan başlıkların yanında böyle ciddi bir konuda ortada dönen bir iddiayla ilgili fikrini sözlük ortamını önmeseyip paylaşan birinin entrysinin silinmesini sözlük yazarını ilgilendirecek kadar subjektif olduğu gerekçesiyle açıklamak akla ve izana ne kadar uygundur sizin kararınıza bırakıyorum.
(bkz: refer n drum)
çevremdeki hemen herkes evet diyeceği için bende evet diyeceğim oylama.neden evet diyeceğimi, değişikliklerin ne getirip ne götüreceğini bilmiyorum ama 12 eylül 1980 çok kötü bir günmüş öğrendiğim kadarıyla. o günün anayasasında yapılacak her türlü değişikliğe evet.
Bir şarkıyla anlatmak gerekirse ; "kır zincirlerini geeel aşka kanalım seninle."
30 sene once evet denilen anayasadan pismanlik duyan ve daha beteri bir anayasaya evet deme hazirliginda olunan komedidir. 30 sene sonra yine pisman olur, tekrar degistirirler.

eski anayasa kesinlikle daha demokratiktir. yenisini okudum, bir cok madde mantikli. kimsenin sozu olmaz. belki hukukcular bazi kelimelere takilabilir ama ozunde maddeler mantikli. ama mahkemeler uzerinde hukumetlerin bu derece etkili olmasinin neresi demokratik anlamadim. resmen yargi siyasal hale geliyor.

diyeceksinizki simdiki durumu cok mu iyi. degildir ama gelen gideni aratacak gibi gozukuyor.
Bazı yazarların bilerek çarpıttığı konudur.Seçimlerde bize sorulan tek bir soru vardır: "Yönetime kim geçsin?"

"yönetime ali mi geçsin?" Yönetime veli mi geçsin?" diye ayrı ayrı sorulmaz.

(#9333444)

Tüm bunlar paketin gerçek içeriğini halktan saklama ve gizli amaçlarına erişmek içindir.

http://www.facebook.com/v...=1384472534021&ref=mf
bir parti var 8 yıldır iktidarda bunlar. ve bu süre boyunca her haltı yemişler, hem de öyle böyle değil, hepsi de yüce divanlık icraatlar. şimdi burada detaya girmeye gerek yok, en basitinden yaptıkları bütün özelleştirmeler başlı başına devletin malını peşkeş babından satış.
velhasılı ne yaptıklarını, ne nane yediklerini kendileri de gayet iyi bildikleri için, e yavaş yavaş miadlarının da doldurduklarını hissettiklerinden mütevellit, "hacı biz şu kelleyi bi sağlama alalım gitmeden" diyerekten yazılmış, etrafına da darbe, kadın, engelli, dul, yetim sosu eklenerek halka sunulmuş bir "götü kurtarma referandumudur"

sözün özü, yarın sandığa gittiğimizde oylayacağımız şey ne anayasa, ne akp, ne de chp. yarın oylayacağımız şey; o kadının, emeklinin, işçinin, dulun, yetimin, engellinin hakkını yiyen ve yedirenlerden hesap sormak istiyor muyuz, yoksa "aferin çok iyi yediniz, benim ihtiyacım yok, siz biraz daha yiyin" mi diyeceğiz. işte bütün mesele bu...

yoksa halinizden bir şikayetiniz gidin basın evet'e. ama beyninizde düşünen, isyan eden, baş kaldıran bir kısım kaldıysa hala, gidin vurun kahveye!
evet ve hayır diyerek ısrarla önayak olunan ve zevkle tetiklenen toplumsal kamplaşmanın tarafı olunacağı için aklı selim bünyelerin boykot etmesi gereken referandum. çoğunluğun anayasanın içeriğini etüt edip masaya yatırarak oy kullanmayacak olması zaten başlı başına sıkıntı yumağı sunuyor. özgürlükçü sivil bir anayasa isteyen bünyeler cuntacı anayasadan kurtulmak istiyor. burası tamam, fakat tamam olmayan anayasaların ne şekilde olursa olsun eksik kalmaya mecbur metinler olmaları ve sansürcü zihniyetten özgürlükçü insan haklarını önemseyen bir anayasa bekleyememek. bu açılardan yetmez ama evet maskesi içinde sansürcü zihniyet yok sayılıyor. karşı kamplaşma sadece akp üzerinden hayır diyor. benzerini laik-dindar tekelinde gördüğümüz kamplaşma ortamına burda da tanık oluyoruz.
anayasalar eksik metin olmaya mecbur dedik. hadi bunu değişen dünyayı bir yana bırakıp yok sayalım. peki şey nasıl açıklanacak? niye ben kötünün iyisini içime sindirip evet diyeyim. yetmez ama evetçiler gibi. insanımız kötünün iyisini kabullenmek zorunda mı? hayırcıların derdi zaten akp. üzerine pekte söz söylemeden akp rahatsızlığı mevcut. türkiye'nin böyle çağdışı bir anayasayla yönetilmesi rahatsızlığı içinde olmamız, sadece insan hakları babında iyiyi/ olması gerekeni/ günceli yakalayabilen ve en mühimi özgürlükçü anlayışın uzağında vasat bir anayasayı kabullenmemizi sağlamamalı.
partizanlık bir yana. beni derin kutuplaşma yoruyor. evetçiler ve hayırcılar. toplum kutuplara kanalize edildikçe haz alma mantığı üzerinde ciddi düşünülmesi gereken bir insanlığı sömürme aracını benimsedikçe yollar ayrılıyor.
evetmiş, hayırmış!diğerleri işe yaramazmış, çöpe gidermiş. köküne kadar gitmeyi içime sindirerek boykot diyorum. varsa minimal cezası öder geçerim.
referandumda "evet" oyunu basacaklar zarfı dışarı doğru katlasın. "hayir" basacak kişiler içeri doğru katlasın. zarfa koysun...
türkiye halkının aptal yerine konduğu son oylama olmasını dilediğim referandum.
(bkz: inci sözlük seviyesinde siyaset yapmak)
yarın referandum var. sonuç ne olacak bilmiyorum; ama bilmek istediğim başka birşey var.
bu anayasa paketini destekleyenler neden hükümet yanlısı veya cemaatçi; desteklemeyenler neden ulusalcı,darbeci veya ergenekoncu; ya da bu paketin bazı maddelerini beğenip bazı maddelerini beğenmeyenler(mesela benim gibi olanlar) neden bdp'li veyapkk'lı diye yaftalanıp bir yana taraf olmaya zorlanıyor.
biz kendimiz birilerinin yönlendirmesi olmadan düşünüp taşınıp oy kullanamıyormuyuz? neden illaki düşüncelerimiz ve fikirlerimizden ötürü bir gruba yandaş ya da taraftar olmak zorundayız?
ve illaki bir taraf olacaksak neden kendimizden taraf olamıyoruz?
ben artık bilemiyorum sözlük sen biliyorsan bana söyle.
hayır oylarının daha fazla çıkması beklenen refrandum.