bugün

entry'ler (26)

atatürk e düşman olanlar

horozcucocuuuamkpiçikevaşeevlatlarıamkanladınmı...

ohhh boşaldım

atatürk ü sevmek mi lazım

birini sevmeyince, fiili ehliyetine pazar zabıtaları tarafından el konulunca seyyar arabası devrilen ruhani patatesçi kadar dramatik bir öksüzlük hissetmeye gerek yok, sevilmeyince olur o belki, ama ona da gerek yok.

mevzu tarihin gördüğü en büyük siyasal dehalardan birisi olunca "kalpkalpkalp" ile "öehhhh" arasında salınan bir sarkacın, sabitlendiği merkezin hizasında durup, daha sağlıklı bir yerden bakalım, onu diyorum.

öte yandan milletimizin ne kadar "aziz" olduğuyla ilgili fikri de sabah müge anlı'ya gelenler veriyor.

çin çin...

atatürk resmine basan piçe uçan yumruk

"Sen rahat uyu Ata'm. Stickerların bize emanet."

hayat dersi veren cevaplar

- usta kayboldum galiba, neresi burası tam olarak?

- doğru konuş birader, senin kayboldum dediğin yerde biz hayatımızı yaşıyoruz.

galiba 2009, muhtemelen 03:17, kesin istanbul.

bir sözlük kızının kekini yemek

kek değil ama bir sözlük kızından limonata içmiştim. ilk bardak bedava demişti, ikincisi 50 lira. panzehiri ikincinin içine koymuş.

sözlük kızları çok fena gerçekten.

yıllar sonra gelen edit: erkekmiş.

çoğu insandan uzak durmak

iki kişi iyi, üç kişi fazla.

geceye bir hollywood klişesi bırak

Sevgiline aile albümünü göstermen, "ben ilkokulda mandolin çalarken", "halam, dünya tatlısı bir kadındı", soluk fotoğrafta şapkalı bir adam, sevgilinin "Bu kim?" diye sorması, "Hiç hatırlamıyorum" demen, sevgilinin sana 200 lira uzatıp "Belki bu hatırlamana yardımcı olur" demesi.

sevgi

yokluğu yer kaplıyorsa sevgidir.

atatürk ü sevmek mi lazım

tarih sahnesinde boy göstermiş figürler sevilmez, saygı duyulur en fazla. deniz gezmiş'le oturup birer kahve içmemiş insanın seviyorum diye üfürdüğü lafı götüm dinler. ben mesela çörçil'i hiç sevmem, ama feci saygı duyarım. zeka çünkü. bu aptal saptal muhabbetler de bitmedi, belli ki bitmeyecek de. nasıl bir zihinsel bok çukurundayız amk.

içmedeyiz uludağ sözlük

ekstra sergen'se, kırmızı hagi'dir.

yaratıcı nın dikkatini çekme taktikleri

"yaratıcı" ibaresinden sonra bile kesme işareti koymak... allah'a yalakalıkta uzay.

niye hep yeninin eskiyi aratması

içinde olduğum için ilk ordan başlayayım, hatta uzatmaya kalkınca bitmeyeceği için orda da son vereyim.

yaf çarşı tribünü...

yıllarım geçti, o bile eskisi gibi değil. maça gidesim gelmiyor bazen. bu 21. yüzyıl, bu postmodern çağ, güzel olan ne varsa eksiltti, "kitch" denen bok gerçek oldu, gerçeğin ne olduğunu bilemez olduk, eskiden her şey "kolay"dı, şimdi her şey "basit" vs vs...

arabada yatmak

son seferinde kallavi bi telefon uyurken uçuruldu. uçurulmuş yani. uyanınca şey ettim.

zeytinköy / antalya

romantik komedi izleyip ağlamak

bu tip karşıtlıklar insanın canını sıkıyor gerçekten.

örnekse yatakta kitap okuyan insana gösterilen anlayış, kütüphanede sevişen insandan esirgeniyor.

arka sokaklar

az önce tivitırda gördüm, bir haber sitesi şu iletiyi şeyapmış:

"Arka Sokaklar'ın yeni bölümünde bir Türk çocuğuna çarpan MOSSAD ajanından hesap soruldu."

Bu ülkede MOSSAD ajanlarının arabayla çarpması sonucu o kadar çok çocuk ölüyor ki her yıl, gündeme getirmeleri çok önemli. Tebrik ederim, büyük cesaret.

görsel

eski sevgilinin yeni sevgilisine aşık olmak

ismi lazım değil, mesut adında bi arkadaşımın başına geldi bu hadise.

eşkiya'daki behzat edasıyla "yav kardeşim öyle şey mi olur" demeyin kalın kalın, oluyor. denizkızı'na aşık olan ayak fetişisti bile var, bu niye olmasın. içinden geçen trene aşık olan dağın hikayesine değinmiyorum bile.

mesut hep kırmızı tuborg içer, tekel bayide dolabın başına geldiğimizde "bak nasıl nizami dizilmiş yine kızıl ordu askerleri" diyerek senin de dilini, dudaklarını alkole kurutur. fakat o cehennem alevinin dört tanesini yuttuktan sonra kafası bi değişir. amuda kalkıp ağzındaki pinpon topunu tavana değdirmeye çalışmalar olsun, 119'un 17'ye tam bölünebilmesini sıradan bir olaymış gibi karşılamalar olsun... başka bi insan olurdu.

derken nasıl olduğunu kimsenin anlayamadığı biçimde bi sevgilisi oldu bunun, olduğu yetmezmiş gibi, "usta yeteri kadar içince eski sevgiliye mesaj atma olayını çok merak ediyorum" deyip kızı yok hükmünde saydı. o kızcağızdan minör tonların lirik prensi kafka kıvamında, herbiri dönüp elinde patlamaya kaderlenmiş, "böyle biri yok ki!" ibareli, iadeli taahhütlü mektuplar geliyordu, üzülmesin diye "ağır kanser hastasıyım ve artık seninle görüşerek ölümümle sana da acı vermek istemiyorum" tarzı cevaplar yazdım kaç kez gizlice. mesut da o aralar yeni bi manita kovalıyor.

öehhh... mevzu uzun, kısa keseyim.

kız bundan vazgeçti, kendine jilet gibi de bi manita yaptı. zevk, zeka, zenginlik, zerafet.. her konuda katlayıp altına minder yapar bizim lavuğu. histikramda görünce dayanamadı tabii, hırs yaptı mesut. başladı çocuğa alakalı alakasız yazmalara, erotik olduğunu düşündüğü birtakım fotoğraflarını paylaşmaya. çocuk tiskindi bundan. ama bizim izmarite sorsan aşık. "madem o huur beni sevmedi, onun sevdiğinin beni ne kadar sevdiğini görünce 360 derece helak olsun" diyerek inada bindirdi işi.

sonra ne olduğu konusunda rivayet muhtelif.

kapitalizm

hem ruhsal hem de akli dengelerimizle oynayan sistem.

Karl Kraus'un "Die Fackel"deki kehanet gibi ve bu açıdan büyüleyici bir yazısında (1909) afişlerden, mesajlardan, sürekli ayartmayı deneyen satış sloganlarından beyni uyuşmuşken, bir silah tüccarı gelip cazip bir teklifle "Kendi katiliniz olmak istemez misiniz?" diye soruyordu...

yalnızlık

tercihken bile hoş olmayabilir.

Bazen tek istediğin tümüyle ama tümüyle rahat bırakılmaktır ve sonunda bu gerçekleştiğinde mutsuz olursun... Bu, Tanrı'nın "her şey senin istediğin gibi olsaydı hiçbir şey senin istediğin gibi olmazdı" deme biçimidir.

yaşlı adam

Saygıda kusur etmemeye çabalıyorum fakat bazen adam senden yaşça büyük olmayı üstünlük işareti olarak görüyor. Konuşması, üslubu, beden dili sürekli olarak sana şu mesajı veriyor:
O doğduğunda sen henüz doğmamıştın, bu süreçte olaylar farklı gelişebilir ve kendisi o sırada dünyada olduğu halde sen hiç doğmayabilirdin.

Yani o bir "gerçeklik" iken senin sadece bir "ihtimal" olduğun bir dönem vardı. : )

"Demek o ihtimal gerçekleşti ve doğdun ha! iyi, hoş geldin yeğenim.. Şans işte! Otur bakalım, ne içersin?"

mansur yavaş

"partiler de adeta meydan okur gibi aday tespit etmesin." demiş.

zaten kadınlar da tahrik edici giyinmesin, o saatte sokakta olmasın. muhalifler ayarı kaçırmasın, cumhurbaşkanına saygılı olsun. insanlar ötv'den şikayet edeceğine düşük model telefon kullansın, içki içmesin. maaşlar kirayı karşılamıyorsa akrabalar ortak ev tutup beraber yaşasın.