bugün

kendi mistik imgeleminde otlayan yalnız öküz

bir an bile durmamak lazım diye düşündü. durursa her şey kopar. gerçeklikten uzaklaşır. saklanır yine sessizliğinin arkasına. hiçbir şey yokmuş gibi davranır. nefret eder yine.. indirir kafasını çimenlere doğru. belki birkaç uğurböceği görür çimenlerin arasında. tüm gününü o resimle geçirir... yeşil çimen üzerindeki kırmızı uğur böceği.. kendisinden daha özgür. daha makbul. kıskanılası.

hayata karşı bi sağlamlığım olacak bundan sonra dememiş miydi kendine dün? meraya çıkmadan hemen önce. bu kararına çok sevinerek neşeyle şöyle bir böğürmüştü de, tüm ahırdakiler şaşkın şaşkın ona dönüp bakmamış mıydı? kemal in bile dikkatini çekmemiş miydi? "noluyo la hasta mı ki bu?" dememiş miydi kemal annesine? demişti. der tabi. farklıydı artık her şey. farklıydı. herkes alışacaktı kardeşim buna.

bugünkü kararı da düşünmeden yaşamaktı. düşünmeden hareket etmek. içinden geldiği gibi hüküm sürmek kendi hayatında... mantıklı olan da bu. sonuçta kimse kendi hayat sahnesinde figüran olmak istemez. bir oyun varsa ortada, ya sahneye çıkmalı... meydan okumalı yüzünde patlayan tüm ışıklara; ya da kenara geçip seyretmeli aşağıdan. ikisinin arası olmaz.

tam o esnada yağmur başladı. iri iri damlalar patladı öküzün koca kara sırtında. ve saniyesinde süzüldü aşağıya doğru. diğer damlalarla birleşerek, büyüyerek. hızlanarak.

bugünkü kırmızı uğur böceği görme hayalleri de çimlerin arasında iki dakika içinde oluşan suya düşmüştü dolayısıyla. yağmur yağdığında tüm minik hayvanlar kaybolur. bunu da tüm büyük hayvanlar bilir.

ama sorun yoktu kendisi için. yağmuru severdi. bugün de işte.. aradığı değişikliğin keyfini sürecek.. yağmur altında duracaktı.. klasik... ama olsun. kendisi için olağanüstü bir durum. klasizm göreceli bir kavramdır. evet öyledir.

"la yörü hala ne inad ediyon? hasta edecen beni yağmurda. yörü! gir içeri" dedi kemal. elinde uzun ince bir değnek. kızılcık değil. o kadar da klasik değil canım hayatı. gül ağacından.

sopanın sırtına hızla inmesi değil de... diğerlerinin gülerek kendisine bakması yakmıştı canını. dünkü karizmatik halinden eser kalmamıştı. az daha dirense anasıyla beraber gelecekti kemal. itile kakıla girecekti ahıra. sonuç belliydi.

yağmurun altında ıslanmayı seven öküz.. hayat karşısında sağlamlığa sahip.. uğur böceği gözleyen.. peh.

baştan aşağı saçmaydı. olanaksızdı. mantıksızdı. vakit kaybıydı.

mecbur boyun eğdi kemal e. geçti sıradanların sırasına. en arkaya.

nihayetinde sıradan bir öküzdü kendisi de... göz yaşları sağanak yağmurda fark edilmeyen bir öküz.

http://fizy.com/#s/1lshvr