bugün
- halit ergenç'e soruşturma açılması13
- el sıkışmayı ilk kim çıkarttıysa9
- anın görüntüsü15
- bir tosta 15 tl vermek11
- deepseek9
- cinlerin olduğu aleme geçmek25
- sözlükte emek veren yazarlar10
- pembe giyen erkek11
- özgür başkan özgür türkiye10
- elin gürcüsü9
- pas vermeyen bir kadını ikna etme taktikleri16
- elin gürcüsü türk'e vatan millet dersi veremez8
- barış pehlivan hakkında soruşturma başlatılması8
- sevilen kedinin kendini yalamaya başlaması11
- erkeklerde bulunup kızlarda bulunmayan özellikler11
- artık kimsenin cinsel ilişkiye girmek istememesi28
- yetki alanımda değil demek imajımızı çiğnemektir9
- galatasaray'ın kart sınırındaki topçuları15
- sevilmemek9
- escort9
- aşık olmak istemek11
- zengin ve fakir arasında ki farklar23
- sözlük kızlarının yedekte tuttuğu erkek sayısı10
- otobüs yolculuğu8
- sözlükteki düzgün erkekler35
- sözlüğe ai ile yaratılmış bir resim bırak17
- artık kimsenin evlenmek istememesi21
- euroya evro diyen gıcık almancı17
- bir insanla ilişkiyi kesmek için yeterli sebepler20
- sudekiray tezek kokuyor silik yemelidir31
- galatasaray'ın son 8 maçta 7 penaltı alması13
- anderson talisca'nın fenerbahçe'ye transferi15
- ressam tatiana kirillova'nın istanbul vapurları9
- istanbul da güpegündüz adam bıçaklamak8
- akp sayesinde vejetaryen olmak12
- sigarayı bırak et ye15
- aynaya bakarken sarf edilen sözler8
- cc geçer not mu9
- vahdettinin hicaz'a kabul edilmemesi10
- pariste doğmak varken kayseride doğmak8
- sözlükten birisi ile ilişki yaşamak15
- sözlük yazarlarının kullandığı ilk telefon22
- ekrem imamoğlu nu desteklemek için sebepler10
- iş arkadaşı9
- muharrem ince'nin chp'ye dönme olasılığı10
- kadınların kocalarını çok sadık sanmaları8
- konya da 3 katlı binanın çökmesi12
- 27 01 2025 bolu il özel'i daresi açıklaması38
- karton toplayan çocuk silik yesin kampanyası28
- millet gerçekten açmı sorunsalı9
bir siyasi parti ve iki evrensel disiplinin yanyana yazılmış halidir. zira, bu üç kelime bu şekilde bir anlam ifade etmemektedir.
bununla birlikte, gerizekalı değiliz elbet, verilmek istenen mesajı aldık. açıklayalım mezhebimizce;
öncelikle; biz hala bu hukuk, demokrasi, adalet mekanizması, eşitlik vb. gibi evrensel değerlerin herhangi bir parti özelinde değerlendirilemeyeceğini, hangi parti olursa olsun salt tek bir partinin bu kavramları getirme yahut geliştirme iradesi gösteremeyeceğini anlayamadık. bu kavramlar ancak toplumsal irade ile gelişir, şekillenir. ancak, bir taban hareketi olarak geliştiği zaman anlam kazanır, yerleşir. aksi taktirde bizim ülkemizde olduğu gibi her gelen bu kavramları kendisine yontar. olan da budur esasen. zira, her başa geçen nedense "demokrasi getireceğim, hukukun üstünlüğünü sağlayacağım" diye gelip ikisini de bir güzel bellemektedir. tecrübe ile sabittir.
elbette ki, hukuk, demokrasi, adalet vb. hiçbir evrensel norm dogmatik değildir ve süreç içerisinde değişim gösterebilir. nasıl ki toplum yaşayan bir organizmaa ise ve sürekli değişim gösteriyorsa bu kavramlar da bu değişim sürecine ayak uydururlar, uydurmak durumundadırlar. bu anlamda bir ülkede demokratik teammüllerin değişim göstermesinde herhangi bir terslik yoktur. zira, devlet insan içindir, insan devlet için değil. bunda herkes hemfikirdir sanırım. en azından çoğunluk böyle düşünmelidir.
öte yandan, madalyonun öbür yüzü epey bir karanlıktır. zira, türkiye'de esas sorun ne laiklik algısı, ne hukuk mekanizması değil demokrasidir. çünkü demokrasinin olmadığı yerde ne hukuk işlerlik kazanır ne de laiklik ilkesi. bizim ülkemizde de aynı böyle olmuştur ve olmaktadır zaten. iktidar sahipleri, her kim olursa olsun, her zaman için demokrasiyi kendine yontmayı temel görevleri saymışlardır. bundaki temel etken tabi ki demokrasinin bizde tabandan gelen bir halk talebi sonucu değil devlet eliyle getirilen bir uygulama olmasıdır.
velhasıl-ı kelam, kanımca güçler ayrılığının canına okuyup, hsyk'yı liste dağıtarak, anayasa mahkemesini hülle yoluyla ele geçiren bir siyasi iktidar yahut parti; statükonun yılmaz bekçiliğini üstlenmiş bir siyasi iradeden çok daha tehlikedir. bize düşen de ancak ehven-i şerdir.
son tahlilde, demokrasi salt gidip bir kabinde kağıdın üzerine mührü basmak değildir. demokrasi ahlakının yerleşmediği bizim gibi ülkelerde de bağımsız hukuk ancak güzel bir hayal olarak kalmaktadır.
bununla birlikte, gerizekalı değiliz elbet, verilmek istenen mesajı aldık. açıklayalım mezhebimizce;
öncelikle; biz hala bu hukuk, demokrasi, adalet mekanizması, eşitlik vb. gibi evrensel değerlerin herhangi bir parti özelinde değerlendirilemeyeceğini, hangi parti olursa olsun salt tek bir partinin bu kavramları getirme yahut geliştirme iradesi gösteremeyeceğini anlayamadık. bu kavramlar ancak toplumsal irade ile gelişir, şekillenir. ancak, bir taban hareketi olarak geliştiği zaman anlam kazanır, yerleşir. aksi taktirde bizim ülkemizde olduğu gibi her gelen bu kavramları kendisine yontar. olan da budur esasen. zira, her başa geçen nedense "demokrasi getireceğim, hukukun üstünlüğünü sağlayacağım" diye gelip ikisini de bir güzel bellemektedir. tecrübe ile sabittir.
elbette ki, hukuk, demokrasi, adalet vb. hiçbir evrensel norm dogmatik değildir ve süreç içerisinde değişim gösterebilir. nasıl ki toplum yaşayan bir organizmaa ise ve sürekli değişim gösteriyorsa bu kavramlar da bu değişim sürecine ayak uydururlar, uydurmak durumundadırlar. bu anlamda bir ülkede demokratik teammüllerin değişim göstermesinde herhangi bir terslik yoktur. zira, devlet insan içindir, insan devlet için değil. bunda herkes hemfikirdir sanırım. en azından çoğunluk böyle düşünmelidir.
öte yandan, madalyonun öbür yüzü epey bir karanlıktır. zira, türkiye'de esas sorun ne laiklik algısı, ne hukuk mekanizması değil demokrasidir. çünkü demokrasinin olmadığı yerde ne hukuk işlerlik kazanır ne de laiklik ilkesi. bizim ülkemizde de aynı böyle olmuştur ve olmaktadır zaten. iktidar sahipleri, her kim olursa olsun, her zaman için demokrasiyi kendine yontmayı temel görevleri saymışlardır. bundaki temel etken tabi ki demokrasinin bizde tabandan gelen bir halk talebi sonucu değil devlet eliyle getirilen bir uygulama olmasıdır.
velhasıl-ı kelam, kanımca güçler ayrılığının canına okuyup, hsyk'yı liste dağıtarak, anayasa mahkemesini hülle yoluyla ele geçiren bir siyasi iktidar yahut parti; statükonun yılmaz bekçiliğini üstlenmiş bir siyasi iradeden çok daha tehlikedir. bize düşen de ancak ehven-i şerdir.
son tahlilde, demokrasi salt gidip bir kabinde kağıdın üzerine mührü basmak değildir. demokrasi ahlakının yerleşmediği bizim gibi ülkelerde de bağımsız hukuk ancak güzel bir hayal olarak kalmaktadır.
güncel Önemli Başlıklar