bugün

hayattan geceye kalan

işimiz bitti, dediğimiz an Hızır'dan imdat bekler veya umutları yitik bir ruh hali içinde buluruz kendimizi. Bitik ya da acer bir şey yoktur aslında. Direksiyonu sıkıca kavradın, dikkatini vererek sürüyorsun otomobili, tamam; ama her şey hükmünde değil, bilmelisin! Hızır'ı gönderecek, umudun en bi' hasını 'ruhundan üfleyecek' yalnız tek tanıdığı olabilir insanın. Daha doğrusu hissedilen; fakat tam tanımını kimsenin yapamayacağı yegâne varlık... Şavkı kara gecenin gam kasavetini ak eden ay, pırıl pırıl deniz yüzeyinde altın ışıklarıyla güneş... Kimleri gördüler; ne acıları, sevinçleri bağırlarına bastılar? Kanadındayız Zümrüd-ü Anka'nın, belki bir gün varabiliriz diye, Kaf'ın Dorukları'na... Az bir soluklanıp durduğumuz bu yeri ne sanmadasın, ey gafil! Köroğlu nam yiğidin atı Kırat'ın içtiği Ab-ı Hayat, erişilmezin ardında değil; sevdiceğin elinden içilen bir yudumda. Bitmez nefaseti silinmez dimağda.