bugün
- atatürk resmine basan piçe uçan yumruk15
- zafer partisi8
- queen ravenna'nın ölmesi14
- anın görüntüsü15
- yazarların gurur duydukları özellikleri17
- bayburtta picasso'ya ait ünlü tablo yakalandı22
- 13 yaşındaki çocuğun aids ten ölmesi8
- bir cumhurbaşkanı nasıl olmalı11
- zeynep bastık'ın beyaz külodu23
- filistin meselesi bizim milli meselemizdir21
- peter parker'ın mutsuz olması16
- gecenin şarkısı8
- izmir 3 koşuda hangi at gelir8
- birlikte diyete başlayalım mı9
- menzil cemaatinin 17 milyar serveti olması23
- yazarların romantiklik seviyesi25
- realite manipülasyonu16
- profesörün sokak köpeği saldırısına uğradığı ülke26
- dini bütün bir kızı etkilemenin yolları12
- yazarların kendilerini tanımlama şekli13
- kanka olmak istediğiniz yazarlar25
- kadınların katlandığı eziyetler14
- sözlük yazarlarının akşam yemekleri11
- izmirde 5 çocuğun öldüğü yangın13
- gül gibi kokan sözlüğün ağır abisi21
- belediye konserleri yasaklansın9
- mesai saatlerinde entry girenleri cimere bildirmek8
- israfa son vermek için yapılması zaruri olan 3 şey26
- müslüman diye hamas'ı savunmak9
- judas'ın ölmesi8
- 17 yaşında bmw vs 3 yaşında egea9
- kedimi kim yedi1'in ölmesi13
- güvenmemeyi nasıl öğrendin10
- reis deyince akla ilk gelen23
- mel mel vs eylulsabahi32
- özlem zengin21
- gece yatarken kurulan hayaller16
- tanışmak istediğiniz yazar14
- bazlama açmayı bilmeyen kız10
- bir erkeğin bağımlılık yapabilecek özellikleri8
- ölsem helvamı hangi yazar yapar22
- sana şimdi ne mesajlar geliyordur15
- b12 takviyesi10
- yazarların en çok sevdiği aylar22
- puura11
- sözlük kızlarının bugünkü kombinleri22
- sigara içen insan aptaldır11
- thusnelda10
- amk diyen kezo8
- sevgilisinden yeni ayrılan kız11
1 Ocak 1991 yılında Konya'nın Akşehir ilçesinde doğmuş şehidimizin uçmağa vardığı gün bugün.
Tam 50 gün önce de ad gününü kutlamıştık.
Babası Fuat Mahir Çakıroğlu ile annesi Özlem Çakıroğlu'nun tek evladıydı.
1996 yılında öğretmen olan annesi Özlem Çakıroğlu'nun Diyarbakır'a tayini üzerine çocukluğunu ve ilkokul yıllarını Diyarbakır'da geçirdi, büyük ihtimalle Türk çocuğu olduğu için Kürtçüler tarafından ezildiği yıllardı bu yıllar, o yüzden vatanına ve milletine sıkı sıkıya bağlandı.
Çözüm süreci denilen saçmalıkta Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencisiydi.
Kendisi gibi yiğit, cesur Türk gençleri yetiştirecekti.
Ama hain, vatansız, soysuz köpekler tarafından şehit edildi...
Ah be Fırat...
Acaba annenin tayini Diyarbakır'a çıktığında nasıl ayrımcılıklar gördün Türk çocuğu olduğun için?
Doğar doğmaz Türk nefreti aşılanan soysuzlar nasıl davrandı sana?
Neler yaptılar sana da vatanına böyle sıkı sıkıya bağlandın?
Yazarken gözlerim doluyor, çünkü anlıyorum Fırat.
Seni çok iyi anlıyorum Fırat.
Onların o nefretini çocukluğunu onların içinde geçirmeyenler anlamaz zaten, boş ver bu zavallıları.
O seni şehit edenlerin pis kanından olan soysuzlar, kendi eli sapanlı minik şeytan teröristlerini cici göstermek için ne yalanlar söyledi de onlar kadar değer görmedin, en çokta buna yanıyorum Fırat.
Bu arada hiçbir şey değişmedi Fırat.
O soysuzlar hala istilalarına devam ediyor, durmuyorlar, Türk kardeşlerimiz uyuyor, kirli bir ittifak altında, Atatürk'ümüzün de ismini istismar ederek, Atatürkçü olduklarını söyleyerek kandırıyorlar artık halkımızı.
Atatürkçüyüm diyenler, PKK'nın siyasi ayağı HDP'lilerle aynı söylemlere sahip, aynı dili kullanıyor ve ittifak içerisinde.
Üzülüyorum Fırat, bugün yaşasaydın, Atatürkçü olduğunu iddia eden o insanların nasıl HDP-KK'lılarla aynı yolda yürüdüğünü görsen eminim sen de üzülürdün...
görsel
görsel
Bu arada ben de barış süreci, çözüm süreci denilen saçmalıkta bir Türk olarak çok zor şartlar altında mezun olmayı başardım Fırat.
Ama sen o kadar şanslı olamadın.
Belki vatan ve millet sevgim seninki kadar yüce değildi o sıralarda ya da umursamamaya çalışıyordum, o yüzden sağ kurtuldum.
Ama orada bile çok kötü şeyler yaşadı tüm vatansever arkadaşlarım, bunlara şahit oldum Fırat.
Sürekli olay çıkarırdı HDP-KK'lılar gereksiz yere ve poliste hiçbir şey yapmazdı.
Resmen içeriden istila edilmişti üniversitemiz...
Senin gibi etten kemikten vücudunu vatanı için kalkan yapan genç arkadaşlarımızda vardı tabii.
Talat Paşa'mızın, Enver Paşa'mızın fotoğrafları üstlerine "Katil" yazılarak asılırdı kampüslerde, PKK militanlarının fotoğrafları asılır, her yerde HDP afişleri görürdük.
Hiç kimse o fotoğrafları oradan kaldıracak kadar da cesaretli değildi, senin gibi gençlerimiz hariç.
Ama HDP-KK'lılar her şeye rağmen biz Türkleri çok fena eziyorlardı, yanlarında bir de Türk olduğunu iddia eden soysuz sahte solcular vardı tabii.
Her yaptıkları eylemlerde attıkları terör örgütü sloganlarından sonra ''bunlar bizden değil, biz masumuz.'' gibi şeyler söylerlerdi.
Dhkp-c'liler dersi basıp adam döverdi, kimse müdahale edemez, korkudan sinmiş halde derslerine devam ederdi.
Kandil gibi bir yerdi üniversitemiz.
Akademisyenlerde bu terör sempatizanlarını mağdur görür, mazlum olduklarına inanır ve onlara sempati ile bakardı en garibi.
Çünkü onların yanında süt dökmüş kediye dönerlerdi, onların gerçek yüzünü, Türklere duydukları o nefreti ve kini bilmezlerdi.
Bu terör sempatizanlarına karşı gelsek senin gibi bizlerde şehit olurduk Fırat, eminim.
Çünkü Türkçülerin arasına sızmış solcu-sazcı sözde aydın tipler vardı bizim üniversitemizde ve fişleniyordu Türkçü arkadaşlarımız.
Her pkk, dhkp-c sloganlarının atıldığı eylemde ''bunlar dışarıdan geldi.'' diyen tipler, PKK'lıların, DHKP-C'lilerin akrabası ya da kankasıydı.
Türk üniversiteleri adına hiçbir şey değişmedi Fırat.
Kürtçüler tarafından Türk üniversitelerinin esir alınmış olması rezilliği devam ediyor ve bu PKK'lılar en büyük desteği eli sazlı, Sahte Atatürkçü, y-CHP'ye gözü kapalı oy basan solculardan alıyorlar.
En kötüsü de ne biliyor musun Fırat?
Baroları, Mimarlar Odasını, Türk Tabipler birliğini, Kadın hakları, lgbt, küresel iklim krizi örgütlerini ele geçirdi bu zihniyet ve durmuyorlar, durmak bilmiyor Fırat.
Çok kötüyüm Fırat, çok kötüyüm çünkü sen etten kemikten bedenini bu ülke toprakları bölünmesin, Atatürk'ümüzün kurduğu Türkiye Cumhuriyetimizin birliği ve beraberliği bozulmasın, PKK'lılar gençlerimizi ideolojik tecavüzlerle asimile etmesin, Kürtçü yapmasın diye bir savaş verirken, y-CHP'li Sahte Atatürkçüler de bu insanlarla artık gizli değil, açık açık bir ittifak haline ülkemize ikinci bir çözüm süreci yaşatmaya çalışıyor.
Ne diyeceğimi bilemiyorum ama sen en cesurumuzdun, en yiğidimizdin seni aramızdan aldılar...
Umarım ikinci bir çözüm süreci yaşatacak olan ve senin gibi en yiğitlerimizi, en cesurlarımızı aramızdan alacak olan bu kirli ittifaka karşı halkımız uyanır da, benzer şeyler yaşamayız Fırat.
Umarım.
Uçmağa vardığın gün kutlu olsun kardeşim benim...
Vaktiyle bir Fırat varmış, var olsun!
Tam 50 gün önce de ad gününü kutlamıştık.
Babası Fuat Mahir Çakıroğlu ile annesi Özlem Çakıroğlu'nun tek evladıydı.
1996 yılında öğretmen olan annesi Özlem Çakıroğlu'nun Diyarbakır'a tayini üzerine çocukluğunu ve ilkokul yıllarını Diyarbakır'da geçirdi, büyük ihtimalle Türk çocuğu olduğu için Kürtçüler tarafından ezildiği yıllardı bu yıllar, o yüzden vatanına ve milletine sıkı sıkıya bağlandı.
Çözüm süreci denilen saçmalıkta Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. Sınıf Öğrencisiydi.
Kendisi gibi yiğit, cesur Türk gençleri yetiştirecekti.
Ama hain, vatansız, soysuz köpekler tarafından şehit edildi...
Ah be Fırat...
Acaba annenin tayini Diyarbakır'a çıktığında nasıl ayrımcılıklar gördün Türk çocuğu olduğun için?
Doğar doğmaz Türk nefreti aşılanan soysuzlar nasıl davrandı sana?
Neler yaptılar sana da vatanına böyle sıkı sıkıya bağlandın?
Yazarken gözlerim doluyor, çünkü anlıyorum Fırat.
Seni çok iyi anlıyorum Fırat.
Onların o nefretini çocukluğunu onların içinde geçirmeyenler anlamaz zaten, boş ver bu zavallıları.
O seni şehit edenlerin pis kanından olan soysuzlar, kendi eli sapanlı minik şeytan teröristlerini cici göstermek için ne yalanlar söyledi de onlar kadar değer görmedin, en çokta buna yanıyorum Fırat.
Bu arada hiçbir şey değişmedi Fırat.
O soysuzlar hala istilalarına devam ediyor, durmuyorlar, Türk kardeşlerimiz uyuyor, kirli bir ittifak altında, Atatürk'ümüzün de ismini istismar ederek, Atatürkçü olduklarını söyleyerek kandırıyorlar artık halkımızı.
Atatürkçüyüm diyenler, PKK'nın siyasi ayağı HDP'lilerle aynı söylemlere sahip, aynı dili kullanıyor ve ittifak içerisinde.
Üzülüyorum Fırat, bugün yaşasaydın, Atatürkçü olduğunu iddia eden o insanların nasıl HDP-KK'lılarla aynı yolda yürüdüğünü görsen eminim sen de üzülürdün...
görsel
görsel
Bu arada ben de barış süreci, çözüm süreci denilen saçmalıkta bir Türk olarak çok zor şartlar altında mezun olmayı başardım Fırat.
Ama sen o kadar şanslı olamadın.
Belki vatan ve millet sevgim seninki kadar yüce değildi o sıralarda ya da umursamamaya çalışıyordum, o yüzden sağ kurtuldum.
Ama orada bile çok kötü şeyler yaşadı tüm vatansever arkadaşlarım, bunlara şahit oldum Fırat.
Sürekli olay çıkarırdı HDP-KK'lılar gereksiz yere ve poliste hiçbir şey yapmazdı.
Resmen içeriden istila edilmişti üniversitemiz...
Senin gibi etten kemikten vücudunu vatanı için kalkan yapan genç arkadaşlarımızda vardı tabii.
Talat Paşa'mızın, Enver Paşa'mızın fotoğrafları üstlerine "Katil" yazılarak asılırdı kampüslerde, PKK militanlarının fotoğrafları asılır, her yerde HDP afişleri görürdük.
Hiç kimse o fotoğrafları oradan kaldıracak kadar da cesaretli değildi, senin gibi gençlerimiz hariç.
Ama HDP-KK'lılar her şeye rağmen biz Türkleri çok fena eziyorlardı, yanlarında bir de Türk olduğunu iddia eden soysuz sahte solcular vardı tabii.
Her yaptıkları eylemlerde attıkları terör örgütü sloganlarından sonra ''bunlar bizden değil, biz masumuz.'' gibi şeyler söylerlerdi.
Dhkp-c'liler dersi basıp adam döverdi, kimse müdahale edemez, korkudan sinmiş halde derslerine devam ederdi.
Kandil gibi bir yerdi üniversitemiz.
Akademisyenlerde bu terör sempatizanlarını mağdur görür, mazlum olduklarına inanır ve onlara sempati ile bakardı en garibi.
Çünkü onların yanında süt dökmüş kediye dönerlerdi, onların gerçek yüzünü, Türklere duydukları o nefreti ve kini bilmezlerdi.
Bu terör sempatizanlarına karşı gelsek senin gibi bizlerde şehit olurduk Fırat, eminim.
Çünkü Türkçülerin arasına sızmış solcu-sazcı sözde aydın tipler vardı bizim üniversitemizde ve fişleniyordu Türkçü arkadaşlarımız.
Her pkk, dhkp-c sloganlarının atıldığı eylemde ''bunlar dışarıdan geldi.'' diyen tipler, PKK'lıların, DHKP-C'lilerin akrabası ya da kankasıydı.
Türk üniversiteleri adına hiçbir şey değişmedi Fırat.
Kürtçüler tarafından Türk üniversitelerinin esir alınmış olması rezilliği devam ediyor ve bu PKK'lılar en büyük desteği eli sazlı, Sahte Atatürkçü, y-CHP'ye gözü kapalı oy basan solculardan alıyorlar.
En kötüsü de ne biliyor musun Fırat?
Baroları, Mimarlar Odasını, Türk Tabipler birliğini, Kadın hakları, lgbt, küresel iklim krizi örgütlerini ele geçirdi bu zihniyet ve durmuyorlar, durmak bilmiyor Fırat.
Çok kötüyüm Fırat, çok kötüyüm çünkü sen etten kemikten bedenini bu ülke toprakları bölünmesin, Atatürk'ümüzün kurduğu Türkiye Cumhuriyetimizin birliği ve beraberliği bozulmasın, PKK'lılar gençlerimizi ideolojik tecavüzlerle asimile etmesin, Kürtçü yapmasın diye bir savaş verirken, y-CHP'li Sahte Atatürkçüler de bu insanlarla artık gizli değil, açık açık bir ittifak haline ülkemize ikinci bir çözüm süreci yaşatmaya çalışıyor.
Ne diyeceğimi bilemiyorum ama sen en cesurumuzdun, en yiğidimizdin seni aramızdan aldılar...
Umarım ikinci bir çözüm süreci yaşatacak olan ve senin gibi en yiğitlerimizi, en cesurlarımızı aramızdan alacak olan bu kirli ittifaka karşı halkımız uyanır da, benzer şeyler yaşamayız Fırat.
Umarım.
Uçmağa vardığın gün kutlu olsun kardeşim benim...
Vaktiyle bir Fırat varmış, var olsun!
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar