bugün

oturan boga nin irlandali ya verdigi ayar

yıllar, yıllar önce,

büyük bir bölümü, avrupa'nın, azılı hırsız ve katillerinden oluşan topluluklar, bulabildikleri her tür deniz taşıtını kullanarak ve yarı yarıya fire vermek suretiyle ulaştıkları; amerika kıtası'nın bereketli topraklarında, yerli kızılderililer ile kıyasıya bir savaşa tutuştular.

işte! bu savaşlardan birinde ele geçen irlandalı bir göçmen; şef oturan boğa tarafından huzura çağrıldı.

- anlat! soluk benizli, neden geldin?
- bereketli topraklara sahip olmak için...
- benzi soluk adam! sen toprağa sahip olamazsın. ancak, o sana sahip olur. bir gün öleceksin ve bedenin toprak olacak... toprak burada, güneş ve yağmur gökte hiç bir yere kaçtıkları yok. istiyorsan, ek-biç ürün al, çoluk-çocuğuna yedir. yaşa ve yaşat...
- ya! yetiştirdiğim ürünü; başkaları çalarsa? tavuklarımı; yabani hayvanlar kaparsa?
- anlaşıldı, soluk benizli... yarın güneş doğarken, sana, dört adet kazık vereceğim. akşam güneş batana kadar, şu! gördüğün uçsuz bucaksız ovada, bu kazıkları çakabildiğin kadar geniş bir alanın dört köşesine çakacaksın ve bu alan senin olacak. ama unutma! ilk çaktığın kazıkla sonuncu kazık aynı hizaya gelmezse; bir karış toprak alamayacağın gibi kafa derini de yüzer, şu! kazığa dikerim.

ertesi gün şafak vakti, oturan boğa, aynen söylediği gibi dört kazığı irlandalı'ya teslim etti. irlandalı, o kadar uzaklara gitti ki, bırakın, gün batımında ilk diktiği kazığın hizasına gelmeyi, ufukta bile görülemedi. oturan boğa'nın emri ile huzuruna getirdiklerinde, susuzluk ve yorgunluktan ölmek üzereydi.

- anlat! soluk benizli, neden gelmedin?
- daha çok bereketli toprağa sahip olmak için...
- benzi soluk adam! sen toprağa sahip olamazsın. ancak, o sana sahip olur. şimdi! öleceksin ve bedenin toprak olacak.