bugün
- anın görüntüsü31
- ya tarkan da ölürse9
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı72
- sözlük erkeklerinin arabaları9
- b'u r c u12
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur16
- metin arolat31
- klarnet calan sarapci koala 69
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- ctrlx9
- neden sürekli kabız oluyorum14
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri10
- narin güran17
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın12
- bel çevreniz kaç cm12
- bimde çalışanda akıl var mı13
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- siber güvenlik başkanlığı9
- sudekiray12
- sağ yan ağrıması8
- menuet13
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
- uludağ sözlük discord grubu12
- sahilde eğlenen suriyeli genç erkek kardeşlerimiz14
- sözlükte tek destekçimin true olması8
- kuresel ikinma'nın ne biçim yetkili olması11
- çekrekliğe bi vursak yüzde 75i boşa gider10
- türk sevmeyip afgan ve suriyeli seven yazarlar17
- bana aşık yazarlar15
- kuresel ikinma'ya yetkili diyen zavallılar10
- gocu silik yesin kampanyası15
- doritoslu çiğ köfte16
- menuet'in çok gergin ve sinirli olması9
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna9
- gocu isimli küfürbazın çaylak olması10
- eve çağıran erko21
- umut halil icardi9
- türkiyede neden herşey pahalı8
- bir kadın sizi takip etmeden storynize bakıyorsa12
- cennetteki köşklerin 70000 odası olması11
bu gün ikindi vakti, keskin kabristanında bir çok insanın içinde bulunduğu durum. kimisi hüzünlü gözlerle, kimisi sessiz gözyaşlarıyla,
kimisi hıçkırıklarla geçirdi bu durumu.
aralarında biri vardı ki, onun durumu nasıl izah edilirdi? merhumun eşi, kızı ve oğlu yanında hıçkırıklardan nefes alamayan ve her taziye
dileğine gelenin, beni de teselli etmeye çaslıştığı bir atmosferde, tanımayanlar, "iyi de bu kim, buna ne oluyor?" der gibi bakıyordu.
kimin ne düşündüğü, nasıl baktığı kimin umurundaydı ki.sırtımın direği, gülen yüzüm, sırdaşım,dert ortağım, abim, Sebo'm gitmişti.duyduğum
anda akmaya başlayan gözyaşlarım tam on saat susmadı.
"abim, abim, abim, abim" başka kelime çıkamadı ağzımdan. cenaze konvoyundaki geçen her araçta resmini gördükçe, haberi yeniden almışçasına
katıldım ağladım nefes alamadım.
altı ay önce,aniden rahatsızlandı, beyin ameliyatı sonrası, doktorlar kötü haberi verdiğinde, çaresiz kalmıştık üç yakın arkadaş.aileye bu
nasıl söylenecekti?dilimiz varmadı, kimseye bir şey diyemedik.sol el ve ayağının hareketsizliğini, uyuyup kalmalarını, kortizona bağladık,
her soruyu geçiştirdik.oysa en iyimser altı ay demişti doktorlar.şimdi ürkerek sayılan günler vardı.son bir haftasına kadar şuuru yerindeydi
ve çok öfkeleniyordu kolunun ayağının kıpırdamamasına.eşi "gel de abini yürüt, senden başkasını dinlemiyor, hep uyuyor,iyileşemeyecek,
tembelleşti" diyordu.
ve ben acı çektiğini ve beni kırmamak için bu acıya katlandığını bile bile, her gün onu yürtüyordum sırf eşi istiyor diye.eşi yürümezse
öyle kalır iyileşemez endişesiyle,sırf iyileşsin diye zorlattıkça, içimden kanlar çağlayan oluyor, ama bir şey yapamıyordum.arada balkonda
ağlayıp geri giriyordum.ve günler geçtikçe ağırlaşan dev gibi adamın, bilye gözlerini gözlerime dikip bakışı, içimden her gün yeni bir
parça koparıyordu.
ne zaman kapıdan girsem, "pehlivan" diye seslensem, şuursuz yatan adam gözlerini açar, gülümser, ölene dek unutmayacağım gözlerini
gözlerime diker, hadi derdi, yürüyelim kızım.hissiz elini ellerime alır, ovalar, sonra öper bırakırdım, sadece gülümserdi halsizce.
o her şeyden çok sevdiği bayrağa sarılı tabutunda giderken, arkasından bakarken, içimde inaılmaz bir acı vardı, bana olan "öz" sevgisini,
hayır diyemeyişini, onun canını yakmak pahasına, eşi üzülmesin diye kullanmıştım adeta, ve o bunu bilir gibi izin vermişti bana.
işte benim için sözün bittiği yer ve o bilyecik gözleriyle anlattığı anlardı, ölünceye kadar aklımdan çıkmayacak.
edit:Sebahattin abim, canım, gülen yüzümdün, ağlayan gözüm oldun, senden sonra tufan gibi geliyor şu an bana.çünkü ben "hiç, ama hiç
kimsenin sevgisinden senin kadar emin olmadım", manevi babam, nurlar içinde kal.seni çok seviyorum.
kimisi hıçkırıklarla geçirdi bu durumu.
aralarında biri vardı ki, onun durumu nasıl izah edilirdi? merhumun eşi, kızı ve oğlu yanında hıçkırıklardan nefes alamayan ve her taziye
dileğine gelenin, beni de teselli etmeye çaslıştığı bir atmosferde, tanımayanlar, "iyi de bu kim, buna ne oluyor?" der gibi bakıyordu.
kimin ne düşündüğü, nasıl baktığı kimin umurundaydı ki.sırtımın direği, gülen yüzüm, sırdaşım,dert ortağım, abim, Sebo'm gitmişti.duyduğum
anda akmaya başlayan gözyaşlarım tam on saat susmadı.
"abim, abim, abim, abim" başka kelime çıkamadı ağzımdan. cenaze konvoyundaki geçen her araçta resmini gördükçe, haberi yeniden almışçasına
katıldım ağladım nefes alamadım.
altı ay önce,aniden rahatsızlandı, beyin ameliyatı sonrası, doktorlar kötü haberi verdiğinde, çaresiz kalmıştık üç yakın arkadaş.aileye bu
nasıl söylenecekti?dilimiz varmadı, kimseye bir şey diyemedik.sol el ve ayağının hareketsizliğini, uyuyup kalmalarını, kortizona bağladık,
her soruyu geçiştirdik.oysa en iyimser altı ay demişti doktorlar.şimdi ürkerek sayılan günler vardı.son bir haftasına kadar şuuru yerindeydi
ve çok öfkeleniyordu kolunun ayağının kıpırdamamasına.eşi "gel de abini yürüt, senden başkasını dinlemiyor, hep uyuyor,iyileşemeyecek,
tembelleşti" diyordu.
ve ben acı çektiğini ve beni kırmamak için bu acıya katlandığını bile bile, her gün onu yürtüyordum sırf eşi istiyor diye.eşi yürümezse
öyle kalır iyileşemez endişesiyle,sırf iyileşsin diye zorlattıkça, içimden kanlar çağlayan oluyor, ama bir şey yapamıyordum.arada balkonda
ağlayıp geri giriyordum.ve günler geçtikçe ağırlaşan dev gibi adamın, bilye gözlerini gözlerime dikip bakışı, içimden her gün yeni bir
parça koparıyordu.
ne zaman kapıdan girsem, "pehlivan" diye seslensem, şuursuz yatan adam gözlerini açar, gülümser, ölene dek unutmayacağım gözlerini
gözlerime diker, hadi derdi, yürüyelim kızım.hissiz elini ellerime alır, ovalar, sonra öper bırakırdım, sadece gülümserdi halsizce.
o her şeyden çok sevdiği bayrağa sarılı tabutunda giderken, arkasından bakarken, içimde inaılmaz bir acı vardı, bana olan "öz" sevgisini,
hayır diyemeyişini, onun canını yakmak pahasına, eşi üzülmesin diye kullanmıştım adeta, ve o bunu bilir gibi izin vermişti bana.
işte benim için sözün bittiği yer ve o bilyecik gözleriyle anlattığı anlardı, ölünceye kadar aklımdan çıkmayacak.
edit:Sebahattin abim, canım, gülen yüzümdün, ağlayan gözüm oldun, senden sonra tufan gibi geliyor şu an bana.çünkü ben "hiç, ama hiç
kimsenin sevgisinden senin kadar emin olmadım", manevi babam, nurlar içinde kal.seni çok seviyorum.
güncel Önemli Başlıklar