bugün
- erkek bacağı14
- içlik giyer misiniz15
- zenginler ne yer9
- bütün sözlük erkekleri alçaktır26
- kıllı erkek mi daha çekici kılsız mı sorunsalı12
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı21
- neden sürekli kabız oluyorum22
- bir kadın sizi takip etmeden storynize bakıyorsa20
- siber güvenlik başkanlığı12
- bik bik'in mutfağına konuk olmak16
- sözlük yazarlarının pizzaları8
- jose mourinho24
- bekar kadın akşam yemeği10
- sözlükte sevilmeyen erkek yazarlar9
- klarnet calan sarapci koala 68
- fenerbahçe nasıl kurtulur13
- karton toplayan çocuk silik yemelidir12
- narin güran19
- sabah başlayan baş ağrısı9
- anın görüntüsü28
- sözlük erkeklerinin sözlük kızlarına karşı tutumu13
- sudekiray16
- sari renkli seker15
- victor osimhen9
- mert hakan yandaş12
- bimde çalışanda akıl var mı16
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı107
- fenerbahçe taraftarı29
- ismail kartal9
- the crying one9
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- okan buruk18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- fenerbahçe8
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı12
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u23
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm11
sylvia plath şiiridir:
This is the city where men are mended.
I lie on a great anvil.
The flat blue sky-circle
Flew off like the hat of a doll
When I fell out of the light. I entered
The stomach of indifference, the wordless cupboard.
The mother of pestles diminished me.
I became a still pebble.
The stones of the belly were peaceable,
The head-stone quiet, jostled by nothing.
Only the mouth-hole piped out,
Importunate cricket
In a quarry of silences.
The people of the city heard it.
They hunted the stones, taciturn and separate,
The mouth-hole crying their locations.
Drunk as a foetus
I suck at the paps of darkness.
The food tubes embrace me. Sponges kiss my lichens away.
The jewelmaster drives his chisel to pry
Open one stone eye.
This is the after-hell: I see the light.
A wind unstoppers the chamber
Of the ear, old worrier.
Water mollifies the flint lip,
And daylight lays its sameness on the wall.
The grafters are cheerful,
Heating the pincers, hoisting the delicate hammers.
A current agitates the wires
Volt upon volt. Catgut stitches my fissures.
A workman walks by carrying a pink torso.
The storerooms are full of hearts.
This is the city of spare parts.
My swaddled legs and arms smell sweet as rubber.
Here they can doctor heads, or any limb.
On Fridays the little children come
To trade their hooks for hands.
Dead men leave eyes for others.
Love is the uniform of my bald nurse.
Love is the bone and sinew of my curse.
The vase, reconstructed, houses
The elusive rose.
Ten fingers shape a bowl for shadows.
My mendings itch. There is nothing to do.
I shall be good as new.
________________________________________________
Taşlar
insanların onarıldığı bir şehirdi bu.
Büyük bir örste uzanmıştım.
Yassı mavi gök çemberleri
Uçtu bir bebeğin şapkası misali
Düştüğüm zaman ışıktan dışarı. Girdim
Midesine umursamazlığın, sözsüz dolaba.
Eksiltti beni havan tokmaklarının anası.
Durgun bir çakıl oldum.
O göbeğin taşları huzurluydu,
Mezar taşı sessizliğinde, itilip kakılmayan.
Sadece ağız boşluğu ötüyordu
Tebelleş cırcır böceğinin,
Sessizliklerin bir avında.
Bu kentin halkı duydu bunu.
Avladılar taşları, suskunca ve ayrı ayrı,
Haykırır mevzilerini ağız boşlukları.
Bir cenin gibi sarhoş
Soğururum karanlığın lapasını.
Kucaklar beni yemek boruları. Süngerler öpüp uzaklaştırır likenlerimi.
Mücevher ustası götürür keskisini manivela misali
Açmak için taştan bir gözü.
Cehennem-ertesidir bu: Görürüm ışığı.
O ihtiyar kuruntucunun, kulak odasının
Tıpasını çıkarır bir rüzgâr.
Su yumuşatır çakmaktaşı dudağı,
Ve yayar duvara günışığı aynılığını,
Rüşvetçiler neşeli,
Isıtarak kerpetenleri, kaldırarak narin çekiçlerini.
Bir akım altüst eder telleri
Volt volt. Dikişler kapatır yarıklarımı.
Pembe bir gövde heykeli taşıyarak geçer işçinin biri.
Ardiyeler tıka basa dolu kalplerle.
Yedek parçaların şehridir bu.
Kauçuk gibi tatlı kokar kundaklanmış bacaklarım ve kollarım.
Burada iyileştirilir başları, ya da diğer uzuvları.
Cuma günleri küçük çocuklar gelir
Kancalarını ellerle takas etmeye.
Ölü adamlar bırakır gözlerini başkalarına.
Çıplak hemşiremin üniformasıdır aşk.
Bedduamın kemiği ve kirişidir aşk.
Onarılmış vazoya yerleştirilmiş
O nadir gül.
On parmak oluşturur gölgelerin bir kâsesini.
Yamalarım kaşınır. Yapacak bir şey yok.
Yeni gibi iyi olacağım.
This is the city where men are mended.
I lie on a great anvil.
The flat blue sky-circle
Flew off like the hat of a doll
When I fell out of the light. I entered
The stomach of indifference, the wordless cupboard.
The mother of pestles diminished me.
I became a still pebble.
The stones of the belly were peaceable,
The head-stone quiet, jostled by nothing.
Only the mouth-hole piped out,
Importunate cricket
In a quarry of silences.
The people of the city heard it.
They hunted the stones, taciturn and separate,
The mouth-hole crying their locations.
Drunk as a foetus
I suck at the paps of darkness.
The food tubes embrace me. Sponges kiss my lichens away.
The jewelmaster drives his chisel to pry
Open one stone eye.
This is the after-hell: I see the light.
A wind unstoppers the chamber
Of the ear, old worrier.
Water mollifies the flint lip,
And daylight lays its sameness on the wall.
The grafters are cheerful,
Heating the pincers, hoisting the delicate hammers.
A current agitates the wires
Volt upon volt. Catgut stitches my fissures.
A workman walks by carrying a pink torso.
The storerooms are full of hearts.
This is the city of spare parts.
My swaddled legs and arms smell sweet as rubber.
Here they can doctor heads, or any limb.
On Fridays the little children come
To trade their hooks for hands.
Dead men leave eyes for others.
Love is the uniform of my bald nurse.
Love is the bone and sinew of my curse.
The vase, reconstructed, houses
The elusive rose.
Ten fingers shape a bowl for shadows.
My mendings itch. There is nothing to do.
I shall be good as new.
________________________________________________
Taşlar
insanların onarıldığı bir şehirdi bu.
Büyük bir örste uzanmıştım.
Yassı mavi gök çemberleri
Uçtu bir bebeğin şapkası misali
Düştüğüm zaman ışıktan dışarı. Girdim
Midesine umursamazlığın, sözsüz dolaba.
Eksiltti beni havan tokmaklarının anası.
Durgun bir çakıl oldum.
O göbeğin taşları huzurluydu,
Mezar taşı sessizliğinde, itilip kakılmayan.
Sadece ağız boşluğu ötüyordu
Tebelleş cırcır böceğinin,
Sessizliklerin bir avında.
Bu kentin halkı duydu bunu.
Avladılar taşları, suskunca ve ayrı ayrı,
Haykırır mevzilerini ağız boşlukları.
Bir cenin gibi sarhoş
Soğururum karanlığın lapasını.
Kucaklar beni yemek boruları. Süngerler öpüp uzaklaştırır likenlerimi.
Mücevher ustası götürür keskisini manivela misali
Açmak için taştan bir gözü.
Cehennem-ertesidir bu: Görürüm ışığı.
O ihtiyar kuruntucunun, kulak odasının
Tıpasını çıkarır bir rüzgâr.
Su yumuşatır çakmaktaşı dudağı,
Ve yayar duvara günışığı aynılığını,
Rüşvetçiler neşeli,
Isıtarak kerpetenleri, kaldırarak narin çekiçlerini.
Bir akım altüst eder telleri
Volt volt. Dikişler kapatır yarıklarımı.
Pembe bir gövde heykeli taşıyarak geçer işçinin biri.
Ardiyeler tıka basa dolu kalplerle.
Yedek parçaların şehridir bu.
Kauçuk gibi tatlı kokar kundaklanmış bacaklarım ve kollarım.
Burada iyileştirilir başları, ya da diğer uzuvları.
Cuma günleri küçük çocuklar gelir
Kancalarını ellerle takas etmeye.
Ölü adamlar bırakır gözlerini başkalarına.
Çıplak hemşiremin üniformasıdır aşk.
Bedduamın kemiği ve kirişidir aşk.
Onarılmış vazoya yerleştirilmiş
O nadir gül.
On parmak oluşturur gölgelerin bir kâsesini.
Yamalarım kaşınır. Yapacak bir şey yok.
Yeni gibi iyi olacağım.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar