bugün

sevdiğin kadından umudu kesmek

bak bir kere alışkanlıkların değişiyor, oturman kalkman, gökyüzüne bakman, sabah uyanman, gece uyuyamaman, yolda yürümen, konuşman, suskunluğun, yemen içmen, düşünmen, insanlara olan uzaklığın ve büyüyen bir yabancılaşma, güvensizlik, hedefsizlik, boşvermişlik, darılmak, kızmak içten içe kızmak, günden güne yıpranmak, kırılmak ve daha fazla kırılmak...hiç üzülmez mi bir insan, hiç duymaz mı yüreğindeki milyonlarca isyanı, ortak olmaz mı bir gecelik hüznüne? olmaz, olmuyor. kalbinin üzerinde el var kemikli, pek de iri, fonda koyu renkte gerilmiş bir gece, kuru ağrılı aşk, silkelensen içinde hafriyat çalışması devam eden koskocaman bir enkaz. her gece deli eden özlemiyle boş duvarlara bak yastığın üzerinden, şu hasretim neden diye sor, çıkmazlarına küfret, umudunu kesmek biraz daha net. dönmeyeceğini kabullenmek, direnmek ile direnmemek arasında gidip gelmek, bikarar düşünürken kirli spor ayakkabılarının mütereddit adımlara dönüştüğünü görmek, işte bunun adı ya ihanet ya da illet. bu kaçıncı gece bilmiyorum umudu sigaramla beraber yakıyorum, bu hayal kim, kim bu resimler, nedir bu 97 basamaklı bakkal yorgunluğu, eriyip giden seneler, kimin bu elime solan güller, hani nerede dönecek diye beklenen günler? ve durmak, en çok durmak, hareket etmeden durmak, omuzların yağmur oluğu, içinde onun eskiyen soluğu ile durmak. ve şimdi kirpiklerini düşünmek, kapkara tüller gibi kapanan kirpiklerini kirpiklerinde hissetmek, yüzüne derin çizgiler inmeden umudu kesmek....